Haklar ve özgürlüklere uyum rötuÅŸu

Güncelleme Tarihi:

Haklar ve özgürlüklere uyum rötuşu
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 18, 2003 00:00

AB 6. Uyum Paketi, TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye baÅŸlandı. Temel hak ve özgürlükler açısından en geniÅŸ kriterlere sahip tasarıyla, ifade özgürlüğünü kısıtlayan Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesi yürürlükten kaldırılırken, farklı dil ve lehçelerde yayın serbestisi getiriliyor. Aynı tasarı ile cemaat vakıfları mal edilebilecek ve seçimlerde gözlemci bulunabilecek.AB 6. Uyum Paketi, TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye baÅŸlandı. Tasarının görüşmeleri, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Meclis Adalet Komisyonu BaÅŸkanı Köksal Toptan ile bazı AK Parti'li milletvekillerinin önergeler üzerinde çalışmaları nedeniyle gecikmeli baÅŸladı. ÇeÅŸitli kanunlarda deÄŸiÅŸiklik yapan tasarı, 22 maddeden oluÅŸuyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek komisyonda yaptığı konuÅŸmada 6. uyum yasa paketi üzerine yapılan tartışmaların doÄŸal olduÄŸunu ancak, Türkiye'nin 2004 aralık ayına kadar AB:'ye tam üyelik çerçevesinde 2004 yılının Aralık ayına kadar yasal ve yapısal düzenlemeleri yapmak zorunda olduÄŸunu söyledi. AB'nin trenini kaçırmanın dünyanın sonu olmayacağını belirten Çiçek, "ancak, AB devletlerinden biri olmanın yararları Türkiye için çok fazladır" dedi. BaÅŸbakan Yardımcı ve DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül, önceki gün 6. uyum paketinin bu hafta yasalaÅŸacağını söylemiÅŸti. Gül, DışiÅŸleri Bakanlığı'na geliÅŸinde CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer ile yaptığı görüşmeye iliÅŸkin bilgi vermiÅŸti. ''6. uyum paketinin yasalaÅŸması haftaya mı kalıyor?'' sorusuna Gül, ''Bu hafta olacak'' yanıtını verdi. Anadilde yayının özel radyo ve televizyonlarda yapılmasına iliÅŸkin bir soru üzerine de Gül, bu konunun paket içinde yer aldığını ve paketin TBMM'ye gönderildiÄŸini belirterek, ''Bunu nasıl yapacaklarıyla ilgili kuralları, Türkiye'de ilgili, yetkili kurullar belirleyecektir'' diye konuÅŸmuÅŸtu.                TASARIDA NELER VAR?Tasarıyla, Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesi yürürlükten kaldırılırken, farklı dil ve lehçelerde yayın serbestisi getiriliyor. Aynı tasarı ile cemaat vakıfları mal edilebilecek ve seçimlerde gözlemci bulunabilecek.Tasarının ayrıntıları şöyle:22 maddeden oluÅŸan tasarıyla yeni doÄŸmuÅŸ çocuÄŸun yaÅŸam hakkının daha kuvvetli korunması ve ayrıca cezaların caydırıcığının saÄŸlanması amacıyla, anası tarafından ÅŸeref kurtarmak amacıyla yeni doÄŸmuÅŸ çocuÄŸu öldürmesi durumunda 4-8 yıl arası mahkumiyet cezası 6-10 yıl olarak deÄŸiÅŸtiriliyor.6. uyum paketiyle 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı ÇeÅŸitli Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Ä°liÅŸkin Kanun'un 4. maddesi ile 5/6/1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 1. maddesine eklenen fıkra hükümlerine göre, cemaat vakıflarına taşınmaz mal edinme ve taşınmaz mallar üzerinde tasarrufta bulunabilme hakkı tanınıyor. 