Güncelleme Tarihi:
Hasankeyf’i su altında bırakacak Ilısu Barajı'nın yabancı kredileri kesilebilir.
Hasankeyf'i sular altında bırakacak Ilısu Barajı'na verilecek krediler tehlikeye girdi. 4 bin yıllık bir tarihi barındıran Hasankeyf'in sular altında kalmaması için yerli ve yabancı sivil toplum örgütleri kampanya başlattı. Şimdilik İtalyan hükümeti krediyi askıya aldı. Hasankeyf'in kurtulması için bir umut ışığı yandı.
Kimi kaynaklara göre 3, kimilerine göre 4 bin yıllık bir tarih. Binlerce yıllık bir medeniyet. Her dinden her kavimden yüzbinlerce hayatın izi. Şimdilerde bir tek soru; ‘‘Kurtulacak mı, kurtulamayacak mı?’’
Binlerce yıldır, kaderleri kara, yağmura, açlığa, savaşlara, inançlara, belki kurda kuşa ve aşka bağlanmış binlerce hayatın izleri bugün bir karara bağlı. Duygunun ve aklın kararına. Ve bir baraja, Ilısu Barajı’na.
Ilısu Barajı yapılacak mı yapılmayacak mı? Daha doğrusu baraj yapılıp Hasankeyf sulara gömülecek mi, gömülmeyecek mi?
İlk yanıt bu coğrafyanın dışından, İtalya'dan geliyor. İtalyan hükümetinden 16 Haziran tarihli faks mesajında ‘‘Hükümetimiz, Ilısu Barajı için vermeyi taahhüt ettiği krediyi askıya aldı,’’ deniyor. Ve mesaj devam ediyor: ‘‘Barajın yeri ve getireceği sonuçlar yeniden değerlendirilecek.’’
Evet İtalyanlar kuşkulu. Türkiye'de yapılacak barajın doğa ve tarihe zarar verebileceğinden kuşku duyuyorlar. Çünkü bu barajın Türkiye'nin kültür mirasının çok önemli bir parçasını yok edebileceğini öğrenmişler.
İtalya Ilısu Barajı'na kredi veren 7 ülkeden biri. Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Portekiz ve ABD'nin de içinde yer aldığı kredi konsorsiyumunun üyesi.
Ancak anlaşılan o ki, İtalya yalnız değil. İngiltere'den de haberler var. İngiliz sivil toplum örgütlerinin kredi işlemlerini kamuoyundan gizli yürüten İngiliz hükümeti aleyhine açtıkları davada hükümet ilk geri adımı geçtiğimiz hafta attı. İngiliz hükümeti kredi işlemleri için bilgi vermeyi kabul etti. Bu İngiliz hükümetinin kredi onayının kamuoyunda sorgulanması anlamına geliyor.
KREDİ ONAYI BEKLEMEDE
Fransa, Portekiz ve İsveç ise kredi onayını beklemeye aldılar. Projenin çevre ve doğa ile ilgili Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi kararlarına, kurallarına uygunluğunu araştırıyorlar. Hasankeyf Gönüllüleri şimdi bu ülke hükümetlerine ve kamuoylarına Ilısu Barajı'nın Hasankeyf'i nasıl yok edeceğini anlatmaya çalışıyorlar.
Kredi veren ülkelerden ABD ile sigortalayan İsviçre'nin baraj kredisi için koyduğu çevre şartı da ısrarlı girişimler sonucu bu ülkelerde şimdi yeniden gündeme geliyor.
Ama gelişmeler bu kadarla sınırlı değil. Yüzlerce başvuru dilekçesi, yardım çağrısı, faksla, postayla, İnternet yoluyla dünyanın dört bir yanını dolaşıyor. Kredi veren ülke hükümetlerinden bu kredileri sigortalayan şirket yönetimlerine, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği bünyesindeki kuruluşlardan dünyanın dört bir yanındaki sivil toplum örgütlerine çağrılar yapılıyor, bilgi veriliyor.
Bütün bu gelişmelerin arkasında geçmişteki girişim ve çabaları derleyip toparlayıp yola çıkan Hasankeyf Gönüllüleri var. Onların ve onlara destek veren dünyanın dört bir yanındaki sayısız sivil toplum kuruluşunun çabası. Üstelik çabalar artık sonuç vermeye başlamış gibi görünüyor.
Umut artık dışarıda aranıyor. Baraj projesinin durdurulabilmesi için acil yardım çağrıları, başvuru dilekçeleri birbirini izliyor. Çünkü zamana karı bir yarış bu. Devlet planına göre baraj inşaatı çok yakında başlayacak çünkü.
Şimdilerde Anadolu kültür varlıklarını koruma ve tanıtma amaçlı bir vakfa dönüşmeye hazırlanan gönüllüler ‘‘Bekliyoruz’’ diyorlar. ‘‘Barajımıza kredi vermesinler diye. Barajımızı yapamayalım diye. Doğu’ya Güneydoğu’ya hatta Türkiye'ye katkı sağlaması düşünülen bir baraj yapılmasın, bu katkı sağlanamasın diye bekliyoruz.’’
