Hep kahır hep kahır, bıktım be

Güncelleme Tarihi:

Hep kahır hep kahır, bıktım be
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 09, 2004 00:00

Hayatı boyunca kıyaslandığı Barış Manço'nun ölüm yıldönümünden bir hafta sonra ölmesinde gizli bir ironi var mı acaba? Hayatının, memleketin entelektüel tarihinin karanlık bir yansıması olarak okunabilmesi de, ironinin farklı bir cephesi herhalde. 59 yaşında ölen Cem Karaca, sadece ÅŸarkılarıyla deÄŸil, hayatındaki savrulmalarla da tam bir Cumhuriyet çocuÄŸu prototipiydi aslında.70'li yılları yaÅŸayan herkes kadar komünist sanıyordu kendisini, herkes kadar ateist olduÄŸunu söylüyordu göğsünü gere gere. Bir yandan da, Erzurumlu Emrah'a, DadaloÄŸlu'na, Pir Sultan'a uzanarak, yeni bir perspektif kazandırıyordu, o yılların TRT Türkçesiyle ‘‘hafif Türk müziÄŸi’’ne. Halbuki annesi Toto Karaca, küçük yaÅŸta sesinin güzelliÄŸini fark etmiÅŸ, buna raÄŸmen, babası onu müzikten vazgeçirmek için parayla adam tutup yuhalattırmıştı ilk kez sahneye çıktığında. Ama oÄŸlunun müzikte direndiÄŸini görünce, vazgeçecekti bu tür yöntemlerden.Cem Karaca, 5 Nisan 1945'te Ä°stanbul'da dünyaya gelmiÅŸti ve tiyatrocu bir ailenin tek çocuÄŸu olarak Robert Kolej'de okumuÅŸtu. Karaca'yı Karaca yapan, Robert Kolej kadar, askerlik yıllarında fark ettiÄŸi Anadolu gerçeÄŸiydi. OÄŸluna Emrah ismini vermesine yol açan bu keÅŸif, türkülerin dünyasına çekecekti Karaca'yı. Bu hayatındaki ilk kırılmaydı aslında. Sırasıyla ApaÅŸlar, KardaÅŸlar, MoÄŸollar, DerviÅŸan gibi gruplarla çalışacak ve Türkiye'yi sarsan albümler yapacaktı peÅŸ peÅŸe.Cem Karaca, o yıllarda, tıpkı Barış Manço gibi birbirinden ilginç kıyafetleri ve uzun saçlarıyla da ilgi çekiyordu. Ancak Ä°smail Cem döneminde, siyah-beyaz televizyonun siyah-beyazın haysiyetini az biraz koruduÄŸu yıllarda, televizyon ekranında ‘‘Tamirci Çırağı’’nı ya da ‘‘Namus Belası’’nı söylediÄŸi zaman kazınacaktı aslında hafızalara. 12 Eylül, pek çokları gibi Cem Karaca'nın da üstünden geçmiÅŸti. Onun üstünden geçiÅŸi, çoklarından farklı olacaktı yine de. Almanya'daki sekiz yıllık sürgün döneminde, hem kendisini, hem memleketini, hem de memleket sevgisini yeniden tanımlamıştı çünkü. Belki de Názım Hikmet'ten sonra en yakıcı memleket hasreti, Cem Karaca'nın Almanya'da yaptığı abümlerden kanatlanıp kanatmıştı yürekleri. Martı çığlıklarıyla baÅŸlayan ‘‘Beni bekleme kaptan, Beni o limana çıkaramazsın’’ ÅŸarkısı kadar, ‘‘Bana Ä°stanbul'u anlat nasıldı’’ ÅŸarkısının finalinde, ‘‘Hep kahır hep kahır bıktım be’’ deyiÅŸinde de hayli çarpıcı bir trajedi vardı. Karaca, sekiz yıl bir baÅŸka ülkede varolmaya çalışmanın ve bu arada Ä°stanbul'u özlemenin ne demek olduÄŸunu bilmeyenlerin kendisine yönelttiÄŸi ‘‘dönek’’ suçlamasına da ‘‘Yarım Porsiyon Aydınlık’’ ÅŸarkısıyla gereken cevabı vermiÅŸti aslında. Bu da anlaşılmadı. 