Güncelleme Tarihi:
Övgü Cebir, bir süre kendine acıdı ve tekerlekli sandalyeye mahkum ettiği için hastalıktan nefret etti. Ama sonra her şeyi kabullendi ve "İyileşemiyorum, ama yaşıyorum, insanlara faydalı olabilirim" diye düşünmeye başladı. bu düşünceyle yola çıkıp yaşlı ve Alzheimer hastaları için "Doğa" adlı bir bakımevi açtı. Ekibiyle, 45 kişinin bakımını üstlendi. Bugün en huzurlu anı sorulduğunda, "Yaşlı bir teyzenin elini tuttuğum an" diyor.
Hastalığınızın kendini gösterdiği ilk anı hatırlıyor musunuz?
- 1998 yılıydı. Dizimden bileğime kadar uyuşukluk hissettim. Hani ayağınızı altınıza alırsınız ve uyuşur ya, onun biraz daha hafifi. 3-4 gün sürünce eşimin doktor kardeşine sordum. Bir nöroloğa gitmelisin dedi. Pek ciddiye almayıp zoraki gittim. 23 yaşında olduğumu öğrenen doktor "Bir MR çekelim o zaman" dedi. Aklıma gelen en kötü ihtimal beyin tümörüydü. Olmaz, dedim. Konduramadım. MR sonuçlarıyla bir süre teşhis koyamadılar. Ama eşimde bir sıkıntı var, hissediyorum. Yine de çok umursamadım. O zamanlar, dünyayı fethederim duygusuyla yaşardım. MS’i duymamıştım. Ek testler yapıldı, bir ay sonra teşhis konuldu. 10 günlük kortizon tedavisine başlandı. Öyle ağır bir tedavi ki, vücut duvara toslamış gibi oluyor. Sonrasında tamamen iyileşmiş gibi hissettim. Geçeceğini sanıyordum. Gerçeği anlamak çok zor oldu.
GERÇEĞİ KABUL ETMEK
Gerçeği anlamak, kabullenmek ne kadar zaman aldı?
- Başlangıçta hiç isyan etmemiştim. Ta ki geçirdiğim ataklar yürüme zorluğu yaratana kadar. İki yıldır tekerlekli sandalyedeyim. 2004 Temmuz’unda çok ağır bir depresyon geçirdim. Ruhsal olarak öldüğümü hissettim, çukurun dibindeydim. Öleyim de bitsin, diyordum. Çünkü bir noktadan sonra kortizonla ayağa kalkamamaya başladım. O zamanlar tekerlekli sandalye fikri bana korkunç geliyordu.
Umursamama aşamasına gelmeniz nasıl oldu?
- Burnum sürtüle sürtüle. Tekerlekli sandalyede de olsam da hayattayım, diye bir cümle çıktı ağzımdan bir gün. Aydınlandım herhalde. "Ölsem daha iyi" noktasından "Yaşıyorum daha ne" noktasına gelebiliyorsunuz. Bedenime olanları engelleyemiyorum, ruhumu bitkisel hayattan kurtarabilirim, diye düşündüm. Eğer yaşıyorsanız, şansınızı hayattan yana kullanmalısınız.
Aydınlanma için kitap mı okudunuz, psikiyatrist mi işe yaradı?
- Sanırım yazarak çözdüm kendimi.
YAŞLILARA BAKIMEVİ AÇTI
Bakımevini de ondan sonra açtınız değil mi?
- Evet, aslında her şey annemin kısmi felç geçirmesiyle başladı. Hasta olduğum için ona yeterince iyi bakamıyordum. Bana bir huzurevi bul, hem canım da sıkılmaz, dedi. Huzurevi ararken, çok kötü yerler gördüm. Annemi hiçbirine bırakamazdım. O günlerde karar verdim böyle bir yer açmaya. Bir de insanlara yardım etmenin iyileştirici bir özelliği olduğuna inandım. Bana iyi geleceğine emindim. Bir yıl kadar uygun mekan aradım. Ortaklarımı buldum ve yaşlılar evini açtım.
İyi geldi mi peki?
- Günümün en huzurlu anı buradaki bir teyze ya da amcanın elini tuttuğum an. Bir hastanın yakını gelip "Allah sizden razı olsun, Allah size de şifa versin" dediği an. Bu tür hastalıklar hediyeleriyle gelir bazen. Burası da benim hediyem.
MS NEDİR?
Multipl Skleroz yani MS, beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sistemini etkiliyor. Sinir liflerini çevreleyen, koruyan, elektrik sinyallerinin iletmelerine yardımcı olan, yağlı miyelin dokusu yok oluyor. Geriye skleroz adı verilen yara izleri bırakıyor. Miyelin yok olduğunda veya hasar gördüğünde, sinirlerin beyine giden veya beyinden gelen elektrik uyarılarını iletebilme kapasiteleri kesintiye uğruyor. Ortaya baş dönmesi, uyuşma, yürüme güçlüğü, dil sürçmesi, idrar tutmakta zorlanma, denge ve koordinasyon bozukluğu, hissizlik, halsizlik gibi belirtiler çıkıyor. Kriz şeklinde gelebilen bu etkiler sakatlığa yol açabiliyor. Nedeni bilinmeyen MS bulaşıcı değil. Tamamen tedavi edilemiyor.
Evlendikten 3 ay sonra MS olduğum anlaşıldı
Ne zaman evlendiniz, hastalandıktan sonra mı önce mi?
- 22 yaşındaydım, üniversitede verilecek bir dersim vardı, dünya umurumda değildi. Akşam üstü, elimde kitap, Gümüşlük Plajı’nda yatıyordum. Levent meğerse beni üç gündür kesiyormuş. En sonunda "Hava da ne kadar garip değil mi" gibi bir cümleyle konuşmaya girdi. Sonra "Sesinizi tam duyamadım, yanınıza gelsem, konuşsak" dedi. Öyle tanıştık, bir hafta sonra evlenme teklif etti. Bir sene sonra evlendik, üç ay sonra MS olduğum anlaşıldı. Kader!
Kaderinizi nasıl karşıladı eşiniz?
- O benim en büyük desteğim. Paniğe kapılmam. Hiç unutmam, bir akşamüstü telefon ettim, "İçimden dayanılmaz şekilde kendimi pencereden atmak geçiyor" dedim. Psikiyatristim bu durumda mutlaka birini aramımı önermişti. Zaten gerçek isteğim ölmek değil, çaresizlik ve cinnetin boyutlarını birilerine anlatmak. Levent hemen geldi, o günü atlattık.
Eşinizi kendinizden uzaklaştırmak istediniz mi hiç?
- Tabii ki. Aşık olduğunuz kişiye "git" demek vicdan borcuymuş gibi geliyor. Beni terk et, sana hayır yok, dedim defalarca. Hep aynı cevabı verdi: "Sen gider miydin, gitmezdin; son nefesime kadar karımsın, hiçbir yere gitmeyeceğim." Başlangıçta yaşadıklarımın hayat dersi olduğunu, eşimin katılması gerekmediğini düşünüyordum. Ama hastalık öyle bir şey ki, ailen ve arkadaşların da yaşıyor. Bir gün bir arkadaşım "Evet bu senin dersin ama Levent’in dersi olmadığını ne biliyorsun" demişti. Haklıydı.