Haneke ırkçılığı sorguluyor

Sonu izleyiciye bırakılmış filmlerden hoşlanıyorsanız, bu haftaki seçiminizi Saklı'dan yana kullanmalısınız.

Ünlü yönetmen Michael Haneke, yine izleyenleri rahatsız eden, düşünmeye sevk eden ve sonunu açık bıraktığı bir filme imza atmış.

Geçen yıl Cannes Film Festivali'nde Haneke'ye En İyi Yönetmen Ödülü'nü kazandıran Saklı, Fransız burjuvası bir ailenin gizemli hikayesi üzerinden giderek, vicdan, ırkçılık ve şiddet hakkında düşünmemizi istiyor.

İZLEYİCİ DE RÖNTGENCİ OLUYOR

Film, sabit bir kameradan perdeye yansıyan statik görüntülerle açılıyor. Kaset ileri geri sarılmaya başladığında bunun gizli kamerayla çekilmiş bir görüntü olduğunu anlıyoruz.

Bir ailenin evi izleniyor. Bizler de bu arada röntgenciler arasındaki yerimizi almış oluyoruz.

İzlediğimiz, kendilerini 'edebiyatçı' olarak gören bir Fransız karı kocanın yaşamı.Televizyonda edebiyat programı hazırlayan Georges, göndereni belirsiz bir paketten çıkan video ve ürkütücü çizimlerle sarsılıyor. Önce ne olduğunu anlayamasa da, kasetlerin devamı gelip, görüntüler kendi çocukluğuna dair olaylara göndermeler yapmaya başlayınca işin renginin değiştiğinin farkına varıyor.

Kasetleri ve çizimleri gönderen Georges'u tanıdığı biri.

George, bu ürkütücü ve rahatsız edici durumla ilgili bir şeyler bilse de bunu eşiyle paylaşmaktan kaçınıp,olayın üstüne kendi yöntemleriyle gitmeye karar verince, karı koca arasında sorunlar başlamış oluyor.

AZINLIKLARIN TRAJEDİSİ

Saklı, durağan anlatım tarzından rahatsız olmayanların keyifle izleyeceği bir Haneke filmi. Temponun yavaş oluşu, bazen izleyicinin sıkılmasına yol açıyor olsa da, çoğu yerde düşünmesine, olayları değerlendirmesine, kendince yorumlar yapmasına olanak sağlıyor. Bir yerde filmin sindirilmesine izin veriyor.

Filmde, göçmenleri bağrına basmayan, onları dışlayan Avrupalı'nın hikayesi var aslında. Biri Fransız, diğeri Cezayirli iki insanın eşit şartlarda dünyaya gelmediklerini, güçlünün zayıfı ezmekte bir dakika bile tereddüt etmediğini görüyoruz. Haneke, arka planda televizyonda gösterdiği Irak Savaşı görüntüleriyle de tezini sağlamlaştırma yoluna gidiyor.

Saklı'daki toplumsal trajedi, izleyenin yüzüne tokat gibi çarpan şiddet dozu yüksek sahnelerle anlatılıyor. Yönetmen şiddetin dozunu arttırdığı sahnelerde izeyenleri iyiden iyiye geriyor. Ancak, film uğruna, geniş bir avluda otlayan, masum bir horozun katledilmesine izin vererek de hayvanseverlerin nefretini kazanıyor.

İNSANLIĞINIZDAN UTANABİLİRSİNİZ

Haneke'nin rahatsız edici, uzun es'ler veren, durağan tarzından hoşlanmayabilir, Daniel Auteuil ve Juliette Binoche gibi Fransız sinemasının en önemli oyuncularının etkileyici performanslarına rağmen, Saklı'yı yorucu, sıkıcı bir film olarak değerlendirebilirsiniz.

Ama şu bir gerçek ki, sinemadan çıktığınızda, şanslı doğanlar ve bu dünyada şansı arayıp bulamayanlar üzerine uzun uzun düşünecek, yüz yüze olduğunuz pek çok gerçekten, belki de insanlığınızdan rahatsız olacaksınız.
Felsefe okumuş bir sinemacı olan Michael Haneke, insan doğasına, ruhuna ve toplumsal trajedilere dair çok şey söylüyor. Bunu da yavaş bir tempoyla, ama sert bir dille yapıyor.

CACHE
SAKLI
Yön: Michael Haneke
Oyn: Daniel Auteuil, Juliette Binoche, Maurice Benichou
Tür: Dram-Gerilim
Süre: 117 dk.

İşsizlik başına vurmuş

Paraya ihtiyaçları olduğu için soygun yapan bir çiftin hikayesini anlatırken, bir yandan da Amerika'nın en büyük şirketlerinden Enron'un batışına göndermeler yapan komedi Dick ve Jane İşbaşında, 1977 yılı aynı adlı yapımın yeniden çevrimi.

Film, bu anlamda, aradan geçen 30 yıla rağmen, işsizler ve büyük şirket yolsuzlukları cephesinde hiç bir şeyin değişmediğinin en güzel kanıtlarından birini oluşturuyor.

Globodyne adlı büyük bir şirkette çalışan Dick Harper (Jim Carrey), bir gün beklediği terfiyi almış olarak ağzı kulaklarında evinin yolunu tutar. Eşi Jane (Tea Leoni), çalışmaktan bıkmış olacak ki, bu haberi duyar duymaz işinden istifa eder.

