<B>Merve YENAL</B>
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2003 18:41
Art arda gelen terör saldırıları nedeniyle başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye şokta. Olaylara anlam veremeyen, yaşadıklarının şokunu atlatamayanlar psikolojik travmanın eşiğinde. Klinik psikologlar İbrahim Eke ve Hakan Yüksek saldırıların psikolojik boyutunu değerlendirdi. Uzmanlar, yalnızca İstanbul'da, bir milyonu aşkın insanda kalıcı düzeyde ‘travma sonrası stres bozukluğu’ oluşacağını söyledi.
Önce depremlerle sarsıldık. Şimdi de terör saldırıları ile vuruluyoruz. Bunlar birçok açıdan farklı olaylar. Ama insanlar üzerinde yaptıkları etki aynı. Derin bir şok yaşıyoruz. Çaresizlik, huzursuzluk, üzüntü, öfke içindeyiz. Ve ne kadar uğraşsak da olayı kafamızdan atamıyoruz.
Aslında bütün bu tepkiler psikologlar tarafından 'normal' sayılıyor. Çünkü beynimiz bu beklenmedik olayı bir yerlere oturtmaya, hazmetmeye çalışıyor. Bazılarımız bunu başarıyor. Başaramayanlar ise ciddi bir tehlike ile karşı karşıya.
Stres durumu bir ayı aşkın bir süre devam ederse iş ciddileşiyor. Önemli bir psikolojik problem olan 'travma sonrası stres bozukluğu'na (TSSB) çeviriyor. Mutlaka profesyonel tedavi gerektiriyor.
Psikolojik travma insanların aniden karşılaştığı, yaşamını bölen, onu dehşet içinde bırakan, çaresiz ve savunmasız hissettiren olaylara verilen isim. Deprem, sel gibi doğal afetler, bombalamalar veya saldırılar, tecavüz ve hatta beklenmedik bir tokat psikolojik travmaya yol açabiliyor. Olay yerinde bulunan, yaralanan ya da olayları medyadan takip eden kişiler tehlike altında. Bu nedenle İstanbul'da yaşanan olaylar travma bozuklukları için ciddi bir zemin hazırlıyor.
TSSB aslında Türk halkı için yabancı değil. Son yıllarda art arda yaşanan depremler nedeniyle pek çok kişi bu problemi yaşadı. Evlerimize giremedik, her dakika tetikte yaşadık, her sarsıntıyı deprem sandık.
Şimdi, yine benzer bir durum söz konusu. Ancak bir farkla... İnsanlar 'bu olay kontrol edilebilirdi' düşüncesi ile çok daha ciddi bir travmayla karşı karşıya.
Psikolojik travmalar en genel anlamıyla ikiye ayrılıyor. Birincisi, deprem, sel gibi doğal yollarla oluşan travmalar. İkincisi ise insanlar tarafından bilerek ve isteyerek gerçekleştirilen olaylar sonrasında oluşan travmalar. Terör eylemleri ikinci tip travmalar arasında yer alıyor.
Doğal afetler sonrasında mağdurların yüzde 10-15'i olaydan çok kısa bir süre sonra toparlanabiliyor. Yaklaşık yüzde 70'i olaydan etkilenerek 'stres tepkileri' gösteriyor. Geri kalan yüzde 10-15'i TSSB geçiriyor.
İnsan eliyle gerçekleştirilen olaylarda travmalar çok daha uzun ve yoğun yaşanıyor. Yaşanan son olayların ardından kaba bir hesapla en az bir buçuk milyon İstanbullu’nun bu problemle karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor.
Türkiye'de travma ile çalışan birkaç merkez var. Bunların çoğu 19 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinden sonra kurulmuş. Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Travma Merkezi Türkiye'de kurulan ilk özel travma merkezi özelliğini taşıyor. DBE uzmanları, 1999 deprem felaketleri, 2000 Hatay sel felaketi, 10 Eylül Taksim bombalama olayı, 2002 Afyon depremi ve 2003 Ocak'ta gerçekleşen THY uçak kazası gibi olayların mağdurlarına destek vermişler.
DBE Travma Merkezi'nde görev yapan uzman psikolog İbrahim Eke ve uzman psikolog Hakan Yüksek ile son yaşanan olayları ve insanlar üzerindeki etkilerini konuştuk.
Depremi kabulleniyoruz terörde öfkeleniyoruz
Terör olayları sonrası insanlar neden stres tepkileri veriyor?
- Yaşanan saldırılarda bir akut şok durumu söz konusu. Kişi karşılaşmış olduğu olayları zihninde bir yerlere oturtmaya çalışıyordur. Ama o kadar yoğun ve baş edilemez verilerle karşı karşıyadır ki, yerleştirme süreci bir türlü olması gerektiği gibi olmaz. Dehşet, öfke, öfkesini nereye yönlendireceğini bilememe, kaçınılmaz bir korku ve kıstırılmışlık halidir. Şu an öfke herkese yönelebilir. Eşe, hükümete, İslam'a, ABD'ye...
Deprem ile terör insanlarda farklı tepkilere mi neden oluyor?
- Doğal yollarla gerçekleşen bir felakette kişi olayı 'kader, Tanrı'nın işi' gibi yöntemlerle açıklayabiliyor. Bu da onun olayla başa çıkabilmesini kolaylaştırıyor. Diğer olaylarda öfke çok daha yoğun. Yapana, önlem almayana, yakalamayana yoğun bir öfke duyuluyor. Doğal afetler 'kontrol edilemez' diye herkes tarafından kabul ediliyor. Öbür örneklerde ise insanlar 'kontrol edilebilmeliydi' diyor. Bu da öfke ve kızgınlığa yol açıyor.
