Hapishane olan adalar

Güncelleme Tarihi:

Hapishane olan adalar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 1999 00:00

Haberin Devamı

Terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan'ın İmralı Adası'na konulmasıyla gündeme gelen ‘‘ada hapishaneler’’ geçmişte ve günümüzde, mahkumların kaçmaması için en çok tercih edilen coğrafyalar. Ada hapishanelerin en ünlüleri Hazar Denizi'ndeki Nargin, Sardunya Adası yakınlarında bulunan Asinara, Malta Adası, Ohotsk Denizi'ndeki Sahalin, Kuzey Buz Denizi'ndeki Solevest ve Çin Hindi yakınlarındaki Malaya Adası...

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Cemil Kutlu, dünyada İmralı gibi birçok adanın tarih boyunca hapishane olarak değerlendirildiğini, Avrupa'da ada hapishanelerin geçmişte en çok İngiliz ve Ruslar tarafından kullandığını belirtti. Adalardan kaçışın zor olması nedeniyle I. Dünya Savaşı sırasında bazı adaların hapishane olarak kullanıldığını hatırlatan Doç. Kutlu, tarihe geçen en ünlü ada hapishanelerinin başında Hazar Denizi'nde bulunan Nargin, Sardunya Adası yakınlarında bulunan Asinara, Akdeniz'de Malta, Ohotsk Denizi'nde yer alan Sahalin, Kuzey Buz Denizi'ndeki Solevest ve Çin Hindi yakınlarındaki Malaya Adası olarak sıralandığını söyledi.

NARGİN HAPİSHANESİ

Doç. Kutlu, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün karşısında, Hazar Denizi'nde bulunan Nargin Adası'nın Ruslar tarafından ağır suçluların konulduğu bir ada hapishane olduğunu, I. Dünya Savaşı sırasında, 1915 yılında burasının Prens Oldenburg'un talimatıyla esir kampına dönüştürüldüğünü anlattı. Doç. Kutlu, 900 dekar alana sahip, ancak su kaynağı ile bitki örtüsü bulunmayan adanın yılanlarıyla ünlü olduğunu ve burasının tarihte Yılan veya Cehennem Adası olarak da anıldığını söyledi. Doç. Kutlu, Kafkas cephesinde Ruslar tarafından esir alınan Türk askerlerinin de konulduğu belirtti.

ASİNARA ADASI

İtalya'nın tarih içinde sürgün ve karantina yeri olarak yararlandığı Asinara'nın Sardunya Adası yakınında, 33 kilometrekare alana sahip bir coğrafya olduğunu söyledi. Su kaynağı bulunmayan Asinara Adası'nda da birçok esirin bakımsızlıktan öldüğünü belirten Doç. Kutlu, ölenlerin köpekbalıklarına atıldığını anlattı.

MALTA ADASI

İngilizlerin I. Dünya savaşı sırasında Malta Adası'nı hapishane olarak kullandıklarını Doç Kutlu, Türk aydınlarından Ziya Gökalp'in, o dönemin İstihbarat Teşkilatı Başkanı Kuşcubaşı Eşref Bey'in, Hüseyin Rauf Orbay'ın burada hapsedilenler arasında yer aldığını hatırlattı.

SOLEVEST ADALARI

Doç. Kutlu, Kuzey Buz Denizi'nde bulunan Solevest Adaları'nın da 1930'lu yıllarda Ruslar tarafından hapishane olarak kullanıldığını ve rejim muhaliflerinin burada gözaltında tutulduğunu söyledi. ‘‘Sömürgeler enternasyoneli’’ tezini geliştiren Tatar Bolşeviği Sultan Galiyef'in de buraya Stalin tarafından gönderildiğini kaydeden Kutlu, şöyle devam etti:

‘‘Adalar günümüzde olduğu gibi geçmişte de güvenliğinin sağlanmasındaki kolaylık nedeniyle hapishane veya esir kampı olarak kullanıldı. Ruslar Ohotsk Denizi'nde bulunan Sahalin Adası'nı, Malaya Adası'nı da İngilizler hapishane olarak kullanmışlardır.’’

ELBE ADASI

Fransa imparatoru Napolyon da 1813 Ekiminde müttefik güçler karşısında aldığı Leipzig yenilgisinden sonra, senato tarafından tahtan indirildi ve Toscana açıklarındaki Elbe Adası'na sürüldü. Tirren Denizi'ndeki Elbe Adası'ndan kaçan Napolyon, yeniden mücadeleye girişmiş, fakat başarılı olamayarak tarih sayfalarında yerini almıştı.

YASSIADA

27 Mayıs 1960'tan sonra, Demokrat Parti ileri gelenleri Yassıada'ya getirilerek burada kurulan mahkemelerde yargılandı. Mahkeme sonunda, dönemin başbakanı Adnan Menderes ile bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edildiler.

GULAG ADALARI

Doç. Kutlu, Aleksandr Soljenitsin'in yazdığı ‘‘Gulag Takımadaları’’ adlı romanıyla dikkatleri çektiği toplama kampının Ruslar tarafından kurulduğunu bildirdi. Sibirya'nın kuzeydoğusunda yer alan bu bölgenin yarımada olduğunu belirten Kutlu, ‘‘Altın madenleriyle ünlü bölgede, Ruslar çalışma kampı oluşturmuş ve rejim muhalifleri çalıştırılmıştır. Soljenitsin, burada yaşadıklarını yazdığı Gulag Takımadaları romanıyla Nobel Ödülü almıştır’’ dedi. Kutlu, adaların yanı sıra yarımadaların da cezaevi olarak kullanıldığını söyledi.

