Haftanın alıntıları - MUHTELİF

İmam Hatipliler Derneği’nin eski genel başkanlarından İbrahim Solmaz, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i eleştirdi:

“Cumhurbaşkanı’nın adı Ahmet. Ahmet peygamber adı ama şimdi engelliyorlar bizi. Madem öyle siz gidin adınızı değiştirin. Çünkü Ahmet Müslüman adı.”

İşte bunların zihniyeti budur: Madem laiksin, o takdirde Müslüman değilsin!

İşte bu yüzden islamcılarla mücadele etmemiz, laikliği savunmamız gerek.

Ilımlı islamcı olmaz, bugün adını değiştirin diyen, eline güç geçince seni ipe çeker...

Hürriyet, 5 haziran

*

HAFTANIN EN BÜYÜK PALAVRASI

Haftanın en komik haberiydi. İnşallah AKP Hükümeti bu yalanlarına kendi de inanmıyordur.

Sağlık Bakanlığı, personel dengesizliği için ‘Atama ve Nakil Yönetmeliği’ni değiştiriyormuş (tabii ki maksat sadece kadrolaşmak, gerisi yalan) ve sıkı durun... Türkiye’nin doğusu ile batısı eşitlenecekmiş.

Kargalar gülmekten ölmüştür herhalde!..

Tercüman, 5 haziran

*

BİRAZ DAHA BEKLEYİN, ÖLSÜNLER!

Sağlık hizmetlerinde Türkiye’nin doğusunu ve batısını ‘eşitleyen’ (!) Sağlık Bakanlığı, bundan böyle, kemik erimesi şikayeti olan hastalara... kemikleri kırılmadan ilaç parası vermeyecekmiş.

Biraz daha bekleseler topu, hiç ödeme yapmadan, İslam Cenaze İşleri’ne atabilirlerdi oysa...

Milliyet, 5 haziran

*

HABER DEĞİL SENARYO

Göz göre göre soydular, diyen manşet haberde, Uşak Müze Müdürü’nün vitrindeki tarihi eserlere bakarken çekilmiş bir fotoğrafı ve şöyle bir resimaltı:

“Müze Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu, Amerika’dan binbir zahmetle getirilip vitrine konulan Karun Hazinesi’ne bakıp bakıp iç geçirirdi. Hazinenin çalınması planlarını da işte bu anlarda tasarladı.”

Ne basın etiği kalmış, ne hak, ne hukuk...

Adalete intikal etmiş bir dava, adam sadece zanlı, daha hırsızlığı, suçu tespit edilmemiş... ama Star hukuku çiğneyerek kafasına göre senaryo uyguluyor ve suç işliyor.

Star, 5 haziran

*

DUVARCI MARANGOZLAR

Mustafa Mutlu ‘Merak edip araştıranlar boşuna yorulmasın!’ başlıklı yazısında bankalarda milyon doları olmadığını, ailesinden devlette memur olmadığını filan anlatırken, diyor ki:

“Mason değilim... Yalana gerek yok; 30 yaşında gelecek vaat eden bir gazete yöneticisiyken teklif aldım ama, ‘Ben marangoz değilim ki...’ diyerek reddettim. Ailemden de kimse mason değil; arkadaşlarımdan da...”

İsabet etmiş kabul etmeyerek, çünkü duvarcı ustalarının marangozluk yaptığını  zannedenlerin iyi bir mason olması ihtimali yok! J

(Mason, Fransızca ‘maçon’ yani duvarcı ustasından gelir...)

Vatan, 5 haziran

*

ÖLÜMDEN KORKMAM AMA 28 KORUMAYLA GEZERİM

Başbakan R.T.E. suikast endişeleri konusunda ‘Siyasetçilerin bayramlığıyla kefenliği yanındadır’ demiş ve eklemiş ‘Allah’ın verdiği canı, Allah’ın müsaadesi olmadıktan sonra kimsenin almaya gücü yetmez”.

Böyle dersen, adama sorarlar:

(1) ‘Allah’ın verdiği canı, Allah’ın müsaadesi olmadıktan sonra kimsenin almaya gücü yetmez’ ise mesela Uğur Mumcu’nun, Bahriye Üçok’un cinayetine de Allah müsaade mi etmiştir? PKK cinayetlerini hiç sormuyorum...

(2) Kefenliğim yanımda demene rağmen – Allah’ın müsaadesinden mi korkuyorsun ki - etrafında 28 korumayla geziyorsun?

 Vatan, 5 haziran

*

YENİ BİR YEŞİL SAYFA

“20 binden fazla memur, TBMM’ye ikinci kez getirilen disiplin affının çıkartılmasını bekliyor. Bu hafta görüşülecek tasarı için 330 oy gerekiyor” diyor spot.

Manşet: Yirmibin memur için beyaz sayfa

Yeni Şafak bu haberi manşet yaptığını göre, söz konusu memurlar için açılan daha ziyade bir YEŞİL SAYFA olmasın sakın?

