Güncelleme Tarihi:
Alman MAN Grubu, 2006 rakamlarına göre 13 milyar euro ciroyla Avrupa’nın en büyük yatırım malları üreten şirketlerinden biri. 41 yıldır da Türkiye'de üretim yapıyor. Alman MAN'ın otobüste dizayn geliştirme ve üretim merkezi olarak seçtiği Türkiye'deki şirketi MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ'nin Yürütme Kurulu Başkanlığı'na kısa bir süre önce Tuncay Bekiroğlu getirildi.
Bekiroğlu, 2001'den itibaren ekonomiye bağlı olarak büyüme trendi içinde olan kamyon ve otobüs pazarında 2007'nin gerileme yılı olacağını söylüyor.
Bu gerilemede 2007'deki 2 seçimin etkisi olsa da, asıl nedenin "gecikmiş talebin doyması" olduğunu söyleyen Bekiroğlu, otobüsteki gerileme için bir başka gelişmeye dikkat çekiyor:
"Hükümet vatandaş uçsun diye havayolu taşımacılığı desteklemeye başladı. Şehirlerarası seyahat yapan şirketler için bu durum ciddi rekabet sıkıntısı yarattı. Her ülkede tabii ki belli bir sektör desteklenebilir ama Türkiye 3 büyük otobüs üreticisi MAN, Mercedes ve TEMSA'nın üssü. Bu şirketlerin üretim nedenlerinden biri ucuz işgücü, esnek yan sanayi olsa da diğer önemli neden büyük pazar olması. Türkiye bu özelliğini kaybettiği anda bu üreticiler de bu yatırımların neden Türkiye'de olduğu daha çok sorgulanmaya başlayacaktır."
Almanya'nın en önemli şirketlerinden MAN'ı kısaca bize tanıtır mısınız?
MAN ilk büyüme stratejilerini Almanya'da oluşturmuş son birkaç yıldır ise global olmayı hedefleyen bir şirket. Direksiyonunda Volkswagen var. Avrupa'da 7 kızkardeş olarak tanımlanan üreticilerden biri. Ana faaliyet alanını 6 ton ve üzerindeki kamyonlar, çekiciler ya da 12 metre ve üzerindeki otobüsler oluşturuyor. Son yıllarda global olma hedefiyle yola çıkan MAN önemli bir aşamalar kaydetti. Pazar payı ve hisse değerlerini arttırdı. Globalleşme yönünde emin adımlarla ilerliyor. 2003-2007 arasında satışlar yüzde 43 artmış. 55 bin kamyondan 79 bin 822 adete çıkmış. Hisse senetleri 8 katına çıkmış. MAN artık dünyanın dev şirketlerinden biri olma yolunda.
MAN Türkiye’nin grubun içindeki yeri ne?
Türkiye bu grubun en eski tesislerinden birine sahip, o da üretimini dörde katlanmış. Eskiden yılda 4 otobüs yaparken şimdi 2100 otobüs yapıyoruz. Türkiye, MAN için 2 anlamda önemli: Türkiye çok esnek ve düşük miktarlarda da çok verimli bir üretim yapabilen, yan sanayisi gelişmiş, vasıflı ve ucuz işgücüne sahip. İkincisi ise 75 milyon nüfusuyla büyük bir pazar. Demiryolu, denizyolu gibi alternatifler çok fazla gelişmediği için karayolu taşımacılığı hala çok önemli. Binek taşıt sayıları bakımından da Avrupa'nın gerisinde olduğumuz için de şehirlerarası taşımacılıkta otobüslerin hala büyük bir önemi var. Bu nedenle globalleşme stratejileri ve satış açısından son derece önemli bir ülke. 2010 hedefimiz otobüste 10 bin, kamyonda 110 bin adet.
