Güncelleme Tarihi:
Diş Hekimi Emek Saran, modern çağın hastalığı olarak tanımladığı Bruksizm’in tedavisinin önemine dikkat çekerek, hastalığın 2 yaşındaki bir çocukta da, 70 yaşındaki bir yaşlıda da görülebildiğini belirtti. Saran, “Bruksizm, tedavi edilmediği takdirde çene ekleminin etkilenmesi sonucunda yüzde asimetri, yüz şeklinde genişleme, ağzı açamama ya da çene kilitlenmesine yol açabilen genellikle uyku sırasında, bilinç dışı yapılan bir eylemdir” dedi.
HER 10 KİŞİDEN 7’Sİ DİŞLERİNİ SIKIYOR
Dişlerini gıcırdatan ve bunun sonucunda sürekli olarak çene ve baş ağrısı çeken kişilerin çoğunda görülen hastalığın belirtileri dişlerde aşınma ve kırılma, çene ekleminde ağrı, baş ve kas ağrısı olarak biliniyor. Her 10 kişiden 7’sinin dişlerini sıktığı yaygın bir hastalık olarak kendini gösteren bruksizmle ilgili olarak Emek Saran şöyle konuştu: “Eğer kişinin kendisinde ya da yakınında dişleri birbirine sürtme, gıcırdatma veya çeneyi sıkma gibi istem dışı ve fonksiyonel olmayan davranış biçimi varsa hemen bir doktora başvurulması gerekir. Diş gıcırdatma ve sıkmanın kişiye verdiği fiziksel zarar gerçekten de büyüktür. Normal çiğneme kuvvetiniz, 27 kilogramdır. Dişlerimizi sıkarken uygulanan ısırma kuvveti ise 400 kilogramdır. Dişlerinizle bir otomobili hareket ettirebilirsiniz. Kol kası için 10 kilogram ağırlıkla çalışan bir kadının, çene kası ve eklemini gece boyunca ne kadar zorladığını anlayabiliriz. Bu kasın büyümesi maalesef yüz ovalini değiştiriyor, yüzde asimetri oluşturuyor. Bu durum, estetik görünümü de ciddi bir şekilde etkiliyor” diye ifade etti.
DİŞLERİN YAPISAL BOZUKLUĞUNA DİKKAT!
Dişlerin yapısal bozukluklarının da neden olduğu bu rahatsızlığın genellikle psikolojik bir sorun olarak kendini gösterdiği ve ruhsal kökenli fiziksel rahatsızlıklar grubuna girdiğini belirten Saran, “Bruksizm’i duyguların bedensel olarak dışavurumu diye tanımlayabiliriz. Genellikle uykudayken ortaya çıkıyor. Stres, depresyon, anksiyete, huzursuz bir yaşam bu hastalığın nedenlerinden sadece birkaçı. Çiğneme yüzey düzensizlikleri, yüksek yapılan diş dolguları, intestinal parazitler, alerjiler, endokrin bozukluklar gibi lokal ve sistemik nedenler de diş sıkmaya neden olan diğer fiziksel belirtilerdir. Çiğneme yüzey düzensizlikleri, yüksek yapılan diş dolguları, intestinal parazitler, alerjiler, endokrin bozukluklar gibi lokal ve sistemik nedenler de diş sıkmaya neden olan diğer fiziksel belirtiler olarak dikkat çekiyor” dedi.
“GECE YATARKEN ŞEFFAF PLAK KULLANILABİLİR”
Anksiyete yani kaygı halinin yaygın olduğu bu hastalığın tedavisinde diş doktoru ve psikiyatristin eş zamanlı çalışmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Saran, “Hastalığın tedavisi, diş hasarının büyüklüğü ve muhtemel sebebine dayanarak diş doktoru tarafından hastaya uygun olarak belirleniyor. Kişiye özel hazırlanan, gece yatarken kullanılan şeffaf plaklar en sık uygulanan tedavi yöntemidir. Bu plakların kasları, dişleri ve çene eklemini koruyucu ve tedavi edici görevi vardır. Bu tedaviyi uygulayan doktorunun özel eğitim almış olması gerekiyor. Kişinin ağız içi muayenesi sonunda dişlerin yapısı, yanakta dişlerin oluşturduğu iz, dişlerin ilişkileri, yüz kasları ve çiğneme kasları detaylı olarak inceleniyor. Kişinin sorununa yönelik, herkese farklı kalınlık ve yapıda plak hazırlanıyor. Gece plakları, sadece dişleri korumaya yöneliktir. Ancak, Bruksizm’e neden olan, kişinin iç dünyasında ya da yaşamında duygu bütünlüğünü bozan nedenlerin ortadan kaldırılması psikiyatristin yardımıyla mümkündür. Çocuklar içinse, diş doktoruyla birlikte çocuk psikiyatristine başvurmak gerektiğini söylemeliyim” ifadesinde bulundu.
BRUKSİZM HASTALIĞININ SOSYOLOJİK BOYUTU VAR
Cinsiyet ayrımı gözetmeyen bu hastalığa modern toplumlarda erkeklerde, kırsaldaysa kadınlarda daha sık görüldüğünü belirten Saran, ”Kırsal kesimde yaşayan kadınlarda duyguları bastırma, kendini ifade etmede zorlanma gibi durumlar hastalığın nedenlerinin başında geliyor. Son yıllarda çocuklarda da artışın olduğu, çocukların uyku sırasında dişlerini gıcırdattığı aileler tarafından söyleniyor” dedi.
Yaşam koşulları içinde zorlanan, travmalar yaşayan ve yarış atı gibi baskı altında bulunan, 7-14 yaş arasındaki çocukların yüzde 77’sinde diş gıcırdatma görüldüğü bilgisini veren Saran,” 4-6 yaş çocukların yüzde 31’inde bu rahatsızlığın görülüyor. Öyle ki, 3 yaşındaki çocuklara dahi plak kullandırılıyor. Eğer erken yaşlarda koruyucu tedaviler yapılmazsa henüz büyüme ve gelişmesi devam eden çocuklarda hem dişlerde hem de çene ekleminde kalıcı hasarlar oluşabiliyor” dedi.
ALTERNATİF TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Emek Saran hızla gelişen tedavi yönetmelerine bir yenisinin daha eklendiğini belirterek şu önerilerde bulundu.” Yetişkinler için kullanılan Botoks yöntemi, yüzde bulunan fazla kasların kuvvetlerinin dengelenmesi amacıyla uygulanan yöntemdir. Yüzünüzde dişlerinizi sıkmanızı sağlayan iki kas bulunuyor. Kol kasınızı çalıştırıp güçlendirmeniz gibi bu kaslar, diş sıkma alışkanlığı olanlarda daha da kuvvetleniyor. Kas kuvvetini azaltma etkisi nedeniyle, ilk olarak fizik tedavi uzmanları tarafından kullanılan yöntemle, aşırı kuvvetlenmiş kasa Botoks uygulanıyor. Dolayısıyla kas normal kuvvetine getiriliyor. Böylece dişler daha az sıkılıyor ve dişlere daha az zarar veriliyor.”