BARAJ GAP'IN PARÇASI
Bu şaşırtıcı sözlerin altında bir ironi var aslında. Sulardan sorumlu bir devlet yetkilisi adının yazılmaması kaydıyla, şöyle diyor: ‘‘Bu baraja karşı çıkmak Türkiye'nin çıkarlarına karşı çıkmaktır.’’
Hasankeyf Gönüllüleri’ni, Türkiye'ye düşman olmakla suçluyor yani. Yani Türkiye'nin çıkarlarının ‘‘baraj ille de Hasankeyf'e yapılsın. Binlerce yıllık tarih, hayatın başladığı yere suya dönsün yok olsun’’ diyerek savunulacağını düşünüyor.
Bir kültür mirası yok olmasın diye üstelik baraj yapılmasın değil, daha uygun bir başka yere yapılsın diye hem de bu konuda akademisyenlerce hazırlanmış alternatif yer projeleri varken, amaç sadece bu coğrafyada daha zengin bir geçmişi geleceğe taşımak iken böyle diyor su yetkilisi.
Hasankeyf gönüllüleri adına Murat Cano'nun yanıtı kısa ‘‘Bu ülkenin tarihinden kültür mirasından yana olmak bu ülkeden yana olmaktır.’’
Aslında Ilısu Barajı, Türkiye'nin en büyük kalkınma projesi GAP'ın bir parçası. Proje kapsamındaki 22 barajdan biri Ilısu. Proje tamamlandığında Güneydoğu Anadolu'da 17 milyon hektar alan sulanabilir hale gelecek. Çok büyük bir tarımsal potansiyel bu. Dahası var. Proje tamamlandığında bölgede 19 hidroelektrik santrali de devreye girecek yetkililere göre. Bu Türkiye'nin enerji ihtiyacının neredeyse tamamının karşılanması anlamına geliyor.
Projenin çok önemli bir diğer yanı ise; Ortadoğu politikasına yönelik. Proje Türkiye'den doğan akarsu ve nehirler üzerinde Türkiye'ye neredeyse mutlak bir kontrol sağlıyor. Özellikle Ortadoğu'da giderek büyüyen su ihtiyacı ve suyun görünür gelecekte çok stratejik bir doğal kaynak haline gelecek olması bu projeyi çok önemli kılıyor.
BAŞKA YERE BAŞKA BARAJ
Özetle GAP başta Cumhurbaşkanı Demirel olmak üzere tüm yetkililere göre Güneydoğu'nun kaderini olduğu kadar Ortadoğu'da tarihin akışını değiştirecek bir proje.
Ve GAP bir bütün olarak neredeyse yarısı bitmiş olan bir proje. Belki de sadece bu nedenle Hasankeyf Gönüllüleri projenin ekonomik yararını proje kapsamındaki, barajların santrallerin ekonomik ömrünü, alternatif kaynak ve projeler karşısındaki güvenirliğini hiç tartışmıyor.
‘‘Proje tamam. Projeye evet. Ama bu baraj olmasın. Başka yere, başkaları olsun. Çünkü bu barajın adı Ilısu, yeri Hasankeyf.’’
Nerede?
Güneydoğu Anadolu'nun en ucundaki Batman'ın ilçesi. İstanbul'a 1630, Ankara'ya 1130, İzmir'e 1780, bağlı bulunduğu Batman'a ise sadece 30 kilometre uzaklıkta.
Ne zaman?
Artukluların ve Akkoyunluların en önemli merkezlerinden biri olan Hasankeyf'in tarihi Asur ve Urartu dönemine kadar iniyor. Sonra, sonra Roma, Bizans, Sasani, Süryani, Arap. Çok bildik bir deyişle bir medeniyetler beşiği yani, bugünkü adının kökeninin de Asur dilindeki Kipani yani kaya olduğu sanılıyor.
Ne var?
Ve Urartular’dan kaldığı sanılan kalesi, kalenin kuşatılması ihtimaline karşı, kıyısında bulunduğu Dicle'ye kadar uzanan kayalara oyulmuş gizli geçitleri, Artuklu döneminden kalma darphanesi, köprüsü, sarayları, cami ve medreseleri, bahçeleri ve tabii ki yüzyıllar boyunca Hasankeyif'lileri barındıran 5 binden fazla mağara evi.
Ne olacak?
İnşasına bugünlerde başlanması beklenen Ilısu Barajı tamamlan-dığında Hasankeyf su altında kalacak. Bütün bir tarih yok olacak.
Ne yapılıyor?
1980'lerden bu yana Türkiye hükümetlerini hedef alan çabalar, son bir yıldır ağırlıkla yurt dışında sürüyor. Temel hedef baraj projesine kredi veren ülke hükümetleri ve kamuoyları. Bir başka hedef ise Hasankeyf'i dünya kültür mirası listesine aldırmak. Girişimlerin ağırlıklı bölümünü yürüten Hasankeyf Gönüllüleri geçmişteki tüm çabalardan yola çıkan altı aylık bir girişim. Şimdilerde çabaların bu coğrafyadaki tüm kültür mirasını kapsaması ve sürekli kılınması için Anadolu Kültür Varlıklarını Koruma ve Tanıtma Vakfı’nı kurmaya hazırlanıyor.