4771 sayılı Kanunla 2762 sayılı Kanun'un 1. maddesine eklenen altıncı fıkra ile bu vakıflara tasarrufları altında bulunan taşınmazların vakıf adına tescili için altı aylık bir süre getiriliyor. Bu sürenin, 9 Åžubat 2003 tarihinde sona erdiÄŸi ve aynı fıkrada 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı ÇeÅŸitli Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Ä°liÅŸkin Kanun'un 3. maddesiyle, cemaat vakıflarının taşınmaz mal edinmeleri için öngörülen izin makamı deÄŸiÅŸtirildiÄŸinden, maddede belirtilen sürenin kısalığı da dikkate alınarak, ek sürenin tanınması saÄŸlanıyor ve uygulamadaki duraksamaların giderilmesi amaçlanıyor. Dolayısıyla cemaat vakıfları yasanın yürürlüğe girdiÄŸi tarihten itibaren 18 ay içinde tescil baÅŸvurusunda bulunabilecekler.Aynı tasarı çerçevesince 28/12/1993 tarihli ve 3959 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Mahalli Ä°dareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve Ä°htiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nun Bazı Maddelerinin DeÄŸiÅŸtirilmesine Dair Kanun'un 2. maddesiyle, 26/4/1961 tarihli ve 298sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna eklenen 55/A maddesinin aynı kanunungeçici 1. maddesiyle sadece ilk genel yerel seçimlerde uygulanması hüküm altına alınıyor. Maddeyle, seçim dönemlerinde özel radyo ve televizyon yayınlarında uygulanacak düzenlemelere yer verilirken, bu düzenlemelerin sürekli olarak uygulanabilir hale getirilmesi amaçlanıyor.        Öte yandan, maddenin ilgili fıkrasında düşünce ve ifade hürriyetinin geniÅŸletilmesi amacıyla, Yüksek Seçim Kurulunun veya yayının yapıldığı yer ilçe seçim kurulunun maddede belirtilen yaptırım yetkisini uygulamadan önce, daha hafif nitelikte ve kademeli olarak belirtilen yaptırımların uygulanması hüküm altına alınıyor.SEÇİMLERDE GÖZLEMCÄ°Anayasanın ''Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları'' kenar baÅŸlıklı 67. maddesinin ikinci fıkrasında, seçimlerin açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılacağı hükme baÄŸlandığı hatırlatılırken, bu düzenleme ile Türkiye'nin üyesi bulunduÄŸu Avrupa Güvenlik ve Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı (AGÄ°T) bünyesinde bazı Avrupa ülkelerinde, örneÄŸin Ä°spanya, Fransa ve Almanya'da olduÄŸu gibi, ülke genelinde yapılan seçimlerin bu kuruluşça gönderilecek gözlemciler marifetiyle izlenmesi imkanı saÄŸlandığı belirtiliyor ve AGÄ°T Ä°stanbul Zirvesi Kararları sonrasında Arnavutluk, Makedonya ve Rusya'ya Ãœlkemiz de gözlemci gönderdikleri gerekçelerde yer alıyor.Anayasada yer alan, seçimlerin açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılması ilkesinin, uluslararası platformlarda da uygulanabilirliÄŸini saÄŸlamak amacıyla, Türkiye'de yapılan seçimlerin uluslararası gözlemciler tarafından izlenmesine yönelik düzenleme böylece hüküm altına alınıyor.ÇOCUKLARA Ä°STENÄ°LEN Ä°SÄ°M KONULABÄ°LECEK Tasarıyla farklı kültürlere veya örf ve adetlere sahip vatandaÅŸların, özel yaÅŸamlarına ve aile hayatlarına iliÅŸkin hürriyetlerinin korunması amacıyla, çocukların adlarının konulmasında, sadece ahlak kurallarına uygun düşmeyen ve kamuoyunu incitici nitelikte olan adların konulmaması hükme baÄŸlanarak, bu konuda meydana gelen sınırlayıcı yorum ve uygulamaların önlenmesi öngörülüyor.Yine tasarıyla, 23/1/2003 tarihli ve 4793 sayılı ÇeÅŸitli Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Ä°liÅŸkin Kanun ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda deÄŸiÅŸiklikler yapılmak suretiyle, Ä°nsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleÅŸmenin ve eki protokollerin ihlali, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilÄŸi belirtilerek, 4793 sayılı Kanun'la getirilen düzenlemelere paralel olarak, Ä°nsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleÅŸmenin ve eki protokollerin ihlali, idari yargı alanında da bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilen düzenleme yapılıyor.Aynı tasarıyla 4778 sayılı Kanunun 37 nci maddesiyle, 16/6/1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin KuruluÅŸ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 16. maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılarak, müdafi ile görüşmede Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanması imkan dahiline alınıyor. Maddeyle, 4778 sayılı Kanun'da yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸe paralel olarak, 2845 sayılı Kanun'un 16. maddesinin kenar baÅŸlığında yer alan ''müdafi ile görüşme'' ibaresi çıkarılıyor.Ä°BADETHANE AÇILMASITasarının 10. maddesiyle 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı Ä°mar Kanunu'nda yapılan deÄŸiÅŸiklikle, farklı din ve inançlara sahip vatandaÅŸların, ibadet hürriyetlerini din ve vicdan hürriyeti çerçevesinde kullanmalarının saÄŸlanması amaçlanırken, bu çerçevede imar planlarını tanziminde, planlanan beldenin ve bölgenin ÅŸartları ile müstakbel ihtiyaçlar gözönünde tutularak lüzumlu ibardet yerleri açılabilecek. Ä°l, ilçe ve kasabalarda mülki idare amirlerinin izni alınmak ve imar mevzuatına uygun olmak ÅŸartı ile ibadethane açılabilecek. Ä°badet yeri imar mevzuatına aykırı olarak baÅŸka bir amaç için tahsis edilemeyecek. Bu maddeye ke bir madde olarak apartmanların altında ibadethane açılması öngörülüyordu ancak bu hüküm metinden çıkarıldı.Tasarıyla 23/1/1986 tarihli ve 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda yapılan deÄŸiÅŸiklikle, düşünce ve ifade hürriyetinin kısıtlanmaması sebebine dayalı olarak, sınırlama hallerinin azaltılması amaçlanıyor. Buna gerekçe olarak da, Anayasa'nın baÅŸlangıç kısmında ve özellikle 2. maddesinde belirtilen esaslara baÄŸlı kalınması gerektiÄŸi gösteriliyor. Ayrıca 3257 sayılı Kanun'da geçen denetleme kurulunun kuruluÅŸ amacı, oluÅŸumu ve çalışma alanları dikkate alınarak, ayrıca kurulun kararları açısından tek rakamlı temsilin gerekliliÄŸi de göz önünde tutularak, ''Milli Güvenlik Kurulu Genel SekreterliÄŸi'' ibaresi madde metninden çıkarılıyor. Aynı tasarıyla ''Bakanlık veya mülk3 idare amirlerince yapılacak herhangi bir denetim sonucunda eserin Cumhuriyet'in Anayasa'da belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve kamu yararına aykırı bulunması halinde eser yasaklanır ve kanuni takibat açılması hükme baÄŸlanıyor. Aynı tasarıyla 22/11/1990 tarihli ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun, arÅŸiv kayıtlarının verilme ÅŸartını düzenleyen 9. maddesine, özel kanunların yasaklılıkları düzenleyen madde metinlerinde ''affa uÄŸramış olsalar bile'' kaydı taşıyan engel suçlara iliÅŸkin bilgilerin, Adl3 Sicil ve Ä°statistik Genel Müdürlüğü'nce arÅŸivlenerek, gerektiÄŸinde ilgili yerlere verilmek üzere saklanması ihtiyacından doÄŸan kanuni boÅŸluÄŸun giderilmesi amacıyla yeni bir