Kamyonda MAN büyüyecek. Peki genel piyasa ne olacak?                                                                                                                           ÂSon 2 yılda kamyonda 35 binlik rakamlara ulaşıldı. Biz kamyon derken 6 tonun üzerindekilere bakıyoruz. Türkiye'de bir kavram kargaÅŸası var. MAN, 6 tonun üzerinde istatistik veriyor. 35 binlik rakam tarihi zirvedir. Bu yıl kamyonda 30 bin 600'lere gerileme bekliyoruz. Biz ekonomik krizler ülkesiyiz. Bu artışta tabii 2001’lerde düşen talebin etkisi var. Yani ertelenmiÅŸ bir talep vardı. Ayrıca inÅŸaat uzun yıllar boyunca baskı altında kaldı. Åžimdi inÅŸaat geliÅŸti, ekonomi arka arkaya büyüdü. Türkiye'nin büyüme eÄŸrisi ile talep bire bir çakışıyor. Kamyon bir yatırım malı. Ä°stikrara doÄŸrudan baÄŸlı. 2007’de bir miktar geri gelecek. Çünkü 2007 2 seçim nedeniyle aynı zamanda istikrarın da test edileceÄŸi bir yıl olacak. Bizim dışımızda dünyadaki aktörlerde de istikrar yok. Dünya ekonomisine yön veren aktör sayısı artıyor. Çin ciddi aktör. Oradaki bir oynama bizi vurdu. Japonya ciddi aktör. ABD’nin politik faaliyetleri, Rusya önemli faktör.
Bu durumda da küresel kriz ihtimali giderek artıyor...Türkiye çok büyük ölçüde büyümesini yabancı fonlarla sürdüren bir ülke. Dünyada çok büyük paralar var. Emeklilik fonları artık her işi yapan kuruluşlara sıcak bakmıyor. Dünyada trend değişikliği var. Siz otomotiv sektöründeyseniz madencilikte iş yapmanız hoş karşılamıyor. Dünyadaki şirketler ana faaliyet konularına küçülüyor. Böylece biriken bir para var. İşte bu paranın gideceği bir yer lazım. Bu ülkelerden biri Türkiye. Bu paralar da güven ortamı arıyor. Bu bana göre bir kırılganlık sebebidir.
Otobüs de iddialı olduÄŸunuz alanlardan. Bu yıl beklentiniz ne?                                                                                                                 ÂSon zamanlarda ÅŸehirlerarası taşımacılık yapan otobüs firmaları, çok ucuz fiyatla taşımacılık yapan ve devlet desteÄŸi alan havayolu ÅŸirketlerinin yarattığı rekabetle sıkıntı yaşıyor. Bu firmalar ciddi bir ÅŸekilde pazar payını kaptırıyor. Her ülkede tabii ki belli bir sektör desteklenebilir ama Türkiye 3 büyük otobüs üreticisi MAN, Mercedes ve TEMSA'nın üssü. Bu ÅŸirketlerin üretim nedenlerinden biri ucuz iÅŸgücü, esnek yan sanayi olsa da büyük pazar olma özelliÄŸi cazibesinin nedeni. Türkiye bu özelliÄŸini kaybettiÄŸi anda bu üreticiler de bu yatırımların neden Türkiye'de olduÄŸu daha çok sorgulanmaya baÅŸlayacaktır.
Ãœreticiler arasında böyle bir sıkıntı baÅŸladı mı?                                                                                                                                     ÂHükümetimiz alternatif sektörleri desteklerken, vatandaÅŸlarımız uçakla uçacak derken uçacak kiÅŸilerin parayı nereden kazandığını da düşünmeli. Bu 3 fabrikada yaklaşık 10 bin kiÅŸi çalışıyor. Binlerce aile taşımacılıktan ekmek yiyor. Åžimdi ÅŸehirlerarası taşımacılık yapan bu sektör çok zor durumda. Sıkıntıları var. Bundan dolayı da sektörde küçülme olacak. Bu sektörde bir firma uçak ÅŸirketi ile rekabet etmeye kalksa 25 YTL'ye yolcu taşısa üstüne 1 YTL daha koyması gerekir. Havayolu ÅŸirketlerinin desteklenmesine itirazım tabii ki yok ama bu durum böyle devam ederse bu yalnızca taşımacılığın bir yerden bir yere kaymasını getirmeyecek. Ãœreticiler henüz bu konuda geliÅŸmeleri izliyor ama Türkiye artık çok ucuz iÅŸgücüne sahip bir ülke deÄŸil. Romanya’da Polonya’da daha ucuz işçi var. Avrupa’ya da yakın ve birlik üyeleri. Ä°kincisi Türkiye'deki teÅŸvikler bu ülkelerin çok gerisinde. Yan sanayi çok kolay yer deÄŸiÅŸtirebilir. Nitelikli iÅŸgücü ise hızlı yetiÅŸir Avrupa ülkelerinde. Yani üretimi kaybedebiliriz.
