Güncelleme Tarihi:
Rüşvet değil komplo
TARİH; 1 Kasım 2000...
Yer; Antalya Ulaştırma Bölge Müdürlüğü...
Bölge Müdürü Kadir Şahbaz, şube müdürü Zeki Bey, Özkum Taşımacılık Kooperatifi'nin Başkanı Ziya Çalışkan, kooperatif üyesi Hasan Ali Taşçene ve tanımadığı meçhul bir kişi ile oturuyor. Önce, hararetli bir tartışma başlıyor odada... Sonra ortalık duruluyor. Ve, odadaki sessizliği, birden ayağa kalkan o meçhul kişinin gür sesi bozuyor;
‘‘Müdür bey, ben polisim, karakola gidiyoruz.’’
O gür sesin sahibi, bir köşede sessizce oturan, ‘‘Rüşvete suçüstü’’ yapmakla görevli sivil polistir.
‘‘Rüşvet almak’’ suçundan üç ay tutuklu kalan Antalya Ulaştırma Bölge Müdürü Kadir Şahbaz, geçtiğimiz perşembe günü tutuksuz yargılanmak üzere serbet bırakıldı. Cezaevinden çıkar çıkmaz, daha evine gidip hasret gidermeden, başından geçenleri Haftanın Sohbeti'ne anlatan Şahbaz, ‘‘Komplo kurbanıyım’’ dedi.
Şahbaz'ın başına gelenler geniş yankı uyandırdı... Kameralar, bazen onu hakim karşısında ağlarken, bazen de yakınlarını adliye çıkışında, rüşvet iddiasında bulunanları döverken görüntüledi...
Duruşmalar boyunca, Kadir Şahbaz'ın rüşvet öyküsüne bol bol siyaset karıştı. MHP adı, tutanaklarda geniş yer buldu. Çünkü, Şahbaz, son seçimlerde 4'üncü sıradan milletvekili adayıydı... Seçimi de, kendi deyimiyle, ‘‘Kılpayı’’ kaçırmıştı. Şahbaz, MHP İl Başkanı Ali Baki Sarıca'nın, bu gücünden korktuğunu, ‘‘Bu adamı bitirin’’ talimatı ile de düğmeye basıldığını ileri sürdü.
İşte, Kadir Şahbaz'ın ağzından rüşvetin öyküsü;
Ulaştırma Bölge Müdürlüğü'ne nasıl atandınız?
Dörtlü kararname ile atandım.
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ü tanıyor muydunuz?
Hayır.
Kim aracı oldu?
Kendim istek yaptım.
MHP'den milletvekili adayı olmanın bir etkisi oldu mu?
Mutlaka oldu. Bürokratların atanmasında olur.
Ankara'ya gidip Öksüz'le siz mi görüştünüz?
Evet.
Ne dedi?
İzmir'i teklif etti bana. İzmir Ulaştırma Bölge Müdürlüğü boştu. İzmir'e gitmek istemedim. Seçim bölgem ve evim Antalya olduğu için istemedim. Bunun üzerine, Antalya Bölge Müdürü'nün İzmir'e, benim Antalya'ya atanmam gündeme geldi. Sayın bakana, ‘Eğer, Antalya Bölge Müdürü rıza gösterir, İzmir’e gitmek isterse, o İzmir'e, ben Antalya'ya geleyim' dedim. Bunun üzerine, Personel Daire Başkanı, Antalya Bölge Müdürü ile telefonla görüştü.
TELEFONLA GÖRÜŞTÜM
O zaman Ulaştırma Bölge Müdürü kimdi?
Ömer Tekin bey. Ömer Bey'le ben de telefonla görüştüm. Eğer, çocukların, ailen huzursuz olacaksa, kesinlikle yerine gelmem, başka iş yaparım dedim. Kabul etti. O İzmir'e gitti, ben de onun koltuğuna oturdum. Bütün hedefim; hiç parti ayrımı yapmaksızın, okullarda nasıl öğrencileri eşit şekilde okutuyorsam, burada da bütün insanlara eşit şekilde hizmet vermek oldu. Fakat, bu son olay, beni ve sevenlerimi üzdü.
Sizi daha önce, rüşvet olaylarına karşı uyarmışlar mıydı?
Hayır. Ama, göreve başladığım zaman mesai arkadaşlarımla toplantı yapıp, onlara, ‘Buraya kim gelirse gelsin, siyasi görüşünü sormayacaksınız. Gelen belediye başkanı bile olsa, hangi partiden geldiğini sormayıp herkese eşit şekilde hizmet vereceksiniz. Sizlere gelen bir lekeyi kendime gelmiş sayarım’ dedim. Arkadaşlarıma nasihatte bulundum.
Böyle bir şey bekliyor muydunuz?
Böyle bir komplo beklemiyordum.
Nasıl oldu peki ?
