Haftanın Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Haftanın Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2000 00:00

Haberin Devamı

Artiz çok, film yok Bülent Güçer

Antalya Çandırwood stüdyolarına başvuran köylüler, artist olmak için form dolduruyor.

SÜPERMEN'in gökyüzünde uçtuğu, atlıların cirit attığı, cariyelerin salına salına dolaştığı, eskimoların buzu delip balık avladığı, develerin uçsuz bucaksız çöllerde gezdiği, güzellerin sahiline uzanıp güneşlendiği bir mekan olabilir mi?..

Olabilir...

Peki, Titanic bile, aynı mekanda buzdağına çarpıp batar mı?..

Batar...

Evet, eğer burası bir film stüdyosu ise olur. Mesela, Antalya'nın Çandır Beldesi'ndeki Antalya Studıos gibi...

Uzun süredir sesi soluğu çıkmayan Türkiye'nin Hollywood'u Çandırwood'a şöyle bir uzanalım dedik.

Kapıda, Çandırwood'un yani Antalya Film Stüdyoları'nın yöneticisi Bülent Göçer ve halkla ilişkiler müdürü Nevin Sapmaz karşıladı. Göçer ile hem stüdyoları dolaştık, hem de sohbet ettik.

ÇANDIR’I KEŞİF

Çandırwood'un keşfi oldukça ilginç... Amerikalı ünlü yapımcı ve direktör Michael Tabori, ülkesinde görüp aşık olduğu Türk kızı için geldiği Türkiye'ye hayran kalmış. Kızın peşinden Türkiye turu atarken, önce Antalya'yı sonra Çandır'ı keşfetmiş. Ve, James Bond'un, Türkiye'den de sahnelerin bulunduğu, ‘‘Dünyayı Kurtaran Adam’’ filmi gündeme gelince, burada film stüdyosu kurma fikri doğmuş.

Amerikalı filmcinin, Türk kızına kavuşup kavuşmadığını bilemiyorum ama stüdyo hayalini gerçekleştirmeyi başarmış. ABD'li Golden Horn Şirketi, Tabori'nin girişimi, TEKFEN Grubu'nun da desteği ile film stüdyolarını kurmuş.

PROJE YATMIŞ

Bond, Türkiye'de gelişen bazı olaylardan korkup gelmeyince, (Bülent Göçer'e göre ise sigorta şirketleri riskli bölge tayin ettikleri Türkiye için primleri artırınca) proje yatmış.

Ama, imdada 1001 Gece Masalları yetişmiş.

Ve, büyüğüyle, küçüğüyle Çandırlılar bir anda artiz olup çıkmış...

Uzun süre çekim yapılmadığı için de, arada bir Çandırwood'u telefonla arayıp soruyorlarmış;

‘‘Abi, bize göre rol var mı acaba?.. Hani söylemesi ayıp, acayip oynarım da...’’

Sütçülük yaparken, kendinizi bir anda sinema dünyasının içinde buldunuz. Bu teklifi aldığınızda zorluk çekeceğinizi düşündünüz mü?

Buradaki görevim idari yöneticilik. İşletmenin idaresini yapıyorsunuz. Direkt film ve teknik yönle fazla bir ilişkimiz yok. Biz stüdyo işletmecisiyiz. Film yapan, film üreten kişiler veya işletme değiliz. Adam, film çekmek istiyorsa, biz onun altyapısını hazırlıyoruz. Onlara gereken elemanı, aracı sağlıyor çekime hazır hale getiriyoruz.

Stüdyoda film çekme teklifi ilk kimden geldi?

Orası çok ilginç. İnşaat başladığı zaman, zaten bizim elimizde çekecek film vardı. İnşaat 1998 Aralık ayının sonunda bitti ama ilk film 15 Ekim'de çekilmeye başlandı.

Bu proje bir ihtiyaçtan doğdu yani?

Türkiye'de film çekmek için talep vardı.

İLK FİLMİMİZ

Daha çok hangi ülkelerden?

Ağırlıklı olarak Amerika. Film piyasası onların elinde çünkü.

Bu ilk film projesi neydi?

James Bond filmiydi. Burasının yapılmasında birinci neden James Bond filmidir. Türkiye'deki bir takım siyasi koşullar James Bond'un çekiminin burada yapılmasını engelledi. Eğer, bu stüdyo işe James Bond'un ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ filmi ile başlamış olsaydı, dünyada ses getirecekti.

Bond'un o filmdeki İstanbul sahneleri burada mı çekilecekti?

Evet, ama olmadı. Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonra gelişen olayların ardından dünyadaki sigorta şirketleri Türkiye'yi riskli ülke kapsamına aldı ve sigorta primlerini yükseltti. Yapımcılar da maliyetin yüksek olacağı düşüncesiyle gelmedi.

Halen bir risk olduğu görüşündeler mi?

Hayır. Bu sene 3-4 proje için görüşmeler devam ediyor. O risk kalmadı.

James Bond'un çekimi yapılamadığına göre ilk çekilen film hangisiydi?

Arabian Nights... Yani, 1001 Gece Masalları çekildi. Yarımşar saatlik dört bölüm halinde gösterime girecek. Alaattin'in Sihirli Lambası, Ali Baba ve Kırk Haramiler bölümlerinin çekimi 6 ay sürdü.

Yerli yapımcılardan talep var mı?

Var.

Sinema filmi olarak mı?

