Güncelleme Tarihi:
YANGINDA HAYATINI KAYBEDENLERİN FOTOĞRAFLARI
BAKAN AKDAĞ OLAYLA İLGİLİ AÇIKLAMA YAPTI
Kentin merkez Yıldırım İlçesi'ndeki Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'nin A-2 zemin katında bulunan Tomografi Servisi'nde saat 02.00 sıralarında elektrik kontağından yangın çıktı. Alevler kısa sürede bu katı sardı. Hastane personeli panik içinde hastaları dışarı çıkarmaya çalıştı. Sağlık Müdürlüğü de kentte bulunan tüm ambulansları, hastaların diğer sağlık kuruluşlarına sevki için Şevket Yılmaz Hastanesi'ne sevk etti.
3'Ü KADIN 8 HASTA YAŞAMINI YİTİRDİ
Yangın sırasında durumu ağır olmayan hastalar bahçeye çıkarılırken, hastanenin 3'üncü katındaki 16 hastanın bulunduğu Yoğun Bakım Servisi'nde tam bir facia yaşandı. Yangın sırasındaki panikte hastaların elektriklerin kesilmesi, fişlerin çekilmesi ve dumandan büyük oranda etkilenmeleri nedeniyle yaşamlarını yitirdi. Bu bölümdeki diğer 8 hasta ise diğer hastanelere ulaştırıldı.
Hastane yangınında yaşamını yitiren 8 kişinin ise isimleri belli oldu. Hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle: "Gülbey Şahin (80), Fatma Yalçındağ (74), İnciser Bulut (68), Hakkı Özdoğan (45), İsmail Uysal (46), Muhlis Karaağaç (79), İbrahim Turgut (54), Aliye Akok (61).
Kısa sürede olay yerine ulaşan Sivil Savunma ve Bursa Belediyesi İtfaiye ekipleri, bir yandan yangına müdahale ederken, diğer yandan da üst katlarda mahsur kalan hasta ve yakınlarıyla personeli yangın merdiveniyle tahliye etti. Dışarıya çıkarılan hastalardan 8'i yoğun bakımdakilerden 44 hasta ambulanslarla 10 ayrı hastaneye sevk edildi. Diğer hastalar, hastane bahçesinde ambulanslarda ve sedye üzerinde bekletildi, yangının tamamen söndürülmesinin ardından yeniden servislere alındı.
4 YIL ÖNCE AKARYAKIT DEPOSUNDA PATLAMA
Bu arada, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'nde yaklaşık 4 yıl önce de zemin katta meydana gelen yanında trafo bulunan akaryakıt deposundaki patlaması sonucu panik yaşanmıştı.
28 NİSAN'DA YANGIN EĞİTİMİ VE TATBİKATI YAPILMIŞ
Hastanenin resmi internet sitesinde de yer verilen, “2009 yılı yangın eğitim ve tatbikatı” kapsamında, İtfaiye Daire Başkanlığından eğitim amiri Haydar Dikme tarafından 28 Nisan 2009'da hastanede “Yangınlardan Korunma Amacı ile Yangın Eğitimi ve Tatbikatı” yapıldı. Tatbikata, doktor ve diğer sağlık personeli ile hastane yöneticileri katıldı.
TABİPLER ODASI VE SENDİKADAN İDDİALAR
Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'ndeki yangında yoğun bakımdaki 8 hastanın hayatını kaybetmesi gözleri hastanelerin güvenlik sistemlerine çevirdi.
Bursa Tabibler Odası Başkanı Dr. Bülent Aslanhan hastane yangını ile ilgili şunları söyledi:
“Bu olay böyle yaşanmayabilirdi. Sabah 04.00’te geldik. Ben 3 hastaya müdahale ettim; yoğun bakım hastalarıydı bunlar... Ancak birini kaybettim. Yoğun bakım desteğinden herhangi bir plan program olmadan çıkarılmış, organize olmayan bir kurtarma faaliyeti vardı. Yıllardır, hem Türk Tabibler Birliği olarak hem de Tabibler Odası olarak iş sağlığı kurullarının kurulması ve risk değerlendirmesi yapılması gerektiğini söyledik. Ama bunlar yerine getirilmedi.
