Hastane odasında ‘okuryazar’ oldu

Güncelleme Tarihi:

Hastane odasında ‘okuryazar’ oldu
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2023 07:00

Adıyaman’ın İnlice köyünde büyüyüp hiç okula gitmeyen ve okuma yazma bilmeyen 27 yaşındaki fiziksel engelli Gizem Keskin’in hayatı, tedavi gördüğü hastanede İstanbul İl Milli Eğitim müdürü Levent Yazıcı ile karşılaşınca değişti. Yazıcı ocak ayında Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde omurulik zedelenmesi sebebiyle tedavi gören 12’inci sınıf öğrencisi Yüsranur Başboğa’yı ziyarete gitmişti... O sırada Yüsranur’la aynı odada kalan Gizem Keskin’e de ‘geçmiş olsun’ dedi ve nerede okuduğunu sordu. Gizem Keskin’den “hiç okula gitmedim” yanıtını alan ve okuma yazma bilmediğini öğrenen Yazıcı hemen hastane öğretmenlerini görevlendirdi ve genç kadının okuma yazma öğrenmesini sağladı.

Haberin Devamı

Adıyaman’ın İnlice köyünde doğup büyüyen 27 yaşındaki Gizem Keskin’in ayakları doğuştan içe dönük, kalbi de delikti. Çocukluğunda günlerinin çoğu eve ve yatağa mahkum olarak geçti.. Fiziksel engeline bir de okulun köye uzak olması eklenince ailesi onu okula gönderemedi. Gizem 2 yıl önce Adıyaman’dan ayrılıp tedavisi için İstanbul’a gelerek ağabeyi ve yengesinin yanına yerleşti. Geçtiğimiz ocak ayında tedavi için bir ay süreyle Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne yatan Keskin, orada birebir aldığı eğitimle okuma yazma öğrendi. Tedavisine kontrollerle devam edilen Gizem, şimdi evde geçirdiği tüm vaktini çocuk kitapları okumaya ayırdığını söylüyor ve şöyle devam ediyor;

ÇOCUKLUĞUM EVDE GEÇTİ
Okul yaşadığımız köye uzaktı, arabamız ya da servis imkanı yoktu. Yürüyemiyordum ve tüm çocukluğum evden çıkmadan geçti. Hiç okul sırasında oturmadım, arkadaşım ve sosyal hayatım olmadı. Okula gidememek, eğitim alamamak beni hep üzüyordu. 20’li yaşlarım da yürüyebilmem için sürekli tedaviyle geçiyor. 2 ameliyat oldum, 3’üncü ameliyatımda sol ayağıma platin takılacak.

Hastane odasında ‘okuryazar’ oldu
OKUMA-YAZMA BİLMİYORUM DEYİNCE ÖĞRETMEN GELDİ
Hastanede ameliyat sonrası tedavi görüyordum. Bir gün oda arkadaşım Yüsranur’u ziyareti etmek için müdür bey geldi, o sırada bana da ‘geçmiş olsun’ deyip nerede okuduğumu sordu. Hiç okula gitmediğimi öğrenince ‘okuman yazman var mı?’ diye sordu, ben de ‘yok’ dedim. Aynı gün bir öğretmen geldi ve o günden itibaren her gün çalışmaya başladık. Günde 4-5 saat çalışıyorduk.

Haberin Devamı

ADIMI YAZABİLDİĞİM İÇİN ŞANSLIYIM
Önce ‘a, b, c’ den başladık. Sonra yavaş yavaş kelimelere geçtik. Hızlıca okuma yazmayı öğrendim. Genellikle çocuk kitapları okuyorum. Şu an ‘Kolaydan Zora Okuma Dizisi’ kitabını okuyorum. Günde 2 saatimi hikâye kitaplarına ayırıyorum, 2 saat yazı pratiği yapıyorum. Adımı yazabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Artık televizyondaki yazıları bile okuyabiliyorum. Ancak okuyup yazarken hızlanmam, parmak takibini bırakmam gerekiyor.

Haberin Devamı

İYİLEŞİRSEM OKULA GİTMEK İSTİYORUM
Öğretmenim hastaneden taburcu olduktan sonra da beni bırakmadı yine çalışmaya devam ediyoruz. Okuyup yazdıklarımı ona gönderiyorum ve kontrol ediyor. Bu aşamaları geçtikten sonra eğer sağlığım el verirse okula gitmek ve çocukluğumda yapamadığım şeyi yapıp sıralara oturmak istiyorum.”

Hastane odasında ‘okuryazar’ oldu
AZMİYLE SERTİFİKAYI HAK ETTİ
İstanbul Nurettin Topçu İlkokulu’nda öğretmenlik yapan ve Başakşehir halk eğitim merkezi bünyesinde Gizem’e okuma yazma öğreten Semra Öz de şunları söyledi; ”2 buçuk aydır Gizem’le çalışmalarımız sürüyor. Çok gayretli bir öğrenci. Okuma yazma bilmediği gibi Türkçe konuşma dili ve kelime haznesi de zayıftı. Günden güne çok yol kat etti. Azmiyle Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünden ‘Yetişkinler 2’nci Kademe Başarı Belgesi’ almaya hak kazandı.”

BAKMADAN GEÇME!