Haftanın Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Haftanın Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

Sağlık Bakanı Osman Durmuş telefonda bağırıyordu

Otur koltuğuna Lütfi

‘‘Sabıkalı Arkadaş’’ skandalı patladığında, başhekim istifaya karar vermişti.

Bakanın kızdığı an

Devlet Hastanesi'nin yeni Başhekimi Çakıcı, sonunda istifaya karar verdi. Telefonda ‘‘İstifa ediyorum Sayın Bakan’’ dediği sınıf arkadaşı Sağlık Bakanı Osman Durmuş, küplere binmişti. Sağlık Bakanı Durmuş önce ‘‘Lütfi neler oluyor orada’’ diye çıkıştı. Sonra, başhekimliğe getirdiği arkadaşını, son bir çarkla istifadan döndüren son noktayı koydu. ‘‘Otur, oturduğun yerde Lütfi...’’

Siyasi görüşüm aynı

Başhekim Çakıcı, kendisine yöneltilen sorulara içtenlikle cevap veriyor. ‘‘Sayın bakan ile yakın arkadaşız, aynı sınıfta okuduk’’ derken, bir başka soruya da şöyle karşılıyor. ‘‘Siyası görüşümüz de aynı. Bu politik görüşüm hiç değişmez...’’ Başhekim Çakıcı, ardından hemen ekliyor. ‘‘Kimseyi, hiçbir şekilde güç durumda bırakmak istemem. Hele Sayın Bakanımı hiç. Gözümü kırpmadan koltuktan giderim. Aslında ben onurumu düşünürüm.’’

Lütfi neler oluyor orada

Antalya Devlet Hastanesi Başhekimi Lütfi Çakıcı, kendisiyle ilgili çıkan haberlerden sonra istifaya karar verdi, ancak yakın arkadaşı olan Sağlık Bakanı vazgeçirdi.

TORPİLLİ atamanın ardından ortaya çıkan reçete skandalı, daha koltuğuna yeni oturmuş Antalya Devlet Hastanesi Başhekimi Lütfi Çakıcı'yı bunaltmıştı.

Böyle bir tepki aklının ucundan bile geçmediği için hazırlıksızdı. Ne yapacağını şaşırmıştı. Önce, sınıf arkadaşı olan Sağlık Bakanı Osman Durmuş'u aramayı düşündü, sonra da vazgeçti. İki eli çenesinde ne yapacağını düşünürken, telefon acı acı çaldı. Açıp açmamakta tereddütlüydü. Ahizeyi kaldırdığında ise bakan karşısındaydı;

‘‘Lütfi, neler oluyor orada?’’

Bakanın her lafı, bir tokat gibi çarpıyordu yüzüne... Ağlamaklıydı. Bir ara fırsat bulup konuşmaya başladığında dudakları titredi. Geçmişe dönüp, o güne kadar bakan arkadaşından sakladığı reçete skandalını tüm ayrıntısıyla anlattı. Ve, konuşmasını şöyle bitirdi;

‘‘İstifa ediyorum.’’

Bu kez şaşırma sırası arkadaşı Bakan Durmuş'taydı... İstifasını kabul etse, ‘‘Peki, bunları araştırmadan arkadaşını niçin oraya atadın?’’ diye tepki göreceğinden korktu. Kabul etmese, bu ağır yükü göğüslemek zorunda kalacaktı. O ikincisini tercih etti ve, ‘‘İstifa etsen bile ben kabul etmem. Göreve devam’’ dedi.

CEZAM SİLİNDİ

n Reçete şebekesiyle yargılandığınız olay nedir?

Yalova Devlet Hastanesi'nde 1980-91 arası tek dahiliyeci olarak çalıştım. Bu 10 yılda yaklaşık 100 bin hastaya bakıp reçete yazdım. Reçetelerden birkaçını hastanın karnesine bakmadan yazmış olabilirim. Bu yüzden görevi ihmal ve dikkatsizlikle suçlandık.

Görevi ihmal ettiğinize inanıyor musunuz?

İnanmıyorum.

Ama yargı inanmış.

