Güncelleme Tarihi:
Demirtaş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Rusya'ya planladıkları gezi nedeniyle partilerinin grup toplantısını yapamadıklarını bildirdi.
Selahattin Demirtaş, birçok ülkede diplomatik çalışma ve görüşme yaptıklarını, kendisinin daha önce Rusya'da temaslarda bulunduğunu belirtti.
Ziyaret girişimlerini Rusya ile yaşanan kriz öncesinde yaptıklarını ileri süren Demirtaş, "Görüşmeyle ilgili bazı çevreler tarafından yapılan çiğ yorumları yadırgadık. Bizim Türkiye'nin iç ve dış sorunları ile uluslararası ilişkilerine dair politikalarımız var. Bunların hiçbiri Türkiye'nin aleyhine değildir" diye konuştu.
Demirtaş, hükümet politikalarını benimsemek durumunda olmadıklarını, içeride ve dışarıda, sorunların çözümü konusunda ellerindeki imkanları değerlendirmek istediklerini ifade etti.
Demirtaş, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Suriye'deki çözüm için partilerinin görüşlerini paylaşacaklarını belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye pasaportuna sahip çok sayıda kişi bu kriz nedeniyle mağdur olmuş durumdadır. Bu insanların yaşadığı sorunların çözümünü tartışmak istiyoruz. Dışişleri Bakanlığı ile de dün itibari ile arkadaşlarımız görüştü. Yanılmıyorsam, Sinirlioğlu ile görüştü. Dışişleri Bakanlığının önerisini de almak istedik. Onunla ilgili kısa bir not bize aktarıldı. Biz, Ortadoğu'da çözüm konusunda Türkiye'nin çok etkili olacağını biliyoruz. AKP'nin politikaları ile bunun imkansız olduğunu ifade ediyoruz. AKP, Türkiye'nin gücünü zayıflatan, mezhepçi politika etrafından Türkiye'nin kredisini bitiren bir dış politika uyguladı."
Demirtaş, temaslarıyla ilgili Meclis'e ve arzu eden kurumlara bilgi verebileceklerini bildirdi.
Türkiye'nin en önemli sorununun sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde yaşandığını savunan Demirtaş, yaşananların "ilan edilmemiş sıkı yönetim uygulamaları" olduğunu söyledi.
Demirtaş, şunları ifade etti:
"Türkiye'de gerçekten bir hendek ve barikat sorunu varmış gibi, adını da böyle koyarak, 'yakacağız, yıkacağız' edebiyatı ile bu büyük sorunu görmezden gelen saflık içinde davranıyorlar. Bu kadar görüşme ve Çözüm Süreci deneyiminden sonra hükümetin geldiği acınası durum karşısında şaşırıyoruz. Kürt sorunu çözüldü de bizim haberimiz mi yok. Bu sorunun nasıl hendek, barikat sorunu olarak değerlendirirsiniz? 1980'de neler söyleniyorsa aynı sözleri Cumhurbaşkanı ve Başbakan söylüyor. Kimi nasıl ev ev temizleyeceksiniz?"
Demirtaş, sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerde yaşayan sivil halkın hedef olduğunu iddia ederek, hendeklerin operasyonlar sonrasında açıldığını dile getirdi. Güvenlikçi politikalara 1,5 yıl önce karar verildiğini savunan Demirtaş, amacın, HDP'nin Kürt tabanının iradesini kırmak olduğunu belirtti. Demirtaş, "AKP, 1 Kasım'da darbe sonucu elde ettiği tek başına iktidar karşısında bir tek Kürtlerden çekiniyor" dedi.
Selahattin Demirtaş, kendilerinin sürekli ateşkes ve müzakere çağrısı yaptıklarını ancak buna karşın savaş yanlısı olarak gösterildiğini söyledi.
