Hayalleri büyük fırıncı: Teoman Baygan

Güncelleme Tarihi:

Hayalleri büyük fırıncı: Teoman Baygan
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2003 20:55

Teoman Baygan, 36 yıl önce, ‘‘Türk ekonomisinden bağımsız ve kendi teknolojisini geliştirecek mükemmel bir müessese’’ kurmak üzere, üç dört kişi, küçük bir ofis ve 50 metrekarelik bir atölyeyle yola çıktı.

36 yılın sonunda, üç dört kişilik personel 1600 kişiye, 50 metrekarelik atölye toplam 74 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu modern fabrikalara ulaştı ve İzmir'de doğan Teba, klima santralı üretimi ve dayanıklı tüketim malları alanında bir dünya markası haline geldi. Bugün, Türkiye, ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya, Çin, Norveç, toplam sekiz ülkede hizmet veriyor. Türkiye'deki pişirici ev aletlerinin yüzde 95'ini üretiyor. Aynı alandaki ihracatın yüzde 75'ini gerçekleştiriyor. Ürünlerini 80 ülkeye satıyor. Merkezi Klima Santralı ihracatında 2002 Türkiye Şampiyonu. Türkiye'de yüzde 8, İngiltere ve Almanya'da yüzde 13, Fransa'da yüzde 8'lik pazar payına sahip. Isıtma-soğutma ve klima pazarında ise merkezi klima sisteminde yüzde 30, klima santralı üretiminde yüzde 35, VRV Sistem'de yüzde 90'lık bir payı elinde tutuyor. Pentagon'a, NATO'ya, Moskova Parlamentosu'na klima santralı üreten ve geçen yıl ABD'de ısıtma-soğutma alanında ‘‘örnek kuruluş’’ seçilen Teba'nın ilkleri saymakla bitecek gibi değil. ABD'de üretim merkezi kuran ilk ve tek Türk grubu (Worldsel Ltd). Ayrıca merkezi Reading'de bulunan Worlco Appliances Ltd. şirketi, İngiltere'de halka açılıyor. İşte ‘‘World’’leri üzerinde yükselmeye devam eden ve bu ay kendisi 36'ncı, kurucusu ise 71'inci yaşını kutlayan Teba'nın öyküsü...

Piyade Subayı Kazım Baygan ve Nezahat Hanım'ın üç oğlundan ortancası olarak 3 Eylül 1932 tarihinde Bandırma'da dünyaya gelir Teoman Baygan. Ama İstanbul Laleli'de büyür. İlk öğrenimini, Saraçhane'de, dik durmaya çalışan ahşap Laleli 56. İlkokul'da tamamlar. Yıllar sonra tam karşısına yapılan İstanbul Belediye Sarayı inşaatında tesisat kontrol mühendisi olduğunda, çoktan yıkılmış olacaktır okulu.

Semtin çocukları gibi Yenikapı ortaokuluna gider ancak yine onlar gibi Pertevniyal Lisesi'nde devam etmez. İstanbul Erkek Lisesi'ni seçmesinin nedeni gayet basittir; okulun yakınındaki Kız Lisesi! İlk flörtlerini burada yaşasa da, İTÜ Makine'deyken tanışır ‘‘esas kız’’la. Ama üniversite sokaklarında değil, Laleli'deki evinin önünde! Uzun yıllar ‘‘İzmirli Sanayici’’ olarak anılacak Teoman Baygan'ın üniversite yıllarına kadar İzmir'le hiçbir alakası yoktur yani; İzmir bağlantısı, Laleli'de ailesiyle birlikte oturduğu o evin tam karşısında, İzmir Kız Talebe Yurdu olmasıdır. 43 yıllık eşi, İzmirli Gülten Hanım, Eczacılık Fakültesi'nde okurken orada kalmaktadır.

Üniversiteden sonra İstanbul Belediyesi'ne tesisat kontrol mühendisi olarak girdiğinde, çoktan kendi işini kurmaya karar vermiştir aslında, ama önce ‘‘staj’’ için beş yıl belediyede, beş yıl da Alarko'da çalışır. O yıllarda ‘‘hayat hocası’’ Üzeyir Garih'tir. ‘‘Birini eğitmek istiyorsan hocanın yanında gölge gibi çalışacak’’ diye düşünenlerdendir. Garih de mühendislerin 2 bin lira maaş aldığı dönemde, Adana'da, klimayı Türkiye'ye sokan Todori'nin şantiyesinde, 500 lira maaşla işe başlamıştır, öğreneceğim diye. O da Alarko'da öğrenir; İstanbul AKM'nin sahne bloklarının ve Manifaturacılar Sitesi'nin ikinci blokunun tesisat başmühendisidir. Alarko patronlarından İshak Alaton, ‘‘Ona dünyayı fethedeceksin demiştim, yaptıklarını hep alkışladım’’ der. Nitekim Alarko'dan dünyayı fethetmek üzere ayrılır. 1 Eylül 1967'de, İzmir'de 15 bin lira sermayeyle işe başlar.

