Güncelleme Tarihi:
İstanbul'daki ilk göç duraklarından Galata'nın Bereketzade Mahallesi Muhtarı Mehmet Çakır 60 yıldır yaşadığı ve çalıştığı mahallesinden ayrılmayı bir gün bile düşünmemiş.
Mehmet Çakır Galata'nın en eskilerinden. İstanbul'a 1939'da, 11 yaşındayken Kastamonu'dan gelmiş. Kule Çıkmazı ile Kule Sokak'ın tam kesiştiği noktada bir bakkal dükkánı var. Evi dükkánın hemen üst katı. 40'ların sonundan bu yana aynı yerde oturuyor ve aynı dükkánı işletiyor. 1955'de önce Bereketzade Mahallesi ihtiyar hayetine seçilmiş, bir sonraki seçimlerde de eski muhtarın da isteğiyle muhtar olmuş. O günden bugüne Bereketzade'nin tek muhtarı o. İstanbul'a ilk geldiğinde çok kısa bir süre Muhmutpaşa'daki tanıdıklarının yanında kalmış, sonra ver elini bir başkasının, Galata Kuledibi'nde helvacılık yapan hemşerisinin yanına. Helvacılığın yanı sıra sabahları Galata sokaklarında süt satmaktan sokak lambalarını yakıp söndürmeye, evlere siparişleri taşımaktan Galip Dede Caddesi'nde tezgáhta dut satmaya kadar pek çok iş yapmış Çakır ama hiç Galata'dan ayrılmamış. O yılları anlatırken özellikle İkinci Dünya Savaşı yılları anıları ağırlıkta; ‘‘Harp başladı, sonra ekmek karneyle verilir oldu. Nüfus kağıdım yok. Köye yazdık, nüfus kağıdı geldi. Sonra ekmek karnesi çıkardık. Karneleri verir ekmek alırdık. Tophaneye giderken orda tahtadan bir karakol vardı. Akşam oldu mu caminin sokağı bir başka olurdu, karaborsa orada dönerdi. Bizim usta, Allah rahmet eylesin, ekmek satardı karaborsada.’’
Çok canlıydı buralar
Özellikle 1955-60 arasında uygulanan imar planları ve politikalar Galata'nın nüfus yapısını ve ekonomik çehresini oldukça değiştirmiş. 30'lara kadar nüfusun yarıdan fazlası gayrımüslümken bugünkü Galata'nın çok büyük bir bölümünü göçmenler oluşturuyor. Özellikle doğu ve güney doğu göçmenlerinin birinci göç duraklarından Galata'da ticari hayatı da 80'li yılların ortalarından bu yana ciddi bir değişim geçiriyor. Finans sektörünün Bankalar Caddesi'nden Levent-Maslak hattına, ticari faaliyetlerin Nişantaşı-Şişli'ye kayması, son olarak da en büyük hırdavatçılar çarşısı Perşembe Pazarı'nın Perpa'ya kaydırılma planları bölgenin ticari hayatını büyük ölçüde etkilemiş durumda. Eski Galata'nın en önemli iki ticaret merkezi, Bankalar Caddesi ve Yüksekkaldırım bugün daha çok elektrik araç gereçleri satan dükkánlarla dolu.
Fakirlik belgesi
Evliya Çelebi, Şahkulu, Emekyemez, Bereketzade, Karaköy, Müeyyetzade, Hacı Mimi, Asmalımescit, Arap Camii ve Tomtom mahallelerinden oluşan Galata'nın 50'li yıllarından sonra geçirdiği nüfus değişikliğiyle ilgili olarak Çakır, ‘‘İlk geldiğimde burada müslüman yok denecek kadar azdı. 54'de Demokrat Parti zamanında belediye başladı. İşler değişti. Bu köşede iki Rumla bir Musevi'nin dükkánları vardı. Şimdi çiçekçi olan yerde de bir kahve vardı, Mevlüt Dayı'nın. O zamanki zamanda buralar hava paralarıyla satılırdı. Apartmanların hepsi güzeldi, bakımlıydı. Adamların hepsi sanki birer kont. Dışardan geldik ya biz, anlamıyoruz. Şimdi şu lokantanın olduğu güzelim apartmanda sular kesik. Aşağıda çeşmeden su taşıyorlar akşamları. Su parasını toplayıp da ödeyemiyorlar,’’ diyor.
Mahalleli muhtarlığa en fazla fakirlik belgesi almak için başvuruyormuş. Genellikle kendi mahallesini ayrı tutarak anlatıyor Galata'nın bugünkü durumunu Çakır: ‘‘Büyükhendek Caddesi'nde belki yoktu 15 kişi oturan. Ya kapıcı ya da bir fukara otururdu. Büyükhendek'e, Frej Apartmanı'nın karşısına 15 numaralı apartmana bir kadın taşınmış. Bana kartını getirdi. Belediye erzak veriyordu. Gittim o adrese, yok. Çatıya kadar çıktım. Çamaşırlar asılı. Bir kadın çıktı, başı örtülü. Sonra bir adam çıktı. Kadını sordum, onun karısıymış ve çalışmaya gitmiş. Naylonlarla örtülmüş çatı. Beş altı nüfus orda kalıyorlar.’’ Çoğu eski tipte yığma binaların büyük bölümünde göçmenler yaşıyor.
Ancak Çakır çoğu Ermeni ve Musevi komşusu Türkiye'den göç etse de özellikle Şişli ve Kurtuluş civarına taşınanlarla hálá görüştüğünü, cenazelere mutlaka davet edildiğini söylüyor ve ekliyor, ‘‘Benim cenazeme de onlar mutlaka gelir.’’ Söz yine eski komşulara gelince hemen bir anı aktarıyor, ‘‘Sırf ağaç idi buralar. Şimdi de ağaç dikiyorlar. Diyorum ki, şunu 20 santim aşağıya koyun. Geliyor araba takıyor atıyor, dinleyen kim ama. Kuledibi'nde şimdi kahve var ya eskiden de kahveydi. Herkes gelir orda otururdu. O kahvenin sahibi vardı, subay emeklisi Şevket Bey diye. Akşam oldumu mutlaka kahveyi yıkatırdı. Masalar saatliydi. Millet, Museviler kumar oynardı. Buraların en iyi kahvesi oradadır. Şimdi açılan kahvelere bak bir de.’’
44 yıllık muhtar kendi mahallesinden değil ama ‘‘aşağılardan’’ gelenlerden şikayetçi, hele Kuledibi'nde ‘‘hanımlar kahvede otururken’’ top oynanması onu en fazla rahatsız eden şeylerden biri. Üstelik ‘‘bu yeni gelenlerin uyarılara arsızca cevap vermeleri’’ onu daha da sinirlendiriyor. Hálá 11 yaşında ayrıldığı köyüyle de ilişkisini sürdüren Çakır gidişattan pek memnun olmasa da Galata'dan ayrılmayı hiç düşünmüyor. Muhtarlık ise onun ayrılmaz bir parçası, ‘‘gittiği yere kadar’’ muhtarlığı sürdürmeye kararlı.