Nisan ayında yapılan bir tatbikat var, başarılı dediler ama sonuçlarını gördük. Oysa daha sahici ve bu yaşanabilecekleri öngören yaklaşımlara ihtiyacımız vardı. Hastane kalite belgeleri alınıyor ama göstermelik.
Yoğun bakımda solunum desteğinde aksamalar olmuş, bunlar ileri yaşta hastalar. Burada havalandırma sistemlerinin farklı olması gerekirdi. Yangının yoğun bakım ünitelerine kadar gitmemesi gerekirdi.
Mevcut hastane kablolarının o dumanı çıkarmaması gereken özel maddeyle kaplı olması gerekirdi. Yangının başladığı Radyoloji merkezini taşeron olarak dışarıya ihale ettiler. Sırf karlılık amacıyla taşerona verildiği için bu yanınca duman çıkarmayan kablolar kullanılmıyor. Çünkü bu tür özel kablolar pahalı. Burada da sağlıkta piyasalaşmanın bir sonucunu yaşıyoruz. Bu kaba piyasacı mantıktan vazgeçip hastaların da vatandaşların da düşünülmesi gerekir.
Hastaların bir tahliye planı yoktu. Ben de ölen hastamın adli notuna da yazdım. Tahliye süreci tam bir korku filmi gibiydi. Büyük bir hasta yoğunluğu vardı. Gördük ki Bursa’da nüfusa yetecek kadar yoğun bakım yatağı yok. Daha eski olan hastanelerde bundan daha kötü tablolar çıkabiliyor.
Bu hastanemize akıllı hastane dediler ama akılsız hastane çıktı. Havalandırma sistemi ve kablo sistemi bu olayı ortaya çıkarmış gözüküyor.
Bu hastanelerin periyodik bakımdan geçmesi gerekir. Bu maliyet gerektiriyor. Bu hastanelere işletme mantığı yapıyorlar. Başhekimler finansman eksikliğinden bahsediyorlar. Buraya bakım ve onarım ve teknoloji geliştirme için kaynak ayrılması gerekiyor. Hükümetin bunu değerlendirmesi gerekiyor.
İşin ucu 'sağlıkta piyasa mı kamu mu', yine bu tartışmaya geliyor."
COŞKUN: ELEKTRİKLER KESİLİNCE ELLE VERİLEN HİZMET YETMEDİ
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Bursa Şube Başkanı Candan Coşkun ise yangınla ilgili NTV'ye şunları anlattı:
"Gerçekten üzüntülüyüz, olayı gece yarısı olayı öğrendik. Hastanemizde çalışan sağlık personeli yoğun bir özveri gösterdi ama maalesef yoğun bakımda yatan 8 hastamızı kaybetmiş durumdayız. Bu yangının neden çıktığı gerçekten tartışmaya değer bir durum ama şu anda acımız büyük. 16 hastamız varmış yoğun bakım servisimizde. Bir kat aşağıdaki bir yangının 2. kata ulaşması ve yoğun bakım gibi hayati önemi olan bir alanın elektriklerini kesecek şekilde etkilemesi gerçekten üzücü.
Bunlar önceden önlemi alınması gereken, sağlık planlamaları yaparken dikkate alınması gereken konular. Ama ne yazık ki görüyoruz, burada kaybettiğimiz 8 canla öğreniyoruz ki sağlıkta niteliğin değil niceliğin ön plana geçtiği, yani sayıları arttırmaya yönelik piyasa mantığı ile üretim yapmaya yönelik bir işleyişin hakim olduğu bir hale gelmiş durumdayız. Arkadaşlarımız sabaha kadar hala çalışıyorlar. Bu kadar hastamızı kaybetmek istemezdik. Ama bunlar yoğun bakım ünitesinde solunum desteğin bağlı olarak yaşayan hastalarımızdı. Elektrikler kesilip solunum desteğini kaybettikleri zaman elle verilen hizmet onları hayatta tutmaya yetmedi maalesef ve hastalarımızı yitirdik. Bunun için üzüntülüyüz.
