Hastanede işkence iddiası sonrası intihar
Güncelleme Tarihi:
ADANA’da intihar etmeden önce yazdığı mektupta, tedavi gördüğü Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde işkence gördüğünü ileri sürerek ‘Guantanamo Cezaevi’ne benzeten 20 yaşındaki Osman Güleç, toprağa verildi. Oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan baba 60 yaşındaki İbrahim Güleç, “Osman, hastanede işkence gördüğünü söylemişti, ancak biz inanmamıştık” dedi.
Daha önce adı hastalara dayak atılması ve uyuşturucu skandallarıyla gündeme gelen Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden geçen pazartesi günü taburcu olan “kronik şizofren’ Osman Güleç, dün hastane civarındaki bir inşaatın 5'inci katından kendini aşağıya attı. Beton zemine çakıla ağır yaralanan Güleç, ambulansla Adana Numune Hastanesi’ne kaldırıldı ancak kurtarılmadı. Güleç’in üzerinden çıkan bir mektup, dayak skandalları ile anılan hastanenin adının bir kez daha gündeme gelmesine neden oldu. Farklı dönemlerde ‘atipik psikoz’ ve ‘kronik psikoz’ şikayetleri ile hastaneye başvuran, en son 2 ay boyunca ‘kronik şizofreni’ tedavisi gören Güleç, yazdığı mektupta hastanede kendisinin domuz bağı ile bağlanıp işkence yapıldığını öne sürdü.
LİSEDEYKEN RAHATSIZLANMIŞ
Oğlunun lise son sınıfta hastalandığını belirten 4 çocuk babası İbrahim Güleç, bir çok kez söylemesine rağmen oğlunun tedaviyi abarttığını düşünerek işkenceye inanmadıklarını söyledi. Oğlunun bir de ikiz kız kardeşi olduğunu belirten baba Güleç, “Osman lise son sınıfta hastalandı. Bu yüzden okulu bitiremedi. Farklı zamanlarda sinir hastalıkları hastanesinde tedavi gördü. Bize devamlı, hastanede kendisine işkence yapıldığını söylüyordu. Ancak biz inanmadık. Tedaviyi işkence olarak gördüğünü düşündük. Eğer hastalara işkence yapılıyorsa suçlular cezasını çeksin” diye konuştu. Oğlunun cenazesini ölüm nedenini tam olarak belirlenmesi için kaldırıldığı Adli Tıp Kurumu’ndan alan baba gözyaşları içinde Kabasakal mezarlığı’nda toprağa verdi.
SEVGİLİLER GÜNÜ MESAJI VE ÖLÜM
Osman Güleç’in intihar etmeden önce ailesine yazdığı ve içinde bir de şiirin bulunduğu mektup ise şöyle:
“Adana’nın Guantanamosu Adana Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi. Eğer ölürsem ölümüme onlar sebep oldu. Benim teşhisim atipik afektif bozukluk. Peki bu teşhiste birini domuz bağıyla bağlayıp, deli gömleği giydirip durmadan yumuşak odaya atmaya kimin hakkı var? Burada hastalar turuncu eşofman giysinler, çünkü Guantanamo’da ondan giydiriyorlar. Ben sadece Amerikan karşıtı bir Türk milliyetçisiyim. Peki sırf bu yüzden beni terörist olarak görüp, bana türlü iğneler, cinsel tacizler yapmaya kimin hakkı var? Benim beynim şoku kaldırmayacak kadar zayıf. Peki bana EKT yapmanız ne kadar doğru? Ben bir fikir çilesi çektim. Lafımın eğer dostuysanız, çilemin yabancısı olmayın. Platonik aşkım Kübra, sakın sevgililer gününde ölüyorum diye ölümüme kendini sebep sayma. Vakit doldu, bana müsaade.”