Hatemi: Dini nikáh metresliğin kılıfıdır

Güncelleme Tarihi:

Hatemi: Dini nikáh metresliğin kılıfıdır
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2008 00:40

PROF. Dr. Süleyman Ateş’e gelen soru ve verdiği cevap üzerine çıkan tartışmayı, konusunun uzmanı diğer isimlere de sorduk. Verdikleri yanıtlar şöyle:

Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu, (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi): "Türk Medeni Yasası bir devrim yasasıdır ve yasanın devrimci olma niteliği kadın erkek eşitliğine dayanır. Aile hukuku evlilikte tek eşlilik ilkesi getirmiştir. Esas olan tek kadınla ve resmi nikahla evliliktir. Bunun aksini iddia ve talep etmek devrim yasalarını yok farzetmektir. Anayasadaki ilkeler de bununla örtüşmektedir. Çağdaş toplumların hiçbirinde birden fazla eşle evlilik yoktur."

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, (Adalet eski Bakanı ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi):
"Bu çeşit soruların çoğalması Türkiye’nin hangi ortama sürüklendiğini gösteriyor. Bu, dinin siyasete alet edilmesinin bir sonucudur. Bu gidişi anayasada yapılan son türban değişikliğiyle pekiştirdiler. Laik temellere dayalı bir hukuk sisteminde, şeriata dayalı geçiş isteklerinin ortaya çıkmasıdır. Anayasanın laikliği güvence altına alan ilk üç maddesine göre, bu tür talepler hem Anayasa hem laiklik ilkesine aykırıdır."

Mehmet Nuri Yılmaz (Diyanet İşleri eski Başkanı):

"
Müslümanlıkta 4 eş alabilirsiniz ama zorunluluk halinde denilmiştir. Kuran’da da esas olan tek eşliliktir. Kadına bakmada, nafakada, yedirmede, içirmede, giydirmede, sevgide eşit davranmaktan bahsedilir. Bugünkü şartlarda yasalar müsaade etmiyor çokeşliliğe. Evlenmede aleniyet şartı vardır. Yasalara uymak zorundayız, yasalar çokeşliliği yasaklıyorsa doğru olmaz. Tekeşlilik esastır. Türkiye’nin şartlarında yasalar buna izin vermiyor bu işlere girişmemek lazım."

Kezban Hatemi (Avukat): "Tek kelimeyle buna metres denir. Dini nikah metresliğin kılıfıdır. Kadının kadına yaptığı bir şiddettir. Bunu dindar olan dini nikah adı altında yapıyor, dini duygulara saptanmadan yapan da metres olarak yapıyor. Dinimin hakkı sonuna kadar kullanırım diye birşey söyleyemez. Böyle bir hak yok. Bu maalesef bir sosyolojik olgu, çok var. Evli erkekler daha taze vücut arıyorlar, dindarım maskesi altında. Allah bana böyle bir ruhsat verdi diyerek bunları yapıyorlar. İslamiyetin ilk senelerindeki kuralı dahi çok zor."

Salih Akdemir (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi): "
Her tarafa çekilecek bir konu. Konuyu derinliğine ele almak lazım. Kuran’daki konular bir çırpıda ele alınacak konular değil. Ayetler arasındaki bağlantıyı iyi kurmak lazım. Bağlantı farklı kurulunca görüldüğü üzre farklı sonuçlar çıkıyor. İçinde bulunduğumuz şartları iyi değerlendirmek lazım."

Prof. Dr. Ali Osman Ateş (Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi): "Hz. Ali, Fatma annemizin üzerine evlenmek istemiş. Fatma annemiz de gidip babasına, Peygamberimize ağlamış. Hz. Peygamber hemen cemaati toplamış ve bir hitabede bulunmuş. Demiş ki; ’Ali, kızımın üzerine evlenmek istiyormuş. Ben ciğerparemin ağlamasına, üzülmesine dayanamam. Ali eğer evlenmek istiyorsa önce kızı boşasın.’ Yani hiçbir kadın böyle bir şeyi kabul edemez. Bu ülkenin din adamları Atatürk’ün kurduğu İlahiyat Fakültelerinden mezun oluyor. Yani Diyanet ve ilahiyat fakülteleri ortadan kalkmadan bu ülkeye şeriat gelmez. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkede laikliğin teminatı Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakülteleridir."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!