12 Eylül öncesinin alışkanlıkları, 12 Eylül'le birleÅŸerek bir baÅŸka iklime sürüklemiÅŸti memleketin okumuÅŸ yazmış kesimini. Kimsenin kimseyi anlamak gibi bir derdi yoktu. Devrin BaÅŸbakanı Turgut Özal'ın ve Devlet Bakanı Adnan Kahveci'nin, Ä°stanbul'a dönüşüne önayak oluÅŸu da Karaca'yı suçlamak için kullanılacaktı zaten.Son eÅŸi ilkim Hanım'ın demli çayları eÅŸliÄŸinde Bakırköy'deki evinde yaptığımız son söyleÅŸide, yaÅŸadıklarının ve yaÅŸlanmanın beslediÄŸi mistik yanını da hiç gizleme gereÄŸi duymamıştı. Ahmet Kaya'ya armaÄŸan olarak hazırlanacak albümde ismi önce yer aldı, sonra çıkartıldı. Konu günlerce tartışıldı. Ä°ran Azerisi BektaÅŸi bir babayla, Türkiye Ermenisi bir anneden dünyaya gelmesi deÄŸildi ÅŸaşırtıcı olan. Åžaşırtıcı olan, bir döneme ve bir dönemin zihniyetine ayna tutabilmesiydi. Unutulmayan albümleriEmrah (1967), Resimdeki GözyaÅŸları (1968), Kendim Ettim Kendim Buldum (1970), Askaros Deresi (1972), Namus Belası (1974), Tamirci Çırağı, Beni Siz Delirttiniz (1975), Parka (1976)Safinaz (1978), Hasret (1980)Bekle Beni (1982), Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar (1987), Yiyin Efendiler (1990), Nerde Kalmıştık (1992), Bindik Bir Alamete (1999)EÅŸi: Çok ÅŸiddetli üşütmüştü, pazartesi doktora gidecektiÃœnlü sanatçının 2001 yılında evlendiÄŸi ve ‘‘hayatının son aÅŸkı’’ dediÄŸi eÅŸi Ä°lkim Erkal, ÅŸunları söyledi: ‘‘Son zamanlarında aşırı sigara ve alkol yüzünden bir nefes darlığı, antizem vardı. Eskiden benimle tanışmadan önce dört paket sigara içerdi. Ä°yice azalttı, son zamanlarda bir paket sigara içiyordu. Geçen hafta üçüncü ÅŸiddetli üşütmesini yaÅŸadı. Antibiyotik almadan bu üşütmeleri atlatmaya çalışıyordu. Benim ısrarımla pazartesine kadar bekleyeyim, test yaptırayım demiÅŸti...’’ Haberi alınca hastaneye gelen oÄŸlu Emrah Karaca, gazetecilere yaptığı açıklamada ‘‘Ciddi bir rahatsızlığı yoktu. Ani ölümü hepimizi ÅŸok etti. Solunum ve kalp yetmezliÄŸinden öldüğünü söylediler. Zamansız aramızdan ayrılışı bizi üzüntüye boÄŸdu’’ dedi.Özgürlüğün sesiydiSEZEN CUMHUR ÖNALDünyadan bir Cem Karaca geçti. Özgürlüğün sesi sedasıydı. Eski ama eskimeyen bir haykırıştı. Müzikte sanatçı kimliÄŸi herkesten çok ona yakışırdı. OKAY TEMÄ°ZMüzik sanatçılarının içerisinde en kültürlülerdendi. Osmanlı ve Türk tarihini çok iyi bilen, savunan, arkasında durup istikrarlı davranan çok özel bir kiÅŸiydi. Türkiye'nin pop müziÄŸi alanında modern aşıklarından ama dünyaya malolmuÅŸ müzisyenlerinden birisiydi.CAHÄ°T BERKAYO anlatmakla bitmez. Çok üzgünüm. Yeri asla doldurulamayacak bir sanatçısını kaybetti Türkiye. Çok sevdiÄŸim bir arkadaşımdı. Çok ÅŸey yaÅŸadık, ürettik, paylaÅŸtık. Cenaze bugün Ãœsküdar’daCem Karaca'nın cenazesi, bugün Ãœsküdar'daki Seyit Ahmet Deresi Mescidi'nde kılınacak ikindi namazını müteakip aynı yerdeki Ä°ran Mezarlığı'nda babasının yanında topraÄŸa verilecek.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!