Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2011 00:00
Suriye’de öldürülen kadın protestoculara yapılanlar Başbakan Erdoğan’ın tepkisini çekerken, Esad Yönetimi durmuyor. Türkiye sınırındaki “isyancı” Cisr eş Şuğur kasabasına yönelik operasyon dün başladı. 45 bin nüfuslu kasabanın neredeyse tamamı Türkiye’ye veya komşu köylere kaçmıştı, ancak Suriye ordusu ‘asayişi yeniden tesis’ amacıyla kasabaya 15 bin asker ve 40 tankla girdi.
ÜÇ aydır kaynayan ve son bir haftadır patlamanın eşiğinde bulunan Suriye’de ordu, geçen hafta 120 polisin öldürüldüğü Türkiye sınırına 20 km. mesafedeki Cisr eş Şuğur kasabasına “silahlı grupları” yakalamak için dün sabaha karşı büyük operasyona başladı. Cuma namazı çıkışında Suriye’nin dört bir yanında rejimi protesto gösterileri yapılırken, Humus şehrinde güvenlik güçleriyle göstericiler arasında şiddetli çatışma çıktı. Halep ve Kamışlı başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler yapıldı. Busra el Harir’de biri polis 2 kişi öldü, Deraa’da en az 8 gösterici yaralandı. Hemen tüm protestolarda oldukça şiddetli çatışmalar çıktı. Olaylarda en az 25 kişi hayatını kaybetti.
Dün sabaha karşı başlayan operasyona Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın yönetimindeki 4’üncü Zırhlı Tümeni’nden 15 bin piyade, 40 tank ve helikopterler katıldı. Nüfusunun çoğu Türkiye’ye ve çevre köylere kaçtığı için neredeyse tamamen boşalan kasaba önce kuşatıldı. Top atışına tutulan çevre köylere ve bağlantı yollarına kum torbalarından barikatlar kuruldu. Ardından, kasabada kalan herkesin “aşırı dinci militanlar” olduğu iddiasıyla operasyon için düğmeye basıldı. Hedef, “halkın talebini üzerine kasabayı silahlı çetelerin elinden kurtarmak.”
Korgeneral saf değiştirdiŞam’a bağlı medyaya göre çevre köylerden gelen gençler tarafından da desteklenen 3 bin kadar rejim karşıtı, barikatlar kurarak kasabada kaldı. Çatışmaların birkaç gün sürmesinin beklendiği belirtildi. Ancak muhaliflere göre kasabada kalanlar silahsız. Görgü tanıkları, güvenlik güçlerinin de ikiye bölündüğünü; hem birbirlerini, hem de silahsız protestocuları vurduklarını belirtiyor.
Son olarak Hüseyin Armuş adlı bir korgeneral operasyon sırasında isyancıların tarafına geçti. Armuş, Youtube’daki videosunda, “Askerlerimle birlikte özgürlüğü ve demokrasiyi savunan kitlelerin safına geçtim. Silahlı kuvvetler olarak kendi savunmasız halkımıza değil, düşmana ateş edeceğimize yemin etmiştik” dedi.
Suriye için Eşgüdüm MerkeziDışişleri Bakanlığı, iç karışıklıklar nedeniyle Türkiye’ye gelen Suriyelilere ilişkin gelişmeleri takip etmek için Eşgüdüm Merkezi oluşturdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Eşgüdüm Merkezi’nin telefonunun, “00 90 312 248 70 00”, faksının, “00 90 312 292 27 51”, e-posta adreslerinin “esgudum1@mfa.gov.tr, esgudum2@mfa.gov.tr, esgudum3@mfa.gov.tr” olduğu da bildirildi.
Asi Nehri’nde Osmanlı mirası
Antakya ile Halep arasında yer alan Cisr Eş Şuğur, ülkenin en yoksul, Sünni İslamcı akımların en güçlü olduğu yerlerinden. Kasabanın ismi, Arapça’da, “Tatil/Boş Zaman Köprüsü” anlamına geliyor. Çünkü geçmişte bölgedeki Araplar ve Ermeniler, Antakya’ya tatile giderlerken, bu kasabadan geçen Asi Nehri üstündeki köprüyü kullanırlarmış. Hatay 1939’da Fransa’dan ayrıldığında Türkiye sınırlarında kalan bir grup gayrimüslim güneye göç ederek, Cisr El Şuğur’a yerleşmiş. Ermeni tartışma sitesi Hye Forum’dan bir yorumcu ise “Bugün Suriye’den Türkiye’ye kaçan birçok kişinin, geçmişte Türkiye’den Suriye’ye kaçanlarla akraba olması ironik” diye yazdı.
