Celal DEMİRBİLEK
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2003 23:36
Dağıyla taşıyla her tarafı Gazanfer Bilge... Bu yazının giriş cümlesini Karamürsel'in Dereköy Beldesi Belediye Başkanı Ali Kocabıçak söyledi. Kuvözden musalla taşına her yerde dünya ve olimpiyat şampiyonu güreşçimiz Gazanfer Bilge'nin izleri var. Kira gelirleriyle bereket bulan cüzdanını hayır işlerine adamış bu hayır insanı.
Dereköy Beldesi'nde insanlığa yaptığı büyük hizmetlerle bir mahallesi var. Bu mahallede neler yok ki... Dereköy Beldesi'ne girişte, sizi karşılayan dev tabelada bakın neler yazıyor: Gazanfer Bilge Camii, Gazanfer Bilge İlköğretim Okulu, Gazanfer Bilge İşitme Engelliler Okulu, Gazanfer Bilge Kimsesiz Çocuklar Yurdu, Gazanfer Bilge Anaokulu, İzcilik Kampı, Gazanfer Bilge Yüksek Öğrenci Yurdu, Gazanfer Bilge Spor Kompleksi, Gazanfer Bilge Bilgisayar Laboratuvarı... Ve sırada belki de dünyada ilk kez bir beldede gerçekleşecek Spor Akademisi var. İzmit-Yalova üzerinde deniz kıyısından dağın yamaçlarına değin buram buram eğitim ve spor kokan bu hayrat zinciri, Dereköylüler'in ‘‘Amca’’ dedikleri Gazanfer Bilge'ye 80 yaşında dünyanın en büyük ödülünü getirdi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne bağlı CIFP Komitesi Gazanfer Bilge'yi ‘‘Halka hizmet, sporda kamuya yatırım’’larından dolayı Dünya Fair Play ödülüne layık gördü. Bilge bu ödülü alan ilk Türk. Bundan sonra Türkiye'deki Fair Play Ödülleri Gazanfer Bilge adına verilecek. Ve bu ödüllerle Gazanfer Bilge ölümsüzleşecek.
Tuş kralı otobüs imparatoru polis petrolcü otelci vergi rekortmeni hayırsever ve son olarak Dünya Fair Play ödülü sahibi
O bir tuş kralı, o bir otobüs imparatoru, o bir polis, o bir petrolcü, o bir otelci, o bir gayrimenkul vergi rekortmeni ve bir hayırsever...
Gazanfer Amca, her Karamürselli genç gibi çayırlarda güreş tutarak başladı spora. Onun bir ayrıcalığı vardı arkadaşlarından. Güreşle birlikte, futbol, yüzme, voleybolu birlikte götürdü. Karamürsel'in ilk belediye başkanı babası İsmail Bilge de sporcuydu. Gazanfer Amca güreşe başladığı ilk günleri anlatırken, ‘‘Mutfaktan yağ çalar, er meydanında yağlanıp güreş tutardım. Bizim zamanda serbest güreş bilinmezdi. Ben ve arkadaşlarım, Türk güreşine cesareti ve güveni getirdik. Bizden sonraki nesiller bizim oyunlarımızla şampiyon oldular’’ diyor.
İKİ MİNİBÜSLE BAŞLADI 300 OTOBÜSE ULAŞTI
Gazanfer Amca, 1948 Londra Olimpiyatı'nda tüm rakiplerini tuşla yenerek şampiyon olurken tarihe geçmişti. Ama 1952 Olimpiyatı arifesinde 20 bin lira onun yaşamını değiştirdi. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün onunla birlikte bazı arkadaşlarına dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes'in emirleriyle verilen 20 bin lira ödül spor dünyasını karartırken, yeni bir yaşam sayfası açmıştı. Bu ödül sonrası o büyük şampiyonlar profesyonel ilan edilince, Helsinki Olimpiyatları'nın kapıları yüzlerine kapanmıştı.
O günleri anımsarken derin bir iç çekti Gazanfer Amca: ‘‘Bizi Helsinki'ye götürürlerken ne yazık ki 20 bin lira ödül alan bizlerin isimlerini Olimpiyat Komitesi'ne bildirmemişler. Ülkemize en az 4
altın madalya kazandıracağımız bir olimpiyata giremeden geri dönerken o günkü küskünlük beni spordan soğutup iş hayatına atılmamı sağlamıştı.’’
20 bin lira uğruna bir kapı kapanmıştı ama ileriki yıllarda onu dünyanın en büyük ödüllerinden birini getirecek bir ‘‘hayat kapısı’’ açılıvermişti.
Dört yıl askerlikten sonra bir süre İkinci Şube'de sivil polislere hırsızları yakalamakta ve etkisiz hale getirmekte önemli oyunları öğretti. Ve 1949'da daha sonra da kendisini imparator yapan otobüsçülüğe adımını attı. Altışar bin liraya aldığı 10 kişilik iki minibüsle Karamürsel-Yalova arasında 25 kuruşa yolcu taşımaya başladı. Sonra da işi büyüttü:
‘‘12 bin liraya 11 metre boyunda bir otobüs şasesi aldım. Bursa'da 8 bin liraya 50 kişilik, radyolu, perdeli lüks bir kasa yaptırdım. Böylece 20 bin liraya 50 kişilik bir otobüs sahibi oluverdim. Karamürsel-Yalova-Bursa arasında çalıştım. Daha sonra İzmit-İstanbul seferlerini ilk kez ben başlattım. O dönemlerde İstanbul-Ankara arasında sabah akşam seferleri yapılırdı. İstanbul-Ankara arası beş dakikada bir otobüs kaldırarak bir mucizeyi gerçekleştirdim ve 300 otobüslük bir filoyla otobüsçülükte imparatorluğumu ilan ettim.’’
