Güncelleme Tarihi:
Bahar geldi, yaz yaklaşıyor, buz, kar, kış, soğuk kelimelerini duymak bile istemiyoruz ama Buz Devri 2'ye de "hayır" diyemeyeceğiz (Zaten merak etmeyin, devam filminde soğuk falan da kalmıyor, hava öyle bir ısınıyor ki koca koca buzullar bile eriyor).
BUZUL ÇAĞINDA KÜRESEL ISINMA
Bizde de durum farklı değil aslında. İlk filmde hiç dişi karakter yoktu, Ellie bu anlamda filme ayrı bir renk katıyor. Ne var ki Manny ve Elly pek anlaşamıyorlar. Çünkü Ellie kendisinin bir mamut değil, opossum (Türkçe'ye keseli sıçan olarak çevirmişler!) olduğunu zannediyor. Ellie'nin yanında kardeşi sandığı iki opossum var: Crash ve Eddie; onlar muzip ama ukala, geveze, gürültücü ve belayı peşlerinden sürükleyen tipler.
Üç kahramanımız yanlarına Ellie, Crash ve Eddie'yi de alarak, sürekli değişen ve tehlikeli hale gelen bir coğrafyada kurtuluşlarına giden maceraya başlıyorlar.
İlk göz ağrısı olduğundan olsa gerek, ilk filmin bizdeki yeri bir başka tabii. Ama Buzul Çağı 2 de öyle yabana atılacak bir animasyon değil.
Bir kere, ilk filmin flaş hayvanı, meşe palamudunun peşinde koşmaktan bıkıp uslanmayan sevimli yaratık Scrat'in rolü devam filminde daha da arttırılmış. Sincapların atası olduğunu düşündüğümüz bu tuhaf hayvanın başına yine gelmedik kalmıyor. Daha fazla Scrat doğal olarak daha fazla kahkaha demek. Buz Çağı 2'de en çok ona güleceğinize şüphe yok.
Yetişkinler ince esprilere ve Scrat'in palamut peşinde düştüğü hallere gülerken, küçük izleyiciler de Buz Devri: Erime Başlıyor'dan çevrecilik, doğayı koruma adına çok şey öğrenecekler. Çünkü film, küresel ısınmanın tabiat ve canlılar üzerindeki olumsuz etkilerini ufak ufak da olsa perdeye yansıtıyor.
BUZ DEVRİ: ERİME BAŞLIYOR
ICE AGE: THE MELTDOWN
Yön: Carlos Saldanha
Tür: Animasyon-Komedi
Vahşi Doğa'yı izlerken geçen yılın hit animasyonlarından Madagaskar gelecek aklınıza.
Ryan, babasına küs olduğu bir gün kendisini yanlışlıkla Afrika'ya giden bir gemide buluyor.
Baba aslan da onun peşinden gidiyor doğal olarak. Yanındaki tayfada bir zürafa, bir anakonda yılanı, bir koala ayısı ve bir de sincap var.
Denizleri aşıp, vahşi doğaya varan bu hayvanlar kendilerini doğanın dengesini değiştirmek, yiyecek zincirini ters yüz etmek isteyen antilop sürüsünün arasında buluyorlar.
Vahşi Doğa'yla ilgili olarak en sevdiğim şey, yılan gibi normalde çok sevilmeyen, korkulan, hatta tiksinilen bir hayvanı bu sevimli ekibin içine entegre etmiş olması. Hayvan ayrımı yapmadan bu soğukkanlı canlıdan da dost olabileceğini, etrafa sıcaklık yayılabileceğini göstermişler.
Filmin içeriğini çok açık etmek istemiyorum ama antilopların lideri Kazar'ın kötü gösterilmesi ve senaryoda ona kötü son hazırlanması pek de hoş değil. Hayvancağızın yaptığı, kendinin ve arkadaşlarının yem olarak görülmesine bozulup başkaldırmak. Hak hukuk aramak adına düzene başkaldıran filmleri göklere çıkarıp, burada paçayı sıyırmaya çalışan bir antilobun kötü sonuna alkış tutmak ne kadar doğru bilemiyorum ve Kazar'dan antilopların kötü lideri olarak söz etmemeyi tercih ediyorum.
Vahşi Doğa'nın en etkileyici sahnelerine gelirsek. Koca aslanın, küçük bir kanişten arkasına bakmadan kaçtığı sahne çok komik mesela. Aynı şekilde Hint dansı yapan güvercinler de.
Hayvanların New York kentini ilk kez gördüğü anda arka fonda çalan Coldplay şarkısı kulaklarımızın pasını alıyor.
Hayvanat bahçesinin maskotu olan koalanın filmin en huysuz hayvanı olması da hoş bir ironi olarak akıllarda kalacak.
Aile olmanın, dostluğun önemini vurgulayan, olduğu gibi görünmek gerektiğini anlatan Vahşi Doğa çocukların zevkle izleyeceği bir animasyon. Onlara eşlik edecek yetişkinler için de keyifli bir seyir sunuyor.
Ailecek sıkılmadan izlenebilir.
THE WILD
VAHŞİ DOĞA
Yön: Steve Spaz Williams
Tür: Animasyon-Komedi
Süre: 94 dk.