ÜNLÜ ALCATRAZ

ABD'nin California eyaletinde San Francisco Körfezi'nde kayalık bir ada olan Alcatraz, 1868 yılında askeri cezaevi olarak kullanılmaya başlandı. 1934 yılında ise Adalet Bakanlığı tarafından cezaevi olarak kullanıma açıldı. 1963 yılına kadar ülkenin en azılı mahkumlarının kilit altına alındığı bu hapishaneden kaçış imkansız gibiyken Alcatraz'da 54 yıl hapis kalan ve kendini kuş yetiştiriciliğine veren Robert Stroud'un hayatını konu alan ‘‘Alcatraz Kuşçusu’’ filmi, gişe rekorları kırdı.

Dünyanın gözü bu adada

Bölücü terör örgütü elebaşının yerleştiriltirilip yasak bölge ilan edilen İmralı Adası'nın ilgi çekici bir tarihi var. Adnan Menderes, Yılmaz Güney ve Türkiye'nin ilk banka soyguncusu Necdet Elmas'ı ağırlayan ada, son olarak Avrasya feribotunu kaçıran Çeçen mahkûmların firarıyla gündeme geldi.

Yüzölçümü 10 kilometrekare olan ve MÖ 7. yüzyıldan itibaren cazibe merkezi olarak görülmeye başlanan İmralı Adası, ilk olarak Bitinyalılar tarafından fethedilmeye çalışıldı. Tarihteki en eski adı ‘‘Aigaion’’ olan İmralı Adası, sırasıyla Bitinyalılar, Persler ve Romalılar'ın hakimiyeti altına girdi. Doğu Roma İmparatorluğu da adada bin yıl boyunca hüküm sürdü. Bugüne kadar arkeolojik kazı yapılmayan, ancak 1989 yılında su şebekesi inşaatı sırasında bazı iskelet ve kiremit parçaları bulunan İmralı, 14. yüzyılda Türkler tarafından fethedildi. Kesin tarihi bilinmemesine karşın, 1324-1352 yılları arasında Türklerin hákimiyetine giren ada, Bursa'nın Bizans İmparatorluğu ile temasının kesilmesi amacıyla deniz üssü olarak kullanıldı.

İlk Osmanlı denizcisi olarak tarihe geçen Emir Ali Bey tarafından fethedildiği için ‘‘Cezire-i Emir Ali’’ adı verilen ve Osmanlılar tarafından alınan ilk ada olan İmralı, Mogas-Agros Manastırı'ndan çıkarılan ünlü Bizanslı tarihçi Theophanes'e de evsahipliği yaptı.

Türkler tarafından fethedilmesinden sonra Ortodoks Rumların yerleşimine açılan İmralı, I. Dünya Savaşı sırasında boşaltılırken ada sakinleri, savaşın bitmesiyle evlerine döndüler. Ortodoks Rumlar, 1923 yılında Girit Türkleriyle mübadeleye tutularak Yunanistan'a gönderildi.

ÜNLÜ KONUKLAR

Bu tarihten sonra uzun süre sessizliğe bürünen İmralı'ya, 1933 yılında cezaevi kurulması fikri ortaya atıldı. İnşaat ustası hükümlü Fahri usta tarafından harabe halindeki bir kilisenin duvarları tamamlanarak koğuşa çevrilmesiyle 11 Ağustos 1935'te faaliyete geçen İmralı Cezaevi'nin ilk konukları, İstanbul ve Bursa cezaevlerinde yatan cinayet suçundan ceza almış 50 hükümlü oldu.

Ada eski başbakanlardan Adnan Menderes ile bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın yanı sıra, Yılmaz Güney, Ressam İbrahim Balaban ve Rum Ressam Angulos Stafonodis'i bir dönem ağırladı. İmralı Cezaevi, Apo'yu ağırlamaya başlamadan önce şu anda 24-71 yaşları arasında 247 hükümlüye evsahipliği yapıyordu.

ÇEÇEN MAHKUMLAR

Son olarak Avrasya feribotu kaçıran Çeçen mahkûmların firarıyla geçen yıl gündeme gelen ve 104 cezaevi personelinin görev yaptığı adada, yoğun şekilde tarım ve hayvancılık yapılıyordu. Her biri ayrı alanda istihdam edilen hükümlülere iaşe bedelleri kesildikten sonra 5-6 milyon lira arasında maaş veriliyordu. İmralı, her cuma günü ziyaretçi akınına uğruyordu. İstanbul'dan kalkan ‘‘Mavi Marmara’’ gemisiyle İmralı'ya gelen ziyaretçiler, yakınlarıyla hasret giderdikten sonra aynı gün İstanbul'a dönüyorlardı. İmralı'da üretilen ürünlerin satılması için İstanbul Mısır Çarşısı'nda bir de dükkan bulunuyordu.

Kürek cehennemi

Dünya sinemasında ünlü filmleri arasında yer alan ‘‘Kelebek’’ filmine konu olan aynı adlı romanın mekanı da bir ada. Romanın kahramanı Henri Charrie, işlediği bir cinayet sonucu müebbet kürek cezasına çarptırılarak gönderildiği Fransa'nın ünlü ada hapishaneleri Salut ile Venezuella'nın El Dorado adasında zor günler geçirir.

Fransa'nın Saint-Laurent'den 500 kilometre uzaklıkta yer alan Salut adalarının en büyüğü Royele, dışarıyla bağlantısı kesilen hücre mahkumlarının konulduğu ada Saint-Joseph, en küçüğü ise Şeytan adını taşıyor. Şeytan adasına genelde genelde siyasi mahkumlar gönderiliyormuş. El Dorado ise nehrin ortasında bir ada. Bu adadaki toplama kampından ve hapishaneden kaçmak isteyenleri insan yiyen balıklar bekliyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!