İnanmış, ceza da vermiş. Ama, üç ay gibi küçük bir hapis cezası. Ben bundan 6 ay önce sabıka kaydı istedim. Sabıka kaydına dahi geçilmemiş, ertelenmiş. Ertelenen bir karar beş yıl içinde tekrar edilmediği sürece otomatikman affa uğruyor. Şu an hiçbir cezam yok.

İhmal var ama.

İhmal şuydu; her hastanın karnesine o mu, başkası mı diye bakmamız, dikkat etmeyişimizdi. Bizimki ne suiistimal, ne rüşvet, ne de yolsuzluk. Bizimki sadece inanıp babası, annesi zannettiğimiz kişilerin karnesine ilaçları yazmaktır. Bu suçsa bunu kabul ediyorum.

HİÇ İLGİM YOK

Para için yapanlar çıktı ve ceza aldılar.

O kişilerle, yardımcım Filiz Hanım ve benim davamı birleştirdikleri için bu durum ortaya çıktı. Yoksa, hiçbiri arkadaşım değil.

Yargılanan hemşirelerle de mi alakanız yok?

Beni onlar da hiç ilgilendirmez.

Ama sizin personeliniz?

Personelimiz ama, ben o zamanlar idari görevli değilim ki. Bu hadise olduktan bir sene sonra ben başhekimliğe getirildim.

Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un arkadaşı olduğunuz doğru mu?

Doğru. Tıp Fakültesi'nde beraber okuduk.

Her telefonunuza çıkıyor mu?

Eğer makamındaysa evet.

TELEFONLARIMA ÇIKAR

Yok dedirtmez yani.

Dedirtmez.

Nasıl hitap ediyorsunuz?

Sayın bakanım diye konuşuyorum. Saygısızlık etmek istemediğim için ismiyle hitap etmiyorum. O bana ismimle hitap ediyor.

Halen iyi arkadaş mısınız?

İyi arkadaşız. Yani samimimi sayılabilecek bir arkadaşlığımız var.

Okuldaki siyasi bir arkadaşlık mıydı?

Dünya görüşümüz aynıydı.

Peki, onun gibi siyaset yapmayı düşündünüz mü?

Hayır.

Düşünseydiniz aynı partiden mi olurdu?

Aynı partiden düşünürdüm.

PARTİ OLAYI DEĞİL

Antalya'daki göreve atanmanızda MHP'li olmanızın etkisi oldu mu?

Hayır. Parti olayı değil de, bakan güvendiği için oldu herhalde.

Arkadaşlığınızın etkisi var mı?

Ben Yalova'da başhekimlik yaptım. Bu makamlara gelmem bakan arkadaşlığı veya bir partiyle alakalı değil. Herhalde bendeki yetenekler görüldü. İtimat etmişler güvenmişler ki bu görevlere gelmişim.

Antalya'ya atanmanız nasıl oldu?

Yalova'da muayenehanem vardı. Serbest çalıyordum. 17 Ağustos depremi oldu. Evlere giremedik, arabalarda kaldık. O ortamda orada kalmak pek iç açıcı değildi. Özellikle çocuğun tahsil durumu için Ankara'ya geldik. Bakan arkadaşıma hayırlı olsun ziyaretinde bulundum. Bana ne yaptığımı sordu. Ben de durumu anlattım. Ankara Etimesgut Devlet Hastanesi'nde iç hastalıkları uzmanı olarak göreve başladım. Orada benim şahsıma özel yapılmış bir ayrıcalık olduğunu zannetmiyorum. Deprem mağdurlarına öncelik tanındı.

Antalya'ya da deprem mağduru olarak mı atandınız?

Burada bir ihtiyaç olmuş, sayın bakan beni çağırttı. ‘Antalya’da sıkıntım var. Güvendiğim bir arkadaşımı getirmek istiyorum. Bu göreve de seni layık görüyorum. Kabul edersen başla' dedi. Ben de kabul ettim. Kendimde bu potansiyeli gördüm.

İSTEĞİ OLDU MU?

Sizden, ‘Şunu mutlaka hallet’ dediği özel bir isteği oldu mu?