Evet.

Burada televizyon dizisi çekilebilir mi?

Çekilir ama şöyle bir dezavantaj gündeme geliyor. Sanatçılar ağırlıklı olarak İstanbul'da yaşıyor. Sinema dışında da bir takım uğraşları var. Sürekli buraya gelip gitmeleri, çekim boyunca burada kalmalarının onlar açısından sıkıntı yarattığı söylendi. Ama, gördük ki, Aşkın Dağlarda Gezer dizisi Antalya'da çekildi. Burası bir süre boş kalınca, bir sürü reklam filmi ve katalog çekimi yaptık. Gerçi birinci derecede sinema filmi yapmayı amaçlıyoruz ama sonuçta biz de bir ticari işletmeyiz.

YERLİ TALEPLER

Gelecekte yeni bir proje var mı?

Var. Bu yıl kesinlikle var.

Mesela ne var?

Bizce sakıncası yok ama, bu işi yapan insanlar açıklanmasını istemiyor olabilir. Onların izni olmadan konuşmak istemiyorum.

Talep yerli mi, yabancı mı?

Çok ciddi bir yerli yapım talebi var. Sıradan bir film olarak düşünmeyin. Onun dışında dört tane de yabancı proje var. Ama kesinleşmedi. Kontrat aşamasına gelinmedi.

1001 Gece Masalları'nda Çandır'daki insanlar rol alıp para kazandılar. Sonra hiç film çekilmedi. ‘Ne zaman çekim olacak?’ diye soran oluyor mu?

Tabi oluyor. Sadece figüranlar açısından bakmıyorum olaya... Biz 1001 Gece Masalları'nı turizm sezonu olmayan bir dönemde çekmeye başladık. Ekim'de başladı, Mart'ta bitti. 19 bin geceleme yapmışız otellerde. Bu oteller Belek ve Antalya'daki oteller. Bu, ölü sezonda çok ciddi bir rakam. Yaklaşık 150-200 araç kiralandı. Çok ciddi boyutlarda Antalya piyasasından alımlar yapıldı. Dekorlar ilk yapılmaya başladığında Antalya'da su kontrplağı bitti. Ta Kayseri'den, Eskişehir'den, Konya'dan su kontrplağı getirmek zorunda kaldık. Alçıda sıkıntı oldu. Tüm Antalya ticari hayatına, turizmine canlılık getiren bir olay bu.

FİGÜRANA MÜJDE

Çandırlı figüranlara bir müjdeniz olacak mı?

İnşallah. Onlarla zaten bir hemşehri, bir akraba olduk.

Sanatçılık yönlerini nasıl buluyorsunuz?

Sanatçılık yönlerini yönetmenler değerlendiriyor. Yönetmenlerin bizden istediği hayallerindeki tipleri bulmamız. Elimizde bu tür kataloglar var. Çandır'da yaşayanların fotoğraflarını yönetmene gösteriyoruz, o da hayalindeki tipe hangisi uyuyorsa onu seçiyor.

Çandırlılar'ın hepsinin fotoğrafı var mı?

Hepsinin değilse de çoğunun var.

Bir figüran günde ne kazanıyor?

Geçen yıl günde 5 milyon liraydı. Bu rakam bu yıl değişir.

Size, ‘Benim çocuk artist olmak istiyor. Ona yardım edin’ şeklinde talepler geliyor mu?

Çok. Biz de bir fotoğrafıyla birlikte başvuru formumuzu doldurmalarını istiyoruz. Vesikalık ve boy fotoğrafını alıp saklıyoruz.

Bir Cüneyt Arkın çıkar mı?

Yetenekliyse neden olmasın. Keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda insan var.

Burada toplam kaç kişi çalışıyor?

Şu anda 12 kişiyiz film döneminde kadromuz 100'e çıkıyor. Bunların dışında part time çalışanlar, filmde çalışanlarla birlikte 400 kişiye ulaşıyoruz. Bunlar haricinde gün içinde 800-900 figüran kullandığımız oldu. Gün geldi, üç öğün yemek verip bütün ihtiyaçlarını karşılamak durumunda kaldık.

Karşılayamadığınız bir talep geldi mi?

Bir filmde fil gerekli oldu. Hayvanat bahçelerinde filler genelde sinirli oluyor diye Almanya'ya fil siparişinde bulunduk. Hava muhalefeti nedeniyle Almanya filin çıkışına izin vermedi. Filin dışında, yılan, at, deve, tavuk, kuş, kanarya ne istendiyse temin ettik.

Çandırlılar rol aldıkları 1001 Gece Masalları'nı izleyebildi mi?

Bu aylarda Amerika'da yayına girmiş olması lazım. Ama sabırsızlıkla Türkiye'ye gelmesini ve bir televizyonda yayınlanmasını bekliyorlar.

KİM KİMDİR

Bülent Güçer

1960 yılında Ankara'da dünyaya geldi. 1985'de Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Radyo-Televizyon Bölümü'nden mezun oldu. Kısa bir dönem TRT'de çalıştı, daha sonra pazarlama işi yaptı. 11 yıl önce Tekfen Grubu'nda işe başladı. Aynı grupta yer alan Mis Süt'te Antalya Bölge Müdürü olarak çalıştı. 1 Şubat 1999 yılından beri Antalya Film Stüdyoları'nın yöneticisi olarak görev yapıyor. Evli, bir çocuk babası.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!