Güncelleme Tarihi:
Tarhan, şöyle devam etti: “Türkiye, ‘başkanlık sistemi’ adı altında bir rejim değişikliği endişesi yaşıyor. Bu süreçte, muhalefetin buna karşı çıkacak bir gücü yok. Muhalefetin bir politikası yok. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan hezimet, geleceğe dair umutları azalttı. CHP'nin, yeniden güç toparlaması, rota çizmesi, daha güçlü bir mücadele sergilemesi ve iktidar alternatifi olması için yenilenmesi gerekiyor. Yeni bir kadroyla hareket etmesi ve zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Kurultay kararının, 15 günlük sürece sıkıştırılmış olması umutlarımızı köreltmiyor değil. Çünkü, 'küçük olsun benim olsun' anlayışı her zaman eleştirilen bir anlayış. Tasfiye tehditleri, çok dar bir zamandaki kurultay hesapları ve delege pazarlıkları ne yazık ki geleceğe dair umutlarımızı köreltiyor.
DERDİM KİŞİLERLE DEĞİL
Benim derdim kesinlikle koltuklarla, kişilerle değil. Bir zihniyet sorunu var partide. Bunun değiştirilmesi gerekiyor. Çünkü bir bilinç erozyonu yaşandığını hissediyorum, ilkelerden, değerlerden ve gelecek vizyonundan bir kopuş olduğunu görüyorum. O nedenle bununla mücadele etmek gerekir. CHP'nin iktidar olması için kesinlikle bu yönetim anlayışı değişmelidir. Ben kurultaya, yönetim gölgesi düşmemesi için Sayın Genel Başkan'ın makamı terk ederek bir kurultay kararı alması gerektiğini söylemiştim ancak onun gerçekleşmediğini de üzüntüyle izliyorum.
ASIL AKP’YE ÇALIŞANLAR
Benim gibi, ilke, değerler uğruna mücadele eden, iktidar alternatifi olmak için halka samimiyet hissettirilmesi gerektiğini düşünen insanlara 'AKP'ye çalışıyor' dediler. Asıl AKP'ye çalışanlar kimler biliyor musunuz? Lüks restoranlarda ahkam kesen ve halkı bu şekilde ikna ettiğini zanneden insanlar, yöneticiler. Gezi olayları sırasında, sokaklarda gençleri korumak için bizler gaza boğulup, o mücadelenin bir parçası olurken, yönetim odalarında çay, kahve içip solculuk yapmaya çalışanlar. Meclis basıp, kadın gazetecilere şiddet uygulayanlar, şampanya patlatanlar. Asıl AKP'ye çalışanların bu tür yöneticiler olduğunu düşünüyorum. Bizim kendimizi ispat etme zorunluğumuz yok. Cumhurbaşkanlığı sürecinde beni aday gösteren ve destek veren, bu dönemde de beni Mustafa Kemal'in koltuğuna layık gören her kesimden insana çok teşekkür ediyorum.
TIPIŞ TIPIŞ ONUR KIRICIYDI
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildiği gün, parti zihinsel olarak bölündü, insanlar isteksiz sandığa gitti. ‘Tıpış, tıpış sandığa gideceksiniz’ ifadesi onur kırıcıydı.”