Harika çocuğun sihirli parmakları

Güncelleme Tarihi:

Harika çocuğun sihirli parmakları
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2021 07:00

Parmakları tuşlara ilk defa üç yaşında değdi, beş yaşında konserlerde konuk sanatçı olarak yer almaya başladı! TBMM’nin çıkardığı özel kanunla sekiz yaşında Fransa’ya gönderildi. 16 yaşından itibaren dünyanın en büyük orkestraları ile beş kıtayı kapsayan iki bine yakın konser verdi. Dünyaca ünlü piyanistimiz, devlet sanatçısı İdil Biret ile geçmişe yolculuk yaptık… Bize ABD Başkanı Kennedy’nin suikasta uğradığı gün ve saatte Boston’da verdiği Amerika’daki ilk konserini, komşuların şikâyeti üzerine icat ettiği ‘sessiz piyano’sunu anlattı...

Haberin Devamı

Bugün Türkiye’nin dünya çapında tanınan, evrensel isimlerinden İdil Biret, 1941 yılında İstanbullu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Adeta ezgilerin içine doğdu… Özellikle anne tarafında pek çok müzisyen vardı… Hem anneannesi, hem annesi Leman Biret iyi birer piyanistti. Anneannesinin bestelediği marşlar bile vardı!

ANNEANNENİN DİLEĞİ

Biret, “Anne ve babamın ailesinde ezelden beri sanata çok önem verilmiştir” diye başlıyor anlatmaya: “Anne tarafında kaligrafi üstatları ve şairler bulunur. Müziğe karşı özel bir yetenek hemen tüm akrabalarda mevcuttur. Anneannem piyanodan çok cazip tınılar elde ederdi. Yaptığı süslemeler doğal bir virtüoziteye sahip olduğunu gösterirdi. Aynı zamanda şiir de yazardı. Bestelediği marşlardan biri Sayın İsmet İnönü için yazılmıştı. Daha genç olan kız kardeşi meşhur Leon Hancıyan Efendi’nin beğendiği bir keman talebesiymiş. Bu kuzinimizin henüz üç yaşındayken kendisi için özel yapılan bir ufak kemanı rahatlıkla çaldığı ailede anlatılırdı. Annem uzun zaman ciddi bir piyano eğitimi almış. Kendi ifadesine göre: ‘Teknik kolaylığım vardı ama müziğin anlamını bana öğretmediler. Ancak kuzenim Mahmut Bey’den ders almaya başlayınca eksikliklerimi anladım’ derdi. Anneannem, kızının daha fazla çalışması için onu piyanonun olduğu odaya kilitlediğinden bahsederdi. Annemi Viyana’ya müzik tahsiline göndermeyi çok arzu etmiş. Maalesef bunu gerçekleştirememiş…” Bu dileğini ileride torunu yerine getirecekti!

Haberin Devamı

Harika çocuğun sihirli parmakları

MÜZİĞİN HİÇ SUSMADIĞI EV

Hikayeyi anlatmaya devam ediyor: “1930’larda annem Mühürdar’da komşusu olan babamla evleniyor. Annemin çok canlı bir sosyal hayatı var. Evinde arkadaşlarıyla müzikli toplantılar sık sık oluyor. Babam bu sıradışı komşularıyla hep tanışmak arzusunda. Bir gün Berlin’de tahsil ederken arkadaş olduğu Sırrı Bey (Nezih Neyzi Bey’in dayısı) komşularına gideceğini söyleyince babam da ona refakat etmeye karar veriyor. Çok mutlu bir başlangıçtan biraz sonra, evliliklerinin ilk yıllarında babam maalesef yanlış bir yatırımın sonucunda maddi varlığının büyük bir kısmını kaybediyor ve epey rahat bir hayattan kopup çalışmak zorunluluğu ile karşılaşıyor. Alman mektebini bitirdikten sonra üniversite tahsilini Berlin’de yaptığı için Almanca’yı derinlemesine bilirdi. Ayrıca İngilizce ve Fransızca’ya da vakıftı. Babam Ankara’da şeker şirketinde çalışmaya başlıyor. Bu yüzden çok sevdikleri İstanbul’dan ayrılıyorlar.” Biret de Ankara’da dünyaya geliyor. Peki kendi bizzat müzikle ilk tanışmasını hatırlıyor mu? Küçük elleri piyano tuşlarına ilk ne zaman değmiş acaba? Şöyle yanıtlıyor: “Piyano çalmaya nasıl başladığımı hatırlamıyorum. Herhalde annemi taklit etmiş olmalıyım. Evimizde çok müzik yapılırdı. Radyo dinlenirdi. Bunlar beni tabii çok etkiledi.”

