Son olarak da kaçırılıp 19 gün alıkonulan
Zeynep Sağıroğlu ile ilgili haberler eleştiri topladı. Pek çok okur telefon etti. İşte son birkaç haftada, bazı haberlere okurların tepkileri:
ERDEN BEZMEZ 19 Kasım tarihli gazetenizin manşet haberi
‘Bir Rüyaydı Kábusa Döndü’ idi. Türkiye’de ve tüm dünyada bunca önemli olay yaşanırken, Hürriyet Gazetesi, kıskançlık krizi geçiren bir kocanın, karısının başından aşağı kezzap dökmesini bize manşet olarak sunmayı uygun bulmuş. Yüz binlerce satan bir gazetenin manşeti bu mu olmalıydı? Halkı ağlatan, yürekleri sızlatan gazeteler çok satıyor. Hürriyet bunu neden yapmasın, öyle değil mi? Bakalım bu nereye kadar böyle gidecek.
ASLI ERİM Ben evinde 33 senedir Hürriyet okunan bir ailenin kızıyım. Eşim de Hürriyet okuyucusu. Öğretim görevlisiyim. Dünyada onca şey olup biterken, ciddi şeyler varken bize neden
magazin haberleri veriyorsunuz.
Rahmi Bey’in kostüm partisi, sizin gazetenizin ilk sayfasında olmalı mıydı? Bu haberi Kelebek ekiniz kaldırırdı. İlk sayfada böyle
haber görmekten bıktık.
ZAFER YILMAZ Biz Maçka’da gazetenizin okuruyuz. Bugün,
Doğuş’la ilgili bir haberi birinci sayfada kocaman yayınladınız. Biz bu tür haberleri ilk sayfada istemiyoruz. Başka sayfaya koyun.
KISMET PAYIM Bugüne kadar hiç kimseye, şimdi yazacağım kadar agresif bir mektup yazmadım. Ne zaman gazetenizi açsam, eskiden 3. sayfa haberi olan, insanın bütün gün moralini bozan haberleriniz, şimdi gazetenizin neredeyse her sayfasında var. Normal insanlar, bir canlının ölümünü görmekten rahatsız olur; ama siz en ince ayrıntısına varıncaya kadar son nefeslerini anlatmaktan zevk alıyorsunuz. Sizler vahşet haberlerini okumaktan ve yazmaktan hoşlanıyor olsanız bile, ben okumaya dayanamıyorum.
VAHAP KÖSEOĞLU Ben Rize’den arıyorum. Bu
Zeynep olayı bu kadar büyük bir olay mı? Üzülüyorum, gündemimizde bu kadar önemli şey var. Bu habere bu kadar yer ayırmak bence Türkiye’nin gündemindeki bir konu değildir. Sabah gazeteyi okuyunca kızdım; ama şimdi telefonla sizinle konuşunca en azından deşarj oldum. Teşekkür ederim.
TUĞBA KURT Ben iki çocuk annesiyim. Bu
Zeynep olayını ben çocuklarıma nasıl anlatabilirim. Ben her gün evime gazete götürüyorum. Türkiye’nin gündemi
Zeynep ile
Osman mı? Ben okuyucusu olarak bunu Hürriyet’e kesinlikle yakıştıramıyorum. Çocuklarım bunu gördüğü zaman psikolojileri bozuluyor. En ön sayfa çok önemlidir. Buna lütfen dikkat edin. Ben gerçekten Hürriyet Gazetesi’ni çok seviyorum. Sizin başka gazetelere benzemenizi istemiyorum. Siz de bize yardımcı olun.
OSMAN BAYDEMİR Antalya’dan arıyorum. 20 yıllık Hürriyet okuruyum. Bakın bu
Zeynep’le ilgili haberlerinizi, sizin yazarınız bile eleştiriyor. Yeter artık.
NURİYE AKEV Kaçırılan kızla ilgili büyük manşetinizden söz ediyorum. Böyle bir haber manşet olur mu? Tüm dostlarım bu konuda benimle hemfikir. Evet haber değeri varsa da manşet olur mu? Sevgili
Emin Çölaşan, ertesi gün hislerimize tercüman oldu. Bunlar gerçekten sabah sabah bizi strese sokuyor, eğlendirmiyor bile...
