HAKAN KAYNAR'A SORU: KARÅžISIN AMA NEYE? Hakan Kaynar

Güncelleme Tarihi:

HAKAN KAYNARA SORU: KARÅžISIN AMA NEYE Hakan Kaynar
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 29, 2001 00:00

HAKAN KAYNAR'A SORU: KARÅžISIN AMA NEYE? Hakan Kaynar kardeÅŸimiz soyut alemden gerçek dünyaya ve Osmanlı'nın kucağına düşmüş. HoÅŸ geldin Hakan Kaynar! Bir süre önce Agora'da yayınlanan uzunca bir yazımda Osmanlı Tarihi'nin Türk insanına aktarılırken kötü, karanlık yanlarından sıyrılarak, arıtılarak aktarıldığından söz etmiÅŸ ve bu karanlık tarihten birkaç sayfayı siz Agora okuyucuları ile paylaÅŸmıştım. Ancak nedense Hakan Kaynar bu yazıya bir karşı yazı kaleme alma ihtiyacı duymuÅŸ ve 24 Ocak günü sizlerin de zevkle, bir solukta okuduÄŸu Pulitzerlik yazısını yazıp Agora'ya göndermiÅŸ. Bunu yapmasına neden olarak da benim "Osmanlı tarihi, hep parlak, görkemli bir tarih gibi halka sunuluyor" yollu anafikrimi gösteriyordu. Hakan Kaynar anlayabildiÄŸim kadarı ile bu noktada bana karşı çıkıyor ve aslında Cumhuriyet rejiminin Osmanlı tarihine hiç de benim ifade ettiÄŸi gibi sıcak bakmadığını, üniversite sınavı soru kitapçığından verdiÄŸi çok ciddi, kayda deÄŸer örneklerle anlatmaya çalışıyordu. Åžimdi sevgili Hakan Kaynar'a sormak istiyorum: Acaba o yazıda anlattığım karanlık sayfaları hangi ders kitabında okuyabilirsiniz? Az buçuk tahsil görmüş kaç kiÅŸi bu karanlık sayfalardan haberdardır? Türkiye'de kaç kiÅŸi Osmanlı sarayındaki OÄŸlancılık müessesinden haberdardır? Sultanlar Sultanı Fatih Sultan Mehmet'in bir cinsi sapık olmasını kim kabul edebilir, kim bir ders kitabına koyabilir ki? Ya da anlı ÅŸanlı 4. Murat'ın Ermeni dönmesi Musa Melek Çelebi adında bir oÄŸlana aşık olduÄŸuna kim inanır ki? Ya da yine aynı Fatih'in, bizzat oÄŸlu tarafından, gizli bir Hıristiyan olduÄŸu için zehirletilerek öldürüldüğüne ve bu ölümden sonra Ä°stanbul'da çıkan karışıklıklar nedeniyle cesedinin Gebze'de unutulduÄŸuna ve kokmaya yüz tuttuÄŸuna? Bugünlerde bir Ermeni soykırım yasa tasarıları tantanasıdır gidiyor. Kendi tebaasına en ağır zulmü reva gören bir imparatorluk, bir azınlığın yaÅŸam hakkına da dokunmuÅŸ olabilir tabii. Sarıkamış Harekatı'nda can veren 90.000 insan Ermeni deÄŸildi ki, Türktü. O Türkleri öldüren de Ermeniler deÄŸildi. Osmanlı idi. Kendi askerine, kendi milletine böyle davranan, sınırları içinde yaÅŸayanları koyun gibi gören bir imparatorluk Ermenileri de el üstünde tutmadı tabi... Ben sözkonusu "evlere ÅŸenlik" yazımı yazarken esin kaynağım, Çetin Altan'ın Tarihin Saklanan Yüzü: Ä°dam Edilen 44 Vezir-i Azamın Dramı-Öldürülmüş Åžehzadeler ve DevrilmiÅŸ PadiÅŸahlar ve Dimitri Kantemir'in Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun YükseliÅŸ ve Çöküş Tarihiadlı kitapları oldu. Ayrıca John Hammer'ın ünlü Osmanlı Tarihi'nden de yararlandım. Hakan Kaynar'ın tahmin ettiÄŸi