MAN'daki hedefim zirveye tırmanmak
MAN'da Yürütme Kurulu Başkanı olmak ne anlama geliyor, şimdi hedefiniz ne?
Ben aslında otomotivden değil, gıda sektöründen geliyordum. 2000 yılının 1 Ekim'inde 32 yaşında işe başladım. İlk işim satış ve pazarlama direktörlüğüydü. 6 ay alışma süresi koydular sektörden gelmiyorum diye. 1 Nisan 2001'de görevi tam olarak devraldım. 6 yıldır bu konuda çalıştım. Şimdiki görevime getirilmem çok güzel bir şey tabii ki. Çok anlamlı. Önceki görevimi yürütürken MAN’ın uluslararası potansiyel listesinde bir adaydım. Eğitimler alıyordum. Bu gruba girerken tabii ki hedeflerim vardı. Şimdi de var. Zirveye çıkmak isterim. Ama öncelikle yaptığım işten keyif almak isterim. MAN’ın başına geçmek bana keyif vereceği için bu amaca hizmet eder. Zirve için ise iki aşamam kaldı.
TÃœRKÄ°YE'DE KALÄ°TELÄ° MAZOT YOK
Avrupa'da emisyon açısından Euro5'e geçti. Türkiye'de durum ne?
Avrupa’da Euro4-5 şart. Biz hala Euro1'deyiz. Avrupa Birliği'ne uyum nedeniyle aslında 4'e geçmemiz gerekiyordu. Ancak bu sadece üreticilerin kararıyla olabilecek birşey değil. Türkiye’de üretilen mazot kalitesiz olunca ürettiğimiz motorlar zarar görüyor. Motor dağılıyor. Bu nedenle Türkiye'de önce mazot üretilmesi gerekir. Rafinerilerde yatırımlar tamamlanamadığı için bu yılın sonuna ertelendi. Çevre hassasiyeti tüm dünya ölçeğinde artıyor. Euro6 motorlu araçların çalışmaları bile hız kazandı. Avrupa Birliği bünyesinde üreticiler ve yetkili kurumlar bir araya gelerek, bu normların mutlaka uygulanması için bir takım projeler üzerinde çalışıyor. Bunları uygulamayan firmalar ise cezalarla karşılayacak. Ayrıca bu konuda Avrupa'da bir teknoloji tartışması da var. MAN özel bir egzos gazı teknolojisi sunuyor.
TÜRK YÖNETİCİ SAYISI YETERSİZ
Son yıllarda Türk yöneticiler global ÅŸirketlerde önemli noktalara geliyor. Bunu nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz ?                         ÂGeliyor mu? Bence son derece yetersiz. Türk yöneticileri çok eÄŸitimli ve yetenekliler. Atak ve zekiler. türkiye gibi krizlerin ülkesinde ayrıca geliÅŸiyorlar. Esnek ve risk alabiliyorlar. Ancak ne yazık ki bu potansiyellerine raÄŸmen çok gerilerden baÅŸlıyorlar. Bu da global oyuncu olabilen yönetici sayısının çok gerilerde kalmasına yol açıyor. Türk yöneticilerin kendine güvenerek zirveleri zorlaması lazım. Hedefleri olması ve bu hedeflere ulaÅŸmak için savaÅŸmaları lazım. Ben de ÅŸimdi en azından yürütme kurulu üyeliÄŸini öncelikli hedef seçtim. Ama MAN'da Yürütme Kurulu üyeliÄŸi ya da baÅŸkanlık çok farklı deÄŸil. Ama çıkamasam da sorun deÄŸil. benim ana hedefim iyi bir insan olmak.
TUNCAY BEKÄ°ROÄžLU KÄ°MDÄ°R?
Tuncay BekiroÄŸlu, 1969 yılında Ankara'da doÄŸdu. 1990 yılında ODTÃœ Endüstri MühendisliÄŸi Bölümü'nden mezun oldu. Yüksek lisansını da aynı üniversitede yaptı. Ä°ÅŸ hayatına Türk Traktör fabrikalarında satın alma bölümünde baÅŸladı. Ardından STFA'da Enerkom ÅŸirketinde ve Özkaşık Åžirketler Grubu'nda çalıştı. 2000 yılında MAN'a Satıştan Sorumlu Grup Müdürü olarak katıldı. 1 Åžubat 2001 tarihinden ise MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret Yürütme Kurulu BaÅŸkanlığı'na getirildi.Â
Â