Güncelleme Tarihi:
Ayşegül Pehlivanlar’ın hayatı, 16 yaşında geçirdiği trafik kazasıyla altüst oldu. Ailesiyle birlikte gittiği Antalya tatilinden İstanbul’a dönerken yaptıkları kaza tüm hayatını değiştirdi. Onlarca güzel anıyla dolu yaz tatili bir anda kâbusa dönüştü. Eve dönüş yoluna şarkılar söyleyerek çıkmışlardı ancak o günlere dair hatırladığı tek şey kulaklarından bir türlü silinmeyen acı fren sesi. Ayşegül en büyük destekçisini, sırdaşını, canının yarısını o kazada kaybetti. “Her düştüğümde elimden tutardı” dediği annesini sonsuzluğa uğurlayan Ayşegül, aynı kazada tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Ayşegül’ün lise hayatı yarım kaldı, eve kapandı.
Artık 37 yaşında olan Pehlivanlar, 20 yıl geçmesine rağmen ilk günkü gibi sesi titreyerek, nefes almakta zorlanarak anlatıyor o günü. “Çok şanssızlıklar yaşadım ama şanslıydım” diyen Ayşegül, kaza sonrasında insanların kendisine acır gözlerle bakmasından o kadar yorulmuş ki kendisini eve kapatmış. Hayatı kırılma noktalarıyla dolu olan Ayşegül, kapandığı evden, radyo programındaki DJ’in “yaza merhaba partisi” davetiyle çıktı. Hayata yeniden dört elle sarılan Ayşegül, yarım bıraktığı liseyi dışarıdan bitirdi. Babası sayesinde tanıştığı atıcılık sporuna gönül verdi. Şimdilerde en büyük hayali 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda altın madalya almak.
‘RADYO PROGRAMI İLK KIRILMA NOKTAM’
Kazadan sonraki yaşamında iki dönüm noktası var. Birisi 18 yaşında katıldığı radyo programı, diğeri ise 34 yaşında babası sayesinde başladığı spor hayatı. İnsanların tekerlekli sandalyedeyken, “Yazık, ne kadar da geçsin”, “Neden böyle oldu” sözleriyle kendine acıması nedeniyle eve kapanan Ayşegül, o günleri ve sonrasındaki dönüşümü Hürriyet’e anlattı. “Çok şanssızlıklar yaşadım ama şanslıydım” diyen Pehlivanlar, şöyle devam etti:
“Kazadan sonra iki yıl evden dışarı çıkmadım. Herkes bana bakıyor gibi geliyordu, ‘çok da gençsin’ diyerek acıyorlardı. 18 yaşımdayken hayranı olduğum bir DJ’in radyo programına katıldım. Evden çıkmadığımı anlattığımda, ‘Bir ay boyunca baban seni dışarı çıkarsın, gezin dolaşın. Eğer bunu yaparsan, seni radyomuzun yaza merhaba partisine kavalyem olarak götüreceğim’ dedi. Hayatımın, kazadan sonraki ilk dönüm noktası bu oldu. Kapandığım evden DJ sayesinde çıktım.
BABAM SIRTINDA TAŞIDI
İkinci kırılma ise kendisi de sporcu olan babamın beni atıcılıkla tanıştırmasıyla oldu. Babam, yıllarca beni çeşitli spor dallarına yönlendirmeye çalıştı. Masa tenisi, okçuluk... Hiçbiri ilgimi çekmedi. 2013 yılında babamın isteğiyle elime tabanca aldım. Atıcılık benim karakterimle örtüştüğü için tek vücut gibi olduk. En büyük destekçim babam oldu. Antrenmanlara sırtında taşıdı, her zaman bana güç verdi.
ANNEM HEMŞİRE OLMAMI İSTİYORDU
Milli atıcı Pehlivanlar’ın çocuk yaştayken kaybettiği annesi hemşire olmasını istiyormuş: “Annem hemşire olmamı istiyordu. Hemşire olamadım belki ama annemin benimle gurur duyduğuna eminim. 2015 yılında ilk kez katıldığım Türkiye Şampiyonası’nda birinci oldum. İlk kez geçen yıl nisan ayında ay-yıldızlı formayı giydim, 2016 Rio Paralimpik Oyunları’na da katılmaya hak kazandım. Rio’dan bronz madalyayla döndüm. Şimdilerde en büyük hayalinin 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda altın madalya almak. Benim hikâyem engelli olan herkese örnek olsun. Hayatın karşımıza çıkardığı engellerine rağmen yaşama dört elle sarılmalıyız.”