Haydi, hodri meydan!

Güncelleme Tarihi:

Haydi, hodri meydan
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2002 00:00

TÜRKİYE'de yargı bağımsız mı? Siyasetin ve siyasetçinin eli, gerektiğinde yargının içine uzanıyor mu? Bu sorulara yanıt ararken, önce Anayasa Madde 159'a -özetle- bakalım:‘‘Kurul'un Başkanı Adalet Bakanı'dır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurul'un doğal üyesidir. Kuruluşun 3 üyesi Yargıtay, 2 üyesi Danıştay tarafından gösterilen adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.’’ Hákim ve savcıların tüm atama, terfi, ceza, mesleğe kabul, meslekten çıkarma, görevden uzaklaştırma, disiplin işlemlerini yapan bu Kurul, Türkiye'deki tüm adli ve idari yargının adeta ilahı.Kararları kesin. Hiçbir itiraz makamı yok. Kurul ayrıca Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçiyor. 7 kişiden oluşan Kurul üyelerinden biri Adalet Bakanı, diğeri ise onun emrindeki devlet memuru Adalet Bakanlığı Müsteşarı. Geriye 5 kişi kalıyor. Bunlardan 3 kişi Yargıtay, 2 kişi ise Danıştay kontenjanından seçiliyor. Örneğin kendi kontenjanı boşalınca Yargıtay 3 aday belirliyor, bunlardan biri Cumhurbaşkanı tarafından Kurul üyeliğine seçiliyor. Kurul'da kararlar, salt çoğunluk olan 4 oyla alınıyor. ***Şimdi gelelim esas konumuza. Adalet Bakanı ile emrindeki Müsteşar bu Kurul'un üyesi olunca, yargının içine ister istemez siyaset giriyor. Bu durum çok çirkin ve yargı adına bazen yüz kızartıcı görünümler yaratıyor. Belli zamanlarda bazı hákim ve savcılar, belli yerlere atanmak veya seçilmek için Bakan ve Müsteşar'ın kapısında bekliyor. Bazen yargı mensuplarına Bakan ve Müsteşar tarafından doğrudan ve dolaylı ‘‘ricalar’’ geliyor. Bu ricalar elbette ki, kritik davalarda verilecek -ya da verilmesi istenen- kararlarla ilgili oluyor. Karşılığında adli yargı mensuplarına Yargıtay, idari yargı mensuplarına Danıştay üyeliğine seçilme, terfi, atama gibi vaatler sıralanıyor.Bakan ve Müsteşar, Kurul'un 2 üyesiyle anlaşınca 4 oy bulunuyor ve iş bitiyor. Yargının bütün mensupları ve siyasetçiler dahil, Türkiye'de bu işlerin olmadığını iddia eden bir babayiğit varsa, çıksın ortaya ve yazdıklarımı inkar etsin. Edemez.***Şu kritik 7 rakamına bakınız! Bunlardan ikisi doğrudan siyasi iktidar mensubu. Diğer 5 üyeden 2'siyle anlaşıp 4 oya ulaştıklarında, her iş bitiyor. Çoğu kez de böyle oldu. Bazı davalarımda ben bile bu uygulamanın somut örneklerini yaşadım. Bu yazıyı dün öğleden sonra saat 15 dolaylarında, yeni Adalet Bakanı açıklanmadan önce yazıyorum. Şimdi günümüzle bağlantısını kuralım: Tayyip ve ekibi hakkında açılmış çok sayıda yolsuzluk ve diğer davalar var. Bazıları şimdi milletvekili seçilip dokunulmazlık kazandı. Ama Tayyip gibi seçilemeyenlerin davaları sürecek. Hákimler Savcılar Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı ile onun emrindeki Müsteşar üye oldukça, yani siyasetçinin eli yargının taaa göbeğinde oldukça, bu durum mahkemeleri, bu davalara bakan hákim ve savcıları etkilemez mi? Çoğunu etkilemez. Ama sonuçta onların da insan olduğunu, mesleklerinde yükselme beklediğini unutmayalım ve kafalarda oluşacak bütün kuşkuları giderelim. ***Anayasa'nın bu maddesi koskoca bir ayıptır. ‘‘Bağımsız’’ olduğu varsayılan yargıya siyasetin çengel atmasıdır. Ama bu maddeyi değiştirmek, Bakan ve Müsteşarı bu Kurul'dan çıkarmak hiçbir iktidarın ve hükümetin işine gelmez...Çünkü bu madde, yargı üzerinde Demokles'in kılıcı gibi asılı durur.İktidarlar sadece işlerine gelen Anayasa maddelerini değiştirmenin peşine düşer. Düşünün, Tayyip ve çok sayıda AKP'li yargılanıyor ve Tayyip'in Bakanı ile Müsteşarı Kurul üyesi! Onları yargılayanların kaderi ve mesleki geleceği siyasetçinin iki dudağı arasında. Her gün AB çığırtkanlığı yapan AKP takımına soruyorum!.. Var mı böyle bir şey AB'de? AKP şimdi iktidar, CHP muhalefet!Buyursunlar, aralarında anlaşıp şu Anayasa maddesini birkaç günde değiştirip Bakan ve Müsteşarı Kurul dışına çıkarsınlar. Diyelim ki AKP bunu istemez, o halde Deniz Baykal'ın kişiliğinde (inşallah şimdiliktir) ‘‘cici muhalefet’’ görüntüsü sergileyen CHP ne güne duruyor? Bu konuyu ‘‘dokunulmazlık rezaleti’’ ile birlikte önümüzdeki günlerde ısrarla gündeme getirmesi gerekmez mi? Vallahi bilemiyorum!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!