Güncelleme Tarihi:
Haksız tahrik indirimini asgari oranda uygulayan mahkeme heyeti kız kardeşlerdin cezalarını iyi hallerini de ekleyerek ömür boyu hapis cezalarında indirim uyguladı. Ancak tanık ifadelerine geniş yer verilen gerekçeli kararda mahkeme heyeti, cinayet anıyla ilgili hükmünde kızların ifadelerinin tersinde bir kanaat getirdi. Karardan sonra iki kardeşin de moral olarak çöktüğünü ifade eden avukatları Yargıtay’a başvururken torunlarından şikayetçi olan Kasım Süngü de cezayı az bularak avukatı aracılığı ile temyiz başvurusunda bulundu.
06.00’YA KURDUK ÇÜNKÜ…
Şeyda P. ve Beyza P. kardeşler kamuoyuna da yansıyan cinayet anını anlattıkları ifadelerinde, anneleriyle o gece bir daha birahanelerde çalışmaması, alkol kullanmaması ve eve erkek getirmemesi konusunda konuştuktan sonra odalarına geçtiklerini, saati de 06.00’ya kurup annelerinin verdiği sözü tutup tutmadığını kontrol için kalktıklarını söyledi. Annelerinin yanına gittiklerinde kendisini kontrol etmelerine sinirlenerek üzerlerine yürüdüğünü, mutfaktan bıçak aldığını, bunun üzerine kendilerini korumak için şok aleti ile annelerine direndiklerini ve elinden düşen bıçakla kendilerini kaybederek vurduklarını anlattı.
SAVUNMALARININ AKSİNE KANAAT
Ancak mahkeme gerekçeli kararında şu görüşlere yer verdi: “Sanık Şeyda P. ile B.P.’nin savunmalarında özetle olayı ikrar ettikleri, annelerinin kötü yaşantısı nedeniyle kendisini defalarca uyardıklarını ve yine kendilerine kötü davranan maktüleyi, olay günü üzerlerine bıçak ile saldırması sonucu öldürdüklerini beyan etmişler ise de; gerek sanık Şeyda’nın gerekse B.’nin kovuşturmadaki ve aşamalardaki savunmalarının aksine gerek Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı gerekse olay yeri inceleme görevlilerince olay yerinde yapılan kamera kayıtlarında maktülün kendi yatak odasında ayakları yatağının hemen dibinde olması nedeniyle ayakları karnına çekilmiş bir halde ve yüzü yastık ile kapatılmış bir halde bulunduğu bu nedenle savunmalarının aksine sanık Şeyda ve B.’nin yaptığı iş nedeni ile geç saatte yatan maktülenin uyku halinde olduğu saat 06.00 sularında öldürmeye karar verdikleri, sanık B.’nin beyanında da belirttiği üzere maktüleye öncelikle elektro şok cihazı ile sersemletmek suretiyle 17 tanesi tek başına müstakilen ve birlikte öldürücü nitelikte 24 adet kesici alet yarası olacak şekilde bıçak ile darp ettikleri, yine maktülenin bağırmasını önlemek amacıyla yüzünü yastık ile kapattıktan sonra, şüphelerden arındıktan sonra tanık E.’ye maktülenin ağzından mesaj gönderdikten sonra yine evde olmadıkları kanısını uyandırmak için tanık E.’yi telefon ile arayarak dışarıda olduklarını söyledikleri hususları birlikte değerlendirildiğinde sanık Şeyda ve B.’nin geliştirdikleri savunmalarının aksine haksız bir saldırı altında yasal savunma içinde olmadıkları gibi olayda üst hadden haksız tahrikin uygulanmasını gerektirir bir durumun da olmadığı kanaatine varılmış ancak bu olaydan önce yine aksi kanıtlanmayan savunmaya göre maktülenin çocuklarından sanık Şeyda’ya karşı gerek parmağı kırılacak şekilde gerekse makas ile yaralayacak nitelikte şiddet uygulandığı belirtilen eylemleri nedeniyle TCK’nın 29/1 maddesinde düzenlenen tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanmasının ceza adaleti bakımından zorunlu olduğu düşünülmüştür.”
Şeyda P. ve B.P. kardeşlerin avukatı Hakan Turan cezayı çok bulduklarını ifade ederek, “Yargıtay Ceza Kurulu’nun buna ilişkin yüzlerce kararı var. Şüpheden sanık yararlanır. Olay anını gören herhangi bir görgü tanığı yok. Yaşayansa müvekillerim. Müvekillerimin beyanlarını destekleyen ise dosyada onlarca delil var. Adli Tıp raporunda maktülenin elinde saçlar bulundu. Bu da ilk fiilin karşıdan geldiğini ve şiddet uygulandığını gösteriyor. Şeyda’nın kolunda kızarıklık ve morluk raporla tespit edildi. Şeyda’nın kafasında viski şişesi kırmış, iki hafta önce makasla yaralamış, 2008’de parmağını kırmış. Sürekli şiddet uyguladığı tanık ifadeleriyle ve geçmiş raporlarla da delillendirildi. Bizim yaptığımız savunmanın temelinde meşru müdafaa var. Tüm şartlar geçmiş ve olay anında yaşananlarla oluşmuş durumda. Bu nedenle beraatlerini talep ettim. Dosyadaki Adli Tıp Raporu’nda anneden alınan vajinal sürüntüde birden fazla DNA örneği çıkmasına, vücudundaki kesiklerden biri hariç diğerlerinin en büyüğü iki santim derinliğinde olmasına yani bir boğuşma olduğunu göstermesine rağmen, meşru savunma verilmemesine ve haksız tahriğin niye asgari düşünüldüğüne anlam veremedik” diye konuştu.
OLAYIN GEÇMİŞİ
13 Eylül 2013’te , eşinden boşandıktan sonra iki kızıyla birlikte yaşayan ve birahanede garsonluk yapan Gülseren Süngü’nün cesedi, eve gelen minibüs şoförü erkek arkadaşı E.Ş. tarafından bulundu. Çelişkili ifade veren kız kardeşlerden birisinin ayaklarındaki kan izinden şüphelenen polisin ayrı ayrı yaptığı sorgu sonrasında annelerini öldürdükleri belirlendi. İki kız kardeş hakkında Karşıyaka 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Önceki duruşmada savcı, kardeşlerin cinayeti tahrik altında işlediklerini, bu nedenle haksız tahrik indiriminin uygulanması istemişti.