Güncelleme Tarihi:
Gazze’deki herkes her saat bir veya birkaç hava saldırısına tanık oluyor. Çünkü 1.6 milyon insanın yalnızca 3.6 kilometrekarelik bir alana sıkıştırıldığı bu açık hava hapishanesi, dünyanın en yoğun nüfusunu barındırıyor. Doğrudan hedef olmamak ise şans, kısmet meselesi...
Türkiye genelinde hava nasıl yer yer açık, bulutlu veya yağışlı olabiliyorsa, Gazze’de de bazı günler hafif Heron’lu veya bazen bol roketli olabiliyor. İşte Gazzeliler durumu bu kadar benimsemiş, kanıksamış durumda. Dünyanın bir başka yerinde hayatı felç edebilecek bu durum, Gazze’de “normal” sayılıyor.
‘NE YAPABİLİRİZ Kİ’
İsrail ordusu “sivil kayıpları azaltmak” için Gazzelilerin cep telefonlarına “Hamas mensupları ve birimlerinden uzak durun” diye SMS’ler yolluyor. Ama saldırılardan etkilenmeyen tek bir sivil bile yok. Yerlebir olmuş evinin önünde çaresizce oturan yaşlı adam, “Karşımızdaki binada Hamas’ın silahları varmış, onlar orayı bombalayınca olan bize oldu” diyor.
Gazzelilerin roket uyarı sinyalleri, savaş sığınakları, füze kalkanları yok. Elektrik kesintileri daha da arttı. Hastaların Mısır’a tahliyesi başladı. Gazzelilere “Ne yapacaksınız” diye soruyorum. Yanıt hep aynı: “Ne yapabiliriz ki?”
GAZETECİLERE KAÇIŞ YOK
Dün sabaha karşı 04.00 sularında bir hava saldırısıyla uyandık. Asıl hedef, yerli-yabancı birçok basın kurumunun ortak kullandığı yan taraftaki binaydı. Hamas TV’sinin yanısıra Lübnan, Rus ve Suudi medyası da orada. 6 gazeteci yaralandı. A.A Kameramanı Ömer Şageli’nin eli kırıldı. El Kuds muhabiri bacağını kaybetti. Bu nokta atışla İsrail, basını bölgeden ayrılmaya zorluyor. 22 gazeteci Gazze’den çıkmak istedi. Ancak bu kez Hamas onları Erez sınır kapısından geri çevirdi. Çünkü onlar gazetecilerin gitmesini istemiyor.