İÇİNDEN SİMİTÇİ GEÇEN ATÖLYE

İlk bürosunun masa ve dolaplarını, sac ve suntadan, elemanıyla birlikte bizzat imal eder. Her şey o kadar kısıtlıdır ki, İstanbul'da zor bela tutulan ve üç tarafı pencere olan küçük bürodaki kardeşi Mustafa Baygan, üç pencereye yetecek perde alamamış, uzun süre dar bir perdeyi güneşe göre çekip durmuştur. Isıtma-soğutma tesisatları yapan Teba'ın ürettiği ilk ürün ‘‘konvektör’’ olur. Karabağlar'da, Polis Ali Bey'e ait küçücük dükkan, Teba'nın bugün binlerce metrekare üzerine kurulu dünya çapındaki fabrikalarının ilk adımı, daha doğrusu ilk 50 metrekaresidir. Konvektörü, ısıtma-soğutma, klima cihazı üretimleri izleyince, bu küçük atölye yetmez, aynı semtte birbirine paralel üç sokaktaki dükkanları teker teker kiralamaya başlar. Sokaklar sonunda öyle hale gelir ki, girişten bakınca sadece ‘‘Teba atölyeler zinciri’’ görünmektedir. Ancak, kazan gibi bazı büyük cihazlar atölyelerin küçüklüğünden dolayı sokakta imal edildiğinden, aralarından sık sık simitçiler geçer. Dönemin müdürlerinden biri şöyle bir talepte bulunacaktır Baygan'dan: ‘‘Yaa patron, bizim şöyle ortasından simitçi geçmeyen bir üretim merkezimiz olmayacak mı?’’

EVİN KIZI İŞBAŞINDA

Üst katlardaki ofislerde de durum farklı değildir. Mesela, küçücük bölmelerde oksijen az olduğundan, gelecekte dünya klima devleriyle yarışacak bir kurum için söylemesi ayıp, dönemin mühendisleri çalışanlar nefes alabilsin diye tavana açtıkları küçük delikle ‘‘doğal klima’’ sağlamışlardır!

Teba bugünkü durumuna kolay gelmez elbette, ama çok uzun da sürmez gelmesi. Bazı dönemlerde gelişme hızı öyle başdöndürücüdür ki, bizzat çalışanlarını bile şaşırtır. 1974'te ‘‘Türkiye'nin inişli çıkışlı ekonomisinden kurtulmaya’’ ve dışa açılmaya niyetlendiğinde, Karabağlar'daki üretim merkezinde bir liralık bile sipariş yoktur. Merkez Bankası'na bir milyon dolarlık ihracat taahhüdü verdiğinde, 100 bin dolarlık anlaşma umudu bile bulunmamaktadır. 15 yıl önce fabrikasında bir forklifti bile olmayan Teba, İngiltere'yle ilk ihracat anlaşmasını, henüz bir montaj bandı olmadan yapar. Ama ilk ihracatın hikayesi, Teba'nın varlık nedenini de anlatır:

Yıl 1987. Baygan'ın şimdi Teba Şirketler Topluluğu Finans Grup Başkanı olan büyük kızı Ayda Baygan, işte tam o günlerde Boğaziçi Makine'yi bitirmiş, tatil yapamadan fabrikaya gelmiştir. İngiltere'ye gönderilecek 115 fırını, Teoman Baygan montaj şefi, bugün Ev Aletleri Grup Başkanı olan yeğeni Neşet Serter kontrol müdürü, Ayda Baygan İlkel de getir götürcü, düğme secici vs. olarak, haftalarca gece gündüz çalışarak yetiştirirler. O sırada bir aşağı bir yukarı yürüyen Baygan, ‘‘gün gelecek bu fabrikadan günde 350 fırın çıkacak’’ diye bağırmaktadır. Kızı babasına bakıp, ‘‘Ya çok hayalperest bir babam var, ya da başarırsa, müthiş bir insan’’ diye düşünür. Gerçekten de bir süre sonra fabrika günde 350 fırın üretmeye başlar; bugün bu sayı binlerle ifade edilir. Her siparişte Avrupa standartlarına biraz daha yaklaşan Teba, Türkiye'nin 100 milyon euro'luk en büyük fırın üreticisi haline gelir.

