Esma ÇAKIR/İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2003 02:00
Kedilere düşkünlüğüyle tanınan Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin 7 İran kedisinden birinin adı ‘‘Taliban’’. Bir diğerininki ise ‘‘Garibüddin Derviş Reşat Sabri Şakir Feridun Allahşükür Paşazade Hatemi’’. İşte Hatemi çiftinin kedileri ve hikayeleri.
İSTANBUL Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hatemi ve avukat eşi Kezban Hatemi, Kasım 1986'da, daha avuç kadarken ‘‘Canki’’ adında bir tekir almışlar evlerine. Hüseyin Hatemi, her okşayışında farklı bir ad vermiş Canki'ye. İspanyol asilzadeleri gibi, adına arka arkaya sıfatlar eklenmesinden çok hoşlandığı için, 12 adı olmuş: Abdürrahim Miyavüddin Canki Ebu Mırmır İbni Mırnav Hureyretullah Hayrullah Lütfullah Sadullah Maşallah Tayfur Hatemi.
MİNO'YA TALİP OLDU
Ankara'da bir hayvan satış mağazasının önünden geçen Kezban Hatemi, kafesinden çıkıp kendisine gelmek için çırpınan bir İran kedisini de almadan duramamış. Böylece Farsça ‘‘cennet’’ anlamına gelen ‘‘Mino’’ adını alan bu kedi de 1999 yılında katılmış Hatemi Ailesi'ne. Daha bir aylıkken gelen Mino için, ‘‘Annesinden çok erken ayrıldığı için saçlarımızın arasında meme arayan bir yavrucaktı’’ diyor Kezban Hatemi.
Canki, evlerine gelen bu yavrucağa talip olmuş. Hüseyin Hatemi, ‘‘İranla tekir kedi birleşirse bebeklerde kan uyuşmazlığı olur dediler, talip olmasına rağmen çiftleştirmedik’’ diyor. Canki, 3 yıl önce, kapının açık olmasını fırsat bilip evden kaçmış. Hatemi çifti, Mino'yla çiftleştirilmediği için kızıp gittiğini düşünüyor Canki'nin.
Mino, büyüyüp evlenme zamanı gelince münasip bir İranlıya eş verilmiş. Doğumunu evde, Kezban Hatemi'nin yaptırdığı Mino, hepsi dişi olan 5 yavru doğurmuş. Kedi hukuku gereği, yavruların annede kalmasını kararlaştıran Hatemi çifti, hepsini kısırlaştırmış. Kezban Hatemi, ‘‘Yavrular da doğurunca onlara bizim gibi bakabilecek bir aile bulamayız diye korktuk. Bu yüzden kısırlaştırdık’’ diyor gerekçe olarak.
Babaya benzeyenin adı ‘‘Nakkiye Beyza’’. Annesine çok düşkün ve hálá onunla birlikte yatan ‘‘Ferhunde Füreya’’. Grili ve kardeşlerin en akıllısı olan ‘‘Feride Fıdda’’. En çekingenleri ‘‘İlknur Cevriye Derya’’. Bir ayağı beyaz bir ayağı siyah olan ve secde edermiş gibi sağ ayağını altına alan, sol ayağını dışarıya çıkartanın ismi ise ‘‘Taliban’’. ‘‘Ona da İran kedisinden çok Afgan kedisine benzediği için bu adı koyduk’’ diyor Hüseyin Hatemi.
Nişantaşı'nda bir hayvan satış dükkanının önünden geçen Hüseyin Hatemi, kafeste tek başına olan yaklaşık 2,5 aylık bir erkek İran kedisi daha görmüş. Kriz nedeniyle satılamayan bu kediyi de almak istemiş, ama evde 6 kedi daha olduğunu düşününce, vazgeçmiş. Ancak Hüseyin Hatemi, aynı yerden her geçişinde gördüğü bu kedinin yalvarır gibi bakmasına dayanamayarak, eşini de ikna etmiş. Böylelikle Paşa'yı da aileye kazandırmış. Kezban Hatemi ‘‘Paşa’’ diye çağırsa da Hüseyin Hatemi'ye göre bu kedinin adı, ‘‘Garibüddin Derviş Reşat Sabri Şakir Feridun Allahşükür Paşazade Hatemi’’. Kısaca Paşa, zamanla evdeki dişilerin hepsini tavlamaya çalışmış ama başarılı olamamış. ‘‘Evimizin romantik çapkını’’ diyorlar onun için.
Kediler, dilsiz sevgi elçileri
Mesleğinin oldukça stresli bir iş olduğunu söyleyen Avukat Kezban Hatemi, ‘‘Ben toplumun bütün pisliğinin aktığı, yani toplumun kanalizasyonu adliyelerde çalışıyorum. O ortamda bile kedilerimi düşününce, pozitif bir hale bürünüyorum’’ diye konuşuyor. Kediler hakkında bir kitap yazdığını söyleyen Kezban Hatemi, adını da ‘‘Dilsiz Sevgi Elçileri’’ olarak düşünmüş. Hayvan hakları konusunda çıkacak yeni yasayla ilgili TBMM'ye önerilerde bulunan Hüseyin Hatemi, ‘‘Bu yasa, gerçek bir inançla, gerçek bir bilinçle, gerçek bir hayvan sevgisiyle yazılmalı’’ diyor. Hüseyin Hatemi, ‘‘Peygamberimiz bir sefere giderken yolda yavrulu bir köpek görüyor. Yavrulara zarar gelmesin diye başına nöbetçi dikiyor. Bu bize ibret olmalı’’ diye bir de örnek veriyor.