Halka inmek ateşten gömlek

Güncelleme Tarihi:

Halka inmek ateşten gömlek
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 1998 00:00

Haberin Devamı

ABD Başkanı Bill Clinton'ın Afrika gezisi sırasında Gana'da karşı karşıya kaldığı korkunç izdiham, halk arasına karışan liderlerin güvenlik sorununu yeniden gündeme getirdi. Clinton gibi modern liderler, halka verdikleri sıcak mesajları, yakın temas kurarak pekiştirmek istiyorlar. Ancak bu durum büyük riskleri de beraberinde getiriyor. Korumaların liderleri koruması imkansız hale geliyor.

Yıtzak Rabin tam da o pozisyonda öldürülmüştü. ABD Başkanı Clinton'ın çeyrek milyon Ganalı arasında sıkışıp kaldığı andaki kadar zor durumda bile değildi. Ancak halkın arasına karıştığı anda tek bir tabancadan çıkan mermiler onu öldürmeye yetti.

4 Kasım 1995 gecesi Tel Aviv'deki barış şöleninde sevgi ve kardeşlik şarkıları söyleyen Başbakan Yitzak Rabin, kürsüden indikten az sonra Yigal Amir adlı saldırgan tarafından vurularak öldürüldü. Liderlerini en sıkı koruyan devletlerden biri olarak tanınan İsrail'de meydana gelen bu trajedi büyük bir güvenlik skandalı olarak ülke tarihine geçti.

BAŞKANA HÜCUM

Rabin'in ölümüyle sonuçlanan güvenlik gediğinin bir benzeri ABD Başkanı Bill Clinton'ın halen devam etmekte olan Afrika gezisinde yaşandı. Başkanı korumakla görevli Gizli Servis elemanlarını çaresiz bırakan korkunç bir kitlesel histerinin tam ortasında kaldı Clinton. Gezinin ilk durağı olan Gana'da büyük bir çoşku seliyle karşılanan Clinton başkent Accra'nın Bağımsızlık Meydanı'nda 250 bin kişiye hitap edip, ‘demokrasi, serbest ticaret ve adaletin faziletleri’ni anlattıktan sonra, kürsüden inerek halkla tokalaşmak için girişimde bulundu. İşte ne olduysa o anda oldu ve Ganalılar bardaktan boşanmış gibi bariyerleri yıkarak Clinton'ın üzerine hücum ettiler.

Başkan'ın güneşten yanmış yüzü, ona dokunmak için çırpınan korkunç kalabalık karşısında iyice kızardı, morardı. Clinton öfkeyle karışık bir panik içinde ‘Geri çekilin, geri çekilin’ diye bağırmaya başladı. Bu sırada Gizli Servis elemanları bir yandan kalabalıkla boğuşup, bir yandan da Başkan'ı halkın arasında çekip kurtarmaya çalışıyordu. Ancak her türlü çaba boşunaydı.

İşte o anda ABD Başkanı'nın öldürülmesi işten bile değildi. USA Today haberi şu başlıkla veriyordu: ‘Clinton Gana’da halkın saldırısına uğradı...'

Beyaz Saray Sözcüsü Mike McCurry, ABD heyetinde büyük şok yaratan olayı anlatırken, ‘Başkan, kalabalığın ön tarafındaki insanların sıkıştığını gördü ve onları korumak amacıyla arkadakileri geri çekilmeleri için uyardı’ dedi. McCurry'ye göre Başkan bugüne kadar hayatında böylesine büyük bir kalabalığa hitap etmemişti ve meydanda toplananları görünce ilk tepkisi şu olmuştu: ‘Vay canına..!’