Sonra bir gün, ‘‘Amerika orada duruyor’’ der Baygan. İlk anda ‘‘Ne kadar doyumsuzsunuz’’ diyerek tepki gösteren müdürüne, ‘‘Ama biz senin gibi olsaydık, böyle international bir company değil, bakkal dükkanı olurduk’’ diyerek... 1996'da, Amerikan tüketicisine özel ürettiği fırını satışa sunduğu gün televizyonun telefonlarını kilitleyerek başladığı Amerika için beyaz eşya üretimi, bugün 15 milyon dolar seviyesindedir. Buna ısıtma-soğutma, klima üretimi de eklenir. West Virginia'daki üç bin metrekare kapalı alana sahip Fredericksburg Fabrikası Amerika'da sahibi Türk olan ilk ve tek üretim merkezidir. ABD pazarında büyük projelerle, ünlü markalarla rekabet eden; büyük firmaların -mesela klimayı 100 yıl önce icat eden Carier'in- girdiği ihaleleri kazanan klima santrallarını, ABD ve dünyada kimlere satmaz ki? Pentagon, NASA Goddard Uzay Uçuşları Merkezi, Amerikan Deniz Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarları, Amerikan Hava Kuvvetleri Dover Airforce Base, Walter Reed Army Medical Hospital, Moskova Parlamento Binası ve Devlet Hastanesi... Burada en dikkat çekici noktalardan biri, Teba'nın bütün bu başarıları, sessiz sedasız, ortalığı ayağa kaldırmadan kazanmasıdır.

HEDEFİNİ KOY, GERİSİ GELİR

Teba nasıl, çalışma tarzı, üretim teknikleri, başarıları, buluşları, rekorları ve ödülleriyle bugünün ve yarının müessesesiyse, kurucusu Teoman Baygan da o kadar ilginç bir kişiliktir. Bir yandan gözü Teba'dan başka şey görmeyen robot gibi işkolik; bir yandan da küçüklüklerinden bu yana kızlarının başını şampuanlamaktan erkek arkadaşlarına her derdiyle ilgilenen bir aile babası. Geçmişte fiyat politikasını beğenmediği esnafı kovalayan, işini eksik yapan işçisini fırçalayan ‘‘dediğim dedik’’ mühendis, bir yandan hastanede doğacak ilk torununu takım elbiseyle karşılayan heyecanlı dede... Alarko'da ‘‘pozisyonunu korumak’’ yerine, geceyarılarına kadar şantiyede işin başında olan sorumluluk sahibi eleman, öte yandan Teba'da kendisini tanımayan ve ‘‘Tutsana şu asansörü, geliyorum’’ diyen ofisboyu ise kapıyı tutup bekleyen patron...

Onun için yıllarca hep ‘‘Çok hayalci, uçuyor’’ derler. O ise Teba'yı başlangıçta gülümsenen ama zaman içinde bir bir gerçekleşen bu hayallerle yoktan var eder. Yöneticilerine son sorduğu sorulardan biri şudur: ‘‘Siz bu fırınları güzel güzel üretiyorsunuz da ya yakın bir gelecekte yemek olayı ortadan kalkar, insanlar işi küçük haplarla hallederlerse? O zaman kime satacaksınız bu fırınları?’’

Dünya çoktan küçük gelmeye başlamıştır ona, evrenle ilgili hayaller kurmaya başlamıştır. Bir banka müdürünün dudağını uçuklatacak hayaller: Yıl 1990. Teba, uğraşa didine, yılda üç milyon dolar ihracat yapacak duruma gelmiştir. Bir banka müdürü, Teoman Baygan'la yemek yemektedir. Baygan der ki: ‘‘İhracatımızı 100 milyon dolara çıkaracağız.’’ Sadece bunu söylemekle kalmaz, tarih de koyar. Yıllar sonra bir araya geldiklerinde bankacı itiraf eder: ‘‘O lafı söylediğinizde, ben notunuzu sıfırlamıştım, bu adam uçuyor diye.’’ Teoman Baygan'ın cevabı şu olur: ‘‘Ben sana bugünkü hayallerimi söylesem, sen yine beni sıfırlarsın!’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!