YANGININ ÇIKTIĞI YERE TAŞERON FİRMA BAKIYOR
SES Bursa Şube Başkanı Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ihmalden ya da kesin bir suçludan bahsetmek zor ama bunların olmamasını sağlamak zorundayız. Hastanelerimizde yangın kaza mı, bilinmeyen nedenle mi çıktı bilmiyoruz ama yangının çıktığı bölgenin hizmet alımı yapılan bir taşeron firma olması, sistemin oraya sonradan kurulması, havalandırma boşluğundan inen kablolar bizi açıkçası endişelendirmekte.
Biz sağlıkta piyasalaşmanın, taşeron hizmetinin, sayı üzerinden fiyatlandırma ve politikalar üretildiği sistemden hep endişe duyduk. Yangının nedeni budur demek tabi ki zor, elektrik kontağı söz konusu ama bilgisayarlı tomografi ünitesi yapılırken, hastane açılırken, hani kabloların nasıl döşeneceği, nereden geçeceği, yangın çıkarsa nereye gideceğini planlayabilmeyi becermemiz gerekiyor. Canını bize emanet etmiş hastalarımızı hayatta tutmayı becermemiz gerekiyor.
Gerçekten endişelerimiz var, bundan sonraki diğer tedbirler için... Hastanelerimiz hastane değil fabrika gibi çalışıyor. Bir çok aksaklığa müdahale etmek çok zor, bu bakımdan üzüntülüyüz. Bunların önlenmesi sağlık politikalarının yada sağlık hizmet sunum modelinin yeniden değerlendirilmesi lazım. Belki bu kaza bu kaybettiğimiz canlar bunlara fırsat olur. Sağlıkta ne yapmalıyız, nasıl bir sağlık sistemi kurmalıyız, hastanelerimizi hangi niteliğe taşımalıyız? Bunları bir kez daha düşünmek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz.
Gerçekten üzücü bir günde bunları konuşmak gerçekten zor ama belki de konuşmak için en doğru zaman. Hastane Bursa’nın en modern en yeni hastanesi. Akıllı hastane olduğu iddia edilen demek durumundayız artık. Bizim de aslında onur duyduğumuz bir hastane. Ama açıldığından beri sorunlar yumağı olmaya devam etti. Daha öncede yangınla karşılaştık burada, yangın tatbikatları da yapıldı ama sağlıkta yönetimin planlamayla ne kadar ilgili olduğunu, toplumun sağlık ihtiyaçlarını önceden öngörmeyi ve altyapıyı kusursuz kurmak zorunda olduğumuzu bu üzücü kaza ile bir kere daha öğrenmiş olduk. Dünyada bunun örnekleri yaşandı aslında ama biz nedense aynı hatalara yaparak öğrenmeyi seçiyoruz.
Hizmetin dışarıdan satın alındığı taşeron olarak verildiği bir tomografi ünitesinde çıkmış olması kuşkular yaratıyor. Çünkü taşeron hizmeti deyim yerindeyse parça başı hizmet üretip ürettiği hizmet karşılığında bir ekonomi getiri elde eden bir sistem olduğu için o sistemi kuranlar daha çok sayıda hizmet sunup onun karşılığında bir getiri elde etmek istedikleri için sistemin zorlanıp zorlanmadığını burada niteliklerin kalitenin sağlık hizmetinin olması gereken özelliklerinin ekonomik nedenlerle ne kadar göz ardı edilip edilmediğine dair kuşkular taşıyoruz hepimiz.
Çünkü sistem tümüyle sağlıkta dönüşüm projesi ile başlayan piyasalaştırma ticaretleştirme aslında, birçok basamakta birçok sağlık hizmeti halkasında bu tür endişelere neden oldu. Çünkü sağlık sonuçta bir takım şirketlerin üzerinden kar elde edecekleri alan haline dönüşürse o alanda yapılması gereken önlemler, hani giderler azaltıp karı maksimize etme mantığı sağlıkta da hayata geçerse bu tür olaylarla karşılaşabileceğimizi hep söyleyegeldik biz. Bu olay bunlardan biri midir tabi ki net olarak bilmiyoruz. Ama havalandırma boşluğundan inen yüksek voltaj akımlarının bir kat üste yangını taşıması ve yoğun bakımda yatan hastalarımızın hayatını kaybetmesine neden olması gerçekten üzücü ve bizi düşündürmeye itiyor."