Yeni Şafak, 6 haziran

*

KOMPLEKS

Fransız Ordusu’nun ilk Türk askeri üstelik bir Türk kızı Sevda (Top) jandarma astsubayı rütbesiyle Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ı koruyor… GURURUMUZ OLDU! diye övünüyordu Takvim (6 haziran) diğer birçok gazete gibi.

Fransa’da jandarmanın orduya bağlı olduğundan emin değilim ama bunun önemi yok. Önemli olan Türk milletinin (Tanzimat’tan beri üstünden atamadığı) BATI KOMPLEKSİ.

Elysee Sarayı’nda bekçilik yapan jandarmaların arasında bir Türk kızının da olması niye TÜRKİYE’NİN GURURU olsun? Hoşumuza giden bir haber olur, ‘Aaa, sahi mi!’ der, geçeriz.

*

ALINTI

İznini almadım ama Hakkı Devrim’den aynen alıntı yapacağım:

Meclis'i lekeleyen üye

Dünkü Radikal'de Yurdagül Şimşek'in bir haberi vardı, dikkatinizi çekmiş olmalı: «AKP, dayakçı kocayı illa ki kurtaracak!»

Mevcut ceza hükümlerine uyum sağlama gerekçesiyle, 170 kanunda değişiklikleri öngören bir çalışma yapılıyor, o alt komisyonda. Üyeleri AKP'den Hakkı Köylü, Bekir Bozdağ ve CHP'den Orhan Eraslan.

TCK'nın Kasten Yaralama başlıklı 86'ncı maddesi de uzlaşma kapsamına alınmış. Buna göre «Dayağa maruz kalan kadın, savcıdan veya kolluk kuvvetlerinden gelen uzlaşma teklifini kabul ederse, dayakçı koca 2 ila 5 yıl hapisle cezalandırılmaktan kurtulabilecek»miş...

Dahası var, «Uzlaşma için dayak faili kocanın, karısından özür dilemesi de yeterli olabilecek»miş...

Alt komisyon, üst komisyon, partiler, milletvekilleri! Eşine el kaldırabilen biri var Meclis'te. Bana göre bu zat, varlığıyla o kurumu lekelemektedir. TBMM'yi, eşine bile saygısı olmayan bir adamın barınağı olmaktan kurtarmak hepimizin görevidir anlayışından vazgeçmeyeceğim.

Radikal, 7 haziran

*

DOĞRU SÖZE NE DENİR!

Ankara’da görev yapan arkadaşımız Kemal Saydamer çok genç yaşta vefat etti. Tanıyan herkesin sevgilisiydi. Hürriyet ekonomi yazarı Erdal Sağlam, Kemal’i yolcu ederken bir acı gerçeğin de altını çiziyordu:

“Kemal, çok sevilen, insancıl, temiz, namuslu, yumuşak, iyi bir insandı. Bu vasıfların hepsine birden sahip olmanın, bu dönemde gazetecilikte (her meslekte) çok yükselmesini önleyecek vasıflar olduğunu biliyordu. Ama onun tercihiydi, tercihinin sonuçlarına katlanmasını bildi”. (Hürriyet, 8 haziran)

Erdal haklı. Gazetecilikte de gün uğursuzun!

*

HERKES HADDİNİ BİLECEK

Sabah’ın arka manşetiydi.

Saadet zinciri prangası oldu, diyordu: “ABD’de okurken kendini varlıklı bir Türk ailesinin oğlu olarak tanıtıp, yatırımcılardan 7 milyon dolar toplayan Hakan Yalıncak, daha az ceza (almak) için ilk duruşmada suçunu kabul etti.” (Sabah, 8 haziran)

Zavallı, kendini Türkiye’de zannedip dolandırıcılık yapmaya kalkmış!

Sen parti genel başkanı mısın, halkın trilyonlarını dolandırıp evinde yatarak yırtacak!

*

FARK SADECE… 30 MİLYON ÖLÜCÜK

“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin kurucusu Vladimir Lenin'in 1870 yılında dünyaya geldiği Ulyanovsk bölgesi, Disneyland benzeri bir "Leninland" haline getirilecek. Eğlence parkında komünizm dönemi yaşatılacak. Leninland'da, her gün Mayıs yürüyüşleri düzenlenecek olan mini bir Kızıl Meydan ve ziyaretçilere komünizmi anlatacak bir konuşan Lenin heykeli bulunacak. Leninland'da Sovyet gizli servis ajanlarının takip edeceği ziyaretçiler esmer ekmek alabilmek için kolektif çiftliklerde çalışacak, hatta öküz arabalarıyla Sibirya'ya sürgüne gönderilecek” (Yeni Şafak, 8 haziran)

İyi bir fikir Allah için... Lenin de en az Walt Disnay kadar ‘muhteşem’ bir hayal dünyası ve bir ‘hayal parkı’ yarattı.

Aradaki fark, sadece, 30 milyon kadar ölü!

*

ANKET

SONAR’ın son anketini gördünüz mü?

% 8 kararsızlar dağıtıldıktan sonra ‘YARIN SEÇİM OLSA’ anketinin cevabı:

Yani bu tabloya göre şimdilik barajı açan 3 parti var. Tabii seçim kararı alınmadan, Türkiye seçim havasına girmeden bu anketler çok bir şey ifade etmez ama... önemli olan eğilim.

