HASTALIKLARA BU TUHAF Ä°SÄ°MLERÄ° KÄ°MLER VERÄ°R:BEHÇET'TEN REÄ°TER'E SENDROMLARIN ÖYKÜLERÄ° Doktorların hastalarına veya günümüzdeki gibi televizyon kameralarına

Güncelleme Tarihi:

HASTALIKLARA BU TUHAF İSİMLERİ KİMLER VERİR:BEHÇETTEN REİTERE SENDROMLARIN ÖYKÜLERİ Doktorların hastalarına veya günümüzdeki gibi televizyon kameralarına
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 28, 2000 00:00

HASTALIKLARA BU TUHAF Ä°SÄ°MLERÄ° KÄ°MLER VERÄ°R:BEHÇET'TEN REÄ°TER'E SENDROMLARIN ÖYKÃœLERÄ° Doktorların hastalarına veya günümüzdeki gibi televizyon kameralarına bilgi verirken anlaşılmaz hastalık isimleriyle konuÅŸmaları halkımız tarafından genellikle karizma pekiÅŸtirici bir özellik olarak addedilmekte ve 'benim hastalığımın adı seninkinden daha karmaşık' yönlü bir övünç kaynağı bile oluÅŸturabilmektedir. Nitekim otobüste yanınıza oturan yaÅŸlı teyze kızında Takayashu Arteriti olduÄŸunu söylerken hem gizliden gizliye ne kadar bilgili olduÄŸunu göstermekte hem de kızının eÅŸi benzeri olmayan hastalığının hiç olmazsa adıyla avunmaktadır. Bir doktor için en büyük mutluluk bir mikrobu, hastalığı veya vücudun yeni bir bölgesini keÅŸfetmek veya yepyeni bir teknoloji üretebilmek olsa gerektir. Böylece adı tıp literatürüne altın harflerle yazılacak, ülkesi onunla gurur duyacak ve çeÅŸitli ödüllere aday gösterilebilecektir. Genel eÄŸilim, keÅŸif yapan doktorun hemen ilgili tıbbi bir dergide bunu yayınlaması ve isim babalığını kapması ÅŸeklinde olmaktadır. Sonrasında ilgili uluslararası dernekler bu isimlere onay vermekte ve terim yaygınlaÅŸmaktadır. Ancak çoÄŸu zaman hastalıklar hakkındaki bilgiler sonraki araÅŸtırmalarla deÄŸiÅŸmekte ve isimler yok olup gitmektedir. Bazen de Dr. Reiter'in başına geldiÄŸi gibi kiÅŸisel geçmiÅŸ sonradan aydınlanmakta ve bilim adamlarının isim hakları tartışma konusu yapılmaktadır. Bu hafta siz okuyucularımız için deÄŸiÅŸik isimli hastalıklara 'açıl susam açıl' demeye çalışırken Nazi geçmiÅŸi yıllar sonra ortaya çıkan Dr Reiter'in ilginç öyküsünü de anlatmaya çalışacağız.Ä°ÅŸe baÅŸtan baÅŸlayalım. Tıpta yer alan bu acayip hastalıklar isimlerini nasıl alırlar.. Siz olsanız keÅŸfettiÄŸiniz bir hastalığa ne isim verirdiniz..ÖrneÄŸin Dr. Thomas Hodgkin 1832 yılında tarif ettiÄŸi lenf kanseri türüne ve Dr. Alois Alzheimer 1906 da bulduÄŸu bir çeÅŸit bunama hastalığına kendi adlarını vermiÅŸlerdi.Böbreküstü bezi yetmezliÄŸi ile ortaya çıkan Addison hastalığı, 1855 yılında Ä°ngiliz doktor Thomas Addison'un adını almıştı. Böbreküstü bezinin aşırı çalışması ise Amerikan doktoru Harvey Cushing'in adına binaen 1930' da isimlendirilmiÅŸti. Görüldüğü gibi doktor isimleri film artisti gibi olunca kolay da mesela Japonya kökenli bir enfeksiyon hastalığı olan Tsutsugamushi için ne demeli bilmem. Doktorların öğrenciliklerinde ne denli faydalı ÅŸeyler ezberlediklerini de dikkatinize sunuyoruz böylece.Bazı doktorlar ise konuyu abartarak isimlerini birden fazla buluÅŸa vermiÅŸlerdir. 18. yüzyılın ünlü Çek bilim adamı Jan Evangelista Purkinje beyinde bulunan hücrelere ve kalbin iletim sisteminde yer alan liflere kendi adını uygun görmüştü. Bununla kalmayan Purkinje kendi üstünde göz dibindeki damarların incelenmesi yöntemini de geliÅŸtirmiÅŸ ve adına Purkinje AÄŸacı Fenomeni adını yapıştırıvermiÅŸti.Bazı hastalıklar ise bahtsız kurbanlarının adını almıştır. Lou Gehrig, Amiyotrofik Lateral Skleroza yakalanmaktan kurtulamamış bir hastadır. Christmas hastalığı, bir tip Hemofili-B ye yakalanan ailenin adıdır. Bazen de hastalıklar ilk tanımlandıkları coÄŸrafyanın adıyla ünlenmiÅŸlerdir. Bir çeÅŸit eklem hastalığı olan Lyme Hastalığının adı 1975 yılında bir çok çoçuÄŸun bu hastalık nedeniyle tedavi altına alındığı bir Connecticut kasabasından gelir. Türk doktorlarından adını dünyaca tanınan bir hastalığa verebilenlerden en ünlüsü ise Dr. Hulusi Behçet'tir. Hulusi Behçet; 21, 7 ve 3 yıl takip ettiÄŸi üç hastada ağız ve cinsel organlar çevresinde yaralar ile gözde de çeÅŸitli bulgular olduÄŸunu gözler ve bunun yeni bir hastalık olduÄŸuna inanır. 