Hastalıktan alınan ders

Güncelleme Tarihi:

Hastalıktan alınan ders
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 1998 00:00

Haberin Devamı

Teşhis Türkiye'de kondu oğluna. Ve doktorlar ‘‘Yaşamaz’’ dediler. Ancak o bu kadere razı olmadı ve soluğu Houston'da aldı. Oğlu sağlığına kavuşan Mehmet Akkaya şimdi diğer hastaların yardımına koşuyor. Bunu neden yaptığını da şöyle açıklıyor: ‘Tanrı bize Houston yolunu açtığında ‘oğlun kurtulacak ama sen de Türkiye'den gelen hastalara bakacaksın' diye misyon verdi. Oğlumun hastalığı bana yaşamın sırrını öğretti.’’

Türkiye'de ‘‘yaşamaz’’ denen oğlu Houston'da hayata dönen Mehmet Akkaya kendini diğer hastalara adadı

ABD'nin dördüncü büyük kenti olan Houston, aynı zamanda dünyanın başta gelen tıp merkezlerinden biri. 1936 yılında kurulan ve bugün 280 hektarlık alana yayılan ‘‘Texas Medical Center’’da halen 42 tıp kurumu faaliyet gösteriyor. Yılda 4.3 milyon hastaya hizmet veren tıp merkezinin Houston ekonomisine katkısı ise 10 milyar dolar.

Houston özellikle Turgut Özal'ın kalp, prostat, göz ameliyatlarının basında geniş şekilde yeralması nedeniyle Türkiye'nin gündemine girdi. Zamanla M. D. Anderson Kanser Merkezi de Türk hastalarının umut kapısı haline geldi. Türkiye'de hekimlerin çaresiz kaldıkları ileri derecede ağır vakalarda ‘‘Bir de Amerika'yı deneyin’’ şeklindeki telkinleri, Türk hastaların New York'ta Sloan Memorial Kettering, Baltimore'da John Hopkins, Boston'da Dana-Farber Cancer Institute, Rochester'de Mayo Klinik'in yanısıra Houston'daki Methodist ve M.D. Anderson'a rağbet etmesini sağlıyor.

M. D. Anderson kâr amacı olmadan çalışan bir araştırma, teşhis ve tedavi kuruluşu. Kemoterapiyi 1940'larda tıp alemine ilk tanıtan M. D. Anderson, aynı zamanda dünyada en fazla hastanın ziyaret ettiği, kansere karşı yeni ilaçların geliştirilip, hastalar üzerinde denendiği bir araştırma yuvası. Houston Türkiye Başkonsolosu Vakur Gökdenizler'in verdiği bilgilere göre, her yıl Türkiye'den ortalama 220 kişi bu hastaneye geliyor. Siverekli Kadriye Gökkuşu da bunlardan biri...

TEŞHİS KONAMADI

26 yaşındaki Kadriye, cıvıl cıvıl hayat dolu genç bir kadın. Baba tarafından Urfalı olduğumuz için kanımız süratle ısındı birbirimize. Mesleğinin hemşirelik olduğunu söyledikleri için ilkin Houston'a staj içinde geldiğini sandım. Keşke yanılmamış olsaydım.

Kadriye, MS (multiple-scleroris) denilen doku ve hücre sertleşmesiyle mücadele ediyor. Dicle Üniversitesi'nde hemşire eğitimi gördükten sonra Ankara'ya yerleşen Kadriye, 11 yıldır Hacettepe Tıp Fakültesi'nde çalışıyor. ‘‘1989 yılında hastalandım, mesanem iyi çalışmıyordu. Hastanede doktorlara göründüm ama bir türlü teşhis koyamadılar. Hacettepe'de Beyin Cerrahisi'nde hasta hasta beş yıl hemşirelik yaptım. Geçen yıl durumum ağırlaşınca Houston'a geldim. Muayene ve testlerden geçtikten sonra bana MS teşhisi koydular ama hastalık hayli ilerlemiş. Dört ay burada kalıp Türkiye'ye döndüm.’’