Haberin Devamı

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 1947

HAYALİ ARKADAŞ İNCİ

Biret, ilk derslerini beş yaşındayken dönemin meşhur besteci ve piyanisti Mithat Fenmen’den aldı. Ancak çok da yaramaz bir çocukmuş! Evden kaçar, komşu evlerden birinin önünde gördüğü çocuk pusetine atlar, yokuş aşağı sürer; dayılarını, yengelerini bir odaya kilitler, odanın anahtarını bahçeye atarmış. Öyle ki, yaramazlıklarından bıkan annesi sonunda onu uslandırmak için ‘İnci’ isimli hayali bir karakter yaratmak zorunda kalmış! İnci kendisine soru sorulmadan konuşmaz, annesine sofrayı kurmada yardım eder, her zaman düzgün giyinir ve söz dinlermiş… Biret, o zamanlar ‘Bu İnci’den hoşlanmaz, gerçekten var olup olmadığından kuşku duyar ama bir yandan da annesinden hep ondan haberler vermesini istermiş! Şimdiyse, “İyi ki İnci gibi olmamışım! Çok sıkıntılı bir yaşantının içinde ömür geçirdiğini sanıyorum” diyor. 

Haberin Devamı

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 1946

BİR DEVLET MESELESİ OLARAK İDİL’İN EĞİTİMİ

1946 senesinde bir akşam annesi ve babasıyla, hocası Mithat Fenmen’in Ankara’da verdiği bir konseri izlemeye gitmişlerdi. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de oradaydı. Konser bitiminde küçük İdil’den de bir parça çalması istendi… Piyanonun başına geçti. Fakat boyu kısa geliyor, klavyeye yetişemiyordu. Tabureyi yükselttiler, gene olmadı. Notaları üst üste koydular, ancak öyle istenilen yüksekliği elde ettiler. Sonunda çalmaya başlayan Biret’i piyano başından zor indirdiler! Bu küçük kızın ortaya çıkardığı muazzam müzikten tüm heyet etkilenmişti. Bunun üzerine küçük İdil’in ileride nasıl eğitim göreceği konusu ‘bir devlet meselesi’ olarak tartışıldı. 1948’de Cumhurbaşkanı İnönü, Biret’in yurtdışında eğitim görmesi için TBMM’ye bir yasa teklifi verdi. Bu öneri üzerine Biret gibi yetenekli çocuklar için ‘Harika Çocuklar Kanunu’ çıkarıldı. İdil Biret, ‘Harika Çocuklar Kanunu’ vesilesiyle sekiz yaşında Paris’e gitti…  

Haberin Devamı

15 YAŞINDA KONSERVATUAR MEZUNU

Biret, “Paris’e anne ve babamla birlikte gittim. Babam şeker şirketindeki işinden istifa etti. İkisi de yetişen bir çocuğun, anne ve babasıyla birlikte olması daha dengeli gelişmesini sağlar düşüncesindeydi…” diye anlatıyor. Ankara’da oluşturulan özel komisyon, eğitimi konusunda kararını vermişti: Nadia Boulanger ile çalışacaktı… İlk dersler 1949’un yaz aylarında başladı. O yılın güz aylarında Paris’teki Fransız Radyosu, İdil’le yapılan bir görüşmeyi yayımladı. Bu görüşme sırasında Bach, Couperin, Beethoven ve Debussy’nin eserleri kaydedildi. Yine aynı yıl dünyanın en meşhur piyanistlerinden Wilhelm Kempff’le karşılaştı. Kempff, ona üzerinde “Küçük meslektaşıma, bütün hayranlığımla“ yazılı olan bir fotoğrafını verdi ve bir gün onunla birlikte bir konserde çalmak istediğini bildirdi. O konser 7 ve 8 Şubat 1953 günlerinde Champs Elysées Tiyatosu’nda tam iki bin kişilik bir seyirciye verildi! Biret, Madam Boulanger eğitmenliğinde Paris Konservatuvarı’nı 15 yaşında birincilikle bitirdi… 1960’lardan bugüne ABD’de, Avustralya’da, Rusya’da, Avrupa’da ve Türkiye’de iki bini aşkın konser verdi. Repertuvarında yüzü aşkın konçerto, Franz Liszt’in piyanoya uyarladığı dokuz Beethoven senfonisi, bunların yanı sıra, özellikle, Chopin’in, Brahms’ın, Rahmaninov’un piyano için yazdıkları bütün eserler var...  

Haberin Devamı

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 1946

HARİKA ÇOCUKLUK...

