Güncelleme Tarihi:
Günümüzde, her geçen gün artan çevre sorunlarının başında gelen hava kirliliği, geleceğin dünyasını ciddi bir şekilde tehdit ediyor ve insanlığı ekolojik tehlikelerle karşı karşıya bırakıyor.
En son Greenpeace Türkiye Hava Kirliliği Birimi, Avrupa Çevre ve Sağlık Birliği’nin (HEAL) raporunu referans alarak bilgisayar simülasyonları ile kirliliğin meteorolojik şartların etkisiyle katedebileceği mesafeleri ve diğer şehirleri nasıl etkileyebileceğini gösteren bir simülasyon çıktısı yayınladı. ‘PM 2.5'in meteorolojik şartlar doğrultusunda Zonguldak ve Çanakkale’den İstanbul’a doğru iyice yayıldığının altı çizildi.
PM 2.5 ‘ince partikül madde’ olarak adlandırılıyor. Daha açık bir şekilde ‘kirletici’ de diyebiliriz. Kirletici, belirli bir kaynaktan doğrudan salınan maddelerin atmosferde gazlarla kimyasal olarak etkileşime girmesiyle ortaya çıkıyor ve uzun süre havada kalarak kirliliğe neden oluyor. Bu durum ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Partiküller kendi içlerinde endüstriyel kaynaklı partikül madde oluşumları ve doğa olaylarından kaynaklanan partiküller olmak üzere iki temel kategoriye ayrılıyor.
Endüstriyel kaynaklı partikül madde oluşumlarına; fosil yakıt kullanan enerji santralleri, sanayi kuruluşları ve motorlu taşıtları örnek gösterebiliriz. Hatta evlerde ısınma amaçlı kullanılan odun ve kömürleri de sayabiliriz.
Doğa olaylarından kaynaklanan kirletici partikül madde oluşum nedenlerine ise orman yangınları, volkanik patlamaları ve toz fırtınalarını örnek olarak gösterebiliriz.
PEKİ PARTİKÜLLER NEDEN BU KADAR TEHLİKELİ, NASIL ÖNLEMLER ALINMALI?
Partiküller neden havada çok uzun süre kalıyorlar?
Küçük ve hafif olduklarından dolayı havada daha uzun süre kalıyorlar. Bu durum insanların ve hayvanların partikülleri solunum yoluyla içlerine çekme olasılığını artırarak birçok sağlık sorununa yol açıyor. Partikül maddelerin havada bulunan gazlar ve diğer partikül maddelerle kimyasal reaksiyonlar sonucu insan ve hayvan sağlığına hatta doğaya daha zararlı etkiler oluşturduğu da görülmekte. Bununla birlikte havada uzun süre kalma eğilimleri küresel ısınma kaynaklı olumsuz etkilerin artışına da neden oluyor. Bu durumun biyoçeşitliliğin kaybolmasına olan etkisini de göz ardı etmemek gerek.
Havadaki partikül maddeyi görebilir miyiz?
Hayır ama pis havayı fark edebiliriz, çünkü kötü koku yayar. Zaten PM 2.5 bir insan saç telinin çapının yaklaşık yüzde 3’ü büyüklüğünde. Ancak elektron mikroskopları ile görülebilirler.
Partiküller hakkında dünyada çalışmalar var mı?
Tabii… Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 verilerine göre, bu durumdan dolayı 2016 yılında 7 milyon ‘prematüre bebek’ ölümü gerçekleşti. Birleşmiş Milletler ve Cambridge Üniversitesi’nin birlikte hazırlayarak 2020 yılında yayınladığı Sürdürülebilir Gelişim Raporu’na göre de 2017 yılı verisi olarak Türkiye’nin PM 2.5'in oldukça yüksek olduğu ve 2016 yılında hava kirliliği kaynaklı ölüm oranının da 10 bin kişide 47 olduğu açıklanmıştı.
Peki bu kirliliği önlememiz için neler yapmak gerekiyor?
Bu konuda atılacak üç adım çok önemli:
“Özellikle çocuklar, 65 yaş üzeri bireyler ve halihazırda kardiyovasküler ya da solunum sistemi rahatsızlığı bulunan kişiler daha yüksek risk altındalar.”
Sanayi bölgeleri ve trafiğin yoğun olduğu yerlerde açık havada uzun süre zaman geçirilmemeli,
Hava kirliliğinin yüksek olduğu dönemlerde açık havada yürüyüş ve spor yapmaktan kaçınılmalı,
Riskli durumdaki kişiler, HEPA filtresi olan bir hava temizleyicisi kullanmalı,
Kapalı ortamlarda sigara kullanılmamalı. Mum ve tütsü yakılmamalı. Zararlı parçacıkların ve gazın (karbon monoksit gibi) oluşmasını önlemek için duman veya gaz yayan cihazlar kullanılmamalı,
Sağlıklı beslenmeye dikkat edilmeli,
Yoğun hava kirliliği olan bir bölgede dışarı çıkılmak zorundaysa, dışarıda geçirilen sürenin kısa olması sağlanmalı ve N95 tarzında bir yüz maskesi takılmalı.