’Halkı sokaÄŸa dökme’yi sordular

Güncelleme Tarihi:

’Halkı sokağa dökme’yi sordular
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 11, 2008 00:00

Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, hakimin, "Halkı sokağa dökmek mi istiyorsunuz?" sorusuna, "Ekonomik problemleri aktarmama rağmen duyarsız kalındı, taleplerin ciddiye alınması için halkın sokağa dökülmesini istedim. Halktan kastım esnaf kesimidir" dedi.

Haberin Devamı

Aygün, 1 Mayıs 2008’deki telefon görüşmesinde "Ağabey" dediği kişinin kimliğini, "Devletle ilgili hassasiyetimden dolayı şu anda söylemek istemiyorum" diyerek açıklamadı. Aygün’ün ifadesi özetle şöyle:

Halktan kastım doğal olarak esnaftı

Oda başkanlığını yaptığım ATO üyeleri, son 6 aydır bana yoğun bir şekilde yaşamakta olduğumuz ekonomik durgunluğun etkisiyle tepki vermeye başladılar. Bana protesto ve yürüyüş isteklerini ilettiler. Bunun alt yapısı değerlendirildiğinde defalarca devlet büyüklerine bu konuyu aktarmama rağmen duyarsız kalınmasından dolayı son ümit olarak taleplerin ciddiye alınmasını sağlamak için halkın sokağa dökülmesini istedim. Buradaki halktan kastım, doğal olarak ilişkide olduğum esnaf kesimidir.

’Komutanım’ hitabı terbiyem gereği

Şüphelilerle yakın temasım olmamıştır. Bir bardak çay içmişliğim dahi yoktur. Ben Sedat Peker’i Ankara’da otellerden birinde yapılan hatırlayamadığım bir düğünde tanıdım. Kapıdan çıkarken karşılaştık. Sencer Özkan’ı tanırım. Özkan ile Atilla Uğur konuşmasını hatırladım. Sencer Özkan, benim makamımda, tanımadığım Atilla Uğur ile konuştuğu sırada beni de vermiş ve karşı tarafa ’Komutanım’ diye hitap ettiğinden benim de almış olduğum aile terbiyem dolayısıyla bu şekilde hitap etmeye devam ettiğim, tanımamama rağmen nezaket ölçüsü içerisinde konuştuğum kişidir. Bu kişinin kim olduğunu, şimdi şu anda sizin göstermeniz nedeniyle anladım. Yoksa önceye dayalı hiçbir şekilde bir diyaloğumuz yoktur.

Prensip olarak her ÅŸeyi arÅŸivlerim

Başbakanlığın gizli ibareli belgesini ben de gördüm. Büyük olasılıkla bana gönderilen ve danışmanlarım tarafımdan dosyalanan ve okunan bir belgedir. Aynı şekilde bana yöneltilen Yalçın Tanfer ile ilgili mektupta bana gönderilen fakat önem vermediğim bir mektuptur. Ancak ben prensip olarak bana gönderilen önemli önemsiz tüm mektupları arşivlerim.

ADD’ye hiçbir yardımda bulunmadım

Benim ADD’ye resmi ya da gayri resmi hiçbir yardımımım olmamıştır. Neden benim kendilerine yardımcı olduğumu ifade etmektedirler bilemiyorum. Devlet görevlileri ile yaptığım tüm görüşmeleri resmi yazışma ile randevu alarak yaparım.

Kuvayı Milliye’ye finansal desteğim yok

Darbe günlükleri diye kamuoyunda bilinen günlüklerde neden benim hakkımda kışkırtıcı bir vasıflandırılmada bulunulmuş bilemiyorum. Kuvayı Milliye Derneği’ne benim herhangi bir finansal desteğim olmamıştır. İbrahim Özcan’ın, Kuvayı Milliye Derneği’ne yardımcı olduğum yönündeki beyanlarını kabul etmiyorum. Dosya içerisinde bulunan Büyük Türkiye Lobi Kurucuları adlı yapılanmayı bilmem. Ben ve eşim onuruna, böyle bir kuruluştan herhangi bir plaket almadım.

Hiçbir organizasyon parçası değilim

Poliste hatırlamadığımı söylediğim konuşmayı siz tekrar okuyunca hatırladım. Görüştüğüm bu şahıs gazeteci M.Ö.’dür. Benim 30 yıllık iş hayatımın kazandırdığı tecrübe ile ilgili gözlemim Türk ekonomisinin şu anda bıçak sırtında olduğudur. Bu yüzden sivil toplum örgütü lideri olmam nedeniyle bazı siyasilerlede görüş alışverişi yaparım. Bunun dışında hiçbir organizasyonun parçası değilim.

Terör örgütünün dergisini bilmiyorum

Bana röportaj yapmak için müracaat eden derginin ismini, ekonomi yoğunluklu yaşadığım için doğal olarak BAREM olarak algıladım. Yüz yüze röportajın mümkün olamayacağını, sorularını yolladıkları takdirde cevaplayacağımı söyledim. Danışmanlarımın da katkısıyla bu sorulara cevap verdim. Daha sonra gelip fotoğraf çektiler. Ancak bu derginin herhangi bir terör örgütünün yayını olduğunu anlamam mümkün değildir.

Şofbenin arkasındaki silahı usta buldu

İşyerimde bana ait lavabonun bulunduğu ve zaman zaman misafirlerimin kullandığı yerde, normal olarak rahatlıkla ulaşılamayacak olan şofbenin arka tarafına yerleştirilmiş silahın, tamir amacıyla gelen usta tarafından fark edilmesi ve bu durumu polise bildirip silahı teslim etmemizden sonraki bir tarihte yaptığımız telefon görüşmesinde ’silahın bulunma hikáyesi’ dememden kastım basın mensuplarının zaten yeterince medyatik olan odamın ve şahsımla ilgili manipülasyon sonucunu doğurabilecek yayınlarının olmaması içindir.

Ä°llegal hareketleri tahrik edebilirler

Benim telefonda demek ki ’Bu düşünce darbeyi durdurdu’ şeklindeki ifadelerim, imalı ve dalga içeren bir konuşmadır. Çünkü insanlar bazen bir şeyin yapılmamasını isteyerek illegal hareketleri tahrik edebilirler. Ben de o günlerde ’darbe istemiyoruz’ diye yürüyen kişilerin hareketlerine imalı vurgu yapmıştım.

’Eldiven’ belgesini ilk kez burada gördüm

Eldiven diye isimlendirilen bir belgede adımın geçtiğin ilk kez burada gördüm. Benim herhangi bir bilgim yoktur. Oradaki niteleme benim dünya görüşümü yansıtmamaktadır. Ben Güler Kömürcü ile kayıtlardaki kadar yoğunlukta görüşmedim. Ferit İlsever ile tanışmam. Ancak beni Paris’te düzenlenen Rauf Denktaş’ın da katılacağı Ermeni soykırımı aleyhindeki gösterilere davet etmesi nedeniyle görüştüm. Bu davete ASO Başkanı Zafer Çağlayan’ın ayarladığı özeluçakla arkadaşımı gönderdim, kendim katılmadım. Bu yaşıma kadar hiçbir şekilde bir suçlama ile hakim karşısına çıkmadım. Huzurunuzda bulunmaktan utanıyorum.

 Â

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!