ERTAN TANER ‘Picasso tabloları getirilecek ve satılacak’ haberini manşetten verdiniz. Bu haber kaç kişiyi ilgilendirir? Sadece tablo alacak ve satacak onlarca kişiyi. Sizce önemli olan okuyucuların gündemi mi, yoksa sizin yöneticilerinizin gündemi mi?
TEMSİLCİNİN NOTU:
Haber değerlendirme, tümüyle kişiye göre değişen bir konu. Bu nedenle Hürriyet’te haber değerlendirmeleri, genel olarak toplantılarda bir uzlaşı sağlanarak kararlaştırılıyor. 1’inci sayfadaki haberler, Genel Yayın Yönetmeni, Başyazar, Yayın ve Haber Koordinatörleri ile Yazı İşleri Müdürleri’nin katıldığı toplantıda belirleniyor. Sayfalardaki haberler ise editörlerin katıldığı toplantılarda kararlaştırılıyor. Kararların kişisel değil, ortak bir aklın sonucu olmasına gayret ediliyor.
Ancak buna rağmen, yine de toplantılarda ‘Keşke bu haberi biraz daha büyük kullansaydık, keşke bu haberi 1’inci sayfadan verseydik, keşke bu haber bu kadar büyük olmasaydı’ türünden konuşmalar hep duyuluyor. Çünkü bazen bir haber gereğinden fazla büyütülmüş, önemli bir haber ise küçücük geçiştirilmiş olabiliyor.
Ancak şunu eklemek gerekir ki, okur telefonları bu konuda etkili. Lütfen siz de, Hürriyet’in yazı işlerini, editörlerini sık sık arayın, görüşünüzü belirtin.Kapkaççı ve ayakkabısı28 Kasım tarihli Pazar ekinizin manşetindeki
‘kapkaççı’ haberinize benim tepkim var. Muhabir, yazısında bir kapkaççı profili çizmiş. Bu profilde geldikleri şehirler, giydikleri kıyafetler bulunuyor. Buradaki en ilginç şey (veri diyemiyorum, çünkü veriler ciddi araştırmaların sonunda elde edilir) kapkaççıların Puma marka spor ayakkabı giydikleri. Ben de Puma giyiyorum. Bir markayı ve onu giyenleri bu şekilde karalamak ne kadar doğru?
Ali UZUN
ali_uzun48@hotmail.com
TEMSİLCİNİN NOTU: Bu konuda Puma ayakkabı giydiklerini söyleyen birkaç okur daha eleştiride bulundu. Okurlar, marka adının kullanılmasının etik dışı olduğunu iddia ettiler. Ancak haberde sözü geçen marka adı, tamamen polisin bir saptamasıydı. Kapkaççıların profiliyle ilgili öteki bilgiler gibi bu da polisin araştırmasına dayanıyordu. Zaten haberin girişinde de bu konu belirtilmişti. Eğer ortada, polisin belirlediği bir gerçek varsa, bunun gazetede yansıtılmasında etik açıdan bir sorun olmaz. Ancak tabii ki bu, o ayakkabıyı giyen herkesin kapkaççı olduğunu da göstermez.Kanun kaçağı ile röportaj28 Kasım tarihli gazetenizde, bir kanun kaçağının, kendisiyle ilgili iddialara verdiği cevabı yayınladınız. Ama korkarım ki ölçüyü kaçırdınız.
1- Uluslararası arama emriyle aranan bir kanun kaçağının, bir eski eser kaçakçı zanlısı ile nasıl bağlantı kurulduğu belirtilmeden verdiği beyanat yayınlanmış.
2- Bu bir suç değil midir? Hürriyet nasıl bir kaçakçı ile görüşür?
Lütfen dikkat! Vicdanlar yara almasın!