Hastanenin eskimeye başladığını, elden geçirilmesi gerektiğini, bu işlerin bir an önce yapılmasını istedi. Biz de o talimatla kalktık, geldik.

Bakan bey reçete davanızı biliyor muydu?

Şimdi, bakan bey onu detaylarıyla bilemez.

Böyle bir dava olduğunu biliyor muydu?

Hayır. Bunu söylemek ihtiyacını hissetmedim.

Hürriyet Akdeniz'de reçete yolsuzluğu ile ilgili haberler çıkınca arayıp gerçeği söylediniz mi?

Hayır. Ben bakanı aramadım.

Bakan sizi aradı mı?

Evet, aradı.

Ne dedi?

Dedi ki; gazeteler elime ulaştı, durumu biliyorum. Benim için hiçbir engel yok. Sen görevinin başına dön. Senden hizmet bekliyorum.

İSTİFA ETMEK İSTEDİM

n Neden görevinizin başına dönmesinizi istedi. İstifa mı etmek istediniz yoksa?

İstifa ediyorum dedim. Siz beni bu göreve uygun gördünüz. Sizin şahsınızda devletimizi zor duruma düşürmeyelim. Ben bu görevden çekilmeye her an için hazırım dedim. ‘Yok öyle bir şey, sen görevine devam et’ dedi.

Başhekimlik koltuğunun bu kadar çok el değiştirmesi ranttan mı kaynaklanıyor ?

Hayır, rant yok. Öyle işler kolay değil. Bu bütçenin tamamını bana verseler bile kullanmaya yetkimiz yok. Belli prosedürler var.

Gözü buradaki ihalelerde olanlara söyleyeceğiniz var mı?

Bana bir kuruş haram nasip olmadı. Bundan sonra da olmayacaktır. Ben dürüstlükten şeffaflıktan yanayım. Her şey usulüne göre yapılacak.

KAYIRMA DA YOK

Partililer kayırma isterse.

Aynı şey onlar için de geçerli. Söz veriyorum.

Atandıktan sonra milletvekilleri sizi aradı mı?

Tebrik için aradılar.

Hangi partinin milletvekilleri aradı?

MHP'liler aradı.

Niçin diğer partililer aramadı?

Onu bilemem ki.

Aramaları sevindirir mi, üzer mi?

Sevindirir tabii ki.

Kadroda bir değişiklik yapacak mısınız?

Benim şahsen böyle bir niyetim yok, gücüm de yok. Benim için şahıs önemli değil. Görevini düzgün yapan herkesle çalışmaya ben hazırım.

SÖZ VERİYORUM

Ne zaman Antalya Devlet Hastanesi'nde bir ihale olsa, herkesin aklından şu geçiyor; ‘‘Acaba, yine kim köşeyi dönecek.’’ Çünkü, trilyonluk bütçesi, iştah kabartıyor. Yeni Başhekim Dr. Lütfi Çakıcı, her ihalenin şeffaf olarak yapılacağını söyleyip ekliyor;

‘‘Buna söz veriyorum.’’

Fotoğraf: Salih UÇAR

KİM KİMDİR

1950 Konya doğumlu. İlk ve orta okulu Çumra'da bitirdi, Konya Erkek Lisesi'nde parasız yatılı eğitim gördü. 1968 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1974'te mezun oldu. İhtisas sınavını kazanıp Ankara Belediye Hastanesi'nde iç hastalıkları uzmanı olarak göreve başladı. İzmir Askeri Hastanesi'nde vatani görevini yapıp, yazları tatilini geçirdiği Yalova'ya tayinini çıkarttırdı. 80-91 yılları arası dahiliye uzmanı olarak çalıştığı Yalova Devlet Hastanesi'ne 91'de başhekim oldu. 5 yıl bu koltukta oturdu. Adı, reçete skandalına karışıp ceza alınca, devlet hizmetini bırakmak zorunda kaldı. 17 Ağustos depremine kadar Yalova'da serbest doktor olarak çalıştı. Bakan arkadaşı Osman Durmuş'un desteği ile Etimesgut'taki hastanede memuriyet hayatına döndü, ardından da Antalya Devlet Hastanesi'ne başhekim oldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!