Güncelleme Tarihi:
Duruşmada ilk söz hakkını alan Baluken’in avukatı Mesut Beştaş, kanuni olmayan mahkeme kararlarının geçerliliği olmadığını belirterek, "Bu kararınız savcılığın itirazı üzerine verilmiştir. İtirazın kimler tarafından yapılacağı kanunda kesin olarak belirlenmiştir. Buna aykırı verilen kararlar geçerli olamaz. Müvekkilin tahliyesine karar verildiği 30 Ocak günü savcı itiraz etmiştir. İtirazın değerlendirilme süresi 3 gün olmasına rağmen 12 gün sonra yakalama kararı verilmiştir. Bu yönüyle yakalama kararınızın geçerliliği yoktur. Biz bunun tespitini, mahkeme aksi kanaatte ise bu durumun açıklanmasını talep ediyoruz" dedi.
Mahkeme ise 3 günlük sürenin, kararına itiraz edilen mahkemeyi ilgilendirdiğini, itiraz merciinin itirazı değerlendirmesi için herhangi bir süre kısıtlaması bulunmadığını, dosyanın kapsamlı olması nedeniyle sadece ’silahlı terör örgütü üyeliği’ suçundan yakalama kararı çıkarıldığını belirterek, taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verdi.
Daha sonra yakalama kararına karşı ifadesi alınan İdris Baluken, halen dokunulmazlığı devam eden bir Milletvekili olduğunu belirterek, "Siyasi iktidarın geçici düzenlemesi ile dokonulmazlığımın kaldırılması belli bir süreci kapsamaktadır.Tahliye kararından sonra genellikle hastanede bulunuyordum. Yeni bir somut delil oluşmadan yeni bir karar alınmasını hukuki açıdan tarif edemiyorum. HDP milletvekilliği veya üyeliği dışında legal veya illegel hiç bir örgüt ve kuruluşla bağım yoktur. Bu isnatları kabul etmiyorum. Dokunulmazlığımız hukuka aykırı şekilde kaldırıldı. Terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmiyorum. Tutuklama kararını hukuka aykırı buluyorum. Suçlamalar tamamen legal siyasi çalışmalarımdır. Konuşmalarımın büyük kısmı mecliste yaptığım konuşmalarla aynıdır. Demokratik özerklik HDP’nin meclise sunduğu parti tüzüğünde olan, bütün Türkiye için düşünülmüş bir idari ve siyasi projedir. Bununla ilgili bir suç unsuru var ise kararı verecek olan yer, Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargıdır. HDP’nin parti programında olan birşey Anayasa Mahkemesi tarafından suç konusu yapılmamıştır. Referandumda oylamaya giden Başkanlık sistemi ne kadar suç unsuru teşkil ediyorsa, demokratik özerklik de o kadar suç unsuru teşkil edebilir.Ben cerrahi operasyon geçirdim. Sağ ayağımda kısmi felç vardı. Bu, cezaevi koşullarından kaynaklandı. Tedavi sürecim devam ediyor. Hastaneden çıkmaya zorlandım. Hemen gözaltına alındım ve hasta yatağımdan mahkeme salonuna getirildim. Tedavi sürecim devam etmektedir. Sağ ayağımdaki kısmi felcin tam felce dönüşmemesi için fizik tedavi görmem gerekiyor. Bu şartlarda apar topar böyle bir süreçle karşı karşıya kalmam hüküki açıdan sorunludur" dedi.
Duruşmada söz alan avukat Serdar Çelebi ise mahkemenin yakalama kararının problemli olduğunu belirterek, "Bu kararla siz talimat veriyorsunuz. Bu adil yargılamayı etkilemektir. Suç vasfını değiştirerek 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ni zor durumda bıraktınız. Asıl yargılamanın yapıldığı mahkemenin yetkisi gasp edilmiştir" dedi.
Cumhuriyet savcısı ise atılı suçun vasıf ve mahiyetine bakıldığında adli kontrol şartlarının yetersiz kalacağını belirterek, Baluken’in tutuklanmasını istedi. Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gerekçe göstererek sanığın ’silahlı terör örgütü üyeliği’ suçundan tutuklanmasına karar verdi.