Mehmet ÖZDEN
TEMSİLCİNİN NOTU: Eğer bir kişi herhangi bir nedenle suçlanıyorsa, Türkiye’den kaçmışsa, ona bu konuları sormak, yanıtlarını yayınlamak gazeteciliğin gereğidir.
Haber kaynağının gizli tutulması ilkesi gereği, böyle bir görüşmenin nerede yapıldığı da gerekirse gizlenebilir.
Aksi halde, gazetelerde sadece suçlamalar yayınlanmış olur ki, bu da savunma hakkını ihlal etmek anlamına gelir.Yuppi değil Yuki28 Kasım tarihli pazar ekinde BBC Türkçe servisi ile ilgili yazıyı hazırlayan muhabir tabii ki
Orhan Boran ve YUKİ programını dinlemiş olamayacak kadar genç. Editörü de genç. E hiç düşünmezler mi ki Yuppi kelimesinin yaşı ne kadar?
Gül KOŞALArşivin hatasıPODGORNİ’nin 1972 yılındaki Türkiye ziyaretinde kendisine eşlik eden hanım, eşi değil kızıydı. Daha dikkatli bir arşiv çalışması yapmalıydınız.
Melek GÖZDE
TEMSİLCİNİN NOTU: Editör Doğaner Gönen, ‘Kullandığımız arşiv fotoğrafının arkasında eşi olduğu yazıyordu. Meğer bilgi yanlışmış’ dedi.Çağdaş kıyafet22 Kasım tarihli gazetenizin
‘Teröre En Güzel Yanıt’ başlıklı haberinde,
‘Türk bayrağına sarılmış türbanlı kızlardan, başı açık ÇAĞDAŞ kıyafetlisine kadar...’ cümlesi dikkatimi çekti. Şunu anlayamadım: Başörtülü olmak çağdaşlığa aykırı bir şey midir? Ülkemizin önde gelen bir basın kuruluşu olan Hürriyet’e bu ifadeyi hiç yakıştıramadım. İnsanların inançlarına göre giyinmelerine saygı göstermek gerekmez mi?
Ersin ENGİN / İSTANBULİnciten sözcükler‘KARANLIĞA Mahkûm Edilen Kız’ başlığını kullanmışınız. Eğer okur kitlenizi artırmak istiyorsanız, kimseyi incitmeyecek kelimeler kullanmanız gerektiğini de bilmelisiniz. Karanlığa mahkûm edilen kız haberinde olduğu gibi. Burada kızı ve ailesini görüşlerinden dolayı aşağılıyorsunuz. Lütfen saygıyla bakın.
Neslihan YÜCEL
mschumi@mynet.comAzınlık raporu14 Kasım tarihli gazetenizde
‘Azınlık Raporuna Mülkiyelilerden Destek’ başlığı altında yer verilen Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu’nun basın açıklaması, birliğimizin öteden beri duyarlı olduğu düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıları kınamaya ve kamuoyunu duyarlı olmaya çağrı niteliğindedir. Azınlık raporu hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirme içermez. Bu nedenle başlık, basın açıklamasının içeriğini yansıtmıyor.
Ali ÇOLAK
Mülkiyeliler Birliği BaşkanıOKURLARDAN KISA KISA... EMRE UZAN Mardin Kızıltepe’de olanlar, inanıyorum ki ülkemizi üzmüştür. Ölen 12 yaşında bir çocuk. Herkesin çocuğu var. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Hürriyet Gazetesi’ne teşekkürlerimi sunuyorum bu konuyu gündeme taşıdığı için. Diğer gazeteleri de göreve çağırıyorum.
AKIN ALTINOK Hürriyet’in ilk sayfasında
‘...Besledi, büyüttü, infaz etti’ şeklinde bir başlık kullanılmış.
‘İnfaz’ kelimesinin manası, bir hükmü veya bir kararı yürütme, yerine getirme demektir. Örneğin,
‘ölüm cezası’ infaz edilir. Türkçe’yi bu kadar bozmaya kimsenin hakkı yok.
ENGİN TOPAY Hürriyetim’de yazarların e-posta adreslerini verirseniz, okurlar kolayca yazarlara ulaşabilirler. Kolay gelsin.