gibi PadiÅŸah Anaları'ndan deÄŸil. Adını verdiÄŸim yazar ve eserleri bilmiyorsa Ä°nternet'ten ya da Britannica'dan bu kaynaklara eriÅŸebilir kendisi... Mustafa Kemal Atatürk'ün "Beni Unutmayınız" sözüne ilk defa rastlamış olması konu hakkında sınırlı bilgisi olduÄŸu halde ahkam kesmekte olduÄŸuna iÅŸaret etmektedir. (Yazısının yayımlandığı 24 Ocak günü katledilen UÄŸur Mumcu'nun sık sık deÄŸindiÄŸi bir ÅŸeyi yapmıştır kendisi. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuÅŸtur.) Belki yaşı küçüktür, hatırlamayabilir: Yıllar önce TRT'de "Beni Unutmayınız" adında bir program yayınlanır ve Atatürk'ün Nutku'ndan her gün kısa bir bölüm okunurdu. Program, adını bu üstü çizili ifadeden almıştır. Söz konusu ifadenin orijinali Ankara'da Anıtkabir müzesindedir. Kendisine ÅŸunu sormak istiyorum: Yazımda yer verilen Osmanlı'nın karanlık yüzü ile ilgili hususlardan hangisine karşıdır? PadiÅŸahların anaları Türk deÄŸildir. PadiÅŸah babalarının analarının soyları da dolayısı ile Türk deÄŸildir. Osmanlı, kendi çıkarları neyi öngörüyorsa onu öne çıkarmaya çalışmıştır. Yıkılma döneminde imparatorluk içindeki milletleri bir arada tutmak için, Osmanlıcılık fikir akımını desteklemiÅŸ, bu akımı tutturamayınca, Ä°slamcılık'ı ileri sürmüş o da iÅŸe yaramayınca Türkçülük propagandasını... Ziya Gökalp'in -kendisi Kürt olmasına raÄŸmen- coÅŸkulu bir Türkçü olarak ortaya çıktığı dönem iÅŸte bu dönemdir Hakan Kaynar. Deli Ä°brahim, deli deÄŸil midir? Murat IV, çok mu merhametlidir? Genç Osman, hayaları sıkılarak katledilmemiÅŸtir de gül kokularından başı dönüp balkondan düştüğü için mi ölmüştür? Fatih, bebek kardeÅŸi Ahmet'i boÄŸdurtmamış mıdır? Onu boÄŸdurtan adamı da ertesi gün halletmemiÅŸ midir? Osmanlı veliahtları kafeslerde kafayı sıyırmadılar da memleket meseleleri ile uÄŸraÅŸmaktan mı üşüttüler? Nedir karşı çıktığınız Hakan Kaynar? Osmanlı'nın övgülerle anlatılması baÅŸka ÅŸeydir, karanlık yanlarının anlatılmaması -ama saklanmaması da- ayrı ÅŸeydir. Sonuçta Osmanlı ile ilgili her türlü yayın her yerde rahatlıkla bulunabilmektedir. Ama Osmanlı Tarihi'nin yukarıda anlattığım hangi yönleri okul kitaplarında vardır? O akıllara ziyan üniversite sınavı tarih soruları istatistiÄŸinizde yer alan sorulardan hangisinde Osmanlı sarayının oÄŸlancılık yanı sorulmaktadır? Hangi soruda Fatih'in boÄŸdurttuÄŸu el kadar bebeÄŸin adını sorarlar o sınavlarda? Ama Viyana kuÅŸatması sırasında hainlik eden Kırım Hanı'nın adının Giray olduÄŸunu kafamıza kazırlar, deÄŸil mi? Çünkü o bir Osmanlı deÄŸil hain bir Kırımlıdır. Osmanlı asla yanlış yapmaz. Tam baÅŸaracakken bir hain çıkar ve her ÅŸeyi berbat eder, deÄŸil mi? Osmanlı, dünya tarihine kaç bilim adamı, kaç yazar, ÅŸair, düşünce adamı armaÄŸan etmiÅŸtir? Gutenberg matbaayı icat ettiÄŸinde Osmanlı ne yapıyordu? Kopernik güneÅŸ sistemini, Newton evreni tanımlarken