1937'de bu görüşlerini "Dermatologische Wochenschrift" de yazar ve aynı yıl Paris'te Dermatoloji (Cilt Hastalıkları) toplantısında sunar. Bu toplantıda hastalığın kökeninde bir diÅŸ iltihabının olabileceÄŸini bildirir. 1938'de bu konuyla ilgili daha detaylı bir yazıyı yine aynı dergide yayınlar. Aynı yıl Dr. Niyazi Gözcü ve Prof. Frank benzer semptomları içeren iki olgu daha yayınlarlar. Arkasından Avrupa'dan yeni bildiriler de gelir. Böylece Avrupalı doktorlar yeni bir hastalığın varlığına karar verirler. Önceleri göz doktorları Behçet Hastalığını kabul etmeye baÅŸlarlar, ancak cildiyeciler bu yeni hastalığı ısrarla inkar ederler. Bu olaylar sürerken, dünyanın diÄŸer yörelerinden bazı yeni olgular daha bildirilir. Bu yayınların sonucunda bütün dünya yeni bir hastalıkla yüzleÅŸtiÄŸini en sonunda kabul etmek zorunda kalır. 1947'de Zürih Tıp Fakültesinden Prof. Mischner'in Uluslararası Cenevre Tıp Kongresinde yaptığı bir öneriyle, Dr. Behçet'in bu buluÅŸu "Morbus Behçet" olarak adlandırılır. Böylece daha baÅŸlangıçta Behçet Sendromu, Trisymptom Behçet, Morbus Behçet adlandırmaları ortaya çıkar.Bu haftaki öykümüzün konusu olan Dr. Hans Conrad Reiter'de 1916 yılında Alman ordusunda bir subayken bakteriyel kökenli olmayan üretrit (idrar yolları iltihabı), konjonktivit (göz iltihabı) ve artrit (eklem iltihabı) üçlemesinin yer aldığı bir dizi vakayı yayınlayarak bu sendroma kendi adını verdi. 1940'lı yıllarda Ä°ngilizce yayınlanan dergiler de Reiter Sendromu ismini kullanmaya baÅŸladılar. Ne de olsa 'Subakut Enfeksiyöz Poliartrit' demektense Reiter Sendromu deyip kurtulmak daha rahat geliyordu. Dr. Reiter 1969 yılında 88 yaşında ölene dek Almanya baÅŸta olmak üzere bir bilim adamı olarak hep büyük bir saygınlık gördü ve bir çok ödül aldı. Ama eklem hastalıkları konusunda dünyanın sayılı dergilerinden biri olan Journal of Clinical Rheumatology'de Dr. Wallace ve Weisman'ın yayınladıkları araÅŸtırma yepyeni bir tartışma baÅŸlattı: Dr. Reiter, Nazilerin en önde gelen doktorlarından biriydi aslında.1932'de Hitler'e baÄŸlılık yemini eden Profesörler grubundaydı. 1937 yılında Reich SaÄŸlık Kurumunun baÅŸkanlığını yapmıştı. Ari ırk oluÅŸumu için en iyi teorisyenlerden biri olarak Hitler'in övgülerine mazhar olmuÅŸtu.Binlerce esirin öldürüldüğü Nazi toplama kamplarındaki deneylerin hazırlayıcısıydı. Yeni denediÄŸi bir aşı için 250 esiri öldürmüştü. 1945 yılında Paris'de SS ler tarafından Şövalye NiÅŸanıyla onurlandırılmıştı. GelmiÅŸ geçmiÅŸ en iyi 5000 Nazi arasında gösterilmekteydi. Bu rapor yayınlandıktan sonra sanki tüm bilim adamları bu anı bekliyormuÅŸ gibi araÅŸtırmaları peÅŸ peÅŸe gelmeye baÅŸladı. Los Angeles Ãœniversitesi'nden Dr. Engelmann (kendisi Yahudidir) zaten Reiter'in tarifinin doÄŸru olmadığını ve hastalığın temelde bağışıklık sistemiyle ilgili olduÄŸunu söyleyerek sendromun adının 'Reaktif Artrit' olarak deÄŸiÅŸtirilmesini önerdi.Fransızlar aslında bu hastalığın Reiter'den önce iki Fransız doktor tarafından bulunduÄŸunu ve adının 'Fiessinger-Leroy Sendromu' olması gerektiÄŸini düşündüler.Ä°ngilizler ise Reiter'in hastalığı frengi hastalığı mikrobuna baÄŸladığını ve yanlışlık yaptığını iddia ederek bu hastalığın tanınması için önemsiz yardımları olduÄŸunu belirttiler.Bir tek Alabama Ãœniversitesi'nden Dr. Koopman, Reiter'in Nazi geçmiÅŸinin adının silinmesi için bilimsel bir temel olamayacağını iddia etti. Dr. Reiter hiç bir zaman cinayetle suçlanmamıştı. Beraber çalıştığı iki Nazi doktor 1945'de intihar ederken bir tek o saÄŸ kalmıştı. Yine de Amerikan Eklem Hastalıkları BirliÄŸi Reiter Sendromu yerine 'Reaktif Artrit' teriminin kullanılması için öneri hazırlıyor ÅŸimdilerde. . Bu film senaryolarına taÅŸ çıkaracak öykünün daha çok tartışmalar yaratacağı kesin. Konu ülkemizde ünvanı zaten konuyla ilgili olan Dr. Stress'in ilgisini çekebilir mesela. Yalnız aman Reha Beyin çekmesin de.. Zaten başı Alman dergileriyle belada.SaÄŸlıklı Haftalar…Dr Serdar GÃœNAYDIN - 28 AÄŸustos 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!