Kadriye Hemşire hastalığı artınca üç ay önce Hacettepe'den izin alarak yeniden Houston'a geliyor. ‘‘Ama artık iş işten geçti. Şimdi haftada bir kere İnterferon tedavisiyle günlük yaşamımı sürmeye çalışıyorum. Sağ gözüm yüzde 85 görmüyor. Aniden ataklar geliyor. Başıma sanki binlerce sinek hücum ediyor, kendimden geçiyorum. Mesanemdeki kaslar açılıp kasılıyor, doktorlar hücrelerin ölmüş olduğunu söylediler.’’

Hacettepe'de hastalığına teşhis konulamadığı için çok zaman kaybeden Kadriye Hemşire'ye Hacettepe günde 60 dolar ödüyor. Bu para yetiyor mu? ‘‘Otele ucuz tarifeden günde 60 dolar ödüyorum. Doktorlar tedavi için kalmamı söylüyorlar ama para-pul olmadan nasıl kalacağım? Hacettepe'ye durumu bildirdim iki ay önce, cevap bekliyorum.’’

İzmir Seferihisar'dan Mehmet Akkaya da tek oğlu uğruna rahat yaşamını terkedip 1980'de Houston'a gelenlerden. ‘‘Hayatta en büyük dileğim kız çocuğumdan sonra bir de erkek evlat sahibi olmak idi. 1977'de oğlum Barış doğduğunda dünyalar benim oldu. Ama 40 günlükken karnı şişmeye başladı. 80 binde bir olan bir vakaymış bu. Doktorlar ‘yaşamaz' dediler. İlkin alıp İngiltere'ye götürdüm orada büyük bir ameliyat geçirdi ama iyileşmedi. Ev, araba satarak ardı ardına beş ameliyat daha yaptırdık, sonuç vermedi.’’

Mehmet Akkaya ile eşi İzmir’de Tuslog'da Amerikan Hastanesi'nde çalışıyorlar. Oğlu Barış hastalıktan ıstırap çektiği gibi böbrek sorunu olduğu için büyümüyor. ‘‘Arkadaşları arasında alay konusu oluyordu. Yüreğimiz dayanamaz hale geldi. Son çaremiz Amerika idi. Green Card (Yeşil Kart) başvurusunda bulunduk, kabul edildi. Tuslog'da 15 yıl çalıştığımız için karı-koca emekliliğimizi istedik. Tazminatlarımız alıp 1980 yılında Houston'a geldik.’’

OĞLU HAYATA DÖNÜNCE...

Texas Medical Center'da yoğun bir hormon tedavisi gören Barış'ın nihayet boyu uzamaya başlıyor. Ama tek böbreği iflas ettiği için dializ makinesine bağlanıyor. Amerika'da onbinlerce hasta böbrek nakli için sırada. Barış'ın ise bekleyecek hali yok. Seferihisarlı Mehmet ‘‘Benim böbreğimi alıp oğluma takın’’ diye doktorlara yalvarınca kan ve doku testlerinden geçiyor. ‘Uygundur’ kararına varılıyor.

Baba Akkaya'nın sol böbreği çıkarılıp oğul Barış'a takılıyor. ‘‘Allaha bin şükür Barış turp gibi oldu. Vücudu benim böbreğimi reddetmedi. Yan etkiler olmasın diye Pretizon ilacı verildi. Şimdi 21 yaşında, aslan gibi 180 cm. boyu var. Teksas Üniversitesi'nde uluslararası hukuk ve Japonca eğitimi görüyor.’’

Mehmet Akkaya Houston'a geldiğinde geçim sıkıntısına düştüğü için sıfırdan işe başlamış. ‘‘Bir klinikte 60 dolar haftalık alıyordum. Klinik yöneticileri beni üç ay sonra muhasebe servisi başına geçirdiler. Daha sonra da Satın Alma ve Muhasebe Ofisi Müdürlüğü'ne getirdiler. Maaşıma da iyi bir zam geldi.’’

