Serpil KIRKESER- Enver ALAS/ İSTANBUL (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2013 14:57
Ergenekon tutuklusu CHP Milletvekili Mehmet Haberal’ın avukatı Köksal Bayraktar, "İddiaları nefretle reddetmekteyiz ve kınamaktayız" dedi.
HABERAL’IN AVUKATLARINDAN "MÜTALAA"YA CEVAP
Ergenekon tutuklusu CHP Milletvekili Mehmet Haberal’ın avukatı Köksal Bayraktar, "İddiaları nefretle reddetmekteyiz ve kınamaktayız" dedi.
Ergenekon Davası’na bakan savcıların 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istediği CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın avukatları açıklanan esas hakkındaki mütalaaya ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Gayrettepe’de bulunan Dedeman Oteli’nde düzenlenen toplantıda konuşan Avukat Köksal Bayraktar mütalaayı eleştirerek, şunları söyledi:
"Esas hakkındaki mütalaa 2 bin 227 sayfa. Bugüne kadar görülmemiş uzunlukta bir mütalaadır. Bazı olağanüstü dönemlerde esas hakkındaki mütalaaların geniş olduğu bilinir ama bunlar DEV-GENÇ Davası’nda, DEV-YOL Davası’nda görüldüğü gibi 140-150 sayfadır. Daha fazla değildir. 2 bin 227 sayfalık bir mütalaa görülmüş değildir. Çünkü bu dava 22 iddianamenin birleştirilmesinden oluşmuş ve bugüne kadar yürütülmüş bir davadır. Bu yönden de hatalıdır. Bir davayı siz alabildiğinize genişletirseniz o davada savunmaya önem vermezsiniz. O davada birtakım resmi belgelere, tanık ifadelerine önem vermezsiniz. Burada karşılaştığımız durum bu olmuştur."
"MÜTALAA İDDİANAMENİN TEKRARI"
Esas hakkındaki mütalaanın iddianamenin tekrarı olduğunu savunan Bayraktar, şöyle konuştu:
"4 yıldan beri savunmanın bütün çabaları ve şüphelilerin bütün gayretleri bir kenera bırakılmış, iddianame tekrar edilmiş ve esas hakkındaki mütalaa olarak karşımıza çıkmıştır. Bu katiyen doğru değildir. Mütalaada deniliyor ki, 'Sayın Haberal, Başkent Üniversitesi’nin adeta sahibidir ve onun kullanımına bırakılmıştır' Bu tamamen yanlıştır. Türk toplumuna adeta armağan edilen, Haberal’ın ve etrafındaki yakın arkadaşlarının gece gündüz didinerek kurdukları bu üniversite katiyen Mehmet Haberal’ın mülkiyetinde bir üniversite değildir. Onun kullanımına da tahsis edilmemiştir. Mehmet Haberal’ın mülkiyetinde bir gayri menkul gibi gösterilmesi son derece yanlıştır. Savunma sırasında resmi belgeler getirttik, pek çok tanık dinlettik, somut deliller ortaya koyduk. Ama esas hakkındaki mütalaada görüyoruz ki bunlara hiç değer verilmemiş. Cumhuriyet Savcıları aleyhe delil topladığı gibi lehe delil de toplar. Bizim ileri sürdüğümüz bütün delilleri Cumhuiryet Savcılığı gözardı etmiştir."
"SAVCININ SORDUĞU 185 SORUDAN BİR TANESİ DAHİ CEBİR ŞİDDETLE İLGİLİ DEĞİLDİR"
Cumhuriyet Savcılarının TCK’nın 312. maddesini yanlış yorumladıklarını öne süren Avukat Bayraktar, şöyle devam etti:
"Türkiye’de 10 yıldan bu yana hükümet görev başında mıdır, değil midir? Türkiye’de 10 yıldan bu yana hükümetin hangi çalışması engellenmiştir. Cebir şiddet demek sokaklarda tankların, bölük bölük askerin yürümesi demektir. Cebir şiddet burada yok. Yargılama sırasında savcı 185 soru sormuştur. Sayın Mehmet Haberal’a sorulan 185 sorudan bir tanesi dahi cebir ve şiddetle ilgili değildir. Çünkü cebir şiddet yoktur. Mahkeme bizim talebimiz sonucu Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, MİT, Jandarma Genel Komutanlığı’na, Genel Kurmay Başkanlığı’na yazı yazarak, ’Ergenekon Örgütü adlı bir terör örgütü var mıdır? Bu örgütlerin bünyesinde cebir ve şiddete dayanan hareketler yapılmış mıdır?’ Gelen cevap ’Hayır’. Buna rağmen cebir ve şiddet var, denilmesi son derece yanlıştır."
"İDDİALARI NEFRETLE REDDETMEKTEYİZ VE KINAMAKTAYIZ"
Haberal’ın yapmadığı telefon görüşmelerini yapmış gibi ileri sürmek ve yaptığı telefon görüşmelerine yorumlar katmanın yanlış olduğunun altını çizen Avukat Bayraktar, "Mütalaada denilmiştir ki ’Danıştay Suikasti yapıldı. Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba konulmuştur cebir ve şiddet hareketleri bunlardır’ Danıştay Suikasti ve Cumhuriyet Gazetesi’ne konulan bombanın failleriyle müvekkilimin hiçbir bağlantısı yoktur. Bu kişileri bugüne kadar görmemiştir, tanımamıştır hiçbir şekilde bunlarla bir ilişkisi olmamıştır. İddiaları nefretle reddetmekteyiz ve kınamaktayız" diye konuştu.
"ECEVİT HASTANEDEN TABURCU OLDUKTAN SONRA HABERAL’A TEŞEKKÜR ETTİ"
Mütalaayı eleştiren Avukat Dilek Helvacı da Müvekkili Haberal’ın telefonlarının mahkeme kararı olmaksızın dinlendiğini belirterek, yargılamaya esas olamayacağını söyledi. Merhum Başbakan Bülent Ecevit’in Başkent Üniversitesi’ndeki tedavi süreci ile ilgili iddialara da cevap veren Avukat Helvacı, dava kapsamında tanık olarak dinlenen Recai Birgün ve Mücahit Pehlivan’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirtti. 'Bülent Ecevit’e uzun süreli yatak istirahati telkini edildiği ve işgöremezlik raporu verileceği' şeklindeki iddiaların doğru olmadığını, bunların sağlık raporlarında da açıkca görüldüğünü belirten Avukat Helvacı, Bülent Ecevit’in hastaneden taburcu olduktan sonra Haberal’a teşekkür ettiğini söyledi.
"MÜVEKKİLİMİZ 'ÜLKEMİZE HİZMETİN BEDELİ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS Mİ OLMALIYDI' DİYE SORUYOR"
Müvekkilinin milletvekili ve bir bilimadamı olduğunu söyleyen Helvacı sözlerini şöyle tamamladı:
"Müvekkilimiz mahkeme huzurundaki sorgusundan hep "Suçum ne?" diye soruyordu. Ancak bir bu mütalaa karşısında bugün artık suçunun olmadığını hepimiz gördük ve tüm kamuoyu gördü. Müvekkilimiz bu mütalaa karşısında artık ’Suçum ne diye?" sormaktan vazgeçti. Bugün artık ülkeme hizmetin bedeli ağırlaştırılmış müebbet hapis mi olmalıydı" diye soruyor. Bunun takdirini de kamuoyuna bırakıyoruz."
Öte yandan basın açıklamasına Haberal’ın diğer avukatları Kaan Oral ve Selen Karaçalı da katıldı.