Çiçek Tur Kooperatifi kurulmuş. 55 kişilik bir taşıma kooperatifi.
Nerede bu kooperatif?
TAŞIMA KOOPERATİFİ
Kumluca'da. Valilik bize yazı yazınca, gittik, baktık, inceledik. Şartları uygun.
Kooperatif ne istedi sizden?
Güzergah izin belgesi.
Bu belgeyi siz mi veriyorsunuz?
Görev benim de değil aslında. Ama, valilikte bu işi yapan olmadığı için bizim bölge müdürlüğü sekreteryalığını yapıyor. İmza yetkisi valilikte. Benim imza yetkim bile yok.
Peki niye gittiniz?
Vali gönderdi.
Sizi mi gönderdi?
Ulaştırma Bölge Müdürlüğü adına beni gönderdi.
Elinizde valilikten verilmiş bir görev emri var mıydı?
Vardı. Ve, gittik. Kooperatifin yerini tutmuşlar, şartlar oluşmuş. Her şeyleri yasal. Konuyu, yardımcıma, şube müdürüne, şefe havale ettim. Dosya kayıtlara girdi. Dosyadan evraklar kaybolmayacak diye tembih ettim.
Daha sonra ne oldu?
Diğer kooperatifin başkanı Ziya Çağlayan, Serik'te iken beni evimden aradı. ‘Bizim burada, yeni bir kooperatif kuruluyormuş. Buna izin vermeyeceksin’ dedi. Ben de, ‘Bu yetki bende değil, valilikte’ dedim.
ÖNCEDEN TANIYORDUM
Evinizi aradığına göre, arkadaşınızdı galiba?
Tanıyordum önceden. Kumluca'dan heyet halinde ziyaretime gelmişlerdi.
MHP ile bir ilişkisi var mı?
Var.
Peki, telefon ettiğinde siz ne tepki verdiniz?
Azarladım. Ondan sonra Kumluca Ülkü Ocakları eski Başkanı il delegesi Hasan Ali Taşçene'yi göndermiş bana.
Niye gönderiyor?
Öbür kooperatife izin verilmemesi için.
Bu işin onlara zararı nedir?
İki kooperatif bu taşıma işini paylaşacaklar ve rant düşecek.
Diğer grup hangi partiden?
Karma.
TEHDİT EDİLDİM
Hasan Ali Taşçene sizi tehdit etti mi?
Benden resmi evrakları neredeyse yok etmemi istedi. ‘Ben bunları yok etmem’ dedim. Ben bunu söyledikten sonra il başkanı Ali Baki Sarıca'ya gidiyor. Bunlar da bunu fırsat bilip, bu öldürücü darbeyi, bubi tuzağını kurmaya çalışıyorlar. Kooperatif başkanı geldi kovdum. ‘Bir daha böyle şeyler isteyeceksen gelme’ dedim.
Olay günü ne oldu?
Olay günü görevde bir yılım doluyordu. İzne ayrılacaktım. Çünkü, vatandaşların sorunlarıyla da ben ilgileniyorum. Vatandaş, MHP milletvekilleri Tunca Toskay'a Nesrin Hanım'a sayın Müderrisoğlu'na ulaşamıyor, hep bana geliyordu. Yorulmuştum. Bu işi öyle bir günde yaptılar ki, tam izne ayrılacağım gün.
Sizin izne ayrılacağınızı biliyorlar mıydı?
Yardımcım Ali Bey'e söylemiştim.
O da onlara mı söylemiş?
Yüzde yüz. O gün daire kalabalıktı. 30-40 kişi beni ziyarete gelmişti. Odamda sohbet ettik. Bir ara, işler aksamasın diye, koridora çıkıp, ‘Evrağı olan arkadaşlar getirsin imzalayacağım’ dedim. Şef Asım bey, ‘Müdür bey Zeki Bey’in odasında misafirlerin var görüşmeyecek misin?' dedi.
VE OLAY ANI
Zeki Bey kim?
Şube Müdürü. ‘Görüşeyim’ dedim. ‘Ben de geleyim mi?’ dedi. ‘Gel’ dedim.
Kaç kişi vardı?
Üç onlardan, iki de biz, beş kişiydik.
Kimler vardı?
Kooperatif başkanı ve MHP İl delegesi Hasan Ali Taşçene...
Üçüncü kişi kimdi?
Bilmiyordum. Sonradan polis olduğu ortaya çıktı. Rüşvet olayını tespit ettirmek için getirmişler. ‘Arkadaş, Kumluca’dan mı?' diye sordum. Kumlucalı olduğunu söylediler.
Size ne dediler?
Aynı şeyleri söylediler. Ben de, ‘Öbürlerini engellemeyin’ dedim. Ben dediklerini yapsaydım, seçimlerde Kumluca'ya mitinge gitseydim, bana diğer kooperatifin üyesi 55 kişi, eşleriyle birlikte 110 kişi bağırmıyacaklar mıydı? Bu yüzden, diğer vatandaşların ekmeğini kesmemem lazımdı.