fıkra eklenmiÅŸtir.FARKLI DÄ°L VE LEHÇELERDE YAYINYine aynı tasarıyla 4771 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle, 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların KuruluÅŸ ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü cümlesine getirilen, Türk vatandaÅŸlarının günlük yaÅŸamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yayın yapılması imkanının, uygulamada tereddütlere yol açmaması ve bu alanda tekel oluÅŸturulmasının önüne geçilmesi amacıyla, bu yayınların hem kamu hem de özel radyo ve televizyon kuruluÅŸları vasıtasıyla yapılması yasal güvenceye kavuÅŸturuluyor. SEÇİM YASAÄžITasarıyla 3984 sayılı Kanun'un 32. maddesinde yapılan deÄŸiÅŸiklikle,    geliÅŸmiÅŸ ülkelerin seçim sistemlerine ve seçim dönemi yayınlarına iliÅŸkin hükümlere paralel olmak üzere, düşünce ve ifade hürriyetinin geniÅŸletilmesi amacıyla, seçim dönemlerindeki yayın yasağının, seçim gününden önceki yirmidört saat olmak üzere daraltılması amaçlanıyor. Aynı tasarıyla 4771 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (A) fıkrası deÄŸiÅŸtirilmek suretiyle 17/2/2000 tarihli ve 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Mill3 Parkı Kanununda yer alan idam cezalarının da geneldüzenlemeye paralel olarak müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülüyor. TERÖRLE MÃœCADELE KANUNU'NUN 8. MADDESÄ° KALKIYORYine aynı düzenleme ile 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun eÅŸ, kardeÅŸ veya füruundan birini zina halinde yakalamada suç iÅŸlenmesi halinde faile verilecek cezaları gösteren 462. maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Böylece kanundaki özel bir tahrik hali olarak düzenlenen bu hüküm yerine, Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesinde düzenlenen genel tahrik maddesinin uygulanması olanaklı hale getiriliyor. Aynı madde ile Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesi yürürlükten kaldırılırken, devlet bölünmezliÄŸi aleyhine propaganda suçu düzenleniyor. Buna gerekçe olarak da ÅŸu ifadelere yer veriliyor: ''Anayasanın ''Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti'' kenar baÅŸlıklı 26. maddesinde, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya baÅŸka yollarla açıklama ve yayma hürriyetine sahip olduÄŸu hükme baÄŸlanmıştır. Ä°nsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleÅŸmenin 10. maddesinde her ferdin ifade ve izhar hakkına sahip olacağı ifade edilmiÅŸtir. Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, bu hürriyetin kısıtlanmasında makûl ve ölçülü davranılması, demokratik bir toplumda gerekli bir tedbir olması ve genel yarara yönelik meÅŸru amaçlara uygun olması ölçütleri aranmaktadır. Batı ülkelerine bakıldığında, propaganda suçları terör eylemi kapsamında deÄŸerlendirilmemektedir. Zira terör, siyas3 ÅŸiddetten ibarettir. İçinde fiilen ÅŸiddeti barındırmayan eylemler, terör eylemini oluÅŸturmazlar. ÖrneÄŸin Fransa'da terör eylemi olarak kabul edilen fiiller üç grup altında toplanmıştır. Fransız Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 706-16. maddesine göre, korku ve terör yaratmak suretiyle kamu düzenini ağır bir biçimde bozmak amacıyla iÅŸlenen fiiller, terör eylemi olarak adlandırılmıştır. Fransız hukukuna göre, hayata vücut bütünlüğüne ve bireysel özgürlük aleyhine iÅŸlenen suçlar, madd3 zarar meydana getiren ve genel tehlike yaratan suçlar ile terör eylemlerinin hazırlığını teÅŸkil eden suçlar, terör suçu olarak adlandırılmaktadır. 