Bakın partilerin oyları Ocak’tan bugüne nasıl değişmiş:

DSP’nin ‘tamamen duygusal’ ve geçici yükselişini bir kenara bırakın, AKP’deki düşüş çok bariz ama yine de (3 kasım 2002 seçimlerinde % 34,28 oy alan ve 3,5 senedir iktidarda olan bir parti için) AKP’nin ‘iktidar yıpranması’ hafif.

CHP ise, son 6 aydaki 5-6 puanlık yükselişe rağmen, ‘islamcılıkla’ suçlanan bir iktidarın karşısındaki sosyal-demokrat (J) bir ana-muhalefet partisi için... rezil durumda. (Seçimde CHP % 19,39 oy almıştı.)

ANAP’ın % 6,5’uğuna inanmadığımı, SP’ye ov vereceğini söyleyenlerin de gerçekten kim olduğunu çok merak ettiğimi itiraf edeyim.

Akşam, 8 haziran

*

DİLİMDE TÜY BİTTİ

Bağcılar’da silah tehdidiyle adam kaçırıp kredi kartlarını gasp eden çetenin iki üyesinin ... Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru olduğu anlaşılmış. (Hürriyet, 9 haziran)

Ben bıkmadım söylemekten: TÜRKİYE’DE İÇİNDE DEVLET MEMURU OLMAYAN ÇETE OLMAZ, O-LA-MAZ!

*

OLDUKÇA PERİŞAN… NE DEMEK?

Eniştesi kızcağıza bıçak zoruyla tecavüz etmiş. Kız hamile kalmış. Çocuk aldırılmış. Töre korkusuyla kızlık zarı diktirilmiş. Kız bir akrabasıyla ve tabii imam nikahıyla evlendirilmiş. Kocası olacak davar ‘Bu bakire çıkmadı’ diye kızı ertesi gün geri getirip bırakmış. Bunu duyan abisi, durumdan vazife çıkarıp, bağırta bağırta garip çocuğu kafasından vurmuş. Milletvekilleri, bu dehşeti yaşayan ve kızı oğlu tarafından gözünün önünde kafasından vurulan anneyi hastanede buldurup konuşmuşlar.

Hürriyet’in haberi şöyle:

“Oldukça perişan görünen anne N.Ç....”

Eh ben size ne diyeyim!

Hürriyet, 9 haziran

*

ZAVALLI ARAP YATIRIMCILAR

Türk-Arap Forumu’na katılan Başbakan Erdoğan Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen Arap zenginlerine “Yatırım yapmak isteyen engelle karşılaşırsa bana gelsin, sorunu çözeyim” dedi-miş. (Bugün, 9 haziran)

Arapça ‘Ananı da al git!’ nasıl denir, biliyor demek ki!

*

TÖRENİZ BATSIN

Töre diye anasını, kızkardeşini (ve denense hep savunmasız kadınları) öldüren hayvanlara, şimdi de ‘başkasının töresi için’ cinayet işleyenler katıldı.

Sapığın biri, bir arkadaşının kız kardeşini ‘Biz Muşlu’yuz, töremiz böyle’ diyerek ‘parkta bir erkekle oturduğu için’ öldürdü.

Hürriyet ‘Taşeron töreci’ derken, Vatan ‘Bir hemşeri töresi eksikti’ diye lanet okuyordu. (10 haziran)

Bu ölümlerin vebali töre cinayetlerini ağırlaştırıcı unsur saymayıp teşvik eden AKP’nin boynuna!

*

YUH ARTIK!

Bu arada hırsızların, soyguncuların da gözü döndü: herifler ATM’leri soymakla yetinmemişler… minibüse yükleyip götürürken yakalandılar!!!

Hürriyet, 10 haziran

*

FANTASTİK GAZETE

Hürriyet artık fantastik bir gazete haline gelmeye başladı.

Allah aşkına bir resimaltında okuduğum şu lafa bir bakın:

“Ataköylüler, artık kafaları havada yürüyorlar…”

Eskiden amutta yürürlerdi demek ki!

Hürriyet, 10 haziran

*

SİZDEN DE BU BEKLENİRDİ

ÖSS’ye bir hafta kala lise son sınıf öğrencileri ‘dandik sağlık raporu’ derdine düşüyordu, okula gitmeyip test çözebilmek için.

Bu sene ilk defa, Milli Eğitim Bakanlığı bu tür hilelere gerek kalmaksızın bir hafta öncesinden okulları tatil etti. Bakanlık tebliğinde ‘SADECE BU YILA MAHSUS’ diyordu…

Bu yıla mahsus elbette… Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in oğlu Enis sadece bu yıl ÖSS’ye gidiyor!

Vatan, 10 haziran

*

KEŞKE!

Erkan Mumcu ‘Yeni cumhurbaşkanı bence bir kadın olsun’ diye temennisini söylemiş ve eklemiş ‘Toplumun içinden bir kadın olmalı…’ (Sabah, 10 haziran)

Mükemmel bir fikir. Hemen bir teklifte bulunuyorum: