Güncelleme Tarihi:
Sadece birkaç gün önce, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ile ABD Başkanı Barack Obama ceketlerini çıkarıp ve karşılıklı hamburger yerken jeopolitik meselelerden, ailelerine kadar birçok konuda sohbet etti. Bu esnada bir tarafın ajanları birkaç kilometre ötedeki bir evde gizlenmiş durumdayken, diğer tarafın hükümeti bu ajanları yakalamak üzereydi.
Rus ajanlarının yakalanması ABD içinde süregelen bir gizli operasyonu bozmakla kalmadı, Obama’nın Rusya ile ilişkileri dönüştürme çabasını da gölgede bıraktı. Medvedev’in ziyaretinden 72 saat sonra yaşanan tutuklamalar Obama yönetimini öfkelendirdi ancak, Obama 20’nci yüzyılın hayaletlerinin 21’inci yüzyılın amaçlarının önüne geçmesine izin vermeme kararı aldı.
Obama yönetiminin Rus diplomatları sınır dışı etmeyeceğini açıklaması ve ortağı kabul edilen Rusya’ya karşı dargın olmadığını ifade etmesi, konuyu kamuoyuna daha fazla taşınmadan halletme ve Obama’nın gündemindeki daha önemli konuları gölgede bırakmama planının bir parçası.
Ancak yaşanan casus skandalı, Rusya ile ilişkileri sıfırlamak isteyen Obama’nın iyimserliğini eleştirenleri cesaretlendirdiği gibi, Medvedev ile görüşülen yeni silah kontrolü anlaşmasının onaylanması için Senato’yu ikna etmeye çalışan Obama’yı da zor duruma düşürebilir.
SIFIRLAMA POLİTİKASI ZORDA
Obama, Rusya ile yaptığı silahsızlanma anlaşması üzerindeki şüpheleri azaltmayı başarabilir, ancak casus skandalı Kremlin ile kurulması istenen yeni ilişkiyi de zora sokmuş görünüyor.
ABD Ulusal İstihbarat Konseyi’nin (NIC) eski üyelerinden Angela Stent, skandalın Obama’nın ilişkileri sıfırlama çabasını rayından çıkaracakmış gibi göründüğünü ve ABD-Rusya ilişkilerinin seçici ortaklık olarak devam ettiğine işaret ettiğini belirtti.
Bağımsız bir araştırma kurumu olan Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Samuel Charap, Obama’nın Rusya'nın yeniden tanımlamak istemediği ilişkileri yeniden tanımlamaya çalışarak hata yaptığını savundu. Rusya’nın eski Rusya, Putin’in de eski Putin olduğunu belirten Charap, Obama’nın bir suçu olmadığını belirtti.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden 20 yıl sonra iki ülkenin hala birbirleri hakkında casusluk faaliyetleri yürütüyor olması çok şaşırtıcı değil. Hatta Washington’ın İsrail gibi çok yakın bir müttefikinin bile ABD’de sürdürdüğü casusluk faaliyetleri ortaya çıkarıldı. Geçmişte yaşanan benzeri olaylar, Washington ve Moskova’nın bu tür olayları geride bırakıp gündemlerine dönebildiklerini gösteriyor.
Eski Başkan George W. Bush, başkanlığının henüz başlarında Rusya için ajanlık yaptığı ortaya çıkan kıdemli FBI ajanının Robert Hanssen’in tutuklanmasıyla benzer bir zorluk yaşamıştı. Bush, ABD'deki 50 Rus diplomatı sınır dışı etmiş, Moskova da benzer bir tepkiyle cevap vermişti. Ancak üç ay sonra Bush, dönemin Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya gelmiş ve beraber çalışabileceği bir ortaklık ruhu gördüğünü söylemişti.
GEÇMİŞİN AYNISI OLACAK
Ele geçirilen Rus ajanların ABD ulusal güvenliğinin ihlali açısından ciddi bir tehdit oluşturmaması, bu tür bir yaklaşımı kısasa kısas yaklaşımından daha tercih edilebilir kılıyor. Rus liderler de yaşananları önemsemiyor gibi görünmek istiyor gibiler.
Her ne kadar Moskova’nın suçlamalar için ilk yorumu “temelsiz” olsa da, Dışişleri Bakanlığı bu açıklamayı sonradan internet sitesinden kaldırdı ve tutuklananların Rus vatandaşı olduğunu kabul etti. Putin ise ABD’li yetkililerin tutuklamalarda kontrolü kaybettiklerini söyledikten sonra tepkisini hafifleterek ABD ile ilişkilerin “zarar görmeyeceğini” belirtti.
Rusya’dan gelen bazı yorumlarda ise, tutuklamaların ABD hükümetinde Başkan Obama’nın sıfırlama stratejisinin altını oymak isteyen karanlık güçlerin işi olduğunu öne sürüldü.
Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) uzmanı Andrew Kuchins ise, ABD’nin geçmişinde casusluk skandallarını Rusya’nın politikalarından bağımsız gösterdiği çok sayıda örnek olduğuna dikkat çekti.