Güncelleme Tarihi:
Rusya'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan çekilmesine de neden olan Bolşevik İhtilali'nin hemen ardından, son Çar Nikola ve ailesi öldürüldü. Uzun yıllar boyunca ailenin en küçük kızı Anastasya'nın yaşadığına inanıldı. Birbiri ardına Anastasya olduğunu iddia eden kadınlar ortaya çıktı. Ancak İngiliz Gizli Servisi arşivlerindeki belgeler, Çar'ın tüm ailesi ile birlikte, bir hafta süren korkunç bir esaretten sonra öldürüldüğünü ve sonra da yakıldığını ortaya koyuyor.
Düşes Anastasya, 18 Temmuz 1918 tarihinde Bolşevikler kapılarını çaldığında, onlara en zorluk çıkaran Çarlık ailesi üyesiydi. 75 yıl sonra İngiltere'nin en gizli arşivlerinde kilit altında tutulan belgeler, Anastasya ve ailesinin ölümlerindeki sırrı ortaya çıkardı:
‘‘Kaçmaya devam etti ve kendini bir yastığın ardına sakladı. Vücudunda 32 yara vardı. Grand Düşes Anastasya bitkin halde yere düştü. Ölüp ölmediğini anlamak için dokunduklarında vahşi çığlıklar atmaya başladı. Katilleri onu süngüleri ve tüfeklerinin dipçiği ile öldürdüler.’’
Çar Nikola ve ailesine yapılan suikast, İngiliz Kralı 5. George'u dehşete düşürdü. Yakın Rus akrabalarının yazgısı yıllar yılı gizemini ve spekülasyon malzemesi olmayı sürdürdü.
Yeni ortaya çıkarılan dosyalar, İngiliz diplomatları ve gizli ajanları tarafından, Dışişleri Bakanı Robin Cook'a verildi. Geçtiğimiz Temmuz ayında Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen bir tören ile belgeler Rus Dışişleri Sekreteri İgor İvanov'a teslim edildi. Dosyada, son Çarın ve ailesinin Bolşevikler tarafından öldürülmelerine ilişkin İngiliz arşivlerinden çıkarılmış yüzlerce belge bulunuyordu. Dökümanların değişimi, Cook ile İvanov tarafından iki ülke dışişleri arşivlerinin işbirliği içinde çalışması konusunda imzalanan bir anlaşma ile gerçekleşti. İvanov da II. Dünya Savaşı sonunda Sovyet güçleri tarafından Almanlar'dan alınan belgeleri teslim edecek. Böylelikle de, savaş sırasında Almanlara esir düşen İngiliz askerlerinin akibeti ortaya çıkacak.
Dışişleri sözcüsüne göre Romanov Ailesi'nin ölümüne ait birçok İngiliz dosyası bu olaya kadar 'top secret' olarak sınıflandırılıyordu. Bu dosyalardan bazıları, Nikola'nın kuzeni Kral George ile daha sonra dışişleri sekreteri olan AJ Balfour arasındaki el yazısı mektuplardan oluşuyor.
Rus çarlık ailesi birçok Avrupa hanedanı ile akrabaydı ve Bolşevik devrimi Avrupa'nın geri kalan kısmında bu nedenle soğuk rüzgarlar estirmişti. Dosyalar Çar ve ailesinin öldürülmesinin İngiliz devletini nasıl sarstığını ve Rus devrimi sırasında yaşanılan korkuyu ortaya koyuyor. İngiliz arşivcileri 38 adet dosyayı düzenleyebilmek için birkaç yıl harcamışlar.
AİLENİN KÜLLERİ BULUNDU
Dosyalar Çar ve ailesinin 18 Mayıs 1918'de Yekaterinburg'taki İngiliz Konsolosluğu'ndan Kızıl Ordu denetiminde sevkedilmesiyle başlıyor. Ardından gönderilen kısa bir telgrafın içeriği şöyle: ‘‘Rusya'nın eski İmparatoru Nikola'nın Yekaterinburg bölgesi emriyle 16 Temmuz'da vurulduğu bildirilir. Not: Kral'ın dikkatine’’.
Telgrafın ardından dünyanın yarısında dilekçelerin ve raporların gidip geldiği bir telaş başladı. Herkes 16 ve 17 Temmuz 1918 günü neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Söylentiler ve raporlar birbirine karıştı. Tüm bunlar İngiltere'nin Beyaz Ruslar'ın yanında aktif bir şekilde yer aldığı I. Dünya Savaşı'nın belirsizlikle dolu günlerinde meydana geliyordu.
