Güncelleme Tarihi:
Süleymaniye semti, camisi, imarethanesi, haziresi, türbesi, hamamı, tabhanesi, aşevi ve ahşap konaklarıyla tam bir Osmanlı İmparatorluğu müzesi görünümünde. UNESCO'nun ‘‘Dünya Kültür Mirası Listesi’’ne dahil edilen Süleymaniye'de tek taşın bile yerinden oynatılması Anıtlar Kurulu'nun izniyle yapılıyor.
Büyükşehir Belediyesi, başta Süleymaniye Külliyesi olmak üzere tüm bölge için acil bir koruma ve restorasyon projesi ve eylem planı hazırlığına başladı. Süleymaniye Haziresi iddia edildiği gibi Nakşi şeyhlerinin ebedi istirahatgahı değil. Burada şeyhlerden, pirlere, mirlivalardan, paşalara, kağıtçı esnafından, cariyelere kadar birçok kişinin mezarı bulunuyor.
Külliyeydi semt oldu
Kanuni Sultan Süleyman'ın isteğiyle Mimar Sinan tarafından 1557'de inşa edilen Süleymaniye Külliyesi, ibadete açıldığı günden itibaren imparatorluğun en gözde mekanlarından biri oldu. 1557'den sonra çevresinde çarşılar, hamamlar, şeyhülislamlık binaları, paşa konakları yapılmaya başlandı. Cami çevresine yeni bir yerleşim alanı doğdu.
İmparatorluk içinde etkin olan paşalar, tüccarlar, din adamları, ilim sahipleri için külliyenin haziresinde gömülmek önemli bir ayrıcalık sayıldı. Herkes iki dönümlük hazirede yer almak için birbiriyle yarışmaya başladı. Osmanlı tebasından bir kişi Hak'kın rahmetine kavuştuğunda çeşitli mezarlıklara gömülüyordu. Bunları hazire, türbe, umum mezarlıklar diye üçe ayırmak mümkün. Sultanlara üstünde her biri birer sanat eseri olan kitabelerin yazıldığı görkemli türbeler yapılırdı.
Kanuni Sultan Süleyman, 1566'da vefat ettiğinde Süleymaniye Haziresi'ndeki türbeye defnedildi. Kanuni'nin yanında ise, kızı Mihrimah Sultan, II. Süleyman'ın annesi Saliha Dilaşup Sultan, Sultan II. Ahmed'in kızı Asiye Sultan, Sultan II. Süleyman, Sultan II. Ahmed, Sultan II. Ahmed'in hasekisi (karısı) Rabia Sultan yatıyor. Diğer türbede ise, Hürrem Sultan, Şehzade Mehmed ve II. Ahmed'in kızının sandukaları bulunuyor.
Mezar boşaltma operasyonu
1566'da açılan Süleymaniye Haziresi'ndeki mezarların tarih içinde defalarca boşaltı. Tarihçiler hazirenin, Osmanlı devlet katında etkin olan aileler tarafından defalarca boşaltılarak kendileri, akrabaları ve hatta cariyeleri için mezar yeri olarak kullanıldığını söylüyor. Mezar taşlarındaki tarihler bu tezi doğruluyor.
Hazirede en eski mezar taşının üstündeki tarih 1850 (H.1270). Osmanlı dönemine ilişkin en son mezar ise 1905 (H.1325) tarihini taşıyor. Mezarlığın hizmete açıldığı 1566 ile 1850 arasındaki yüzlerce yıllık boşluk bulunuyor. Bu yıllar arasında imparatorların dizi dibinde yatmak ve bu yolla gücüne güç katmak isteyen her dönemin etkin aileleri, daha önceki yıllarda gözden düşenlerin mezarlarını boşaltmış. Kendileri için yer açmış.
Ayrıcalıklılar, eşleriyle geldi
Mezar taşları arasında gezindiğimizde burada yaygın olan kanının aksine sadece ilim-irfan sahipleri, paşalar, şeyhler yatmıyor. Birkaç mezar taşını hep birlikte okuyalım. 12 Eylül döneminde hazireye defnedilen merhum Nakşi Şeyhi Mehmet Kotku'nun dört-beş mezar ötesinde ‘‘Ferkan-ı kiramdan Damat Şehriyar İbrahim Paşa Hazretleri'nin cariyesi Renk Melek Kalfa (H.1278) yatıyor. Turgut Özal'ın annesi Hafize Hanım'in biraz ilerisinde ‘‘Mahmutpaşa başında Kağıtçı Yusuf Ağa'nın kerimesi Emine Hanım'ın mezarı bulunuyor. Adı geçen faniler dışında ise şu isimlerin mezarlarını sıralayabiliriz: Pir Abdullah Ağa'nın zevcesi Zeliha Hanım, Beşinci Ordu Komutanı Mahmut Kamil Paşa, Binpazarlı Sancaktar Hüseyin Ağa'nın zevcesi Aişe Hanım, Gümüşhanevi Dergahı'ndan Tekirdağlı (Tekfurdağlı) Şeyh Mustafa Fevzi.
12 Eylül dönemi kapı açtı
1905'te duvar diplerine kadar dolan hazirede 12 Eylül döneminden başlayarak yeniden boş mezar alanları yaratıldı. Turgut Özal’ın ‘‘bir kişilik boş yer var’’ tespitiyle 14 Kasım 1980'de Nakşi Şeyhi Zahit Kotku defnedildi. Ardından dönemin başbakanı Özal'ın annesi Hafize Özal öldü. Yeniden boş yer ‘tespit’ edildi. Yine Bakanlar Kurulu Kararı alındı ve Hafize Hanım buraya defnedildi. Sonra Yusuf Bozkurt Özal'a da bir boş yer bulundu. Bu günlerde ise birkaç boş yer daha tuhaf şekilde ortaya çıktı...
HAZİRE NEDİR?
Hazireler, cami, mescit, tekke gibi dinsel yapıların yanı başında yer alan ve etrafı duvar ya da parmaklıklarla çevrili mezarlıklardı. Selatin yani sultanlar tarafından inşa ettirilen külliyelerdeki hazirelerin orta yerinde padişah ailesine mensup insanların defnedildiği türbeler yer alır, türbeler dışındaki alana da dönemin seçkin ricali için ebedi dinlenme yerleri açılırdı.
Nakşibendi Şeyhi Esat Coşan'ın vefatından sonra yeniden gündeme gelen Süleymaniye Haziresi’nde paşalardan, cariyelere, esnaftan, ulemaya dönemlerinin iltimaslı isimlerinin mezarları bulunuyor.
Türbedeki Kanuni’nin sandukasından birkaç adım ilerideki hazirede cariye Renk Melek Kalfa’nın mezarı var.