Haydi ‘Down Café’ye

Güncelleme Tarihi:

Haydi ‘Down Café’ye
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2001 14:51

Down Sendromu... Kromozomlardaki hata nedeniyle oluşan genetik bir hastalık. Bedensel ve zihinsel zarar veriyor. Her 800 çocuktan biri Down Sendrom'lu olarak doğuyor. Peki Down Cafe'yi duydunuz mu? Bu Cafe'de Down sendromlu gençler çalışıyor ve kusursuz hizmet veriyor. Temelleri üç gönüllü girişimci tarafından atılan Down Cafe, Şubat 2001'den bu yana Ankara'nın Kızılay semtinde hizmet veriyor. Cafe'de, Ankara Saray Rehabilitasyon Merkezi'nde kalan ve anne babaları olmayan 13'ü zihinsel, biri ortopedik engelli 14 genç çalışıyor. Down Cafe çalışanlarının öyküsü Dünya Özürlüler Günü'nde başarının engel tanımadığını kanıtlıyor adeta...

Onlar sizden farklılar. Sizin 'kadar' düşünemiyor sizin 'gibi' koşamıyorlar. Sevgileri de sizden farklı, nefretleri de... Başarı kavramları, kazanma hırsları sizinkiyle kıyaslanamaz bile! Ortak adları engelliler... Toplumun büyük bir kesimi onların bedensel ve zihinsel açıdan 'engelli' olduklarını düşünüyor. Ancak Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi Sercan Bozdemir, Sosyal Hizmet Uzmanı Hasan Güneş ve Nörolog Harika Alboğa engellilerin en az normal insanlar kadar verimli, istekli ve azimle çalışabileceklerini kanıtladılar.

BİR YIL ÖNCE BAŞLADI

Her şey yaklaşık bir yıl önce başladı. Ankara'da bulunan Saray Rehabilitasyon Merkezi'nde çalışan Bozdemir, Güneş ve Alboğa çalışan kadrosu engellilerden oluşan 'Down Cafe' projesinin temellerini attılar. Amaçları yaşları 15'in üstünde olan engelli gençleri sosyal hayata kazandırmak ve işgücü pastasından pay almalarını sağlamaktı.

Üç gönüllü uzman tarafından atılan bu adım başlangıçta birçok kişi tarafından destek gördü. Ancak proje somutlaşmaya başladığında destekçilerin sayısı birer ikişer azalmaya başladı.

Gençlerin garsonluk alanında eğitim almaları gerekiyordu. Turizm Meslek Liseleri'nde görev yapan öğretmenlerle konuşuldu. Ancak birçok 'eğitimci' engellilere öğretmenlik yapma 'külfetinden' kaçındı. Ankara Turizm Otelcilik Meslek Lisesi öğretmeni Zübeyde Örs dışında... Örs, öğrencileriyle birlikte böyle bir hizmet verebileceğini belirtti. Üç gönüllüden oluşan Down Cafe Projesi dördüncü üyesini kazanmış oldu.

13'ü zihinsel, biri bedensel özürlü 14 genç iki ay boyunca eğitim aldı. Eğitim süreci gerek uzmanlar, gerek lisenin öğrencileri, gerekse eğitim alan gençler açısından zor günler anlamına geliyordu.

Gençler ilk günlerde neredeyse hiç konuşmuyor, yabancı olarak nitelendirdikleri eğitim ekibinin yanı sıra birbirleriyle de iletişim kurmuyorlardı.

Gençlerin kendi aralarında kaynaşmaya başlamasıyla buzlar çözüldü. Sınırlı da olsa grup bilinciyle hareket etmeye başladılar. Artık karşıdan karşıya elele tutuşarak dörtlü gruplar halinde geçiyor, bir erkek tuvalete gitmek isteyince onu yedi erkek arkadaşı takip ediyordu! Önceleri kızlar ve erkekler olarak iki gruba ayrılan gençler iki hafta sonra birlikte gezmeye ve bireysel işlerinde yardımlaşmaya başladılar.

Eğitimin başlamasından üç hafta sonra yaptıkları işin bilincine varmaya başladılar. Bir garsonun işini yaparken dikkat etmesi gereken noktalar konusunda düşünmeye, fikir yürütmeye koyuldular. Artık sabahları servislerine binmeden önce kıyafetlerini kontrol ediyor, gereken özeni göstermeyen arkadaşlarını uyarıyorlardı.

