Güncelleme Tarihi:
Eski Bakan ve Ak Parti MKYK Üyesi Kürşat Tüzmen, Aydın Ayaydın’a attığı yumruktan bir hafta sonra oğul Gökhan Ayaydın’dan yumruk yemişti. Röportaj için aradığımda sağ olsun, kabul etti. Arkadaşına ait Boğaz’daki bir yalının adresini verdi. Foto muhabiri Levent Arslan’la, kararlaştırdığımız saatte gittik. İki arkadaşı karşıladı bizi. Tüzmen, iki saat gecikti. Çok görkemli bir kameriyenin altında, sohbet ederek bekledik. Geldiğinde telaşlıydı, ertesi gün palamut balıklarıyla ilgili dalış için Gökçeada’ya gidecekti. “Seninle işimiz var. Röportaj yapmayacaktım ama söz verdim bir kere” dedi. Tüzmen’in teyp kapalıyken anlattıklarını da, kayda geçen bazı sözlerini de hiçbir zaman anlatmayacağım, yazmayacağım. Röportajın teybe kaydedildiği 1 saat 25 dakikalık bölümün birçok kısmını da sayfaya sığmayacağı ve yasal sorunlar doğuracağı endişesiyle kırpmak zorunda kaldım.
"SAMİMİYDİ, KENDİNE İNANIYORDU"
İlk kez tanıştığım Kürşat Tüzmen, bende kendisine çok güvenen ve samimi bir izlenim bıraktı. Birbirinden iddialı her cümlesini de aynı inançla sarf etti. Ayaydınlar’ı anlatırken öfkelendi. Başta Suriye ve Irak, komşularımızla ticaret hacmimizi tavan yaptırdığı yıllarını anlatırken sevincini, gururunu saklamadı. ODTÜ yıllarında devrimcileri tutup tutup attığını, devrimci kızların karşısında nasıl öfkeyle zıp zıp zıpladıklarını da aynı gururla anlattı. Eski ülkücü Zafer Çağlayan’ı küçümserken dönemin önemli ülkücülerinden olduğunu söylediği ağabey Alparslan Çağlayan’dan hürmetle söz etti. Devrimcilerin ve ülkücülerin 12 Eylül öncesi kullanıldıklarını anlatırken derin bir yeis bulutuna büründü. Kendisinden söz ederken özgüveni zirvedeydi.
NAZIM HİKMET VE HAYALOĞLU
Adrenalin bağımlısı olduğu için sözü arada “gök dalışı” dediği paraşütle atlamalarına, motosiklet maceralarına getiriyordu. Hayatını kimseye müdana etmeden yaşamak istiyordu. Bence partisinden beklentisi yoktu, sansürsüzdü bu nedenle. Çok zekiydi, bilinç sıçramalarına yetişmek kolay değildi. Bir ara Nazım Hikmet’ten şiirler okumaya başladı. Hem de öyle herkesin ezbere bildiklerinden de değildi. Birini sordu, bilemedim. Yusuf Hayaloğlu’ndan da okudu, onları da bilemedim. Övgüyle bahsederken iki şairden, iltifatlarını esirgemedi, Nazım’ın mezarının getirilmesi meselesini anlattı. Tüzmen’e çok renkli röportaj için teşekkür ediyorum.