Güncelleme Tarihi:
Sabancı'nın ‘‘Altın Harfler’’ sergisini ilk gün 10 binin üzerinde kişi gezdi. 500 yıllık Osmanlı tarihini günümüze taşıyan, Şeyh Hamdullah, Hafız Osman gibi ünlü hat sanatı ustalarının Kur'an-ı Kerimleri, murakaa, kıt'a ve levhaları ile Yavuz Sultan Selim'den II. Abdülhamit'e kadar birçok sultana ait fermanlardan derlenen bu eşsiz koleksiyon 29 Mayıs 2000'e kadar Louvre Müzesi'nde görülebilir!
Karadeniz, ODTÜ İdari Bilimler, İÜ'de İngiliz Edebiyatı okudu. Bir süre gazetecilik yaptı. Habitat'ta ve BM kapsamında Meksika'daki sokak çocuklarının kent yaşamına uyum sağlaması için sürdürülen bir projede de görev aldı.
Bu büyük serginin görünmeyen ismi Hülya Karadeniz. Kendi nüfus cüzdanıyla birlikte 71 nüfus cüzdanı (hatlara ait) daha taşıyor. Hat koleksiyonuna ait eserleri müzelere ödünç verirken her seferinde çocuğunu okula teslim eden bir anne duygusuna kapılıyor. Her an eserlerin yanlarında. Bakımları yapılırken, temizlenirken, çerçevelenirken, paketlenirken... Sabancı'nın Hat Koleksiyonu sayesinde müzelerin bilinmeyen yönlerini keşfetti. Kağıt doktorları, ısı ve nem uzmanlarıyla tanıştı. Bu özel koleksiyonun dünyaya açılmasında emek veren ekibin yurtdışı koordinatörü olan Hülya Karadeniz, ‘‘Altın Harfler’’ sergisinin perde arkasını anlattı.
1996 yılı sonlarında Sakıp Sabancı'nın sanat danışmanı olan Raffi Portakal'la bir sohbet sırasında doğdu bu düşünce. Birlikte bu değerli hat koleksiyonunu dünyaya açmanın yollarını aramaya başladık.
Yeni bir sanattı. Dünya Picasso'yu, Monet'yi tanıyor ama hat sanatıyla ilgili bilgi fevkalade sınırlı. Kataloğu Metropolitan'daki yetkililere gösterdik, çok etkilendiler. ‘‘Biz bu eserleri gelip yerinde görmek isteriz’’ dediler, hep birlikte Atlı Köşk'te 10-12 gün çalıştık. Eserler seçildi, katalog hazırlandı.
Altın Harfler koleksiyonunun arkasında bir ekip çalışması var. Sakıp Sabancı başta olmak üzere, Güler Sabancı, Raffi Portakal, Emin Mahir Balcıoğlu, Ali Haydar Taşlı, Orhan Kural, Arzu Çekirge Paksoy ve Melis Mutuş'tan oluşuyor ekip.
Metropolitan açılışında çok gergin saatler yaşadık. Açılış Mevlevi töreniyle yapılacaktı. Fakat müze yetkilileri, ‘New Yorklular çok kabadır, tören bitmeden kalkıp gidebilirler, sen bu sorumluluğu üzerine alıyor musun’’ dediler. Program belliydi, böyle karar verilmişti. Beklediklerinin aksi oldu. Görsel olarak müthiş bir şölene dönüşen dini tören, New Yorkluları büyüledi. Ertesi gün müze yetkilileri bize teşekkür etti.
Müzelerin kağıt doktorları var. Birgün Metropolitan'da bir kağıt doktoru Kur'an'ın cildine bakıp ‘‘bel kemiğine stres binmiş’’ dedi.
Louvre Müzesi özellikle Şehzade Korkut'un Kur'an'ından çok etkilendi. Özgün bir Kur'an sergisi yapılacağı zaman bu eseri de sergilemekten mutluluk duyacaklarını söylediler.
Hat sanatı Harvard'da bir dönem ders olarak okutuldu. Belki de on yıl sonra bu konuda bir kürsü açılabilir.
Dünyanın ünlü koleksiyonerlerinden İris Cantor, Los Angeles'ta olduğumuz dönemde Sakıp Sabancı'ya bir yemek verdi. Evin bahçesini Rodin heykelleri, duvarlarını Matisse'ler süslüyordu. Sakıp Bey bana dönüp ‘‘Hülya, işte zenginlik ben buna derim’’ dedi.