Harika çocuk’luk gerçekten ‘harika’ bir şey midir? Şöyle yanıtlıyor: “Bana ‘harikalığı’ ne annem ne babam hissettirdi. Annem ‘Her çocukta hissedilmemiş cevher var’ derdi. Annem, 11-12 yaşlarında bir polis romanı yazdığından bahsederdi. Yazık ki bu roman kaybolmuş. Ne kadar okumak isterdim…”

SESSİZ PİYANO İCAT ETTİM

Dünyaca ünlü de olsa bir piyanisti yanınıza komşu ister miydiniz? İdil Hanım acaba nasıl bir komşu? Bunu bir anıyla yanıtlıyor: “Bir seferinde Paris’in en önemli orkestrasıyla Bartok’un İkinci Piyano Konçertosu’nu çalacaktım. Konserden birkaç gün önce orkestra şefiyle evde bir prova yaptım. Tam eserin en önemli yerinde kapı çalındı; karşımda yaşlı bir hanım duruyordu. Bana, “Nedir bu çaldığınız korkunç eser? Dinledikçe fenalıklar geçiriyorum. Chopin çalamaz mısınız?” dedi! İşte o sırada daha sessiz çalışabilmek için kuyruklu piyanoyu kullanmaktan vazgeçip duvar piyanosunun içine birçok gazete doldurarak tokmakların tellere temas etmesini önlemek fikri aklıma geldi. Böylelikle sessiz bir piyanoya sahip oldum. Komşularla da yaşadığım problemler sona erdi.”

‘KEDİLERLE BÜYÜK DOSTLUK İÇİNDEYİM’

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 1998

İdil Biret, kedilere olan sevgisiyle de biliniyor… Münasebetlerini şöyle anlatıyor: “Kedilerle büyük bir dostluk içindeyim. Hürriyetlerine düşkünlükleri, güzellikleri, antikalıkları ve bilgeliklerine hayranım... Bir aralık internette ‘Nora the piano cat’in piyanistlik maceralarını zevkle seyrediyordum. Amerika’da bir piyano hocasının yetenekli kedisi Nora, kendine göre iki ön patisini kullanarak piyano çalıyordu. Nora maalesef artık dünyada değil. Sahibi de onun kadar yetenekli yeni bir öğrenci bulmuşa benzemiyor...” 

ABD’DEKİ İLK KONSERİMDE KENNEDY VURULDU

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 1963

Kariyerine yüzlerce konser sığdırmış bir sanatçının kalbinde en yer etmiş olanı hangisidir acaba? Biret bu soruya şaşırtıcı bir yanıt veriyor: “Ben konserlerimi pek hatırlamam. Tek, ABD Başkanı Kennedy’nin suikasta uğradığı gün ve saatte Boston’da verdiğim Amerika’daki ilk konserimi unutmam mümkün değil. Konserin ortasında Boston Symphony Orchestra’nın Başkanı Mr. Cabot’nun sahneye çıkıp konuşması ve bu trajik olaya rağmen konserin devam etmesi, dinleyicilerin tepkisi müthişti. 2013’te bu konserin 50. yıldönümü vesilesiyle radyo kaydını Amerika’da CD olarak yayınladılar.”

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 2016. New York'ta Carnegie Hall konserinde...

İDİL BİRET’TEN HAYAT DERSLERİ

1- Herkes kendi seçimini yapmalıdır. Örneğin bana çok uygun gelen bir tür müzik, başkalarını rahatsız edebilir. Burada mutlak bir seçim mevzu bahis olamaz.
2- Ben hep anımı yaşarım. Geçen geri gelmez. Anı en iyi şekilde değerlendirmek elimizdedir.
3- Hocam Nadia Boulanger’in ‘Kendine karşı dürüst müsün?’ sorusu hep aklımdadır. Ne olursa olsun hep hakikatı aramak bir yaşam şekli olmalıdır. Bu, onurlu bir hayatı gerçekleştirmek için şarttır. 

ORTAK YÖNLERİ MÜZİK AŞKI

Harika çocuğun sihirli parmakları
Sene 2012

Eşi Şefik Büyükyüksel ile 44 yıldır evliler... Biret anlatıyor: “Şefik’le hısım oluyoruz. Ailesinin büyük bir kısmını çocukluğumdan beri tanıyordum. Yalnız Şefik’le o sıralarda henüz karşılaşmamıştık. Ondaki müzik anlayışı, bilgisi ve merakı az insanda bulunur. Onun da ailesinde hem ilgi hem yetenek vardır...”

AİLEDEKİ DİĞER ELLER…

Biret’in ailesindeki eller yalnız müzik değil tıp alanı için de kullanılmış. Biret, “Tıp beni daima ilgilendirmiştir. Ailemizde doktorlar var. Büyükbabam doktordu. Kurtuluş Savaşı sırasında Lefkada Adası’nda esir kalmış. Birinci Dünya Harbi’nde cephede kan gövdeyi götürürken arkada ameliyatlar gerçekleştirmiş tabiplerdendi…” diye anlatıyor. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!