Şampiyon güreşçi Mustafa Dağıstanlı'yı da ilk otobüsü vererek otobüsçülüğe başlatan kendisiymiş. Ama bir gün otobüsçülüğü bırakmış. Hem de tepesi atarak:
‘‘Benim özel garajım vardı. Ancak bizi tek bir garajda toplama kararı aldılar. Bize büyük paralar karşılığı park yeri ve peron verdiler. Ancak otobüslerimizden her garaj çıkışında para kesince kızdım ve otobüsçülüğü bırakıp benzin istasyonları açtım. Bir gün bir istasyonuma ana dolum yerinden yüzde 40 oranında sulu mazot gönderilince bu işe fena bozuldum ve o istasyonlarımın hepsini devredip, Suadiye Çınardibi otelini satın aldım. İşlerimin iyi gittiği günün birinde bu kez Bağdat Caddesi üzerindeki otelimin tabelasının belediye zabıtaları tarafından haksız bir şekilde söküldüğünü görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Bu kez yine kızıp otelciliği bıraktım. Stresten kurtulup, otelin bulunduğu yere yüksek bir bina diktim. Şimdi bu apartmandan topladığım kiraları hayır işlerine yatırıyorum. Çok da mutluyum.’’
Gazanfer Bilge'nin muhteşem hayratları 40 yıllık bir çöplükten doğdu. Yazın 5-6 bin, kışın 3 bin nüfuslu Dereköy Beldesi Belediye Başkanı Ali Kocabıçak, ‘‘Beldemiz 40 yıl çevre belediyelerin çöp depolama bölgesi olmuştu. Şimdi öğretim yuvası ve spor kompleksi oldu. 1999 yılında kurulan belediyemizin 1 nolu meclis kararıyla beldemize çöp dökülmesini yasakladık’’ diyor.
Gazanfer Bilge, adını taşıyan mahallesinde hayrat işlerine beldenin girişine yaptırdığı bir cami ile başlamış. Eğitim yuvaları, spor sahası ve spor salonları camiyi izlemiş. Gazanfer Amca minderdeki eski arkadaşlarını ve öğrencilerini de unutmamış. Beldenin cadde ve sokaklarına onların adlarını vermiş. Öldükten sonra değil, yaşarken onları ölümsüzleştirmiş. Bin yatak kapasiteli bir yüksek öğrenci yurdu gelecek yıl hizmete girecek. Şimdi ‘‘en büyük arzum’’ dediği Spor Akademisi'nin temelinin atılacağı günü iple çekiyor. ‘‘Beldemde Spor Akademisi'ni de görürsem artık gözüm açık gitmeyeceğim’’ diyor.
KESİLECEK PİPİ KALMADI
Gazanfer Bilge belde çocuklarının ‘‘Şekerci amcası’’, ailelerin ‘‘can simidi.’’ Lüks cipini daha çok çocuklara ve ailelerine giyim eşyası ve erzak taşımak için kullanıyor. Çocuklara torbalar içinde şeker, ayakkabı, giyecek, okul çantası, top, forma, kalem-kağıt, defter, oyuncak, çanta, şapka, kol saati, radyo, önlük, topaç dağıtıyor. Hediyeleri alan el öpmüyor, el çakıyor: ‘‘Benim günde yüzlerce yaşlı, genç elimi öper. O minik yavrulara mikrop bulaştırmamak için sporcu selamı olan el çakmayı öğrettim.’’
Bu büyük sporcunun yaptığı saymakla bitmiyor. Üç yıl önce 106 çocuğu, ardından 78 çocuğu sünnet ettirmiş. Geçen yıl ‘‘sünnet olacak çocukları toplayın’’ deyince bu işte görevli kişi ‘‘Gazanfer Amca, beldede kesilecek pipi bulamadık. Hepsini kestirdin sen’’ demiş. Belde halkı, 17 Ağustos depreminde susuz kalınca Gazanfer amcaları yine imdatlarına yetişmiş. İstanbul'dan gönderdiği 3 kilometrelik su boruları iki günde dağdan suyu getirivermiş.
‘‘Gücüm, aklım ve paramla bu hizmetleri Allah sağlık verene dek sürdüreceğim’’ diyen Gazanfer Bilge'den bir de inci: ‘‘Herkes yardım yapar ama onlar Olimpiyat Şampiyonu değiller.’’
Gazanfer Amca, spor kompleksinin duvarında asılı olan vergi teşekkür yazısını da övünçle gösterirken, ‘‘Ben bu hayratları yaparken, tek bir kuruş vergimi kaçırmam. İstanbul'da gayrimenkul gelir vergisinde 87'nci sıradayım’’ diyor. Röportajın sonuna doğru İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı A.Müfit Gürtuna'nın daha önce verdiği bir sözü hatırlatıyor ve Tuzla-Darıca-Karamürsel hattında deniz obosünün ne zaman başlatılacağını soruyor.