Daha zengin bir hayatları olacak diye umut ederlerken, şirketin beklenmedik! iflası ile tüm planları alt üst olur.
Dick ve Jane, evlerine, arabalarına, lüks yaşam hayallerine birer birer veda etmek zorunda kalırlar. Ama Dick, Amerikan rüyasından vazgeçmeye hiç de hazır değildir. Yıllardır kuralına uygun yaşamış olmanın bir faydasını görmemiştir. Şimdi çalma sırası ondadır.

Dick ve Jane İşbaşında, ünlü komedyen Jim Carrey'nin varlığına rağmen bekleneni veremeyen bir komedi.
Film boyunca güleceğiniz sahne sayısı sınırlı. Muhtemelen komik olduğu düşünüldüğü için filme konulmuş espriler ise beklenen etkiyi yaratamıyor.

Enron'un batışına yapılan bir kaç ince gönderme ve Jim Carrey'nin varlığı ile idare ederim diyorsanız, o başka tabii.

FUN WITH DICK AND JANE
DICK VE JANE İŞBAŞINDA
Yön: Dean Parisot
Oyn: Jim Carey, Tea Leoni, Richard Jenkins
Tür: Komedi
Süre: 90 dk.

Parçalanmış ailenin trajikomik hikayesi

En İyi Orijinal Senaryo Oscarı'nın en güçlü adaylarından olan Mürekkep Balığı ve Balina, kazananların açıklanmasına iki gün kala vizyona girdi.

2005 yılı Sundance Film Festivali'nde En İyi Dramatik Yönetim ve Waldo Salt Senaryo ödüllerini kazanan film, dağılmış bir ailenin yaşadığı trajediyi esprili bir dille perdeye taşıyor.

Sorumsuz bir anne, uzlaşmaz bir baba ve boşanmanın getirdiği problemlerle başetmekte zorlanan iki erkek çocuk.
Babaya yakın olan evin büyük oğlu Walt, Pink Floyd'un şarkısını kendi bestesiymiş gibi yutturma cesareti gösteriyor. Anne kuzusu olan ve babasında kalmak istemeyen, 12 yaşındaki küçük oğlan ise ergenlik problemleriyle boğuşmakta. Annesi önüne gelen erkekle yatıp kalkarken, o da kütüphanede mastürbasyon yapıp spermlerini kitaplara sürmekten çekinmiyor.

Brooklyn'de bohem bir hayat süren iki çocuklu bir ailenin parçalanma sürecini anlatan Mürekkep Balığı ve Balina, yönetmen Noah Baumbach'in çocukluğundan izler taşıyan bir film.Bu kadar gerçekçi, ilginç ve etkileyici olmasının nedenlerinden biri de bu olsa gerek. Yönetmen, yaşadığı olaylara yıllar sonrasında hem birinci hem de üçüncü şahıs gözüyle bakarak, samimi bir filme imza atmış.

Kutsal evlilik, çocuklarına ve kocasına bağlı, fedakar anne gibi kavramları alt üst eden bu absürd komedi haftanın en iyilerinden.

THE WHALE AND THE SQUID
MÜREKKEP BALIĞI VE BALİNA
Yön: Noah Baumbach
Oyn: Jeff Daniels, Laura Linney, Jesse Eisenberg
Süre: Komedi - Dram
Tür: 80 dk.

Hac yolunda tartışmalar

Fas asıllı Fransız yönetmen İsmael Ferroukhi'nin ilk sinema filmi, Avrupa'dan başlayıp, sırasıyla İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Bulgaristan, Türkiye ve Ortadoğu'dan geçip Arabistan'da biten dinler ve kültürler arası bir yolculuğun çarpıcı ve hüzünlü öyküsünü anlatıyor.

Müslüman bir ailenin oğlu olan Reda ailesiyle birlikte yıllardır Fransa'nın güneyinde yaşamaktadır. Reda'nın Arapça'dan başka bir dil konuşmayan tutucu babasının ölmeden önce yerine getirmek istediği son bir dileği vardır: hacca gitmek. Bunun için de oğlunun kendisini Mekke'ye götürmesini ister. Aralarında iletişim bile mümkün değilken babayla oğul yavaş yavaş birbirlerini tanımaya başlar. Dinler ve kültürler arası yolculuk başlamıştır.

LE GRAND VOYAGE
BÜYÜK YOLCULUK
Yön: Ismael Ferroukhi
Oyn: Nicolas Cazale, Mohamed Majd, Jacky Nercessian
Tür: Dram
Süre: 108 dk.

Bambi büyüdü

Disney'in unutulmaz animasyonu yıllar sonra yeniden beyazperdede.

Bambi 2, 1942 yılında bıraktığı yerden devam ediyor. İlk filmin finalinde annesini kaybeden Bambi'yi ergenliğe adım atmak üzereyken buluyoruz.

Annesinin yokluğunu halen hisseden ceylanımız, sert tavırlı ve duygularını belli etmemeye özen gösteren babasıyla kalıyor ve bocalama dönemi geçiriyor.

Dört yıllık yoğun bir çalışmanın ardından ortaya çıkan Bambi 2'de, ergenlik çağına gelmiş olan Bambi'nin kendisini toparlamasının, ayakları üzerinde durabilmesinin hikayesi var.

Bambi 2, aileyi, baba oğul sevgisini ve dostluğu yücelten mesajlarla dolu bir film. Uzun zamandır sinemalarda güzel bir animasyon izlemeye hasret kalmış çocuklar için birebir.

BAMBI 2
Yön: Brian Pimental
Tür: Animasyon
Süre: 75 dk.