Güncelleme Tarihi:
Kuka Collection, hat sanatini gumus uzerine uygulayarak ozgun eserler yaratiyor
ULUSLARARASI BOYUT
Varol Onsel'in tasarimi olan bu heykelciklerin boylari 11 cm. Bu, ayni zamanda uluslararasi koleksiyoncularin tercih ettigi buyukluk. Toplam 60 adet yapilmasi dusunulen heykelciklerin 12'si uretilmis durumda. En buyuk ozellikleri elbise kivrimlarindan yuzlerdeki mimiklere kadar tum detaylari yansitabilmeleri. Bu da silikon kalip sayesinde gerceklesebiliyor. Bu seriyi destekleyecek, haber kutulari (kubur), kilic kabzalari, zirhlar ve migferlerin dokumlerine de baslanmis.
ABDULHAMIT TUGRASI
Sami Efendi'nin 1881 tarihli tugrasi: ‘‘Abdulhamid Han bin Abdulmecid el-muzaffer daima.’’ (Abdulmecid'in oglu Abdulhamid Han, daima muzaffer olsun). Sami Efendi 1837 dogumlu. Istanbul'un bazi cami, cesme ve mezar taslarinda cok guzel, istifli yazilari yeraliyor. Sabanci Koleksiyonu'nda da alti yazisi ve bir de Padisah 2. Abduulhamit tugrasi bulunuyor.
SAZCI KARDESLER YAPACAGIZ
Hayrettin Arslanoglu, ‘‘Bize neden cazci kardesleri calismiyorsunuz, diyorlar. Bu bizim kulturumuz degil. Benim cocuklugumda darbukatorler, dansozler vardi. Biz sazci kardesler yapacagiz. Benim cocuklugum Kazanci Yokusu'nda gecti. Mani soyleyen nane sekercisi vardi. Kalem formundaki sekeri istedigi pencereden iceriye sokardi. Sakalar, yogurtcular, simitciler, falcilar, boyacilar, balik ekmekciler ve daha bircok Istanbul'a ait insan, bizim figurlerimiz olacak. Simdi bunlarin uzerinde calisiyoruz’’ diyor.
Cekic seslerine yasli kaporta ustasinin kufurleri eslik ediyor. Sesi catlak ciraginin yanik turkusu, devir saati alti bine zorlanmis bir motorun dislileri arasinda yok oluyor ve tam o sirada kapi kapaniyor. Sesler uzaklasiyor. Sanayi sitesinin catiya yakin dar pencerelerinden iceriye zorlukla suzulen gunes isigi sert cehreli yenicerileri aydinlatiyor.
Yillar once hayat renklensin, gunluk sikintilar gitsin diye kiralanip maket yapmaya baslanan bir atolye burasi: Simdi adi Kuka Collection. Fikrin dogusu, kimya muhendisi ve ayni zamanda karikaturist Varol Onsal'in Harbiye Askeri Muzesi'nde askerlik yaptigi yillara dayaniyor. Muzede bulunan yenicerileri incelemis, cizimlerini yapip saklamis Onsal. Yillar sonra, grafiker ve tiyatro oyuncusu Hayrettin Arslanoglu ile birlikte yenicerileri gumus olarak uretmeye baslamislar.
Dostlara gosterilen heykelcikler buyuk ilgi toplamis. O sirada ilk ticari islerini yapma firsati da gecmis ellerine. Aldiklari siparis, Koska Helvacisi figuru... Bu figur onlarin yasamlarini da bir anda degistirivermis. Hobi olarak buyuk bir keyifle yaptiklari sanat, artik onlarin meslekleri olmus cunku.
Ilk eser Kabe ortusu
Hat sanatinin gumus ile uyumunu farkeden Onsal ve Arslanoglu, ilk olarak kabe ortusunun uzerindeki yazilari kaliba aldilar ve konkav gumus plakalara doktuler. ‘‘Islamda degerli metal gumus olarak kabul edilir’’ diyor Arslanoglu. Bu nedenle hat sanatinin bir baska degerli metale uygulanmasinin bu sanatin ruhuna aykiri oldugunu soyluyor. Gumus butun objelerle barisik bir metal, ona gore. Seramik bordurler, ahsap cercevelerle uyum saglayabiliyor, oysa diger metaller arabesk ozellik sergilediklerinden renk uyumu acisindan sorun yaratiyor.
Gumus calisilmis hatlarda bordur olarak once teshib sanatindan yararlanmayi dusunmusler. Bunlarin uyumunu saglayamayinca ebru ile birlikte kullanmaya karar verip uygulamislar. ‘‘Ebru ve gumus hat birbirini itiyordu. Camilere gidip hatlari ve suslemeleri incelemeye basladik. Orada gumus hatlariyla uyumlu tek seyin seramik oldugunu kesfettik. Gorbon Seramik'e dusuncelerimizi actik. Bizim icin ozel seramikler urettiler. Bordurlerin etrafina ise ahsap paspartular gecirildi ve sonunda Italyan cercevelerle eseri tamamladik’’ diye anlatiyor Arslanoglu. Artik bu sanatin ruhuna uygun incelikte bilesimi bulduklarina inaniyorlar.
Hat sanatinda dis bukey rolyef ile ozellikle kabe ortusu calismasi dunyada ilk kez calisildi. Fikir, ortunun uzerindeki zengin hat sanati inceliklerinden dogdu. Arslanoglu, bu calismanin aslinda bir tur protesto calismasi oldugunu soyluyor: ‘‘Cunku, kutsal degerlere sahip eserler son derece kaba, ucuz ve zevksiz malzemeyle taklit ediliyorlardi. Hicbirinin koleksiyon degeri yoktu. Oysa, bunlar eski Osmanli kulturunun mirasi olarak algilanmali, estetik kaygilar duyarak ve onlara saygi gosterilerek kopya edilmeliydiler.’’
Az sayida egitim
Simdi ortaya cikan butun eserlere bir koleksiyon numarasi veriliyor. Her bir eser sadece 250 adet uretiliyor. Bu sayiyi dolduran eserin kaliplari imha ediliyor. Her eser icin ayri ayri sertifika hazirlaniyor ve taklit edilmesin diye de tescilleri yaptiriliyor.
Kalip teknigi ise soyle: Once cizimler yapilip modele donusturuluyor. Daha sonra bu objeler slikon kalip teknigiyle cogaltilarak on isleme hazir hale getiriliyor. Polyester olarak dokulmus modeller gumus ile elektroform teknigiyle kaplanabilmesi icin iletken hale getiriliyor. Ilk asamada obje bakir ile kuvvetli bir iskelet ve dayaniklilik saglamasi icin nikel ile kaplaniyor. On gumus islemini takiben asil kaplamaya giriliyor. Asil kaplamada bin ayar gumus 300 mikron kalinliginda kullaniliyor. Bu objelerin antik gorunumu icin gumus oksit yapilarak polisaja aliniyor. Son olarak da kararmaya karsi uzeri bir lak ile kaplaniyor.