Güncelleme Tarihi:
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından organize edilen Anadolu Sohbetleri programına katıldı. Yazıcı, Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan, Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek ve diğer gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
AK Parti kongresinin haziranda yapılacak olmasının erken seçim işareti olarak değerlendirildiğinin sorulması üzerine Yazıcı, “Siyasetin efsanesine dönüştü bu soru. Çok soruluyor ama niye soruluyor onu anlamakta zorlanıyorum. Türkiye gibi bir ülkede seçimler niye erken yapılsın. Biz 15-16 yıldır Türkiye’yi yönetiyoruz ve iktidara geldiğimiz günden bu yana seçimlerin hep zamanında yapılması konusunda büyük bir özen içerisindeyiz. Kararlı bir duruşumuz var. Seçimlerin zamanında yapılması önemlidir. Seçimin öne alınmasını gerektirecek hiçbir sebep görünmüyor. Her şey normal seyrinde devam ediyor. Biz de 2019 yılında Mart ayında yapılacak yerel seçimler ve kasım ayında yapılacak milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerini esas almak suretiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Seçimler zamanında yapılacak” şeklinde konuştu.
'HEYECAN GÖZLEMLİYORUZ'
AK Parti-MHP ittifakının tabanda coşkuyla karşılandığı belirtilerek, “Sizin aldığınız geri dönüşler nasıl?” sorusu üzerine Yazıcı, 2017 yılının Türkiye’de siyasi anlamda ve hukuksal anlamda en büyük reform hareketinin anayasa değişikliği olduğunu anlatarak, “2017 yılında gerçekleştirilen 18 maddelik değişiklik bir sistem hükümet modelini değiştiriyor. Bir hükümet modelini anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanı hükümet sistemine dönüştürülüyor. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için en az 50+1 oy almak zorunlu. Bu sistem aynı zamanda Türkiye toplumunda sosyolojik açıdan tabanları birbirine yakın geçişkenlik çok kolay olan siyasi partileri de regüle ediyor. Regülasyon sağlıyor. Her iki partinin tabanlarında da bu ittifak birlikteliğinin bir heyecan oluşturduğunu biz de gözlemliyoruz. Bizim kongrelerimize onların temsilcileri katılıyor, esnaf ziyareti yaparken karşılaşıyoruz vatandaşlar bu ittifakı önemsediklerini Türkiye açısından hayırlı sonuçlara vesile olacağını beyan ediyorlar. Bundan de memnuniyet duyuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
'FETÖ BORSASI KURULDU GİBİ SÖYLEMLER MÜCADELEYİ ZAAFA UĞRATIR'
FETÖ borsası kuruldu’ yönündeki iddianın hatırlatılması üzerine Yazıcı, 15 Temmuz’da FETÖ olarak nitelenen terörist örgütün Türkiye’nin sadece kamu alanına değil sosyal, ekonomik alanına değişik katmanlara, değişik yöntemler uygulamak suretiyle yerleştiğini gördüklerini belirterek, “Bunun birden elinizi uzatıyorsunuz çekip hepsini toparlayıp attım dışarı demeniz mümkün değil. Biz bu mücadeleyi hukuk kuralları içerisinde sürdürüyoruz. Bu mücadele çok yaygın olduğu için değişik kesimleri çok fazla unsurları da içerir olması dolayısıyla bazı söylentiler bize de geliyor. Esas olan bunun önlenmesidir. Söylenmesinden önemli böyle bir şey varsa bunu önleyecek süreçleri devreye sokmaktır. Böyle bir şeyin kanıtları, bilgileri, belgeleri var oldukça hükümet yetkililer, parti duraksar mı burada, mümkün değil böyle bir şey. Hepimiz bu konuda hassasiyet içerisindeyiz. Hassasiyetten öte, teyakkuz halindeyiz. Toplum açısından bu örgütün bütün alanlardan temizlenmesi geleceğimiz açısından hayati derecede önemlidir. Bunları bu şekilde tartışmanın, borsası kuruldu gibi söylemlerle ifade etmek FETÖ ile mücadeleyi zaafa uğratır. Spekülatif bir bakıştır. Duyduklarımıza şayet inanıyorsak üzerine örtme lüksümüz yok, asla yok. Böyle bir hakkımız da yok. Mücadeleyi sıfır toleransla ama hukuk kuralları içerisinde sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
'BİTTİ DEMEK FEVKALADE YANLIŞTIR'
Yazıcı, FETÖ ile mücadele konusunda bakanların açıklamalarının hatırlatılması üzerine, “FETÖ ile mücadelede bu örgütün kullandığı yöntemleri deşifre etmek suretiyle gelinen noktada çok başarılı olduğumuzu söylemem gerekir. Hem yargılamalar açısından hem idari işlemler açısından. Eleştiriliyoruz niye OHAL yönetimi uyguluyorsunuz diye. OHAL yönetimi vesilesiyle bu mücadeleyi bu kadar etkin sürdürebilmişiz. Kamuda ayıklama konusunda daha etkin bir mücadele tarzı geliştirebilmişiz. Kendilerini kamufle edenler var, kripto olarak nitelenen kesimler var. Bitti demek fevkalade yanlıştır. Ama mücadelede ivme kaydetmedik demek de haksızlık olur. Mücadelede çok etkin bir yerdeyiz. Bu mücadele devam ediyor. Bitti artık yok demek de bu işi zaafa uğratır” dedi.