CHIRAC'I KIZDIRAN GÜVENLİK

Başbakan Yitzak Rabin'in suikaste kurban gitmesinden sonra İsrail güvenlik önlemlerinin dozunu öyle abartmaya başladı ki, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın Ekim 1996'daki İsrail gezisi sırasında büyük bir kriz patlak verdi. Kudüs'e giden Chirac, El Aksa Camii'ni ziyareti sırasında Filistinli halkla bütünleşmek, onlarla el sıkışmak istiyordu. Ancak bu kadar samimiyet İsrail için fazlaydı. Güvenlik güçleri etten duvar örerek Chirac'ın Filistinlilere yaklaşmasını önlediler. Bu duruma sert tepki gösteren Chirac, İsrailli korumaları sertçe iterek kendisiyle vücut vücuda temasta bulunmalarına karşı koydu ve geziyi yarıda keserek ülkesine geri dönme tehtidinde bulundu. Hatta daha da ileri gidildi ve Fransa bu durumu resmen protesto etti. Bu skandal üzerine İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Chirac'tan özür diledi; ‘Güvenlik güçleri aşırı hassas davrandılar. Kendilerinden özür dileriz’ dedi.

KOHL YAKALASAYDI...

Almanya Başbakanı Helmut Kohl, halkla yakın temas nedeniyle ölüm tehlikesi atlatmadı ama, 1990 ve 1991 yıllarında tam iki kez yumurta yarası aldı. Bu iki saldırı da, Almanya'nın doğu kesiminde, Alman birliğine karşı çıkan protestocu grupların halkın arasına karışması sonucu meydana geldi. Doğu Berlin'deki saldırıdan sonra Kohl, ‘Bu insanlar tarihten hiçbir şey öğrenmemiş. Bunlar 40 yıl boyunca kendi halkını terörize etmiş bir rejimi temsil ediyorlar’ dedi.

Halle kentindeki ikinci saldırıdan sonra ise Kohl artık ciddi konuşmayı bırakmıştı. Halkla el sıkışırken yanına yaklaşıp yumurta atan şahıs hakkında şunları söylüyordu Alman Başbakanı: ‘Adamın şansı varmış ki, polisler arkasından koşup yakalamamı engellediler...’

PAPA'YA İÇİRECEK SU BULAMADILAR

Clinton'ın gezisiyle birlikte sabıka kayıtlarına geçen tek Afrika ülkesi Gana değil. Papa İkinci Jean Paul'ün son gezisi sırasında, Nijerya da gazetelere olumsuz bir şekilde konu oldu. Ama, bu sefer problem güvenlik değil, tıbbi olanakların yetersizliğiydi. Mehmet Ali Ağca'nın suikast girişiminden bu yana halkın arasına karışmayan ve kurşun geçirmez camlı bölmeli araç içinde meydanlara çıkan Papa, Nijerya gezisini büyük risk altında geçirdi. Papa'nın bu geziyi tamamlamasına küçük bir mucize gözüyle bakan gözlemcilere göre, Parkinson hastalığı bulunan Papa'ya müdahale edebilecek kapasitede tek bir tıbbi kuruluş bile yoktu bu ülkede. 77 yaşındaki Papa'ya, 40 derece sıcakta geçirdiği üç günlük ziyaret sırasında içecek su bile zor bulunmuştu. Geçen pazar günü dört saat süreyle ayin yöneten Papa'nın susaması üzerine telaşa kapılan Vatikan görevlileri, uzun uğraşlardan sonra İngiliz misyonunun sağlık ocağından birkaç şişe maden suyu bulup, Papa'yısusuzluktan kurtardılar.

CHARLES'A KURUSIKI SALDIRI

Hakla yakın temas sonucu ölümü yakınında hisseden bir başka devlet adamı da Prens Charles. 1994 yılı ocak ayında Avustralya'nın Sydney kentini ziyaret eden Charles, kendisini dinlemek üzere toplanan binlerce kişiye hitap etmeye hazırlanırken, kürsünün çok yakında olmasından yararlanan David Kang adlı saldırgan, prensi hedef alarak start tabancasıyla kurusıkı ateş etmişti. Bu sırada korumaların bir kısmı Charles'ın etrafında etten duvar örerken, diğerleri de saldırganı etkisiz hale getirmişti. 23 yaşındaki saldırgan Kang, Avustralya'daki gözetim kamplarında tutulan Kamboçyalıların durumunu protesto amacıyla bu eylemi gerçekleştirdiğini itiraf etmişti.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!