Kimler risk altında?
- Önceden travmatik olay yaşamış kişiler hem risk altında hem de avantajlı. Eğer daha önce yaşadığı travmayı doğru bir şekilde işleyebilmişse, iyi başa çıkmışsa direnci artar. Diğer kişilerden daha hafif geçirebilir. Ayrıca, çocuklar da risk grubu. Onu koruyacak aile panik halini yaşadığında çocuklar iki kez panik olur. Fiziki ya da sosyal anlamda yardıma muhtaç kişilerde de risk yüksek.
Tedavi edilmezse etkisi 30-40 yıl sürebilir
Travmatik olaylardan herkes eşit şekilde mi etkileniyor?
- Travmatik streste az ya da çok gibi bir kavram yok. Olaya maruz kalan ile bunu TV'de izleyen kişi aynı düzeyde travmatize olabilir. Bu insan Hakkari'de bile otursa önemli değil. Kişinin olayı nasıl algıladığı ve değerlendirdiği önemli.
Travma her zaman teşhis edilebiliyor mu?
- Hayır. Bu insanlar ‘çok sinirli’ olarak tanımlanacak. Durumunun bu olaylardan dolayı olduğu tespit edilmezse sıkıntılı dönemler geçirecek. Bize, aile problemi, depresyon, panik atak olarak geliyor. Travma tedavi edilmezse 30-40 yıl bile devam ediyor.
Travmadan etkilenenlere nasıl yaklaşmalı?
- Travmatik bir olay yaşayan kişi o olayı yalnızca kendisinin yaşadığını düşünür. 'Ben seni anlıyorum' demek yanlış. Bunu ister bir hekim ya da psikolog isterse de arkadaşı yapsın hiç fark etmez. Hasta onun ruh durumunu, dehşetini kimsenin anlayamayacağını söyler. Dolayısıyla söylenebilecek en iyi şey 'anlamak için elimden geleni yapıyorum'dur.
Sürekli terör ve savaş ortamı yaşanan İsrail ve Filistin’debu durumla nasıl başa çıkılıyor?
- Travmatik olay onu normalleştirmek ile çok alakalı bir şey. Eğer sürekli etrafınızda bomba patlıyorsa ve bu hemen çocukların top oynadığı yerin yakınında oluyorsa, çocuklar orada top oynamaya devam eder. Çünkü terör hayatlarının normal akışında vardır. Ama örneğin Stockholm'de 10 yıl içinde bir kez bomba patlasa, post-travmaları çok uzun devam eder.
Psikologların yarım çağrısı
1999 depremleri sonrasında, psikologlar tarafından 'travmaya karşı savaş' açıldı. Birçok psikolog Türk Psikologlar Derneği bünyesinde düzenlenen 'travma eğitimlerine' katıldı. Eğitimler yurt dışından gelen psikologlar tarafından verildi. Eğitim alan psikologlar daha sonra travmaya maruz kalanlara psikolojik yardımda bulundu. İstanbul'da yaşanan terör saldırılarından sonra da psikologlar Türk Psikologlar Derneği bünyesinde bir araya geldi. Dernek, çalışmalarını Şişli ve Beyoğlu Belediyeleri ve İstanbul Valiliği ile birlikte yürütecek. Polis, itfaiyeci gibi yardım ekiplerinin yanı sıra, kaybı olan, yaralanan ve olaydan etkilenen herkese ücretsiz destek verilecek.
Bilgi için: 0212 219 57 00, 0212 219 99 98
İstanbul'daki bazı travma merkezleri
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Ruhsal Travma Tedavi Merkezi: 0212 543 65 65 (dahili 447)
Çapa Tıp Fakültesi Psikososyal Travma Merkezi: 0212 414 20 00 (dahili 31960)
Davranış Bilimleri Enstitüsü Travma Merkezi: 0212 233 01 10
Bu belirtiler varsa bir uzmana görününz
Travmatik bir olayın kişi üzerindeki etkileri bir ayı geçerse buna Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) deniyor. Mutlaka bir uzman tarafından tedavi edilmesi gerekiyor. İşte, TSSB'nin belirtileri:
Olayı sık sık rüyada görme,
Olay yeniden oluyor gibi davranma,
Olayı çağrıştıran olaylarla karşılaşınca yoğun sıkıntı duyma,
Travmaya eşlik eden düşünce, duygu ya da konuşmalardan kaçınma,
Olayın önemli bir bölümünü anımsayamama,
İnsanlardan uzaklaşma ve yabancılaşma,
Önemli etkinliklere ilgi ve katılımın belirgin olarak azalması,
Bir geleceği kalmadığı duygusunu taşıma,
Uykuya dalmakta güçlük çekme,
Düşünceyi yoğunlaştıramama.
Akut stres bozukluğunun belirtileri
Travma oluştuktan sonraki ilk bir ay boyunca Akut Stres Bozukluğu (ASB) gözleniyor. ASB sürerse Travma Sonrası Stres Bozukluğu'na çeviriyor. ASB’nin belirtileri şöyle:
Çevrede olup bitenlerin daha az farkına varma,
Travma öncesi, esnası ve sonrasınaki olayları hatırlayamama,
Olayın kişinin gözünün önüne tekrar tekrar gelmesi,
Uykuya dalmakta zorluk çekme, huzursuzluk, konsantrasyon bozukluğu.