Nurettin KURT / ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 06, 2016 01:56
Diyanet’in lüks makam aracı haberi nedeniyle Hürriyet gazetesine açılan davayı reddeden hâkim Verda Çiçekli, gerekçesinde şöyle dedi: “Her eleştiri hakaret sayılırsa, basın özgürlüğü ortadan kalkar.”
DİYANET Vakfı’nın, Hürriyet gazetesinin “Makam aracı bir milyon TL” haberi üzerine “Kişilik haklarına saldırı” suçlamasıyla Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı tazminat davası dün görüldü. Diyanet İşleri Başkanlığı’na alınan lüks makam aracını haber yapan Hürriyet gazetesi aleyhine açılan davayı reddeden hâkim Verda Çiçekli, gerekçeli kararında, “Yapılan her eleştiri hakaret kabul edilip ceza verilirse basın özgürlüğü ortadan kalkar, mahkemeler sansür işlevi görür” dedi. Çiçekli, özetle şunları kaydetti:
‘ÖNEMLİ OLAN ALINMASI’“Aktarılmak istenen husus, aracın Diyanet İşleri Başkanlığı’na bu bedel üzerinden tahsis edildiğidir. Aracın kimin bütçesinden alındığından çok, bu kadar yüksek bir bedelle kamu görevlisine araç tahsis edilmesidir. Aracın genel, Diyanet ya da Diyanet Vakfı bütçesinden alınması, haber niteliğini etkilemeyecektir. Kamu bütçesi veya yardım adı altında toplanan paraların ne şekilde, nerelerde kullanıldığını haber yapmak basın özgürlüğü ve asli görevidir.”
'KAMU YARARI'HÂKİM Verda Çiçekli, gerekçesini şöyle tamamladı:
“Haber gerçek, güncel ve verilmesinde kamu yararı var. Verilişinde öz ile biçim dengesi korunduğu için yayınlamasında hukuka aykırı bir yön yok. Bu hale göre, haberin basının asli görevi olan, konuyu aydınlatma ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki, AİHM kararlarında, demokratik bir toplumda basının temel işlevini yerine getirirken basın özgürlüğünün aynı zamanda abartmayı ve hatta provokatif olmayı kapsadığı, siyasi makamları temsil eden kişilerin eleştirilere açık olması, haklarında yazılan yazıları geniş bir açıdan yorumlaması ve hoşgörü ile yaklaşması gerektiği kabul edilerek, bu gibi yayınlar yapan basın mensuplarının cezalandırılmasının bir tür sansür olacağı yönünde karar vermiştir. Basın mensuplarının yaptığı her eleştirinin suç sayılması ya da hakaret sayılıp manevi tazminata hükmedilmesi halinde mahkemelerin sansür işlevi göreceği ve basının temel hakkı olan basın özgürlüğünü ortadan kaldırır bir sonuç doğuracağı gözden uzak tutulmamalıdır.”