Çar'ın ve ailesinin öldürülmesinden haftalar sonra, Ekaterinburg bölgesinde kraliyet yanlılarının kazandığı zafer, suikast üzerine soruşturma yapılabileceği anlamına geliyordu. İngilizler bilgi toplamaya başladılar. Archangel'deki İngiliz İstihbarat Teşkilatı'ndan Londra'daki Ordu Haber Alma Başkanı'na yollanan 1 Eylül 1918 tarihli bir istihbarat raporu şöyle diyordu: ‘‘Geçen akşam görgü tanığı olan bir subaydan aşağıdaki bilgileri aldım. Anlattıklarından şüphelenmek için bir neden yok. Çekler Ekaterinburg'u aldıktan sonra Kraliyet ailesinin nerede olabileceği üzerine araştırmalar yapılmış. Ancak bir sonuç alınamamış. İşgalin ikinci gününde kentin kuzeyindeki bir mayın sahasında yakılmış kemikler bulunmuş. Küller arasında ayakkabı tokaları, elmaslar ve platin haçlar varmış. Kalıntıların içinde Çariçe, dört kızı ve Çar'a ait şeyler bulunduğu farkedilmiş’’. Raporun en başında yer alan bir notta, anlatılanların dehşet verici kısımları atlanarak Kral 5. George'a da yollandığı yazıyordu.
CİNSEL TACİZE UĞRADILAR
Cesetler yakılmıştı. Sülfürik asite konmuş sonra da atılmıştı. Kalanların arasında bir parmak buldular. Bir görgü tanığı, ‘‘Bunun kime ait olduğunu bilmiyoruz. Ancak ben Çariçe'ye ait olduğunu düşünüyorum’’ diye rapor etti. ‘‘Kesin bir şey söylemek çok güç, çünkü çok fazla şişmiş. Muhtemelen yüzüğü almak istediler ancak parmaklar şiştiğinden kesmek zorunda kaldılar. Parmak bir takma dişle birlikte küllerin arasında bulunuyordu’’.
Kral tüm korkunç detayları Temmuz 1919'da öğrendiğinde, yardımcısı Lord Stamfordham, kralın içinde bulunduğu dehşeti tanımlamaya çalışıyordu. Kral bu tip ayrıntıların basından saklanması gerektiği fikrindeydi.
Tsarevitch'in eski öğretmeni Sidney Gibbs, hemen hemen sona kadar çarlık ailesinin yanındaydı. Sibirya'daki yüksek komisyondan Sir Charles Elliot'a detaylı bilgi verdi. Elliot, dışişlerinin bölgedeki en önemli müfettişiydi.
Gibbs, Sovyet gizli polisiyle Yekaterinburg'a yaptıkları yolculuğu yazılı olarak anlatıyor: ‘‘At arabaları üzerlerindeki samanla birlikte oraya buraya dağılmıştı veya devrilmişti. Yollar korkulacak durumdaydı. Karlar çözülmeye başlamıştı bile ve bir noktada nehri yürüyerek geçmeye zorladılar. Buz tabakası güvenli değildi’’.
Çarlık ailesinin mücadelesi, esir tutuldukları Ekaterinburg'da daha da zorlaştı. Albay Pavel Rodzianko çarlık kadınlarının gardiyanları tarafından cinsel tacize uğradıklarına inandıklarını söylüyor. ‘‘Cinayetlerin işlendiği odada müstehcen çizimler ve yazılar gördüm. Kısmen silinmişlerdi ancak hala okunacak kadar belirgindiler. Rasputin'in ve Çariçe'nin korkunç resimleri vardı. Ailenin haklarının çiğnenmesiyle açıkça övünen yazılar da bulunuyordu. Geceleri duyulan çığlıklar bunları doğrular nitelikteydi. Ailenin son haftasından daha korkunç bir şey düşünülemez’’.
Rus çarlık ailesinin akibeti hakkındaki spekülasyonlar ancak 1991'de, kemikleri Yekaterinburg yakınlarında bulununca sona erdi. Kemikler Çar'a ve yanında bulunan aile üyelerine aitti. Çar bir yıl önce, St. Petersburg'da düzenlenen bir törenle yeniden toprağa verildi.