Güncelleme Tarihi:
BEDELİ NE OLURSA OLSUN
“Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel noktalarında CHP imzası vardır. Birincisi: Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren kadrolar Cumhuriyeti kurmuşlardır. Cumhuriyet, egemenliğin saraydan alınıp halka verilmesi demektir. Yani cumhura vermişlerdir. Egemenlik milletindir diyorlar ya, evet milletindir. Ama bunu sağlayan kadrolar CHP kadrolarıdır. Bizler aynı azim ve kararlılıkla bunun arkasında duruyoruz. İki: Çok partili hayat. Demokrasi için önemli bir adım atılmıştır 1947’te. Demokrasi konusunda da en önemli adımları atan kadrolar yine CHP kadrolarıdır. Üç: Bu ülkeye sosyal demokrasi anlayışını ve kültürünü getiren kadrolar da CHP’li kadrolardır. Refah devleti, gelirin hakça bölüşülmesi, emeğin ne kadar değerli olduğu, tüm bunlar sosyal demokrasi kültürü ile birlikte Türk siyasetinin temel unsurları olarak tarihte yerlerini almıştır.
Şimdi hep birlikte dördüncü devrime hazırlanmak zorundayız. Kaybolan demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Biz demokrasiyi savunurken sadece kendimiz için değil, 81 milyon için demokrasiyi savunuyoruz. Biz yeni kurulan bir partiye demokrasi için 15 milletvekili verdik. Birileri bir siyasal partinin seçimlere girmesini engellemek istedi. Ama biz demokrasiye inanan ve savunan bir parti olarak o engelleri kaldırdık. Keyfi, basiretsiz bir yönetim var ve süratle hanedanlığa yönelen bir devlet anlayışı var. Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz, görev hepimize düşüyor. Bedeli ne olursa olsun biz bu mücadeleyi vermek zorundayız.
ORTAK MÜCADELE EDİLMELİ
Tek adam rejimindeyiz. Tek adam rejiminin altı temel özelliği var. Birincisi, her şeyi bir kişi belirler. İkincisi, tek adam kendisini hem devlet hem millet olarak tanımlar. Üçüncüsü, hiçbir mahkeme tek adamın gözlemini almadan karar veremez. Dördüncüsü, tek adam vatandaştan topladığı verginin bir kuruşunun bile hesabını vermez. Bu yurttaş kimliğinin yok edilmesi anlamına gelir. Beşincisi, tek adam rejiminde medya bir kişinin gözü kulağıdır. Altıncısı, tek adam ülkeyi uçurumun kenarına getirirse mutlaka bir düşman arayışına girer. Tek adam rejimi ile mücadeleyi sadece biz mi yapacağız? Hayır. Bu bir halk hareketi olmak zorundadır. Halkın her kesiminin, demokrasi paydasında buluşan herkesin ortak mücadele etmesi lazım. Bir darbeyi savuşturmalıyız, tek adam rejimini yok etmeliyiz. Bu ülkede herkes düşüncesini özgürce ifade edebilmeli, yargı bağımsız olabilmeli. Dolayısıyla biz bu mücadeleyi yapacağız.”
‘UZUN SÜRE DAYANAMAZLAR’
16 yılda memleketi bu hale getirdiler. İsraf ve rant ekonomisi üzerine bir politika güttüler. 16 yılda vatandaştan katrilyonlarca lira vergi topladılar. Devletin Telekom’unu bile haraç mezat sattılar, adam kârı dışarı götürdü, borcunu bize bıraktı. Bununla ilgili de suç duyurusunda bulunacağız.
Devleti tepeden tırnağa yeniden yapılandıracağız, liyakat esasını getireceğiz. Erdoğan Kırgızistan’a gidiyor, heyette oğlu da var, devletin protokolünde. Senin oğlunun ne işi var devletin protokolünde.
Dolar bazında ihale yaptılar, sanki bu ülkede Türk Lirası geçersiz. Sevgili Erdoğan sen dolar baronlarının adamısın. Tazminat davası mı açacaksın, aç bakalım.
Türkiye’yi bu badireden çıkaracağız. Bunlar uzun süre dayanamazlar, yönetemiyorlar Türkiye’yi. Yönetemezler de zaten.
DİŞLİ TEPKİSİ
Kılıçdaroğlu, Şaban Dişli’nin Lahey Büyükelçisi olarak atanmasına tepki göstererek, “Ben grup başkanvekili iken Şaban Dişli’nin 1 milyon dolarlık malı nasıl götürdüğünü belgesiyle ortaya koymuştum. Tık bile çıkaramadılar, Dişli bir süre sonra istifa etti. Ben siyaseti bırakır diyordum, şimdi Saray’da. Malı götüren daha büyük malı götürenle yan yana. Ve şimdi bunu büyükelçi tayin ediyor. Aynı zamanda kardeşi de içeride; Mehmet Dişli. Bu beyefendinin özelliği ne ki büyükelçi atıyorsun. Bu devlette kişiye göre adaletin yürütüldüğünü gösteriyor” dedi.