"Kimsenin haddine değildir bizi terörist ilan etmek"
Saraybosna'da 4 yıl boyunca kuşatma yaşandığını, mahalle mahalle ablukaya alındığını belirten Demirtaş, "O politikalara karşı insanlar hendek kazdılar, perde astılar, yer altına tüneller kazdılar. Aynı şeyi bugün Davutoğlu kendi ülkesinde ilçelere dayatıyor. Askeri operasyonlar, sokağa çıkma yasakları kaldırılsa 'öz yönetim nedir' dese bir hükümet ne kaybedecek. Öz yönetim diktatörlük karşıtı bir taleptir. Tek adam yönetimine karşı demokratik halk yönetimi talebidir. İkincisi ise Suriye'deki Kürtlerin güçlenmesini istemiyorlar. Biz, çatışmalar dursun diye oradaki halkın yanındayız. Yüzde 80 oy aldığımız yere tankla gireceksin, biz seni mi destekleyeceğiz? Çözüm Süreci Dolmabahçe'ye kadar gelebildiyse bunda HDP'nin büyük katkısı vardır. Kimsenin haddine değildir bizi terörist ilan etmek. Asıl siz İŞİD teröristlerine verdiğiniz desteğin hebasını verin" diye konuştu.
Demirtaş, ortada siyasi bir sorunun olduğuna işaret ederek, buna siyasi bir yanıtın verilmesi gerektiğini, askeri operasyonların süreci daha da zora soktuğunu ileri sürdü. Demirtaş, "(Gezi'de biz çok iyi anladık devleti) diyenler, demek ki daha iyi anlayamamışlar" iddiasında bulundu.
DTK'nın yapacağı olağanüstü kongrenin sorulması üzerine Demirtaş, toplantıyı çok önemsediklerini belirterek, "özerklik ve öz yönetim gibi konuların çerçevesinin çizileceğini" söyledi. Demirtaş, "özerklik" talebini Anayasa Uzlaşma Komisyonunda da ortaya koyduklarını, tartışıldığını ve üç partinin buna karşı çıktığını bildirdi.
"Türkiye sizce fiilen bölünüyor mu? Duygu kırılması var dediniz" sorusu üzerine Demirtaş, şu yanıtı verdi:
"Kürtler şu an belki de tarihinin en büyük kırılmasını yaşıyor. Çok sayıda katliam gördü bu topraklar ama bu durum çok başka. 'Biz bu devlet çatısı altında nasıl yaşayacağız' sorusu Cizre'de, Sur'da çok daha net soruluyor. Ankara katliamı tam da bunun için gerçekleşmişti. Alanlara, meydanlara kimse çıkamasın diye yapıldı. Barış için bir blok oluşturulmalıdır. Bir araya gelebiliriz. Türkiye'nin batısı bu duyarsızlığa artık bir son vermelidir."
"Hükümet yaşanan zararların karşılanacağını söylüyor, nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Demirtaş, "Barikattaki insanların elinde hafif silahlar var. Bunları görüyoruz. O ağır tahribatlar tankla, topla yapılan atışlarla gerçekleşiyor" karşılığını verdi.
"Okullara, camilere ve hastanelere yapılan saldırıların hiçbirini tasvip etmeyiz"
Gazetecilerin "Hendekleri kazanlar da kendisini koruyan halk mı? Anaokuluna bomba konulmasını da öz yönetim olarak mı görüyorsunuz?" sorusuna Demirtaş, "Eğer mesele 20 genç olsaydı, şu 4 aydır neden bir tek sokağa dahil girilememiş. Çünkü halk öz yönetimin arkasındadır. Halk desteği olmayan hiçbir hareket bu kadar direnemezdi. Halk bu talebi savunuyorsa onu dikkate almanız lazım. Okullara, camilere ve hastanelere yapılan saldırıların hiçbirini tasvip etmeyiz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun grup toplantısında yaptığı konuşmayı hatırlatan Demirtaş, kendisinin geçen yıl da Moskova'ya gittiğini söyledi.
Demirtaş, dokunulmazlık tartışmasının sorulması üzerine, verilmeyecek hesaplarının olmadığını belirtirken, kendisinin yemin etmemesinin ise program yoğunluğundan kaynaklandığını, Meclis'in cuma günü çalışması durumunda o gün veya sonraki ilk oturumda yemin edeceğini kaydetti.
Toplantıya, HDP İstanbul Milletvekili Celal Doğan, HDP Grup başkanvekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel de katıldı.