Suriye bizim iç meselemiz gibi BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Esad rejimiyle ipleri kopardığı sinyalini önceki günkü şu sözleriyle verdi:
“Suriye olayı Libya gibi değil. Suriye bizim adeta iç meselemiz gibi. 800-900 km sınırımız var. Can havliyle kaçarak Türkiye’ye sığınmak isteyenler için kapılarımızı kapatamayız, ama bu nereye kadar devam edecek? O da ayrı mesele. Aldığımız duyum 2 bin 500 civarında olacağı. 4-5 gün önce Sayın Beşar Esad ile konuştum, bu durumları çok açık net anlattım. Buna rağmen onlar bu işi çok hafife alıyorlar. Maalesef bize farklı şeyler söylüyor. Biz insani noktada... Ne yazık ki insani davranmıyorlar. Şu anda vahşetin... Düşünün öldürdükleri kadınların kafasında... Öyle çirkin görüntü veriyorlar ki bu görüntüler yenilir yutulur değil. İster istemez BM Güvenlik Konseyi’ni devreye sokuyor. Orada da şu anda hazırlıklar var. Türkiye olarak bunlar karşısında kalkıp da hâlâ Suriye diyemeyiz.”
Sıfır noktasından çadırkent notlarıFaruk BALIKÇI / HATAYTürkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 3 bine ulaştı. Altınözü ilçesine bağlı Boynuyoğun Köyü yakınlarında Suriye’ye “sıfır noktada” bir çadırkent daha kuruluyor. 65 dönüm üzerinde kurulacak 1000 çadırda 5 bin kişi barınabilecek.
Sığınanlardan 56’sı yaralı. Bu mülteciler Hatay ve Gaziantep’teki hastanelerde tedaviye alındı. Hatay İl Sağlık Müdürlüğü Yayladağı İlçesi’ndeki ana çadırkent ile Boynuyoğun Köyü’ne birer revir kurdu.
Altınözü Tekel işletme kampında barınan Suriyeliler, ellerinde pankartlarla eylem yaptılar. Sığınmacılar, Arapça ve Türkçe taşıdıkları dövizlerde, Esad yönetimine tepkilerini dile getirirken, Türkiye’ye teşekkür ettiler.
Gül: Türkiye, her türlü şarta hazırlanmıştır
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Suriye’deki gelişmeleri şöyle değerlendirdi: “Suriye’yi biz günlük istihbaratla çok yakın ve çok detaylı takip ediyoruz. Sivil-asker en kötü senaryolara karşı hazırlığımızı da yapmış vaziyetteyiz. Tabi ki hiçbir zaman en kötü gelişmelerin olmasını arzu etmeyiz ama maalesef işlerin de iyi istikamette gitmediği çok açık bir şekilde gözüküyor. Dolayısıyla Türkiye’nin her türlü şartlara karşı hazırlığı yapılmıştır.”
Dört soruda Suriye olaylarıOlaylar ne zaman, nasıl başladı?Arap ülkelerindeki ayaklanmalardan ilham alan Suriyeli rejim karşıtları 15 Mart’ta Facebook’tan isyan çağrısı yaptı. 23 Mart’ta güneydeki Daraa’da yapılan gösteride 100 kişi ölünce tepkiler arttı, gösteriler giderek büyüdü. Yaklaşık 3 ayda 1300’ü aşkın sivil ve 500 güvenlik gücü hayatını kaybetti. Son olarak geçen hafta kuzeydeki Cisr eş Şuğur kasabasında 120 polis memuru öldürülünce barut fıçısı patladı.
Peki kim düğmeye bastı?Esad Yönetimi İsrail’i komplo kurmakla suçluyor. Mısır’da Mübarek’in devrilmesiyle iktidara gelebileceği konuşulan Müslüman Kardeşler örgütünün de isyanın tohumlarını attığı öne sürülüyor. 1982’de Sünni örgütün Suriye uzantısı, bir askeri okula saldırıp 9 kişiyi öldürmüş, Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat’ın yönetimindeki ordu Hama kasabasına tanklarla girip 12-20 bin kişiyi katletmişti.
Çatışmanın tarafları kimler?
22 milyon nüfuslu Suriye’nin yüzde 70’i Sünni, yüzde 12’si Alevi. İktidarı 2000 yılında ölen babası Hafız Esad’dan devralan Beşar Esad da 40 yıldır ülkeyi demir bir yumrukla yöneten Baas Partili ailesi gibi, Alevi azınlığa mensup. Hafız Esad, ülkede yüzyıllardır süren Sünni hakimiyetini bitirmişti. ABD’deki saygın düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Muhammed Bazzi, “Suriye, Sünnilerle Alevilerin birbirine girebileceği bir iç savaşın eşiğinde” diyor.
Yani bu bir mezhep savaşı mı?
Her ne kadar cuma namazlarından sonra “Alevilere ölüm, Hıristiyanlar Beyrut’a” gibi sloganlar atılsa ve öldürülen bir polisin cesedini tekmeleyen protestocunun “Alevi olduğu tipinden belli” dediğini gösteren videolar internete yüklense de, tam olarak öyle değil. Her iki taraf da “ulusal birlik” çağrısı yapıyor. Üstelik Şam ve Halep’teki Sünni orta sınıf henüz isyancıların safına katılmadı. Zaten mezhep çatışması, Lübnan’ın aksine Suriye’de pek görülmüyordu.