Eğitimin bir diğer ilginç yanı eğitimi veren ekibin çoğunun lise öğrencisi olmasıydı. Öğrenciler başlangıçta çekindikleri 'öğrencileriyle' dost oldular, eğitim günlerini iple çekmeye başladılar.

KIZILAY’DA AÇILDI

Eğitim sürecinin ardından yer ve ekipman sorunu yaşandı. Ancak bu sorun ilk aşama kadar zor aşılmadı. Ankara Sosyal Hizmetler İl Müdürü Şükrü Akdoğan kuruma ait olan ve Kızılay'da bulunan bir mekanın 'Down Cafe' haline getirilmesi için önayak oldu. Cafe'de satışa sunulacak çay, kahve, pasta gibi malzemelerin tedarik edilmesini sağladı. İki sosyal hizmet uzmanı ve 14 çalışanıyla Down Cafe Ankara'nın Kızılay semtinde 27 Şubat 2001'de hizmet vermeye başladı.

Cafe'nin ilk günlerinde de çeşitli zorluklar yaşandı. Gençler başlangıçta müşterilerden sipariş almaktan çekindiler. Kimi zaman masaların yerlerini karıştırdılar. Hata yaptıklarında 'küstüler', ağlamaya başladılar. Zamanla bu sorunların üstesinden gelindi. Masa örtüleri üç ayrı renkten örtüyle kaplandı, üç gruba ayrılan çalışanlardan her grup kendi masasıyla ilgilendi. Çekingenliğin yerini samimiyet ve iş bilinci aldı.

Gençler artık müşteriler cafeye girerken onlara hizmet etmelerini söyleyen uzmanlara ''Şimdi gidemem, önce oturması, sonra üstünü çıkararak beş dakika beklemesi gerekiyor‘‘ cevabını verebilecek kadar bilinçliler.

Gençlerin 12'si okuma yazma bilmiyor. Bu nedenle müşteriler siparişlerini adisyona işaretliyorlar. Adisyonları kasaya götüren gençler para üstünü müşterilerine vererek hesap kesiyorlar.

Gençlerin 13'ü garson olarak, ortopedik engelli olan bir genç ise kasada çalışıyor. Gençler, Çıraklık Eğitim Yasası'na bağlı olarak maaş alıyorlar. Tüm masrafları Saray Rehabilitasyon Merkezi tarafından karşılanan gençler asgari ücretin yüzde 75'i kadar aylık ücret alıyorlar ve sigortalılar.

Down Cafe Projesi geçtiğimiz aylarda uluslararası genç girişimciler ve profesyoneller derneği JSI'nın Türkiye ofisi tarafından ‘İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara Hizmet’ dalında birincilik ödülü aldı. Proje 123 ülkenin katılımıyla 2002'de gerçekleşecek JCI Katalonya kongresinde yarışacak.


KAYTARMA YOK, İŞ VAR


Down Cafe Projesi'nin mimarlarından Sercan Bozdemir şu anda Saray Rehabilitasyon Merkezi Müdür Yardımcısı olarak çalışıyor. Hasan Güneş, merkezde sosyal hizmet uzmanı olarak çalışıyor. Harika Alboğa ise artık İstanbul'da Maltepe Huzurevi’nde görev yapıyor. Alboğa, gençlerin pek çok açıdan, engelli olmayan çalışanlara örnek olması gerektiğini düşünüyor: ‘‘Down Cafe çalışanları işlerine öylesine bağlılar ki hiçbir şekilde işlerinden kaytarmayı düşünmüyorlar. Çok önemli bir iş yaptıkları bilinciyle motive oluyorlar. Motivasyonlarını kırabilecek tek şey çevredeki insanların onur kırıcı davranışları. Ancak şimdiye kadar müşterilerden böyle bir tepki gelmedi. Müşteriler arasında daha çok çocukları engelli olan aileler var. Onlar, Down Cafe'yi bir buluşma mekanı olarak görüyorlar. Çocuklarının burada çok rahat olduğunu söylüyorlar. Çocuklarının Cafe'de çalışabilmesi için para teklif edenler bile var. Down Cafe çalışanlarının başka yerlerde çalışmaya hazır olduklarını düşünüyorum. Başka yerlere kaydırıldıkları taktirde yeni çalışanlar yetişebilir. Amaç bu tür yerlerin yaygınlaşması.‘‘ Alboğa benzer bir çalışmayı Maltepe Huzurevi'nde kalan yaşlılar için de gerçekleştirmeye hazırlanıyor. (Hürriyet İK)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!