SAADET PARTİSİ İLE İTTİFAK
AK Parti’nin Saadet Partisi ile ittifak konusunda kapısını açık tutup tutmadığı sorusuna Yazıcı, “İttifaka bizim bakışımız, Türkiye’yi kuşatıcı, 81 milyon vatandaşı kapsayıcı, daha güçlü bir Türkiye, hukuk devleti kurallarının egemen olduğu bir Türkiye, kuvvetlerin ayrıldığı yasama, yürütme, yargının ayrıldığı güçlü bir Türkiye hedefliyoruz. Bu hedef konusunda 'ben de varım' diyen herkese, her kuruma bu ittifak alanı açık. Ama bu açıklığı ifade ederken kimsenin peşine de ısrarla düşecek halimiz yok. Bunlar belki çok da erken mi konuşuluyor bilmiyorum. Bu ittifak düzenlemesi 2019 yılında Kasım ayında yapılacak milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimiyle alakalı bir düzenlemedir. Çok erken konuşuluyor, erken tartışılıyor. Daha çok zaman var” açıklamasında bulundu.
Saadet Partisi ve AK Parti tabanlarının birbirlerine çok yakın olduğunun hatırlatılması üzerine Yazıcı, “Yakın. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türkiye’de siyasal alanı regüle ediyor. En az 50+1 olduğuna göre sosyolojik olarak birbirine yakın siyasi parti tabanlarında geçişkenlikler olacak” şeklinde konuştu.
'BİR SUHULET, RAHATLAMA VAR. ÖZELLİKLE ANKARA ÖLÇEĞİNDE'
AK Parti’nin yerel seçim stratejisinin nasıl olacağı ve Ankara, İstanbul gibi illerde belediye başkanlıkları için hangi isimlerin ön plana çıktığı sorusuna Yazıcı, şunları kaydetti:
“Bu konu partimizin yetkili kurullarında tartışılmış değil. Daha önce olduğu gibi önümüzdeki yerel seçimlerde de çok başarılı olarak seçimlerden çıkmayı hedefliyoruz. Bu hedefi sağlayacak hangi unsurlar gerektiyse hangi elemanları nasıl konuşlandırmamız gerekiyorsa onları oturup tartışıp, ona göre inşa süreci gerçekleştireceğiz. Ama şimdiden ‘x’ şurada ‘y’ şurada ‘z’ şurada olacak diye böyle bir planlamamız yok. Yönetimi bizde olan belediyelerin dışında yönetimini almayı hedeflediğimiz belediyeler var. Bunlara yoğunlaşacağız.”
Ankara, İstanbul gibi şehirlerdeki belediye başkanlarının değişiminin ardından geri dönüşlerin nasıl olduğunun sorulması üzerine Yazıcı, “Bir suhulet, rahatlama var. Özellikle Ankara ölçeğinde ifade edeyim, bir rahatlama var” dedi.
ABDULLAH GÜL AÇIKLAMASI
AK Parti-MHP ittifakının karşısında muhalefet cenahında ittifak kurma çalışmalarının sürdüğü ve son zamanlarda Abdullah Gül’ün isminin çok gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine Yazıcı, “Hiçbir bilgim yok. Siyaseten birikimli deneyimli bir arkadaşımız. Onun bu ülkenin çıkarlarıyla geleceğiyle ilgili konularda büyük hassasiyet içerisinde olduğunu düşünüyorum. Tavrını duruşunu ona göre belirleyecektir kanaatindeyim” değerlendirmesinde bulundu.