KALDIR O PARALARI
Parayı nasıl verdiler?
Şimdi, bir ara para çıkardı saydı. Masaya koydu. Uyardım kendisini. ‘Karşında, siyasi kimliğini bırak, bir devlet memuru var. Kaldır o paraları’ dedim.
Kaç paraydı?
100 milyonu saydım ama arasına dolar, mark da koymuş. Sonradan öğrendim 650 milyon civarında bir paraymış. ‘Al paranı’ dedim. Amacı; bir zeytin tanesi yedirip, bir teneke yağ almaktı. Ben buna müsade etmedim. ‘Kesinlikle, hiçbir surette böyle bir şeyi kabul etmem. Benim ruhumla oynuyorsunuz, bakanlıkla görüşmeden bu işi kabul etmem’ dedim. Kalktım. Kapıyı araladım. Tam o sırada, oturan polis memuru yanıma gelip kendini tanıttı, ‘Müdür bey, ben polisim, karakola gidiyoruz’ dedi.
Parayı almış mıydınız?
Hayır. Ben bir ara, dönüp burnumu silmiştim. O arada farketmedim. Şube Müdürü'nün masasının açık çekmecesine koymuşlar.
Parayı hiç ellemediniz öyle mi?
Hayır ellemedim. Ben 650 milyona satılık bir insan mıyım? Bırakın 650 milyonu, 650 trilyon olsa kendime değişmem. Ben 13-14 yıl dersanecilik yaptım. Binin üzerinde öğrencim var. Ben paranın içinden geldim. 13-14 yıl bu işi yaptım.
PARAYA DOKUNMADIM
Polis olduğunu söyleyince ne yaptınız?
‘Ne olmuş polissen, benim yediğim, içtiğim, aldığım bir şey var mı?’ dedim. ‘Üstünü arayacağım’ dedi. ‘Ara’ dedim. Üzerimde bir şey bulamadılar. Üzerimden 17 milyon 850 bin lira çıktı. ‘Emniyete gideceğiz’ dedi. Gidersin, gitmezsin derken, öbür sivil ekip koridorda bekliyormuş.
Ulaştırma Bakanlığı'ndan sizi arayıp soran oldu mu?
Hayır.
Size kim sahip çıktı?
Avukatlarım, çevrem ve iyiniyetli insanlar sahip çıktı.
Bu olayda size en çok ne üzdü?
İl başkanın, ‘İşini bitirin, dileyin benden ne dilerseniz’ demesi beni çok üzdü. Bir de, partili arkadaşlarımın, ilerideki siyasi çıkarları için beni kendilerine rakip görmeleri... Ki, ben onları rakip görmüyordum. Ben seçimlerde yüzbinleri arkamda götürecek bir kişiyim. Seçimlerde Antalya'da MHP'nin birinci parti olmasının en büyük faktörü benim. Bu kez aday olmayacağım. Antalya'daki 170 bin oyun 70 binini alsınlar, ne derseniz deyin bana. Ben gidip köylerde Fatma Teyze'ye, Ayşe Bacı'ya ‘Köyde kaç oy var. 300 oy var. 150’sini istiyorum' dediğimde beni kırmamışlardır.
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Beraat edeceğime inanıyorum. Bu komployu kuran kişilerin arkasında olan ister il başkanı, ister milletvekili olsun hepsi tarih önünde başları öne eğik gezecek. Daha sonra da, gidip bir-iki saat görevimi yapıp, istifamı basacağım. Böyle bir bakanlıkta çalışmak istemiyorum. Yine öğretmenliğe döneceğim.
ROBOT İNSAN
Kadir Şahbaz, en çok partili arkadaşlarının tavırlarına üzülmüş. Hasan Ali Taşçene'ye ise çok kızıyor; ‘‘Adliye koridorunda eşime rastlamış. ‘İl başkanı ne derse onu yaparım, birine silah sık desin öldürürüm' demiş. Bu kadar robot insan olmaz.’
KİM?
1955 yılında Antalya'nın Serik İlçesi'nde doğdu. İlkokulu köyünde, orta ve liseyi ise Serik'te bitirdi. Isparta Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Liselerde öğretmenlik yaptı. Milli Eğitim'den istifa edip üniversiteye hazırlık dersanelerinde kimya öğretmenliği görevlerinde bulundu. 1999 seçimlerinde MHP'den 4'üncü sıra milletvekili adayı oldu. Seçimin ardından 1 Kasım 1999 tarihinde MHP'li Enis Öksüz'ün bakanlığını yaptığı Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Antalya Ulaştırma Bölge Müdürlüğü koltuğuna oturdu. Koltuğa oturduktan tam bir yıl sonra, ‘‘Rüşvet almak’’ suçundan tutuklandı. Üç ay cezaevinde kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
KİMDİR?