‘‘Yaşamaz’’ denen oğlu iyileşti, o da işlerini yoluna koydu, peki Akkaya şimdi ne yapıyor? Yardım meleği gönüllü Türk hanımları gibi o da kendini Türkiye'den gelen hastalara yardıma adamış. Havaalanına gidip elinde isim kartıyla hiç tanımadığı Türkleri karşılıyor. ‘‘Bizi gördüklerindeki sevinçlerini anlatamam. O anda duyduğum mutluluğu da tarif edemem. Dini bayramlarda yalnız bırakmıyoruz. Evde Türkçe kaseti koyup birlikte dinliyoruz. Tek üzüntümüz iyileşmeyenlerin durumu. Ama bu insanların yaşam mücadelesi inanılmaz bir şey.’’

Hastalara dil dersi!

Houston’ndaki gönüllü yardım melekleri kadrosunda şu hanımlar var:

Emel Ulu:

43 yıldır Amerika'da yaşıyor. İki yetişkin oğul, dört torun sahibi. Doktor bir babanın kızı olarak İzmir'de büyümüş. İzmir Koleji mezunu. 10 yıldır sürdürdüğü gönüllü çalışmasında Türk hastalarının iyileştiğini görmek, mutluluk ve acılarını paylaşmak en büyük zevki.

Perihan Teaque: Giresunlu bir doktorun kızı. İstanbul Amerikan Kız Koleji mezunu. Emel Ulu gibi 10 yıl önce gönüllü hizmete başlamış. Zamanını Türk hastalarının tercümanlığına adayan Perihan ‘‘Anavatanım Türkiye'den gelen insanlarımıza yardımı bir borç addediyorum’’ diyor.

Gülgün Karsan:

Orman Fakültesi'nden mezun. İTÜ mezunu eşinin doktora yapması üzerine geldikleri Amerika'da 33 yıldır yaşıyorlar. Kızı doktor, oğlu Houston'daki Rice Üniversitesi'nde öğrenci. Türkiye'den uzak vatandaşlarının yardımına koşmak, dertlerini paylaşmak, doktor randevularında refakat etmekten mutluluk duyduğunu söylüyor.

Sevinç Akgül Al-Khowaiter yardım grubunun en genci. İstanbul doğumlu. Bir öğretmen kızı olan Sevinç, İstanbul'da tanışıp evlendiği Arap kökenli Nebil Al-Khowaiter'le iki yıl önce Houston'a yerleşmiş. ‘‘Amerika'ya gelmeden önce Şişli Terakki'de Edebiyat ve Dil öğretmenliği yapıyordum. Kocam petrol alanında yatırım uzmanı. Boş durmaktan sıkıldım, bir şeyler yapmak istedim. Bu arada Yeşim hanımla tanıştım. Bana Türk hastalarına gönlüllü hizmetlerini anlattıktan sonra, ‘gelenlerin çoğu lisan bilmiyor, sana bir sınıf kuralım, hastalarımıza İngilizce öğret' dedi. Derhal kabul ettim.’’ Rotary House’da bir odada derslere başlamışlar. Gördükleri rağbet üzerine dersleri haftada bir günden dört güne çıkarmışlar. İngilizce öğreniminin yanısıra bir moral olmuş dersler. Ama Sevinç Hanım doğum yaptıktan sonra öğretmenliğini bıraktığını söylüyor. ‘‘İlk başlarda çok sıkıntı çektim. Hastalara ders verirken insan hayatının bir günde nasıl 180 derece değiştiğini idrak ettim. Öğrencilerimin kanserli olduğunu bildiğim için geceleri rüyamda başımda urlar çıktığını görürdüm. Zamanla alıştım. Ama maalesef hastaların bir kısmını kaybettik.’’

Halise Yarkan (Soldan ikinci) akciğer kanserinden mustarip. M. D. Anderson'da tümörünü kuruttular. Bu ay Türkiye'ye dönüyor. Kadriye Gökkuşu (Soldan üçüncü) ise MS'li. Yaşamak için mücadele veriyor.

Houston'ndaki Türk hastaları için tercümanlık yapan, parklarda piknik, kent turları düzenleyen gönüllü kadınlar, onların acılarını ve mutluluklarını paylaşmaktan memnun. (Fotoğraf: Mehmet BİBER)






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!