'TÜRKİYE’DE HER SALI GÜNÜ CHP GRUBUNDA BİR HAKARET BORSASI VAR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sanatçılarla birlikte askerlere moral ziyaretine ilişkin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Yazıcı, şöyle konuştu:
“Türkiye’ de her salı günü CHP Grubunda bir hakaret borsası var. Bir insanın kafasında ya fikir olur ya küfür olur. Demek ki beyni küfürle dolu. Karıştırıyor da meseleyi, Cumhurbaşkanımızla alakalı kendisine 250 binlik tazminat açıldığını söylüyor, ben ne açtım diyor 5 paralık dava diyor. Onu hakarete dönüştürüyor. Şunu bilmiyor, tazminat davası açan davalıdan tazminat ister. Kendisine karşı yapılmış hakaretin bedelini ister. Kendisine yapılmış hakaret 5 paralık hakaret. Bunu bile kavrayamıyor. Cumhurbaşkanına hakaret aracı haline getiriyor. Küfürbaz bir adam oldu çıktı, üzüntü verici. Allah’ın verdiği beynini küfretmek için kullanıyor. İyi şeyler söylemek, proje üretmek için kullanabilirdi. Demek ki ondan yoksun. Bu da Türkiye siyaseti açısından üzüntü verici. Çünkü demokrasiler iktidarıyla, muhalefetiyle vardır. Siyaseti aslında değerler üzerinden değil, projeler üzerinden yapılan rekabettir.”
İttifak ruhunun zedelenmemesi adına yerel seçimlerde nasıl bir yol izleneceği sorusuna Yazıcı, “Bu işin siyasal kültürü oluşuyor. MHP ile milletvekili cumhurbaşkanı seçiminde yapacağımız ittifak bir kültür siyasal kültür oluşturuyor. Eminim ki oluşan bu kültür daha da güçlü hale gelecek yerel seçimlerde o ruh iki her tarafı da kontrol eder durumda olacak diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
'BİZ BELEDİYE BAŞKANLARINI İŞ OLSUN DİYE GÖREVDEN ALIYOR DEĞİLİZ'
“Belediye başkanlarının görevden alma süreci tamamlandı mı?” sorusuna Yazıcı, “Biz belediye başkanlarını iş olsun diye görevden alıyor değiliz. Her tasarrufun arkasında onu gerekli kılan doneler var. İnşallah olmaz ama benzer bir tasarruf yapmayı gerekli kılan bir vaka ortaya çıkarsa bunu hazmedelim demeyiz” dedi.
'O ANLAMA GELMEZ'
Bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin bir araya geleceği 3’lü zirveyle ilgili soruya Yazıcı, şunları kaydetti:
“Biz bir yerle ilişkilerimiz yoğunlaşıyorsa başka yerle uzaklaşıyoruz anlamına gelmez. Biz ilişkilerimizi çeşitlendiriyoruz. Bu coğrafyada en yakın ülkeleriz. Türkiye, Rusya, İran bu üç önemli ülkenin Suriye’deki gelişmelere ilişkin zirve yapması Avrupa’dan uzaklaştığımız Amerika’dan çok daha uzağa düştüğümüz anlamına gelmez. Onlarla da ilişkilerimiz sürüyor. Biz çok ilkeli bir siyaset yürütüyoruz. İnsanlığın kazanımı değerler var egemen olmuş, insan hakları, siyasi katılım hakları, egemenlik hakları Paris’te neyse Bağdat’ta odur. Londra’da neyse Şam’da da odur. Değişmiyor bizim için. Ama Avrupalı Amerikalı dostlarımıza göre terör örgütünün tanımı zamana göre özneye göre değişiyor. Onlarla ayrı düştüğümüz konular bunlar. Ama bu coğrafyada yaşanan olayların sonlanması bakımından bugünkü
Yazıcı, Türkiye'nin büyümesinin hazmedilemediğini, ülkeyi zaafa uğratmak için her türlü enstrümanın kullanıldığını da sözlerine ekledi.
'OHAL İSTENEN, ARZU EDİLEN BİR YÖNETİM BİÇİMİ DEĞİL'
Son MGK’da OHAL’in uzatılmasına dönük tavsiye kararı çıkmadığı hatırlatılarak, bu ay OHAL’in kaldırılıp kaldırılmayacağı sorusuna Yazıcı, “Hiç bilgim yok. Cuma günü MKYK toplantımız var, belki orada bilgi verirler bize. OHAL istenen arzu edilen bir yönetim biçimi değil. Ama bir anayasal yönetim biçimidir. Bunu gerekli kılan koşulların ortadan kalkıp kalkmadığını en yakinen bilecek olan hükümettir. Hükümet, bu sebepler ortadan kalkmışsa ona göre davranır. Daha zaman var bu konu konuşulmadı. Değerlendirmeler bu söylediğim çerçevede dillendirilecek diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.