Osmanlı neyle uÄŸraşıyordu? OÄŸlancılık ile, birbirinin kuyusunu kazmakla, savaÅŸmakla, vuruÅŸmakla. Bakınız Hakan Kaynar Bey. Türk'ü adam yerine koymayan Osmanlı'yı ben atam saymam. Ben bir tek Kemal Atatürk'ü tanırım. Kaplancı köpekler onun için bak neler söylüyorlar: (Atatürk'ün vefatı ile ilgili bölümden...) "Ortada leÅŸ kaldı. Bu leÅŸ hangi dinin vecibeleri üzerine muamele görecekti? LeÅŸin etrafındakileri ÅŸaÅŸkınlık almıştı. Korkunç bir pis koku Çernobil faciası gibi etrafa yayılmaya baÅŸlamıştı. Din-i Mübin-i Ä°slam'ın temeline 98 dinamit yerleÅŸtiren M. Kemal'in leÅŸi uzun süre ortada kaldı. Nihayet Hıristiyanlık dinindeki gibi, üzerine elbiseler giydirilerek alelacele yarım ton tunçtan yapılmış bir tabuta tıkıldı." Kemal Atatürk'ün babası ile ilgili olarak söylenenleri de okumak ister misiniz Hakan Kaynar Bey! "Mustafa Kemal'in anası Selanik'te kerhanede imiÅŸ. YeniÅŸehir Tırnova'sından ve oranın ileri gelen kabadayılarından AbdoÅŸ AÄŸa Selanik'e gelir, bu kadını görür, alır götürür. Orada piç olarak Mustafa Kemal doÄŸar. Mustafa beÅŸ yaÅŸlarında iken AbdoÅŸ ölmüş, anası oÄŸlu ile Selanik'e gelmiÅŸ. 12 yaşında iken Mustafa, Tırnova'ya gidip miras istemiÅŸ ise de piçliÄŸini söylemiÅŸler, geri göndermiÅŸler. Mustafa, mektebe girmiÅŸ. Anası gümrük kolcusu Ali Rıza ile evlenmiÅŸ. Çok tuhaftır; Mustafa Kemal anasından bahseder, fakat babasından bir defa bile bahsetmemiÅŸtir." Ben bu tür sözleri iÅŸittiÄŸimde ürperiyorum, irkiliyorum. Ya siz? Sadece Osmanlı mıdır, devletin naklederken yansız olmadığı. Devletin kurucusu Atatürk de dahildir buna. Kaçımız Ata'nın Bursa Nutku'ndan haberdarız? Kaç ders kitabında ÅŸu satırları gördük Hakan Kaynar Bey: "Türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doÄŸruluÄŸuna herkesten çok inanmıştır. Rejimi ve Devrimleri benimsemiÅŸtir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu; bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır… demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taÅŸla, sopa ve silahla… Nesi varsa onunla eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç 'Polis henüz Devrim ve Cumhuriyet'in polisi deÄŸildir' diye düşünecek fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!'. Onu hapse atacaklar, kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, Ä°smet PaÅŸa'ya, Meclis'e telgraflar yaÄŸdırıp haksız ve suçsuz olduÄŸu için tahliyesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek… diyecek ki; 'Ben inanç ve kanaatimin gereÄŸini yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. EÄŸer buraya, haksız olarak gelmiÅŸsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir…'Ä°ÅŸte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliÄŸi." (Bursa Nutku) Hakan Kaynar Bey, siz neyi savunuyorsunuz? Levent GÖKTEM - 29 Ocak 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!