Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 2001 00:00
Bayrampaşa Cezaevi'nde gerçekleştirilen 'Hayata Dönüş Operasyonu'nun ardından yasadışı örgüt liderlerinin de aralarında bulunduğu 167 tutuklu ve hükümlü hakkında ''Cezaevi idaresine karşı silahla toplu ayaklanma'' suçundan açılan davanın görülmesine yarın Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlanacak.
Davanın Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali Demir tarafından hazırlanan 10 sayfalık iddianamesinde, yasadışı DHKP/C örgütünün liderlerinden Ercan Kartal ve Şadi Özpolat'ın da aralarında bulunduğu toplam 167 tutuklu ve hükümlünün, ''Cezaevi idaresine karşı silahla toplu ayaklanma'' suçundan 7.5 ile 10.5'ar yıl arasında hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.
OPERASYON ÖNCESİ
Savcı Demir'in hazırladığı iddianamede, yasadışı örgüt mensubu olan sanıkların, Bayrampaşa Cezaevi'nin C Blok'taki koğuşlarında tutuklu ve hükümlü olarak bulundukları ve kaldıkları blokta 10 yıla yakın arama ve denetim yapılamadığı ifade edildi.
Sanıkların, F tipi cezaevlerinin açılmasının gündeme gelmesi üzerine Adalet Bakanlığı'na gönderilmek üzere 26 Ekim 2000 tarihinde cezaevi idaresine bir dilekçe verdikleri, aynı gün açlık grevi ve ölüm orucuna başladıkları belirtilen iddianamede, bu dilekçede F tipi cezaevlerinin kapatılması, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması, üçlü protokolün iptal edilmesi, DGM'lerin kaldırılması gibi taleplerde bulunulduğu hatırlatıldı.
Bu eylemi sona erdirmek amacıyla TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile çeşitli demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin girişimlerde bulunduğu, ancak çabalarından bir sonuç alamadıkları kaydedilen iddianamede, ölüm orucu ve açlık grevini sürdüren sanıkların, eylemlerinin sona erdirilmesi için bir operasyon düzenleneceğini bekledikleri için ilaçlar, vitaminler, tıbbi malzemeler, serumlar, yiyecek, içecek gibi maddeleri ve malzemeleri stokladıkları, operasyonu düzenleyecek güvenlik kuvvetlerine karşı kullanmak ve kendilerini korumak için çok miktarda delici ve kesici aletler, ok atan aletler, mızraklar, yanıcı ve yakıcı maddeler hazırladıkları, mutfak tüplerine ucunda metal boru bulunan hortumlar takarak lav silahı haline getirdikleri, düzenlenecek operasyona karşı saldırı ve savunma planları yaparak kendi aralarında iş bölümü ve görevlendirme yaptıkları belirtildi.
Tüm çabalara rağmen, sanıkların ölüm oruçlarını ve açlık grevlerini devam ettirdikleri, muayene ve tedaviyi kabul etmedikleri anlatılan iddianamede, ilerleyen günlerde ölümlerin meydana gelebileceği ihtimalini göz önüne alan cezaevi idaresinin de, 18 Aralık 2000 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir yazı yazarak, Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları arasında imzalanan protokolün 19. maddesi uyarınca İl Jandarma Komutanlığı'ndan yardım talebinde bulunulmasını istediği kaydedildi.
OPERASYON AŞAMASI
Talep ve olur yazısının aynı gün İl Jandarma Komutanlığı'na ulaşmasından sonra C Blok'taki koğuşlarda sürdürülen ölüm oruçları ve açlık grevinin sona erdirilmesi için 19 Aralık 2000 günü saat 05.00'de müdahale başlatıldığı belirtilen iddianamede, güvenlik kuvvetlerinin öncelikle cezaevinin çevresinde, çatı kısmında, iş yurtlarında, B ve D bloklarda bulunan tutuklu ve hükümlülerin gerekli emniyet tedbirlerini aldıkları vurgulandı.
Bu aşamadan sonra C Blok'taki tutuklu ve hükümlülere önceden hazırlanan teslim çağrısının megafonlarla okunduğu, bunun üzerine C-6,7, 8, 9, 10, 17 ve 19. koğuşlarda bulunan PKK'lılar ile C-5 koğuşunda bulunan 15 kadar yasadışı TİKKO ve MLKP örgütü üyesinin bahçe duvarında açılan delikten tek tek dışarı alındığı anlatılan iddianamede, diğer koğuşlarda kalan yasadışı DHKP/C ve TİKKO örgütü mensubu olan tutuklu ve hükümlülerin çağrılara aldırmayarak çeşitli sloganlar atarak direnişe başladıkları ifade edildi.
Bu kişilerin, yatakhane koğuşlarında yangınlar çıkartarak, ateşli silahlarla ateş ederek, koğuş kapılarına ve koridorlarına barikatlar kurarak, daha önceden hazırladıkları delici, kesici, yanıcı, yakıcı alet ve maddelerle direnişlerini tüm çağrılara rağmen devam ettirdikleri belirtilen iddianamede, güvenlik kuvvetlerinin de çeşitli gaz bombası ve ateşli silahlar kullanarak eylemi sona erdirmeye çalıştıkları, operasyonun 14 saat sürdüğü ve sanıkların eylemlerinin aynı günün akşamı 19.00'da sona erdirildiği kaydedildi.
Operasyon sırasında 12 tutuklu ve hükümlünün öldüğü, 55'inin de yaralandığı anlatılan iddianamede, operasyona katılan güvenlik güçleri hakkında ve ölümler ile yaralanmalar yönünden ayrıca soruşturma yapıldığı belirtildi.
Operasyon sonrası C Blok'ta yapılan aramalarda, Macaristan yapımı kalaşnikov marka seyyar dipçikli, mandal marifetiyle tek tek ve seri olarak atış yapabilen otomatik bir tüfeğin de aralarında bulunduğu çok sayıda silah ve el yapımı malzemeler ele geçirildiği anlatılan iddianamede, ifadeleri alınan sanıkların, haklarındaki suçlamaları kabul etmedikleri ve olayın asıl mağduru ve tanıkları olduklarını söyledikleri ifade edildi.