1994 tarihli yeni Fransız Ceza Kanununun IV. Kitabının ''Terörizm'' baÅŸlığını taşıyan II. babında terör eylemleri sayılmıştır. Fransız Ceza Kanunu'nun 421-1 ile 421-4 maddelerinde hangi eylemlerin terör eylemi sayılacağı belirtilmiÅŸtir. Ä°spanya Ceza Kanunu'nun 260. maddesinde terör suçları ve patlayıcı maddeler bulundurma fiilleri cezalandırılmıştır. Almanya'da terör kavramının tanımı yapılmamıştır. Ağır suçların iÅŸlenmesini amaçlayan örgütlerin kurulmasını cezalandıran Alman Ceza Kanunu'nun 129. maddesindeki suç kalıbında da faaliyette bulunanların saiki nazara alınmamıştır. Fakat kanunun gerekçesinde belli fiillerin Anayasaya uygun düzeni deÄŸiÅŸtirmek amacıyla iÅŸlenmesi hali, bir amaç olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesinin yürürlükten kaldırılması ile ülke bütünlüğünün korunması bakımından bir boÅŸluk doÄŸmayacaktır. Türk Ceza Kanunu'nun 311. maddesi gereÄŸince, 8. maddesinin yürürlükten kaldırıldığında boÅŸluk doÄŸması bir tarafa, ülke bütünlüğü aleyhine propaganda suçu daha ağır bir cezayla cezalandırılabilecektir. Öte yandan, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinin ikinci fıkrası doÄŸrudan olmasa da dolayısıyla mill3 birliÄŸi, milli baÄŸlılığı koruyan bir hükümdür. Ancak, din, dil, ırk ve bölge farklılarının vurgulanması halinde fikr3 içtima kuralları (TCK m.79) gereÄŸince, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinin ikinci fıkrası hükmü de uygulanabilecektir. Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi kararlarında yakalanan kiÅŸiye gözaltında bulunduÄŸu süre içinde avukat yardımından faydalanma hakkı tanınmadan alınan ifadelerin, yargılama safhasında delil olarak kullanılması, Avrupa Ä°nsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleÅŸmenin adil yargılamaya iliÅŸkin 6. maddesinin ihlali niteliÄŸinde görüldüğünden, bu tip kararların önüne geçilebilmesi bakımından, yakalanan veya tutuklanan ÅŸahısların haklarına iliÅŸkin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 135 ve devamındaki maddelerdeki hükümlerin, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin görevine giren suçlarda da uygulanması bakımından 2845 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı ''ÇeÅŸitli Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Ä°liÅŸkin Kanun''un 37. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bu düzenleme karşısında 3842 sayılı Kanunun 31. maddesinin birinci fıkrasındaki hükmün yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Bu nedenle, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ''Sanığın tutuklanması ve tutuklama müzekkeresinin ÅŸekli'' kenar baÅŸlıklı 106. ''Tutuklunun sorguya çekilmesi'' kenar baÅŸlıklı 108., ''Ä°fade ve sorgunun tarzı'' kenar baÅŸlıklı 135.,''Yakalananın veya sanığın müdafi seçimi'' kenar baÅŸlıklı 136., ''Baronun müdafi tayini'' kenar baÅŸlıklı 138., ''Yakalanan kiÅŸi veya sanığın birden fazla olması halinde savunma'' kenar baÅŸlıklı 142., ''Müdafiin dava evrakını tetkiki'' kenar baÅŸlıklı 143. ve ''Müdafi ücreti'' kenar baÅŸlıklı 146. maddelerinin Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin görev alanına giren suçlarda uygulanmayacağına iliÅŸkin 3842 sayılı Kanun'un 31. maddesinin birinci fıkrasının yürürlükten kaldırılması amaçlanmıştır''. Yine aynı tasarıya eklenen geçici madde ile kanunun yürürlüğe girdiÄŸi tarihten sonra, Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'nce verilen kararlar hakkında uygulanacağı hükme baÄŸlanıyor. Ayrıca, kanunun yürürlüğe girdiÄŸi tarihte kesinleÅŸmiÅŸ olan Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi kararlarına iliÅŸkin yargılamanın yenilenmesi istemlerinin, Kanununyürürlüğe girdiÄŸi tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacağı da ayrıca hükme baÄŸlanıyor. TASARININ GEREKÇESÄ°18 madde olduÄŸu öğrenilen tasarının genel gerekçesinde ise ÅŸu ifadelere yer veriliyor: ''Avrupa BirliÄŸi'nin 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan toplantısı ile yeni bir boyut kazanan Türkiye'nin Avrupa BirliÄŸi adaylığı sürecinde, yerine getirmesi gereken yükümlülüklerin başında, kamuoyunda ''Kopenhag Kriterleri'' olarak tanımlanan siyasal kriterleri, kendi iç hukukunda tam anlamıyla gerçekleÅŸtirecek kanun3 düzenlemeleri yerine getirmesi gelmektedir. Bu baÄŸlamda, aday ülkeler yönünden ayrı bir ÅŸekilde düzenlenen ve her aday ülkenin yerine getirmesi gereken deÄŸiÅŸikliklerin yer aldığı ve ülkemizle ilgili olarak 4 Aralık 2000 tarihinde onaylanan ''Katılım Ortaklığı Belgesi''nin, ''düşünce hürriyeti, gözaltı süreleri, toplantı ve örgütlenme hürriyetleri ile insan hakları ihlallerini engelleyecek kurallar''la ilgili olarak, hukukumuzda deÄŸiÅŸikliklerin yapılmasının gerektiÄŸi ifade edilmiÅŸtir. Ãœlkemiz yönünden, katılım ortaklığı belgesinde yer verilen konuların hukukumuzda ne ÅŸekilde düzenlenebileceÄŸini öngören 19 Mart 2001 tarihli ve 2001/2129 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen ''Avrupa BirliÄŸi Müktesebatının Ãœstlenilmesine Ä°liÅŸkin Türkiye Ulusal Programı''nda da, Kopenhag Siyas3 Kriterlerine uyum saÄŸlamabakımından bu düzenlemelerin gerçekleÅŸtirilmesi ilke olarak benimsenmiÅŸtir. Bu baÄŸlamda, 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin DeÄŸiÅŸtirilmesi Hakkında Kanunla, baÅŸta temel hak ve hürriyetler olmak üzere, Anayasanın birçok maddesinde deÄŸiÅŸiklik yapılarak, demokratikleÅŸme ile temel hak ve hürriyetlerin Avrupa BirliÄŸi ülkelerinin mevzuatına paralellik saÄŸlanması bakımından önemli bir adım atılmış, ancak bu deÄŸiÅŸikliklerin çeÅŸitli kanunlar boyutunda gerçekleÅŸtirilmesi zorunluluÄŸu da ortaya çıkmıştır. Bu gerekçelerle yapılan çalışmalar sonucunda, 6/2/2002 tarihli ve 4744 sayılı, 26/3/2002 tarihli ve 4748 sayılı, 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı, 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı ve 23/1/2003 tarihli ve 4793 sayılı Kanunlarla mevzuatımızda yer alan çeÅŸitli kanunlarda deÄŸiÅŸiklik yapılarak, ülkemizin bu konudaki kararlılığı ve iradesi ortaya konmuÅŸtur. Kanun Tasarısı, bir yandan Anayasa'da yapılan deÄŸiÅŸikliklere uyum saÄŸlanması, diÄŸer yandan Avrupa BirliÄŸi Müktesebatının Ãœstlenilmesine Ä°liÅŸkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde yapılması gerekli tedbirlerle ilgili olarak çeÅŸitli kanunlarda deÄŸiÅŸiklik yapılması amacıyla hazırlanmıştır''.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!